15. Asır Şairi Visâlî’nin Berlin Devlet Kütüphanesi Ms. or. oct. 3520 Numaralı Şiir Mecmuasında Bulunan Şiirleri (original) (raw)

15. Yüzyıl Şairlerinden Diyarbakırlı Halîlî'nin Şiirleri

Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 2015

Klasik Türk edebiyatında divanı bugün için elimizde bulunmayan kimi şairlerin şiirleri, şiir mecmualarında karşımıza çıkmaktadır. Bu şairlerden biri de Firkat-nâme'si ile tanınan, 15. yüzyıl şairi Diyarbakırlı Halîlî'dir.

Berlin Devlet Kütüphanesi (Staatsbibliothek zu Berlin) Ms. Or. Oct. 3390 Numarada Kayıtlı Bir Şiir Mecmuasındaki Senâyî (Senâ’î) Mahlaslı Şiirler

Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi, 2022

Şiir mecmuaları, divan tertip etmeyen ya da divanları henüz günümüze ulaşmamamış birçok şairin bilinmeyen şiirlerini barındırmaları nedeniyle Osmanlı edebiyat tarihi açısından birer hazine değerindedir. Berlin Devlet Kütüphanesi (Staatsbibliothek zu Berlin) Ms. or. oct. 3390 numarada kayıtlı bir şiir mecmuası da bu hazinenin önemli parçalarından birini oluşturmaktadır. Sözü geçen mecmuada, şimdiye kadar ortaya çıkmamış, Senâyî mahlaslı 28 şiire rastlanmıştır. 15-16. yüzyıllarda Senâyî (Senâ'î) mahlasını kullanan beş şair tespit edilmiştir. Bu şairlerin divanları elimizde olmadığı için şiirleri hakkında fazla bilgimiz bulunmamaktadır. Bu makalenin amacı, mecmuadaki 28 şiirin hangi Senâyî'ye ait olduğunu tespit etmek ve şiirleri gün ışığına çıkarmaktır. Makale dört ana bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde 15-16. yüzyıllarda yaşamış Senâyî mahlaslı şairler hakkında bilgi verilmiştir. İkinci bölüm Berlin Devlet Kütüphanesi'ndeki mecmua ve mecmuanın müstensihinin kısaca tanıtımına ayrılmıştır. Üçüncü bölümde mecmuadaki 28 şiirin sahibinin kim olduğu tartışmaya açılmıştır. Dördüncü bölümde Senâyî'nin şiirlerine dair tespitlere yer verilmiş ve bahsedilen 28 şiirin transkripsiyonlu metinleri makalenin sonuna eklenmiştir.

XV. yy. Şairi Mollâ 'Aşkî'nin Yayımlanmamış Şiirleri

Divan Edebiyatı Araştırmaları Dergisi, 2024

Özet İstanbul’un Balat semtinde bizzat kendisinin inşa ettirdiği ve kendi adıyla anılan mahallede bulunan caminin tapu tahrir kayıtlarından asıl adının Abdürrezzâk olduğu bilinen Mollâ ‘Aşkî, XV. yy. şairlerindendir. Ayvansarâyî’nin Hadîkatü’l-Cevâmî’sinde ise “‘Aşkî Muhammed Efendi” olarak geçen şair, II. Murad ve Fatih Sultan Mehmed dönemi şairlerinden olup Sehî’nin Heşt Behişt adlı şairler tezkiresinde kendisinden sitayişle bahsedilen bir zâttır. İstanbul’un fethinden sonra Fatih’in şehri her yönden mamur bir hâle getirme çabaları dâhilinde ‘Aşkî’ye günlük 100 akça maaş bağlandığı kaynaklarda bildirilmektedir. Dönemin şartları düşünüldüğünde oldukça büyük bir meblağ olan bu miktar sultanın şaire karşı alakasını ortaya koyar mahiyet arz etmektedir. Tezkirelerde şairin hayatı ve şiirlerinden ziyade bu durum da gözden kaçmamış ve bu sebeple Latîfî Tezkiresi ve onu takip eden diğer tezkirelerde şair için kimi olumsuz söz ve ithamlar aynı mahlaslı başka bir şairle karıştırma suretiyle söylene gelmiştir. Yoksa kendisi de ‘Avnî mahlasıyla şiirler yazan ve Dîvân sahibi ilk Osmanlı padişahı olarak şiir ve inşâ başta olmak üzere pek çok ilimde üstün yetenekleri olan bir padişahın günlük 100 akçe gibi pek yüksek bir meblağı şaire tahsis etmesi bu durumu açıklanamaz bir hâle sokabilmektedir. Devrinde oldukça önemli bir kişi olan şairin günümüze Heft Peyker mesnevisi ulaşmış fakat mürettep bir Dîvân nüshası henüz tespit edilememiştir. Şairin şiirleri araştırmacılar tarafından derlenip toplanarak Dîvân nüshası hâlinde yayımlanmıştır. Bu çalışma da şairin hazırlanan Dîvân’ında yer almayan 13 yeni manzumesini ilim âlemine sunmayı amaçlamaktadır. T.C. Devlet Arşivleri Osmanlı Arşivi Topkapı Sarayı Müzesi Evrakı’nda bulunan belgelerde şairin sultana sunduğu gazel ve murabba nazım şekli ile kaleme aldığı şiirleri tespit edilmiştir. Klasik Türk edebiyatının kaynakları arasında sayılması gereken Osmanlı arşivi üzerine yaptığımız çalışmalar soyundan olan bu makalede şairin yeni şiirleri ve muhteviyatı çalışmanın ana konusu olmuştur. Abstract Mollâ ‘Aşki, whose real name is Abdürrezzak as understood by the deed records in the mosque that he built himself in the Balat neighbour of Istanbul, was among the 15th-century poets. This poet, who was recorded as “Aşki Muhammed Efendi” in Ayvansarayi’s Hadikatü’l-Cevami, was among the poets in the eras of Murad II and Mehmed the Conqueror. He was also praised in Sehi’s poet biography named Heşt Behişt. It is also recorded in the contemporary sources that Mehmed the Conqueror, granted 100 aspers per day to ‘Aşki, as a part of his reconstruction attempt. When one considers the greatness of amount of this reward according to that era, it shows the interest of the sultan, to this particular poet. Therefore, accusations and snubs words that directed to him in LatifiPoet Biography and following poet biographies should be recorded as omittance by authors. For it is impossible to explain the fact that an Ottoman sultan, who wrote poems with the epithet of ‘Avni, and the first a diwan holder, would grant a great amount like 100 aspers per day to the poet. His mathnawi called Heft Peyker reached today yet his diwan copy is not. His poems are compiled by researchers as a diwan copy. This study aims to present his new 13 poems that are not included in his diwan to the scholarly world. His ghazels and murabbas that were presented to the sultan, are found in T.C. State Archives Ottoman Archives Topkapı Palace Museum Documents. As a part of our studies in Ottoman archives, which should be considered to be among the sources of classical Turkish literature, this poet’s new poems and their contents are the main subjects of this study.

Bilinmeyen Bir Şair: Suâlî ve Şiirleri

Journal of Turkish Studies, 2013

Klasik Türk edebiyatı, kültür seviyesi yüksek bir zümre tarafından icra edildiği için sanatsal ve öğretici faaliyetlerini yazılı materyallere dönüştürmeyi amaçlayan bir edebiyattı. Nitekim bu edebiyata mensup sanatçılar şiirlerini bir kitapta toplamaya özen göstermişlerdir. Üstelik bu sanatçılar sadece sanatsal eserler değil bilgi içerikli metinler de kaleme alma gayesi taşıyorlardı. Bu nedenledir ki divan edebiyatı oldukça geniş bir biyografik kaynak kataloguna sahiptir. Bu edebiyatın envanterinde bulunan biyografik eserlerde sanatçıların pek çoğu hakkında bilgi bulmak mümkündür. Fakat mahalli kalma, popülerliği diğer şairlere nazaran az olma, resmi görev almama nedeniyle sahne gerisinde durma veya başka sebeplerle klasik Türk edebiyatı biyografik kaynaklarına geçmeyen bazı şairler bulunmaktadır. Bu şairlerden biri Su'âlî'dir. Bir edebiyatın mensuplarının çokluğu o edebiyatı kıymetli kılan unsurlardan biridir. Edebiyata mensup olmak ancak yazılı metinlere geçmekle olur. Bu bakımdan divan edebiyatına mensup sanatçılar hakkında araştırmalar yapıp bunları kayıt altına alarak onları tarih sayfalarında yok olmaktan kurtarmak oldukça önemlidir. Biz de bu çalışmada mecmua ve cönkleri taramak suretiyle tespit ettiğimiz Su'âlî'ye ait şiirleri inceleyerek bunlardan hareketle onun hayatı hakkında bilgilere ulaşmaya çalışacağız. Var olan şiirlerini çeşitli tablolar yardımıyla şekil ve muhteva bakımından tetkik edip edebi kişiliğine dair elde ettiğimiz verileri sunacağız. Sonuç bölümünde araştırmamızda meydana çıkan bilgi ve bulguları neticelendirmeye çalışacağız. Makalenin sonunda Su'âlî'nin mevcut şiirlerini, metni kurarken dikkat ettiğimiz hususlar ile birlikte, ilim âlemine sunacağız.

Berlin Devlet Kütüphanesi (Staatsbibliothek Zu Berlin), Ms.Or.Oct. 3652 Numarada Kayıtlı Şiir Mecmuasının Mestap'a Göre Tasnifi

Bir şairin manzum bir eserine başka bir şair tarafından aynı vezin ve kafiyede yazılan şiir" diye tanımlanan nazireler, zaman içerisinde nazire mecmualarında toplanmış ve özellikle XVI. yüzyılda bu tür mecmuaların güzel örnekleri verilmiştir. Bu örneklerden biri de Berlin Devlet Kütüphanesi (Staatsbibliothek Zu Berlin), Ms. Or. Oct. 3652 numarada kayıtlı şiir mecmuasının içinde yer alan Mecmû'a-i Nazâ'ir'dir. Kim tarafından derlendiği tam olarak bilinmeyen 328 varaklık mecmuanın yazımı 1002 (m.1594) yılında tamamlanmıştır. Mecmuadaki şiirlerin kümelenme biçimine göre mecmuayı üç bölüme ayırmak mümkündür. "Mecmû'a-i Nazâ'ir" başlıklı birinci bölümde zemin, nazire ve model şiir örneklerine yer verilmiştir. Bu bölümde 2227 gazel yer almaktadır. İkinci bölümü oluşturan divan(çe)ler kısmında sırasıyla Nev'î, Ulvî, Misâlî, Mânî, Hâtemî, Sâ'î, Tîgî'nin toplam 271 şiiri bulunmaktadır. "Karışık şiirler" olarak adlandırılabilecek son bölüm ise 22 şiirden oluşmaktadır. Mecmuada Bâkî, Nev'î, Ulvî, Bağdatlı Rûhî, Gelibolulu Âlî, Azmî-zâde Hâletî gibi tanınmış şairlere rastlanmakla birlikte henüz divanı yayınlanmamış Bezmî, Sâ'î, Hâtemî gibi şairlerin de neredeyse bir divançe teşkil edecek kadar çok sayıda şiiri vardır. Mecmuada diğer nazire mecmualarından farklı olarak edebiyat tarihimizde üzerinde fazla durulmamış veya bilinmeyen çok sayıda şairin daha önce yayınlanmamış şiirlerinin bulunması mecmuayı değerli kılan bir diğer özelliğidir. Bu çalışmada ilk olarak mecmuanın neşri sırasında karşılaştığımız sorunlara değinilmiş, daha sonra müstensihten/mürettipten kaynaklanan ve mecmuanın tamamına yayılan çeşitli yazım hataları örneklerle gösterilmiştir. Mecmuada yer alan mütekerrir şiirler tablo hâlinde verilmiş, son olarak mecmuadaki tüm şiirler MESTAP'a göre tasnif edilmiştir.

Vâiz-i Kazvînî ve Türkçe Şiirleri

turkiyat.selcuk.edu.tr

Tarih boyunca geniş coğrafyalara yayılan Türk şiirinin en münbit olduğu sahalardan biri de İran'dır. Bu sahada Türkçe ürünler çok eski bir geçmişe dayanmasına rağmen, en köklü eserlerini on altıncı asırda Safevîlerin İran'da yeni bir Türk devleti kurmasıyla verir. Çünkü bu devletin kurucusu Şâh İsmâil, şiirlerini Türkçe yazıp, Türkçeyi mezhebî propaganda aracı ve saray dili olarak kullanmıştır. Şâh İsmâil'den sonra Türkçe'ye bu derece önem verilmese de, söz konusu sahada birçok Türkçe yazan şâir yetişmiştir. Bunlar arasında en dikkat çekici olanlardan biri, az sayıda ancak etkili Türkçe şiiriyle kendisinden söz ettiren Vâiz-i Kazvînî'dir. Farsça şiirleriyle, İran sahası Sebk-i Hindî şiirinin son büyük temsilcilerinden sayılan bu şâir, aynı üslûbu Türkçe şiirlerine de yansıtmıştır. Bu sebepten onun şiirleri, Osmanlı sahası Sebk-i Hindî araştırmaları için de önemli bir kaynaktır. • ANAHTAR KELİMELER