Fen Bilimleri Öğretmenlerinin Kaynaştırma Eğitimi ile İlgili Duyguları, Tutumları ve Kaygılarının Bazı Değişkenler Açısından İncelenmesi (original) (raw)
Related papers
Kaynaştırma Eğitimi ve Kaynaştırma Öğrencileri İle İlgili Fen Bilimleri Öğretmenlerinin Görüşleri
8. Uluslararası Eğitim Araştırmaları Kongresi, 5-8 Mayıs, Çanakkale, 2016
Temel amacı fen okuryazarı bireyler yetiştirmek olan fen öğretiminin temelini oluşturan önemli ilkeler arasında bireysel farklılıkların dikkate alınması gerekliliği önemli bir yer tutmaktadır. Bazı bireyler akademik, zihinsel ve sosyal beceri düzeyleri bakımından belirli yeterliliğe sahip olamayarak özel gereksinime ihtiyaç duymaktadır. Özel gereksinime ihtiyaç duyan bu öğrencilere akranlarıyla birlikte eğitim kurumlarında öğretmenler tarafından kaynaştırma eğitimi verilmektedir. Bu anlamda bu tür eğitim faaliyetlerinin yürütücüleri olan öğretmenlere oldukça fazla görev ve sorumluluk düşmektedir. Bu nedenle bu çalışmada kaynaştırma eğitimi ve kaynaştırma öğrencileri ile ilgili fen bilimleri öğretmenlerinin görüşlerinin tespit edilmesi amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda araştırma yarı yapılandırılmış görüşmelerle nitel araştırma desenine göre tasarlanmıştır. Çalışma grubunu 2013-2014 eğitim-öğretim yılında İstanbul’un Küçükçekmece ilçesinde bulunan bir ortaokulda görev yapmakta olan ve sınıfında kaynaştırma öğrencisi bulunan 4 fen bilimleri öğretmeni oluşturmaktadır. Bu grubun seçiminde ölçüt örnekleme yönteminden yararlanılmıştır. Kaynaştırma eğitimi ve kaynaştırma öğrencileri ile ilgili fen bilimleri öğretmenlerinin görüşlerini belirlemek için veri toplama aracı olarak yarı yapılandırılmış görüşmeler yürütülmüştür. Bu anlamda öğretmenlere fen eğitiminde kaynaştırma eğitiminin yeri, bu eğitimi destekleme durumu, derslerinde BEP uygulamalarına yer verip vermediği, sınıflarındaki kaynaştırma öğrencilerinin durumu, bu öğrenciler için kullanılan materyaller, uygulanan yöntem ve değerlendirme faaliyetleri, kaynaştırma öğrencilerinin derste karşılaştığı sorunlar ve bu sorunlara ilişkin çözüm önerilerinin ne olduğu, bu öğrencilerin kavramları anlama durumları ile ilgili sorular yöneltilmiştir. Görüşmeler sonucunda elde edilen veriler bilgisayar ortamına aktarılmış ve araştırmacılar tarafından içerik analizi ile analiz edilmiştir. Araştırma sonucunda, kaynaştırma eğitimini destekleyen öğretmenler kaynaştırma eğitiminin öğrenciyi sosyalleştirdiğini, iletişim becerilerini geliştirdiğini ve başarıyı arttırdığını, desteklemeyen öğretmenler ise kaynaştırma eğitiminin akademik anlamda başarısızlığa sebep olduğunu ve sınıf yönetimini zorlaştırdığını belirtmiştir. Bunun yanında öğretmenlerin bir kısmının Bireyselleştirilmiş Eğitim Planı (BEP)yaptığı, bir kısmının ise yapmadığı; yapan fen bilimleri öğretmenlerinin bazılarının da bu planları uyguladığı belirlenmiştir. Fen bilimleri öğretmenlerine göre kaynaştırma öğrencilerinin sınıftaki diğer akranlarıyla başarı düzeyleri, algılama ve derse katılım açısından kıyaslandığında farklı ya da aynı düzeyde olabildiği ifade edilmiştir. Kaynaştırma öğrencilerinin fen bilimleri dersi değerlendirilmesine bakıldığında bazı öğretmenler diğer öğrencilere uyguladıkları ölçme araçlarını aynen kullandıklarını, bazı öğretmenler ise oyun, soru-cevap, gözlem gibi farklı ölçme araçlarını kullandıklarını belirtmiştir. Kaynaştırma öğrencilerinin bazılarının fen bilimleri dersinde sorun yaşamadığını, bir kısmının ise başarı düzeyinin düşüklüğünden, yaşadıkları uyum sorunlarından ve öğretmenin zaman ayıramamasından derste sorun yaşadıkları belirtilmiştir. Kaynaştırma öğrencilerinin somut ve soyut kavramları algılamalarında farklı seviyelerde oldukları, somut ve soyut kavramları algılamaları için anlatımda kolay kelimelerin seçilmesi gerektiği, eğitimi bir kademe geriden takip edilmesi gerektiği ve somut materyaller kullanılması gerektiği ifade edilmiştir. Kaynaştırma öğrencilerinin fen bilimleri dersinde fen kavramlarını okuyabilme, yazabilme ve ifade edebilme başarıları açısından farklı seviyelerde olduğu ifade edilmiştir. Karşılaşılan sorunların çözüm önerileri için kaynaştırma öğrencilerinin öğrenci mevcudu az sınıflarda olmaları gerektiği, deney, tartışma, örnek olay gibi farklı yöntem ve teknikler kullanılması gerektiği, kaynaştırma öğrencilerine öğretmenleri tarafından ilgi gösterilmesi gerektiği düşünülürken, kaynaştırma sisteminin kaldırılması gerektiğini düşünen öğretmen de olmuştur
Kaynaştırma Eğitimiyle İlgili Okul Yöneticilerinin Görüşleri
Sosyal Bilimler Dergisi, 2017
Bu araştırmanın amacı, bağımsız anaokullarında görev yapan okul yöneticilerinin kaynaştırma uygulamaları konusunda görüşlerinin belirlenmesidir. Araştırmada nitel araştırma yöntemi kullanılmış ve okulunda kaynaştırma öğrencisi bulunan 12 okul yöneticisiyle yapılan çalışmalar durum çalışması deseninde gerçekleştirilmiştir. Böylece görüşmeler ile elde edilen verilerin derinlemesine incelenmesine olanak sağlanmıştır. Bu araştırmanın bulgularına dayalı olarak yöneticilertarafından; kaynaştırma eğitiminin amacına hizmet etmediğini ancak uygun koşullar sağlanırsa çocuklar açısından yararlı bir uygulama olduğu vurgulanmıştır. Yöneticiler; kaynaştırma eğitimi ile ilgili yeteri kadar bilgi sahibi olmadıklarını, hem yöneticiler hem de öğretmenler için mesleki eğitimin önemli olduğunu, hizmetiçi eğitimlerle desteklenmesi gerektiğini ifade etmişlerdir. Yöneticiler; kaynaştırma öğrencisinin öğretmen, öğrenci ve aileler tarafından sosyal kabul görmediğini, okulun fiziksel ve donanımsal yetersizliğiyle birlikte sınıfların kalabalıklığı ve kaynaştırma öğrencisinin birden fazla engelinin olmasının sınıflarda çeşitli sorunlara neden olduğunu belirtmişlerdir. Ayrıca araştırma sonucunda yöneticiler, kaynaştırma eğitiminin başarılı bir şekilde uygulanabilmesi için hizmetiçi eğitimlerin yapılması, personel ve donanım desteğinin sağlanması, ön hazırlık çalışmalarına yer verilmesi ve yarı zamanlı kaynaştırma gibi çeşitli önerilerde bulunmuşlardır.
VIth International Eurasian Educational Research Congress, 2019
Günümüz dünyasında donanımlı, her açıdan bilgili ve öğrenmeye açık nesiller yetişmesi önem taşımaktadır. Bu önem doğrultusunda istenilen bu nesillerin yetişebilmesi için eğitimin başladığı aile faktörünün yanında ders yürütücüleri olan öğretmenler de çok büyük rol oynamaktadır (Göçer, 2016; Gürses, Doğar, Yalçın, Açıkyıldız ve Bayrak, 2005; Kuran, 2009). Bu bağlamda öğretmen eğitimi oldukça önemli görülmektedir. Öğretmenlerin eğitimleri sürecinde, öğretmen adaylarının kendilerini geliştirebilmeleri ve mesleğe hazır hale gelebilmeleri amaçlanmaktadır. Bu amaç doğrultusunda öğretmen adaylarının her yönden gelişmeleri oldukça önem taşımaktadır. Öğretmen adaylarının meslek hayatlarında, öğrencilerin bireysel farklılıklarına dikkat etmesi gerektiği öğretim programlarının amaçları arasında yer almaktadır. Öğretmen adaylarının mesleğe başladıklarında bireysel özelliklerine dikkat etmesi gerektiği en önemli öğrenci grubu ise özel gereksinimli öğrencilerdir. Farklılıkları ne olursa olsun tüm bireylerin eğitim sürecine dahil edilme ve nitelikli bir eğitim alma hakkına sahiptir. Bu fırsat eşitliği hedefi ile özel gereksinimli bireyler de eğitim öğretim faaliyetlerinden yararlanmakta ve onlar için bu süreç eğitim uygulamalarından biri olan kaynaştırma eğitimi ile sağlanmaktadır. Kaynaştırma eğitimi, her bireyin eşit şekilde eğitim-öğretim görme hakkını sağlamak amacıyla, eğitim kurumları ile çevresindeki alanların özel eğitime muhtaç engelli öğrenciler için uygun hale getirilmesi, eğitimin özel gereksinimli bireylerin sınıf ortamında normal olan akranlarıyla birlikte aynı ortamda verilmesi olarak tanımlanmakta ve özel gereksinimli bireylerin toplumla bütünleşmesi amaçlanmaktadır (Aker, 2014; Camadan, 2012; Friend & Bursuck, 2002). Bu bağlamda öğretmen adayları mesleklerine başlamadan önce kaynaştırma eğitimi hakkında yeterli eğitime sahip olmaları gerekmektedir. Bu bağlamda en büyük sorumluluk, özel gereksinimli öğrenci bulunan kaynaştırma sınıfında eğitim veren öğretmenlere düşmektedir (Bayar, Özaşkın ve Bardak, 2015). Öğretmenler, kaynaştırma eğitimi alan özel gereksinimli öğrenci ile sınıfı birbirine entegre ederek, öğrencinin bir sınıfa, topluma aidiyetini sağlamakla birlikte kendisini geliştirmesine önemli rol oynamaktadır (Gökdere, 2012). Literatür incelendiğinde, öğretmen ve öğretmen adaylarının kaynaştırma eğitimine yönelik olumsuz duygu ve tutumlara sahip oldukları ve yapılan uygulamalar ile olumsuz duygu ve tutumların değiştiği ortaya çıkarılmıştır (Alver, Bozgeyikli ve Işıklar, 2011; Bülbin, Ünsal ve Özokçu, 2004; Gözün ve Yıkmış, 2004). Bu açıdan, eğitim fakültelerinde öğretmen adaylarına kaynaştırma eğitimi ile ilgili eğitimler verilerek, özel eğitim ve öğretmenlik uygulamaları dersleri ile onlara bu konuda farkındalık kazandırılmalıdır. Öğretmen adaylarının, mesleğe başlamadan önce kaynaştırma eğitimi ile ilgili tutumlarını ve bu konudaki kaygılarını değiştiren uygulamalar gerçekleştirerek, meslek hayatlarına karşılarına çıkabilecek özel gereksinimli öğrencilere doğru eğitim verebileceği ve bu öğrencilerin yetersizliğini değil, kabiliyetlerini ön plana çıkararak kendini ifade edebilmesine olanak verebileceği düşünülmektedir (Bayar, Özaşkın ve Bardak, 2015; Kargın, 2004). Literatürdeki sonuçlardan yola çıkılarak bu çalışmada ise bahsedilen uygulamalardan biri olan mikroöğretim yöntemi kullanılmıştır. Bu araştırmada mikroöğretim uygulamalarının fen bilgisi öğretmen adaylarının kaynaştırma eğitimi ile ilgili duygularına, tutumlarına ve kaygılarına etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmanın problem cümlesi “mikroöğretim uygulamalarının fen bilgisi öğretmen adaylarının kaynaştırma eğitimi ile ilgili duygularına, tutumlarına ve kaygılarına etkisi nedir?” şeklinde belirlenmiştir. Bu bağlamda araştırmada aşağıda belirtilen alt problemlere yanıt aranmıştır: 1) Deney ve kontrol grubunun kaynaştırma eğitimi ile ilgili duyguları, tutumları ve kaygılarının ön test puanları arasında anlamlı fark var mıdır? 2) Deney grubunun kaynaştırma eğitimi ile ilgili duyguları, tutumları ve kaygılarının ön test ve son test puanları arasında anlamlı fark var mıdır? 3) Kontrol grubunun kaynaştırma eğitimi ile ilgili duyguları, tutumları ve kaygılarının ön test ve son test puanları arasında anlamlı fark var mıdır? 4) Deney ve kontrol gruplarının kaynaştırma eğitimi ile ilgili duyguları, tutumları ve kaygılarının son test puanları arasında anlamlı fark var mıdır? Araştırmada deneysel araştırma desenlerinden öntest-sontest kontrol gruplu seçkisiz desen kullanılmıştır. Bu desene göre denek grubundan seçkisiz atama ile biri kontrol diğeri deney grubu olmak üzere iki grup belirlenir. Uygulama öncesinde gruplardaki deneklerin bağımlı değişkenle ilgili ölçümleri alınırken uygulama sürecinde etkisi test edilen deneysel işlem deney grubuna verilir. Son olarak aynı veri toplama araçları ile deneklerin bağımlı değişkene ait ölçümleri aynı araçlarla yapılır. Araştırmanın çalışma grubunu 2017-2018 eğitim ve öğretim yılının güz döneminde İstanbul ilindeki bir devlet üniversitesinin fen bilgisi öğretmenliği bölümünün 4. sınıfında öğrenim görmekte olan öğretmen adayları oluşturmaktadır. Araştırmada bir deney grubu bir de kontrol grubu belirlenmiştir. Bu grupların belirlenmesinde ise basit seçkisiz örnekleme yönteminden yararlanılmıştır. Bu örnekleme yönteminde gruplar, her bir örnekleme birimine eşit seçilme olasılığı verilerek rastgele seçilir. Rastgele atama sonucunda kontrol grubunda 18, deney grubunda ise 25 öğretmen adayı yer almıştır. Araştırmada veri toplama aracı olarak Kaynaştırma Eğitimi İle İlgili Duygular, Tutumlar ve Kaygılar Ölçeği kullanılmıştır. Ölçek “Kaynaştırma Eğitimi İle İlgili Duygular”, “Kaynaştırma Eğitimi Hakkındaki Tutumlar” ve “Kaynaştırma Eğitiminde Kaygı” olmak üzere üç faktör ve 15 maddeden oluşmaktadır. Ölçeğin Cronbach Alpha iç tutarlık katsayısı .88, birinci boyut için .86, ikinci boyut için .88 ve üçüncü boyut için .85 olarak bulunmuştur. Araştırmalarda kullanılan ölçme araçlarının güvenirlik düzeylerinin yeterli olabilmesi için Cronbach Alpha güvenirlik katsayılarının en az 0.70 olması gerekmektedir. Bu araştırmada ise ölçeğin tümüne ve alt boyutlarına ilişkin hesaplanan Cronbach Alpha iç tutarlık katsayısı 0.70’ten büyük olduğundan güvenirlik düzeyinin yeterli olduğu söylenebilir. Ölçeklerden elde edilen verilerin analizinde SPSS 18.0 paket programı kullanılmıştır. Araştırmada istatistiksel önemlilik düzeyi.05 olarak kabul edilmiştir. Ölçeğin alt boyutlarına ilişkin toplam puanlar hesaplanmıştır. Gruplar normal dağılım göstermediğinden veri analizinde parametrik olmayan testlerden yararlanılmıştır. Deney ve kontrol grubundaki öğretmen adaylarının uygulama öncesinde ölçeğin tüm faktörlerinde ortalama puanlarının birbirine çok yakın olduğu ve anlamlı farklılık göstermediği belirlenmiştir. Bu bulgu, deney ve kontrol grubunun kaynaştırma eğitimi ile ilgili duyguları, tutumları ve kaygılarının uygulama öncesinde birbirine denk olduğunu göstermektedir. Araştırmada, ölçeğin tüm boyutlarında hem deney grubunun ön test ve son test ortalama puanları arasında, hem de kontrol grubunun ön test ve son test ortalama puanları arasında anlamlı farklılığın olmadığı belirlenmiştir. Araştırmada, deney ve kontrol grubundaki öğretmen adaylarının uygulama sonrasında "Kaynaştırma Eğitimi Hakkındaki Tutumlar” boyutu ortalama puanlarının deney grubu lehine anlamlı farklılık gösterdiği belirlenmiştir. Araştırmada deney grubunun kaynaştırma eğitimi hakkındaki tutumlarına ait ortalama puanlarının kontrol grubuna göre daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Bu bulgu mikroöğretim uygulamalarının fen bilgisi öğretmen adaylarının kaynaştırmaya ilişkin tutumlarına olumlu yönde etki ettiğini göstermektedir. “Kaynaştırma Eğitimi İle İlgili Duygular” boyutunda anlamlı bir farklılığın çıkmadığı, deney grubunun ön testteki kaynaştırma eğitimi ile ilgili duygular boyutuna göre ortalama puanlarının düştüğü belirlenmiştir. “Kaynaştırma Eğitiminde Kaygı” boyutunda ise anlamlı bir farklılığın çıkmadığı, deney grubunun ön testteki kaynaştırma eğitiminde kaygı boyutuna göre ortalama puanlarının yükseldiği belirlenmiştir. Bu bulgu ise fen bilgisi öğretmen adaylarının mikroöğretim uygulamaları sonucunda kaynaştırmaya ilişkin kaygı düzeylerinin arttığını göstermektedir. Deney ve kontrol grubundaki öğretmen adaylarının uygulama öncesinde ölçeğin tüm faktörlerinde ortalama puanlarının birbirine çok yakın olduğu ve anlamlı farklılık göstermediği belirlenmiştir. Bu bulgu, deney ve kontrol grubunun kaynaştırma eğitimi ile ilgili duyguları, tutumları ve kaygılarının uygulama öncesinde birbirine denk olduğunu göstermektedir. Araştırmada, ölçeğin tüm boyutlarında hem deney grubunun ön test ve son test ortalama puanları arasında, hem de kontrol grubunun ön test ve son test ortalama puanları arasında anlamlı farklılığın olmadığı belirlenmiştir. Araştırmada, deney ve kontrol grubundaki öğretmen adaylarının uygulama sonrasında "Kaynaştırma Eğitimi Hakkındaki Tutumlar” boyutu ortalama puanlarının deney grubu lehine anlamlı farklılık gösterdiği belirlenmiştir. Araştırmada deney grubunun kaynaştırma eğitimi hakkındaki tutumlarına ait ortalama puanlarının kontrol grubuna göre daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Bu bulgu mikroöğretim uygulamalarının fen bilgisi öğretmen adaylarının kaynaştırmaya ilişkin tutumlarına olumlu yönde etki ettiğini göstermektedir. “Kaynaştırma Eğitimi İle İlgili Duygular” boyutunda anlamlı bir farklılığın çıkmadığı, deney grubunun ön testteki kaynaştırma eğitimi ile ilgili duygular boyutuna göre ortalama puanlarının düştüğü belirlenmiştir. “Kaynaştırma Eğitiminde Kaygı” boyutunda ise anlamlı bir farklılığın çıkmadığı, deney grubunun ön testteki kaynaştırma eğitiminde kaygı boyutuna göre ortalama puanlarının yükseldiği belirlenmiştir. Bu bulgu ise fen bilgisi öğretmen adaylarının mikroöğretim uygulamaları sonucunda kaynaştırmaya ilişkin kaygı düzeylerinin arttığını göstermektedir.
Mersin Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 2017
Öz: Bu araştırma, Fen Bilimleri dersini alan özel gereksinimli öğrencilerin kaynaştırma uygulamaları sürecindeki görüşlerinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Araştırmada özel durum yöntemi kullanılmıştır. Bu çalışmaya 2012-2013 eğitim öğretim yılında Giresun ilindeki ortaokullarda öğrenim gören 2 görme engelli, 2 ortopedik engelli, 3 zihinsel engelli olmak üzere toplam 7 özel gereksinimli öğrenci katılmıştır. Çalışmada açık uçlu sorulardan oluşan öğrenci anket formu veri toplama aracı olarak kullanılmıştır. Ortaya çıkarılan veriler içerik analizi ile kodlama yapılarak temalar ve kategoriler belirlenmiştir. Araştırmanın sonucunda kaynaştırma öğrencileri, etkinliklere tam anlamı ile katılamamaları, okul kitaplarının ve okulda yapılan sınavların kendilerine uygun olmaması, arkadaşları tarafından rahatsız edilmeleri gibi sorunlar yaşadıklarını ortaya koymuşlardır.
Sınıf Öğretmenlerinin Kaynaştırma Eğitimine İlişkin Görüşlerinin İncelenmesi
2019
Bu araştırmanın amacı sınıf öğretmenlerinin kaynaştırma öğrencilerinin eğitimine yönelik görüşlerinin incelenmesidir. Çalışmada nitel araştırma desenlerinden olgu bilim deseni kullanılmıştır. Araştırma Antalya ili merkez ilçelerinden Muratpaşa'da yer alan bir devlet ilkokulunda tam zamanlı çalışan 5 sınıf öğretmeni ile gerçekleştirilmiştir. Araştırmaya katılan öğretmenlerin seçiminde kartopu örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Araştırma verileri araştırmacılar tarafından geliştirilen yarı yapılandırılmış görüşme formu ile elde dilmiştir. Elde edilen verilerin analizinde içerik analizi tekniği kullanılmıştır. Çalışmadan elde edilen sonuçlar arasında kaynaştırma eğitiminde öğretmenler ile diğer paydaşlar arasında yeterli düzeyde işbirliğinin olmadığı, öğretmenlerin bu süreçte hem kişisel hem de mesleki olarak çeşitli sorunlar yaşadıkları görülmektedir. Rehberlik servislerinin yeterli düzeyde işbirliği içerisinde olmadıkarı, aile farkındalığının ise bu süreçte çok alt seviyelerde kaldığı belirtilmiştir. Sınıf öğretmenleri kaynaştırma uygulamaları, hizmet içi eğitim ve uzman desteği konularında yetersiz olduklarını ve velilerin çocuklarının farklı olduğunu kabul etmemelerinin kaynaştırma uygulamasındaki en büyük sorunlardan birisi olduğunu, gereken desteğin sağlanması durumunda ise kaynaştırma eğitimi uygulamalarında da çok daha başarılı olacaklarını belirtmektedir. Elde edilen sonuçlara ilişkin ileriki araştırmalara yol gösterici nitelikte öneriler getirilerek çalışma sonuçları raporlaştırılarak sunulmuştur.
Kaynaştırma Eğitimine Yönelik Sınıf Öğretmenlerinin Görüşleri: Karaman İlinde Bir Araştırma
Kaynaştırma Eğitimine Yönelik Sınıf Öğretmenlerinin Görüşleri: Karaman İlinde Bir Araştırma, 2019
Son yıllarda eğitim sistemi içerisinde, kaynaştırma eğitimine yönelik çalışmaların arttığı gözlenmektedir. Kaynaştırma eğitimi ile öğrencilerin örgün eğitim çerçevesinde akranı olan diğer öğrenciler ile birlikte öğrenim görmesi amaçlanmaktadır. Türkiye’de de Milli Eğitim Bakanlığı öncülüğünde, okullarda kaynaştırma eğitimi uygulamalarına yer verilmektedir. Yasal düzenlemeler ve kurumsal yapılanmalar ekseninde uygulamaya konulan kaynaştırma eğitiminde okul-aile-öğretmen işbirliği önem arz etmektedir. Buradan hareketle hazırlanan çalışmanın temel iddiası, “kaynaştırma eğitimi sürecinde, öğrenci-öğretmen iletişimini artırabilmek ve öğrencinin sınıfa/okula uyumunu sağlayabilmek adına aile ile etkileşim içinde hareket edilmesi ve öğretmenler başta olmak üzere okulda tüm aktörlerin süreci sahiplenmesi gerektiğidir”. Bu iddia ekseninde hazırlanan çalışmanın temel amacı Karaman ili örneği üzerinden hareketle sınıf öğretmenlerinin kaynaştırma eğitimine yönelik görüşlerinin tespit edilmesidir. Çalışmada Karaman il merkezinde devlet okullarında görev yapan sınıf öğretmenlerinin kaynaştırma eğitimi ile ilgili düşüncelerini tespit etmek amacıyla gerçekleştirilen görüşmelerden elde edilen bilgi ve bulgular değerlendirilmiştir. Araştırma kapsamında yarı yapılandırılmış görüşme tekniğinden faydalanılarak 25 sınıf öğretmeni ile yüz yüze görüşme gerçekleştirilmiştir. Öğretmenler ile gerçekleştirilen görüşme sonucunda elde edilen bilgi ve bulgular betimsel analizi yöntemiyle değerlendirmeye tabi tutulmuştur. Araştırmadan elde edilen bulgu ve sonuçlara göre, araştırmaya dâhil edilen öğretmenlerin çoğunluğu kaynaştırma eğitimine yönelik olumlu bakış açısı duymaktadır. Kaynaştırma öğrencilerine yönelik materyallerin yetersiz olduğu, kaynaştırma eğitimi sürecinde kullanılan yöntem ve tekniklerin iyileştirilmesi gerektiği, kaynaştırma eğitimi verecek öğretmenlere yönelik konu ile ilgili etkili ve işlevsel eğitim verilmesinin elzem olduğu çalışmanın diğer sonuçlarıdır. Kaynaştırma eğitimine yönelik başarıyı artırmada fiziksel şartların iyileştirilmesi, Rehberlik Araştırma Merkezleri ve üniversiteler başta olmak üzere kurumsal destek alınması, bunların yanında aileler ile etkileşim içinde hareket ederek, ailelerin konu ile ilgili farkındalıklarının artırılması ve bilinç düzeyinin iyileştirilmesi gerektiği öğretmen görüşleri dikkate alınarak ortaya konulmuştur. Anahtar kelimeler: kaynaştırma eğitimi, kaynaştırma öğrencileri, sınıf öğretmenleri
Sosyal Bilimler Dergisi, 2015
The aim of this study is to determine the attitudes of primary school teachers and pre-service primary school teachers towards inclusive education. In this study, descriptive method was used for the determination of opinion. The sample of study includes 200 primary school teachers who are working in Ereğli and Alaplı, Zonguldak and 195 pre-service primary school teachers who are study at Bülent Ecevit University. And in the quantitative part of the research " Scale Of Views related with Inclusion" is used. This scale is developed by Antonak and Larivve (1995). And it is adapted in Turkish by Kırcaali-İftar. The quantitative analysis results showed that there are no differences between the attitudes of primary school teachers towards inclusive education. It is determined that primary school teachers and preservice primary school teachers have positive attitudes towards inclusive education. Besides, attitudes towards inclusive education depends Professional experience. Teachers who are in the very first ten years in their profession have more positive attitudes when they are compared with teachers who era working over ten years. But it is revealed that attitudes towards inclusive education don't depend on gender.
Kaynaştırma Öğrencilerinin Fen Bilimleri Dersinde Karşılaştıkları Sorunlar
25. Ulusal Eğitim Bilimleri Kongresi. İstanbul Kültür Üniversitesi, Antalya, 2016
Dünyada ve ülkemizde; bireysel özellikleri ve eğitim yeterlilikleri açısından yaşıtlarından farklılık gösteren çocukların olduğu bilinmektedir. Bu şekilde akranlarından farklılık gösteren bu çocuklar özel gereksinimli öğrenciler olarak tanımlanmaktadır. Eğitimde yer alan fırsat eşitliği ilkesi ile farklılıkları her ne olursa olsun tüm bireylere nitelikli bir eğitim alma hakkı sunulması hedeflendiğinden bu tür özel gereksinimli çocukların eğitim öğretim faaliyetlerinden yararlanması eğitim uygulamalarından biri olan kaynaştırma eğitimi ile sağlanmaktadır ve bu öğrenciler okul ortamında verilen derslere kaynaştırma öğrencisi olarak katılım göstermektedir. Öğrencilerin zorlandığı ve soyut konuların ağırlıklı olarak yer aldığı fen bilimleri dersinin temel amacı bireysel farklılıkları dikkate alarak fen okuryazarı bireyler yetiştirmektir. Çünkü fen okuryazarı bireyler yetiştirilmesi toplum ve ülkenin gelişimi ve refah seviyesine ulaşması için önemlidir. Bu nedenle normal gelişen akranların yanında özel gereksinimli olan kaynaştırma öğrencilerinin de fen bilimleri dersine katılımını sağlamak gerekmektedir. Dolayısıyla fen bilimleri dersinin toplumların geleceği için anlamının büyüklüğü, özel eğitime muhtaç olan öğrencilerin bu derslere katılma hakkına sahip olduğu ve fen öğretiminin öğrenciler arasındaki bireysel farklılıklara dikkat etmeyi ilke edindiği göz önünde bulundurulduğunda, kaynaştırma öğrencilerinin fen bilimleri dersinde sorun yaşayıp yaşamadığının belirlenmesine ve varsa bu sorunların incelenmesine ihtiyaç duyulmuştur.Bu çalışma ile özel gereksinime ihtiyaç duyan kaynaştırma öğrencilerinin fen bilimleri dersinde karşılaştıkları sorunların tespit edilmesi amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda araştırma, yarı yapılandırılmış görüşmelerle nitel araştırma desenine göre tasarlanmıştır. Çalışma grubunu ise, 2013-2014 eğitim-öğretim yılında İstanbul’un Küçükçekmece ilçesinde bulunan bir ortaokulda tam zamanlı kaynaştırma eğitimi alan hafif düzeyde zihinsel engelli raporuna sahip 14 öğrenci oluşturmaktadır. Bu grubun seçiminde amaçsal örnekleme yöntemlerinden biri olan ölçüt örnekleme yönteminden yararlanılmıştır. Bu bağlamda çalışma grubunda yer alacak öğrencilerin belirlenmesi aşamasında, okulda yer alan 33 kaynaştırma öğrencisi içerisinden görüşme yapabilecek düzeyde yeterliliğe sahip olma (okuma-yazma becerisi ve kendini ifade etme becerisi belirli düzeyde olan) ve gönüllü olma kriterlerini karşılayan kaynaştırma öğrencileri seçilmiştir. Kaynaştırma öğrencilerinin fen bilimleri dersinde karşılaştıkları sorunlara ilişkin veri toplamak amacıyla katılımcılarla yarı yapılandırılmış görüşmeler yürütülmüştür. Görüşmeler sırasında öğrencilerin; fen bilimleri dersinde karşılaştıkları zorluklara, öğretmenler tarafından kullanılan/kullanılabilecek araç-gereçlere ve bunların kullanım nedenlerine, dersteki konuların anlaşılmaması durumundaki tepkilerine, yazılı sınavlarda yaşadıkları zorluklara, derste öğretmen ile birebir çalışma durumlarına, öğretmenlerin sınıf içerisinde yönelttiği sorulara ilişkin görüşlerinin alınmasını amaçlayan sorular sorulmuştur. Görüşme soruları için özel eğitim ve fen eğitimi alan uzmanlarından uzman görüşü alınmıştır.Bu doğrultuda yürütülen görüşmelere ses kaydına alınmış ve daha sonra bu ses kayıtları araştırmacılar tarafından yazıya aktarılmıştır. Araştırma problemlerine yanıt oluşturacak içerik analizi gerçekleştirilmeden önce; öğrencilerden elde edilen veriler ve yazıya aktarılan veriler düzenlenmiş ve içerik analizine başvurulmuştur. Araştırmanın geçerlik ve güvenirliğini sağlamak için içerik analizi birbirinden bağımsız iki araştırmacı tarafından yürütülmüştür.Araştırma sonucunda,öğrencilerin çoğunluğu en çok fen bilimleri dersinde yer alan temel bilgileri ve fen bilimleri kitabındaki çalışmaları anlamadıklarını, öğretmenlerinin derslerde en çok deney malzemeleri ve maketleri kullanmasını ve görsel zenginlik sunan araç gereçleri tercih etmelerini beklediklerini ifade etmiştir. Bunun yanında öğrencilerin çoğunluğu; fen bilimleri dersindeki konuları anlamadığında çekingen olduklarından dolayı öğretmene soramadıklarını ifade etmiştir. Ayrıca öğrencilerin büyük çoğunluğu fen bilimleri dersinde yer alan yazılı sınavlarda en çok yönergeleri ve soruları anlamakta zorlandıklarını ve yazılı sınavlarda konuları bilmediklerinden ve unuttuklarından çeşitli zorluklarla karşı karşıya kaldıklarını vurgulamıştır. Son olarak ise; sınıf içerisinde öğretmenleri ile birebir çalışma yapmadıklarını ve öğretmenlerinin akranlarına sorduğu soruların aynısını sorduğunu dile getirmiştir. Sonuç olarak; bu tür özel gereksinime ihtiyacı olan öğrencilerin fen bilimleri dersi kapsamında; dersin içeriği, kullanılan yöntem ve materyaller, ölçme ve değerlendirme faaliyetleri boyutlarında çeşitli sıkıntılarla karşılaştıkları söylenebilir.
Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2021
Bu araĢtırmanın amacı, okul öncesi öğretmenlerinin kaynaĢtırma eğitimine yönelik duyguları, tutumları, kaygıları ile öğretmen yeterlilikleri arasındaki iliĢkinin incelenmesidir. Nicel yöntemle gerçekleĢtirilen bu çalıĢma iliĢkisel tarama modelinde uygulanmıĢtır. Bu çalıĢmanın evrenini, 2018-2019 eğitim öğretim yılında Çankırı ilinde yer alan Milli Eğitim Bakanlığı bünyesindeki okullarda görev yapan 109 okul öncesi öğretmeni oluĢturmaktadır. ÇalıĢmanın örneklem grubunda ise belirli bir örnekleme yöntemi tercih edilmeyerek evrende bulunan öğretmenlerin hepsine bu çalıĢma uygulanmıĢtır. ÇalıĢmanın veri toplama iĢlemi araĢtırmaya katılan öğretmenlerin demografik bilgilerini içeren "KiĢisel Bilgi Formu" ile "KaynaĢtırma Uygulamalarında Öğretmen Yeterliliği Ölçeği" ve "KaynaĢtırma Eğitimi Ġle Ġlgili Duygular, Tutumlar ve Kaygılar Ölçeği" vasıtasıyla gerçekleĢtirilmiĢtir. ÇalıĢmanın çözümlenmesi "ĠliĢkisiz Grup T-Testi, Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA), LSD Testleri, Pearson Korelasyon Testi" ve "Basit Doğrusal Regresyon" analizleri aracılığıyla yapılmıĢtır. ÇalıĢmanın sonuçları incelendiğinde, sınıflarında kaynaĢtırma eğitimi alan çocukları bulunan öğretmenlerin kaynaĢtırma uygulamalarına iliĢkin tutum alt boyutunda anlamlı farklılaĢma görülürken, kaynaĢtırmaya yönelik duygu ve kaygı alt boyutları ile öğretmen yeterlilik düzeyleri arasında farklılaĢma görülmemektedir. Öğretmenlerin özel gereksinimi olan yakınının bulunması değiĢkeninin kaynaĢtırmaya iliĢkin duygu düzeylerine göre anlamlı farklılaĢtığı görülmektedir. Ayrıca kaynaĢtırma uygulamaları içindeki öğretmen yeterlilik düzeyleri ile kaynaĢtırmaya yönelik duygu, tutum, kaygı alt boyutları arasında anlamlı iliĢki görülmektedir. Bu sonuçlara bakıldığında kaynaĢtırma hakkındaki duygu, tutum ve kaygı düzeyleri, kaynaĢtırma uygulamaları içindeki öğretmen yeterlilik düzeylerini açıklayabildiğini göstermektedir.