SELİM İLERİ’NİN ROMANLARINDA ANİMA/ANİMUS ARKETİPLERİNİN SAĞLIKSIZ GELİŞİMİ: EŞCİNSEL KARAKTERLER (original) (raw)
Related papers
JEOMORFOLOJİK ARAŞTIRMALAR DERGİSİ ( JADER ), 2019
İnceleme alanı Antalya ilinin Elmalı ilçesinde yer alan Salur, Eskihisar, Yılmazlı, Karaköy ve Yapraklı kırsal mahallelerini kapsamaktadır. Salur, Eskihisar, Yılmazlı ve Yapraklı yerleşmelerinde 06.08.2018 tarihinde sel, taşkın ve çamur akıntısı şeklinde etkili olan doğal afet yaşanmıştır. Bahsi geçen kırsal mahallelerde temizlik çalışmaları sürerken 07.08.2018 tarihinde saat 17:00 sıralarında başlayan sağanak yağış sonucunda Karaköy’de gerçekleşen sel ve taşkın sonucunda tarım arazileri zarar görmüştür. Bu çalışmanın amacı doğal afetin nedenlerini araştırmak, afetin bilançosunu ortaya çıkarmak ve tekrar yaşanmaması için alınması gereken önlemleri belirlemektir. Çalışma kapsamında nitel araştırma yöntemlerinden olan literatür taraması, arazi çalışması ve gözlem metotları kullanılarak ihtiyaç duyulan veriler elde edilmiştir. İnceleme alanına 12. 08. 2018 tarihinde arazi çalışması gerçekleştirilmiş, hasar tespit ve temizlik çalışmaları yerinde incelenmiştir. Afetin bilançosu ile ilgili veriler Elmalı Kaymakamlığı ve Antalya İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü’nden temin edilmiştir. Ardından ofis çalışmasına geçilerek mevcut literatür, arazi çalışması verileri ve haritalardan elde edilen bulgular değerlendirilerek sonuç bölümüne aktarılmıştır. Çalışma sonucunda elde edilen bulgular değerlendirildiğinde kısa süreli sağanak yağışların birikinti konileri üzerindeki yan kolların debisini aniden arttırdığı tespit edilmiştir. Bu durum süreksiz yan kolların yüksek aşındırma gücü kazanmasına ve birikinti konisindeki gevşek malzeme istifi şeklindeki iri unsurlu çakıl ve ince unsurlu kumlu malzemeyi aşındırarak taşımasına neden olmuştur. Yüksek akım ve yüksek eğim değerlerinin etkisi ile harekete geçen çamur kütlesi başta Salur olmak üzere Eskihisar, Yılmazlı ve Yapraklı kırsal mahallelerini etkilemiştir. Ardından 07.08.2018 tarihinde Karaköy’de sel ve taşkın etkili olarak tarım arazilerine zarar vermiştir. Yaşanan doğal afet sonunda can kaybı olmazken 450 dönüm sera ve tarım alanı, mezarlıklar ve 12 ev kullanılamaz hale gelmiş, çok sayıda küçükbaş ve büyükbaş hayvan telef olmuştur. Yerleşim alanlarının seçimi esnasında jeomorfolojik ve uygulamalı jeomorfolojik özelliklerin dikkate alınmaması, bu tür afetlerin yaşanma olasılığını arttırmaktadır.
ROMA YAZININDA EMZİRME: ANNE SÜTÜNÜN BEBEĞİN BEDENSEL VE ZİHİNSEL GELİŞİMİNE ETKİSİ
Öz Roma yazınından günümüze kalan örnekler, anne sütünün bebeğin bedensel ve zihinsel gelişimi üzerinde önemli etkisi olduğuna dair ortak bir kanı olduğunu göstermektedir. Bundan ötürü, yeni doğan bebeğin, öz annesi tarafından emzirilmesi, eğer ancak sağlık yönünden bir engel varsa sütanneden yardım alınması ve böyle bir durumda sütannenin büyük titizlikle seçilmesi önerilmiştir. Buna karşın Roma'da sütannelerden yararlanma oranının özellikle varlıklı aileler arasında oldukça yaygın olduğu ve Cumhuriyet Dönemi'nin son yıllarından itibaren bunun zorunluluktan çok key bir uygulama haline geldiği görülmektedir. Bu çalışmada, konuya ilişkin Latince edebi kaynaklar incelenerek, önce, anne sütünün bebeğin gelişimi üzerindeki etkisi tartışılacak, ardından Romalı varlıklı annelerin bu konudaki tutumları ve onlara yöneltilen eleştiriler ele alınacaktır. İzlenen bu yöntemle, özellikle güzel konuşma, yani hitabet sanatıyla ilgilenen yazarların geliştirdiği ideal düşünce ile toplumdaki eğilim arasındaki zıtlık ortaya konulmaya çalışılacaktır. Çalışmanın sonunda, Romalı varlıklı annelerin emzirme konusundaki tutumlarına ve onlara yönelik eleştirilere örnek teşkil etmesi bakımından Romalı yazar Aulus Gellius'un (yak. İS 123-170), Filozof Favorinus'un (yak. İS 80-160) Yunanca konuşmasını aktardığı Latince metnin Türkçe çevirisi yer almaktadır. Roman literary sources indicated that there was a consensus of opinion that breast milk had an important effect on the physical and mental development of the newborn. Hence it had been advised that infants should be nursed by their own mothers and a wet nurse should be hired only if the mother had a health problem and in that case the wet nurse should be chosen with a great diligence. But it is observed that the use of wet nurses was very common especially among the upper classes and it became a personal choice beginning from the last years of the Republic. In this study examining Latin literary sources about breastfeeding, rst the effect of breast milk on the newborn will be investigated and then the attitude of wealthy families about this issue and the critiques directed towards them will be discussed. In this way the contrast between the ideal thought which was promoted especially by the authors concerned about oratory and the tendency of the society will be demonstrated. At the end of the study, on account of being an example of the attitude of wealthy Roman mothers about breastfeeding and the critiques directed towards them, the Turkish translation of the philosopher Favorinus' (c. Roma toplumunda, yeni doğan bir bebeğin (infans natus), anne sütü (lac matris) ile beslenmesi, bebeğin bedensel gelişimi kadar zihinsel ve kişisel gelişimi bakımından da önemli görülmüştür: Bebeğini kucağına alıp emziren (educator) anne, onu beslerken (educare) onun sağlıklı bir şekilde gelişmesini sağlamakta, konuşmalarıyla ona kendi değerlerini aşılamakta ve onunla arasındaki ilk sevgi bağını kurmaktadır. Filozof Favorinus, annenin göğsünü, bedenin kutsal pınarı ve insan soyunun besleyicisi olarak tanımlamıştır (Gellius 12. 1. 8) ve çocuğunu kendi sütüyle besleyen kişinin, anneliğin kendisine verdiği tüm görevleri yerine getirmiş olduğunu savunmuştur (Gellius 12. 1. 5). Plinius (Maior) da (İS 23-79), anne sütünün tüm canlılar için en yararlı besin olduğunu aktarmıştır (28. 123). Roma yazınından günümüze ulaşan kaynaklarda sıklıkla anne sütünün, bebeğin bedensel olarak gelişimindeki öneminin yanı sıra karakteristik özelliklerinin şekillenmesindeki etkisi de vurgulanmıştır. Bu özellikleri, düzgün konuşma ve kişilik gelişimi bakımından ikiye ayırabiliriz.
EYYÜP ALTUN'UN ROMANLARINDA ERMENİ MESELESİ VE TARİHÎ GERÇEKLİK
The historical novels Sona and the Red Lands, shaped around a love story of Eyyüp Altun, cover the struggle of Armenians who developed the ideal of establishing an independent state with the influence of the nationalism movement that emerged as a result of the French Revolution of 1789. As the author neglects the understanding that the historical novel genre can't contradict historical data, the truths of an era aren't fully reflected in his works. This led to the conclusion that the state was subjected to an injustice as an oppressed nation demanded the rights promised to them. Thus, the author both weakened his connection with reality and caused his works to have a flawed nature within the genre of the historical novel.
BÖLÜM ROMANTİK RESİMDE DİNSEL YANSIMALAR
Sanatsal üretim, insanın yaratılışının vazgeçilemez bir gerekliliğidir. Sanatın şekillenmesinde; sanatçının yaşamı, içinde yaşadığı toplumun yapısı ve toplumsal değerleri, tarihsel olaylar etkilidir. Ancak bütün bu etkenlerin ana belirleyicisi dindir. Dinsel yaklaşımlar, toplumlara, yüzyıllara göre değişmekte, sanat da buna bağlı olarak anlamlandırılmaktadır. 18 ve 19 yüz yıl Avrupa toplumlarındaki bir takım siyasi ve ekonomik koşullardaki değişiklikler, düşünce hayatındaki teolojik eğilimler, sanatta yeni bir söylem oluşmasına neden olmuştur. Romantizm, bu süreçte ve daha sonraki aşamalarda, birçok açıdan sanata bakış açısını değiştirmiştir. Hıristiyanlığa ait konu ve semboller modern sanatta yerini almış, insan kendini ve doğayı farklı biçimlerde sorgulamış, İsa, Mesih olarak tasvir edilmiştir. Yeni üslup ve tekniklerle, sanatta dışavurumculuk önemli hale gelmiştir. Batı sanatında İncil tasvirleri, dinin toplumlara öğretilmesi konusunda bir araç olarak kullanılırken modern sanatla birlikte, bu tasvirlerin altında yatan anlamların işaret edildiği sembolik bir anlama kavuşmuştur. William Blake, C. David Friedrich, F. V. Eugène Delacroix, P. Otto Runge gibi sanatçılar da bu sembolizmden yararlanmışlardır. William Turner gibi bir grup sanatçı, doğa tasvirlerini kullanırken yine aynı doğrultuda dinsel bir yaklaşım sergilemişler, yaratıcının gücün varlığını ve insanın bu güç karşısındaki duygularını yansıtmışlardır.
This article was checked by Turnitin. possible to make some determinations about the characters of these people from the descriptions made about the people in the mentioned novels. Orhan Kemal gives various roles to female characters in these four novels and these social roles contain clues about their place in society. This information, on the other hand, reveals the mood of the novel characters by giving various clues about their psychological state. In other words, it can be said that the author used these bodily descriptions in order to obtain various clues about those women and to better understand them. Fatma and Cemile live in similar conditions. One is the worker women who succumb by making wrong choices in the face of life, and the other is the women who resist against life. They are like two different alternatives of the same road. A similar interest can be established for Filiz and Nuran. Filiz is a good alternative to Nuran's story with a bad ending. These novels were chosen because of this similarity.
AFET ILGAZ'IN ROMANLARINDA DİNÎ VE TASAVVUFİ UNSURLAR
Fikrî ve ruhani yapının şekillenmesinde önemli bir rol oynayan din ve tasavvuf, aynı zamanda, toplumların kültürünü oluşturan unsurlar içindedir. Başka bir ifadeyle, bireylerin hayatlarında inanç, mühim bir yer tutar. Sosyal hayatta özel bir yere sahip olan bahsi geçen kavramlar, sanat dünyasında da pek çok romana konu olur. Sanatkârlar bazı eserlerinde, varoluşundan bu yana inanma ihtiyacı içerisinde olan insanın hayatındaki din duygusunun ve tasavvufun yerini vurgular. İşte Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatı yazarlarından Afet (Muhteremoğlu) Ilgaz da din ve tasavvuf konusuna kayıtsız kalmayarak bu konulardan romanlarında geniş bir biçimde söz eder. Çalışmamızda, Afet Ilgaz'ın romanlarında dinî ve tasavvufi unsurlar üzerinde durularak yazarın söz konusu olan meseleleri işleyişi verilmeye çalışılmıştır.
PSİKANALİZ VE SİNEMA IŞIĞINDA "ROMA" FİLM ANALİZİ
2020
Meksika’nın tarihi incelendiğinde, tüm yaşanmışlıklar hikâyeleştirilerek Roma2 ile tekrardan gün yüzüne çıkarıldığı görülmektedir. Siyah- Beyaz olarak izleyici ile buluşan ve çekilen sahneleri ile 1971 döneminin tüm yaşanmışlıklarının en ince ayrıntısına kadar detaylar ile süslendiği filmde, psikanaliz okuma yapılarak olayların psikoloji ve görsel mitler içerisinde çözümlemesi yapılacaktır.