Kronik Hastalığı Olan Çocukların Davranışlarının ve Yaşam Kalitelerinin İncelenmesi (original) (raw)

Hastanede Yatan Kronik Hastalığı Olan Çocukların Bakım Kararlarına Katılma Durumları: Çocuklar ve Ebeveynlerin Görüşleri

Hemşirelik bilimi dergisi, 2022

Bu araştırma kronik hastalığı nedeniyle hastanede yatan 9-18 yaş grubu çocukların; sosyal yaşamda ve hastanede (tanı, tedavi ve bakım uygulamaları sırasında) bilgilendirilme, görüşlerini ifade etme ve kararlara katılma durumlarına ilişkin çocukların deneyimleri, ebeveynlerinin bilgi ve tutumlarını ortaya koymak amacıyla yapıldı. Gereç ve Yöntem: Tanımlayıcı tipte olan bu çalışma Temmuz 2015-Haziran 2017 tarihleri arasında bir üniversite hastanesinin pediatri servislerinde yapıldı. Çalışmaya hastanede yatan 9-18 yaş arası 139 çocuk ve onlara bakım veren 139 ebeveyn katıldı. Veriler, Çocuk Bilgi Formu, Ebeveyn Bilgi Formu ve Çocuk Haklarına Yönelik Ebeveyn Tutum Ölçeği (ÇHETÖ) kullanılarak toplandı. Bulgular: Bu çalışmaya katılan çocukların ifadesine göre büyük çoğunluğunun sosyal yaşamda ebeveyni veya öğretmeni tarafından, hastanede ebeveyni veya sağlık personeli tarafından bilgilendirildiği, görüşünün alındığı ve kararlara katılmasının sağlandığı saptandı. Çocuk Haklarına Yönelik Ebeveyn Tutum Ölçeği ortanca puanı 297 (min-max, 286-306) olarak bulundu. Araştırmaya katılan ebeveynlerin büyük çoğunluğunun kronik hastalığı nedeniyle hastanede yatan çocuğu hastalık, tedavi ve bakım uygulamaları konusunda bilgilendirdiği saptandı. Sonuç: Bu araştırmaya katılan çocuklar, sosyal hayatlarında ve hastanede bilgilendirilmekte ve çocukların kendileri ile ilgili konularda görüşü alınmaktadır. Bu çalışmaya katılan ebeveynlerin çocuk haklarına yönelik tutumları olumludur. Araştırmaya katılan ebeveynler, çocuğa hastalık, tedavi ve bakımı konusunda yeterli bilgilendirme yapmaktadır.

Öğrenci̇ Hemşi̇releri̇n Kroni̇k Hastaliklarin Bakimi Konusunda Düşünceleri̇

2012

This descriptive study was carried out to determine student nurses’ thoughts about care of chronic diseases, which are problem throughout the world. The study population consisted of students of second, third and fourth year of nursing departments of Vocational Health School of three different universities, and the study sample was composed of 400 students who agreed to participate in the study in spring semester of 2010. However, due to missing data, 392 of the students could be included in the study sample. Of the students, 44.1% (n: 173) stated to have knowledge about chronic diseases, while 52.8% (n: 201) indicated to only have inadequate knowledge. The third and fourth year students stated to have more information about chronic diseases than second year students and they were also more confident in providing care to a patient of chronic disease and more informed about rehabilitation. In line with these results, it is recommended to further support the students about chronic dis...

Ebelik Bölümü Öğrencilerinde Sağlıklı Yaşam Biçimi Davranışları İle Sınavların İlişkisinin İncelenmesi

OPUS Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi, 2018

Üniversite süreci bireylerin yaşamında önemli değişimlerin yaşandığı bir dönemdir. Gelecekteki sağlık durumlarını, kişisel ve mesleki yaşam biçimlerini öğrenmek ve pekiştirmek için ideal bir dönemdir. Fakat üniversite sürecinde öğrencilerde sağlıksız davranışlara yönelim artmaktadır. Bu yönelimlerde öğrencilerin sağlık davranışlarındaki değişimler, stres belirtileriyle ilişkili bulunmuştur. Özellikle sınav sürecinin, yoğun bir baskıya ve stres gelişimine neden olabileceği bildirilmiştir. Amaç: Ebelik bölümü öğrencilerinde sınav süreci ile sağlıklı yaşam biçimi dav

ÇOCUKLARDA KARACİĞER HASTALIKLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

Karaciğer hastalıkları bebeklik ve çocukluk yaş dönemlerinde farklı nedenlere bağlı olarak, çok az bulgu vererek, gelişirler. Bunlardan en belirgin olanları sarılık ve hepatomegalidir. Özellikle, kolestatik bozukluklara bağlı olarak sarılıklı yenidoğanlarda bulgular çok iyi değerlendirilmelidir. Uzamış sarılıklı olgularda ekstrahepatik safra yolları hipoplazisinin ayırıcı tanısı, bebeğin geleceği açısından önem taşımaktadır. Yapılacak cerrahi bir girişim, gelecek tedaviler çocuğun şansını arttıracaktır. Diğer nedenlerin ayırtedilmesi içinde karaciğer testlerinin iyi yorumlanması gereklidir. Bu dersin amacı, çocuklarda görülen karaciğer hastalıklarının ortaya çıkış bulguları ve laboratuar bulgularının nasıl değerlendirilmesi gerektiği ve değerlendirirken uyulması gereken kurallarla ilgili bilgilerin verilmesidir. DERSİN İŞLENMESİ İÇİN GEREKLİ SÜRE 45 DAKİKA DERSİN İÇİN GEREKLİ ARAÇ VE GEREÇLER Ders ile ilgili slaytları göstermek için slayt ve projeksiyon cihazı DERSİN AŞAMALARI GİRİŞ Klinisyenlerin, sıklıkla, altta yatan karaciğer hastalığını tanıyamamaları ve varlığını kesin olarak ortaya koymadaki gecikmeleri, hastalığın etkili tedavisinin gecikmesine yol açmaktadır. Karaciğer transplantasyonu, şiddetli veya end-stage karaciğer hastalıklı çocuklar için bir tedavi olanağıdır. Birçok karaciğer hastalığı için diğer tedavi şekilleride bulunmaktadır.

Öğrenci Hemşirelerin Kronik Hastalıkların Bakımı Konusunda Düşünceleri

Electronic Journal of Vocational Colleges, 2012

Bu tanımlayıcı çalışma global bir sorun olan kronik hastalıkların bakımı ile ilgili öğrenci hemşirelerin düşüncelerini incelemek amacıyla yapıldı. Araştırmanın evrenini üç farklı üniversitenin sağlık yüksekokulu ikinci, üçüncü ve dördüncü sınıf hemşirelik bölümü öğrencileri, örneklemini ise 2010 yılı bahar yarıyılında çalışmaya katılmayı kabul eden 400 öğrenci oluşturdu. Kayıp veriler nedeniyle değerlendirmeye 392 öğrenci alındı. Verilerin değerlendirilmesinde yüzdelik hesaplar, aritmetik ortalama ve ki kare testi kullanıldı. Öğrencilerin %44.1'i (173 kişi) kronik hastalıklar hakkında bilgisi olduğunu, %52.8'i (201 kişi) bilgisinin yeterli olmadığını belirtmektedir. Üçüncü ve dördüncü sınıftaki öğrencileri ikinci sınıftaki öğrencilere göre kronik hastalıklar hakkında daha fazla bilgili olduklarını, kronik hastalığı olan bir kişiye bakım verme konusunda kendilerine daha fazla güvendiklerini ve rehabilitasyon konusunda daha fazla bilgi sahibi olduklarını belirtmektedirler. Bu sonuçlar doğrultusunda öğrencilerin kronik hastalıklar konusunda daha fazla desteklenmeleri önerilmektedir.

Çocuklarda Kroni̇k Kabızlık Olgularının Değerlendi̇ri̇lmesi

Turkish Journal of Pediatric Disease, 2014

Kronik kabızlık sıklıkla teşhis edilmeyen ve çok az tedavi verilen genel ve ciddi bir çocukluk çağı sorunudur ve çocuk gastroenteroloji ünitelerine en sık başvuru nedenlerindendir. Bu çalışmada amaç kronik kabızlık yakınması ile getirilen olgularda klinik özellikleri, etiyolojik nedenleri ve izlem sonuçlarını değerlendirmektir. Gereç ve Yöntemler: Mart 2004 ile Eylül 2005 tarihleri arasında çocuk gastroenteroloji, hepatoloji ve beslenme bilim dalı polikliniğine kabızlık yakınması ile getirilen 1 ay ile 16 yaş arasındaki olguların dosyaları geriye dönük olarak incelendi. Uygun olan 100 olgu çalışmaya dahil edildi. Düzenli poliklinik takiplerine gelen 74 olgu ileriye dönük olarak tedavi ve klinik yanıt açısından değerlendirildi. Bulgular: Çalışmaya dahil edilen olguların ortalama yaşı 4,48 olup, %51'i erkekti. Kabızlık yakınmalarına ek olarak olguların %66'sında karın ağrısı mevcuttu. Kabızlık yakınma süreleri ort: 33 aydı. Dışkılama sıklığı %62 olguda 2-3 günde bir olarak kaydedildi. Dışkının kıvam ve şekli ise %61 olguda sert ve küçüktü. Olguları %92'si ilk 24 saat içinde mekonyum yapmıştı. %18'inde aile öyküsü vardı. Diyetteki lif içeriği 78 olguda yetersiz iken, sıvı alımı ise olguların %67'sinde yetersiz olarak bulundu. Olguların %4'ünde kronik kabızlıkla birlikte altta yatan psikolojik bir neden vardı. Fizik muayenede, %10 olguda büyüme gelişme geriliği mevcuttu. Olguların %92'sinde fonksiyonel kabızlık saptanırken, %8'inde organik kaynaklı bir kronik kabızlık nedeni mevcuttu. Tedavide %28 olguya sadece uygun diyet ve tuvalet eğitimi verilmiş, %72 olguya ise medikal tedavi verilmişti. Düzenli poliklinik kontrollerine gelen (n=74) olguların 68'inde (%92), 4-8 haftalık süre içinde tam klinik yanıt alındı. Tam klinik yanıt alınamayan olguların gereken tedavi uyumunu gösterememiş oldukları öğrenildi. Sonuç: İdiyopatik kronik fonksiyonel kabızlığı olan çocukların çoğunun tanısı için genellikle detaylı bir klinik sorgulama ve fi zik muayene yeterli olmaktadır. Kabızlık tedavisinde organik nedenler dışlandıktan sonra tuvalet alışkanlığının düzeltilmesi, diyet değişiklikleri ve tıbbi tedavi ile başarı şansı yüksektir. Ülkemizde kabızlık yakınması olan çocuklar hakkında yapılacak geniş kapsamlı araştırmalara ve istatistiksel verilere ihtiyaç vardır.

Monosemptomati̇k Enurezi̇sli̇ Çocuklarda Ve Anneleri̇nde Yaşam Kali̇tesi̇ni̇n Değerlendi̇ri̇lmesi̇

Journal of Contemporary Medicine, 2014

Monosemptomatik enürezis noktürna (MEN), sık idrara çıkma, acil sıkışma hissi, gündüz inkontinans gibi gündüz işeme semptomlarının olmamasıyla karakterizedir. Enurezis sebebiyle çocuklarda ve ailelerinde psikolojik ve sosyal sorunlar ortaya çıkabilmekte, enürezisli çocuğun bakımıyla uğraşan annelerde ise zamanla çaresizlik, yalnızlık ve bıkkınlık oluşmaktadır. Çalışmada MEN tanısı almış çocuklar ile annelerinin tedavi öncesi ve sonrası yaşam kalitelerinin karşılaştırılması amaçlanmıştır. YÖNTEM Çalışmaya primer MEN tanısı konulan, yaş aralığı 6-18 olan 47 çocuk alındı. MEN tanısı konulduktan sonra desmopresin tedavi başlandı. Tedaviye başlamadan önce ve tedavinin 3. ayında çocuklara Çocuklar İçin Yaşam Kalitesi Ölçeği (ÇİYKÖ), annelerine ise SF-36 formu doldurtularak yaşam kalitesindeki değişim araştırıldı. ÇİYKÖ ile çocuklarda tedavi öncesi ve sonrasında ki sağlık aktivite skoru, duygu sorun skoru, başkaları ile ilişki ve okul sorun skoru belirlendi. Annelere uygulanan SF-36 formunda ise fiziksel fonksiyon puanı, vücutta ağrı değerlendirmesi, fiziksel rol güçlüğü, sosyal fonksiyonlar, canlılık, ruh sağlığı, emosyonel durum ve genel sağlık olmak üzere 8 adet alt ölçek yer almakta idi. SONUÇLAR Hastaların ortalama yaşı 11.6 ± 2.3 yaş (6-18 yaş) idi ve 24'ü (% 51.1) erkek, 23'ü (% 48.9) kızdı. Çocuklarda ÇİYKÖ'nin tüm alt ölçeklerinde tedavi öncesi puanlar belirgin düşük olup, tedavi sonrası değerlendirmede istatiksel olarak yüksek anlamlı düzeyde artmış olduğu saptandı (P<0.01). Annelere uygulanan tüm 8 alt ölçekte de benzer şekilde yaşam kalitesi değerlendirme skorlarının tedavi sonrası belirgin arttığı gözlendi (P<0.01). YORUM Enurezis, çocuklar ve anneleri üzerinde yaşam kalitesini belirgin olarak azaltmaktadır. Düzenli izlem ve uygun yöntem ile enurezisin tedavi edilmesi, hastaların ve ailelerinin stresini önemli oranda azaltarak yaşam kalitelerini iyileştirmektedir.