Modern Çağın Kumaları: Metresler Ve Türkiye’de Yayınlanan Diziler (original) (raw)

Televizyon Dizileri Halk Hikâyelerinin Modern Şekli midir?

Millî Folklor, 14 (106), 2015, 34-46., 2015

Kültür ürünleri eğitim, bilim, teknoloji, iklim, coğrafya, üretim-tüketim biçimleri ve daha pek çok etkene bağlı olarak zamanla değişime uğrar. Bu değişim süreci, bir kültür ögesinin yeni formlarda varlığını devam ettirmesi ya da tamamen yok olmasıyla sonuçlanabilir. Bu noktada, söz konusu kültür ögesinin işlevi ve ihtiyaca cevap verme kapasitesi önem kazanmaktadır. Nitekim herhangi bir gelenek ya da kültür ögesi, işlevini tamamlamışsa ve yerine geçecek daha güçlü bir alternatifle karşılaşmışsa, değişme ya da yok olma sürecine girmiş demektir. Genel olarak toplumların sözlü kültürden, önce yazılı, ardından da elektronik kültür ortamına geçişleri birçok kültürel ürünün değişip dönüşmesine hız kazandırmıştır. Türk kültüründe, halk edebiyatının hemen her türünde olduğu gibi, halk hikâyeleri ve bu hikâyeleri anlatan/icra eden "âşık" ya da "meddah"larca geliştirilen hikâyecilik geleneği de zamanla önemli değişimler yaşamıştır. Bu değişimler, geleneğin varlığını koruyacağı sınırları aşmış ve başkalaşım boyutuna ulaşmıştır. Buna bağlı olarak da gelenek, tarih boyunca canlılığını korumasına vesile olan işlevlerini yitirmeye ve modern dünyanın yeni kültür ürünleri karşısında hızla zayıflamaya başlamıştır. Bugün, halk hikâyelerinin işlevsel açıdan yerini medya, televizyon ve özellikle de televizyon dizileri almış durumdadır. Yazılı kültür bir yana, özellikle elektronik kültür ortamının gelişmesiyle birlikte halk kültürü üzerindeki etkisi ve etkinliği iyice artan medya, halk kültürünün diğer ürünleri gibi halk hikâyelerini ve hikâyecilik geleneğini de derinden etkilemiştir. Bu çalışmada, halk hikâyeleri ve hikâyecilik geleneği ile televizyon dizileri karşılaştırılmış ve "Televizyon dizileri halk hikâyelerinin modern şekli midir?" sorusuna cevap aranmaya çalışılmıştır. Söz konusu karşılaştırmalar ise şekil/yapı, kurgu, icra/gösterim, dinleyici/izleyici ve işlev gibi farklı açılardan yapılmıştır. Böylece, hikâyecilik geleneğinin bugününe farklı bir açıdan bakılmaya çalışılmıştır.

Çizgilerle Türkiye'de Modern İç Mekân

2023

Çizgilerle Türkiye’de Modern İç Mekân kitabı, modern iç mekânın Türkiye bağlamındaki serüvenini kurumlar, yapılar, aktörler, temsiller ve nesneler üzerinden belgelemeyi amaçlayan bir çalışmadır. Tarihsel kapsamı, Geç Osmanlı döneminde Sanayi-i Nefise Mektebi’nde DâhiliTezyinat Bölümü’nün açılmasından1976 yılında TMMOB İçmimarlar Odası’nın kurulmasına kadar olan dönemi kapsayan kitapta Docomomo_tr_iç mekan komitesi üyeleri Hande Atmaca, Gülnur Ballice, Efsun Ekenyazıcı Güney, Deniz Hasırcı, Deniz Avcı Hosanlı, Ebru Karabağ, Hande Tulum Okur, Selim Sertel Öztürk, Gökçeçiçek Savaşır, Melis Örnekoğlu Selçuk, Umut Şumnu, Güliz Öktem Taşdemir ve Zeynep Tuna Ultav’ın yazılarına Ahmet Aslan’ın her bir yazı için ürettiği çizimler eşlik ediyor

Türkiye Modernleşmesinde Apartmanlaşmayı Diziler Üzerinden Okumak: ‘Mahalle’ ve ‘Mahremiyet’ (Reading Apartmentization in Turkey's Modernization through TV Series: 'Neighborhood' and 'Privacy)

Arredamento Mimarlık, 2018

Apartmanlaşma Türkiye modernleşmesinde her dönemde farklı anlamlar ve temsillerle ifade bulmuştur. Özellikle Osmanlı’nın son dönemleri ve Türkiye’nin kuruluş yıllarında olumsuz karşılanan apartman olgusu; siyasette, edebiyatta ve medya kanallarında farklı şekillerde temsil kazanmıştır. Modern yaşamın, bireyselleşmenin mekanı olarak da temsil bulan apartmanlaşma olgusu, özel alan - kamusal alan olgularıyla beraber değerlendirildiğinde Türkiye modernleşmesi ile ilgili birçok veri sunmaktadır. Bu çalışmanın amacı; Türkiye modernleşmesindeki “mahalle” ve “mahremiyet” olgularına bakarak, apartmanların Türkiye gündemine nasıl girdiğini analiz etmek ve belli başlı Türk dizilerinde apartmanlaşma olgusunu, “mahremiyet” ve “mahalleli olma” durumlarının bu dizilerde kendini nasıl hissettirdiğini okumak ve gündelik hayat üzerinden değerlendirmektir. The phenomenon of apartment living has been expressed through various meanings and representations at different stages of Turkey's modernization. Particularly in the late Ottoman period and the early years of the Republic, the concept of apartments was viewed negatively; it gained representation in politics, literature, and media channels in various forms. The phenomenon of apartment living, which has been represented as a space of modern life and individualization, provides significant insights into Turkey's modernization when evaluated alongside the concepts of private space and public space. The aim of this study is to analyze how the phenomena of "neighborhood" and "privacy" have influenced the emergence of apartments in the Turkish agenda, and to examine how the phenomenon of apartment living is represented in prominent Turkish television series, focusing on the expressions of "privacy" and "being a neighbor" within these series, as well as evaluating these concepts through the lens of daily life.

Günümüzde Üreti̇len Döşemeli̇k Kumaşlarda Geleneksel Türk Moti̇fleri̇ni̇n Kullanimi

Uygulamalı Sosyal Bilimler ve Güzel Sanatlar Dergisi, 2021

Bu çalışmada günümüzde üretilen döşemelik kumaşlarda geleneksel motiflerin kullanımı ve uğradığı değişimler ele alınmıştır. Araştırma kapsamına Persan Tekstil, Yöre Tekstil, Prestıge Tekstil, Chelsea Tekstil ve Sedir Tekstil isimli 5 kumaş firmasına ait 50 adet kumaş örneği incelenmiş, geleneksel Türk motiflerinin en yoğun olarak kullanıldığı 10 adet kumaş örneğine bilgi formlarında yer verilmiştir. Bu kumaşların her birinin motif ve kompozisyon özellikleri, motiflerin geleneksel Türk motifleri ile benzerlikleri değerlendirilmiştir. Verilerin toplanması ve değerlendirilmesinde bilgi formlarından yararlanılmıştır. Bilgi formlarında incelenen ürünlerin zeminlerinde en çok bordo, motiflerde ise en çok altın sarısı rengin kullanıldığı, motifler de yoğunlukla stilize bitkisel motiflerden, lale ve karanfilin kullanıldığı görülmüştür. İncelenen döşemelik kumaşların özellikle 16. yy. Osmanlı saray kumaşlarıyla benzerlik gösterdiği dikkat çekmektedir. Ayrıca geleneksel motiflerimizden yola çıkılarak özgün, döşemelik kumaş tasarımı yapılmış renk varyasyonları oluşturulmuştur.

Türkiye'deki Dizilerde Hegemonik Erkeklik Kurguları: "Gelsin Hayat

Toplumsal cinsiyete dayalı rollerin inşası ve aktarımı kaçınılmaz olarak medya ile iç içedir. Geleneksel medya olarak adlandırılan televizyon, toplumsal cinsiyet rollerinin inşası, yeniden üretimi ve pekiştirilmesi açısından önemli bir konumdadır. Televizyonda yayınlanan diziler hitap edilen kitleye yönelik belli perspektifler etrafında şekillenmektedir. Başta kadın-erkek olmak üzere toplumun atfettiği toplumsal cinsiyet rollerinin sunuluş biçimi açısından önemli olan diziler, var olan ilişkiler bütününü doğrudan ya da dolaylı olarak şekillendirmektedir. Dizilerde kadına ve erkeğe yüklenen temsil biçimleri ise ataerkil sistemin sürekliliğini ve yeniden üretimini de desteklemektedir. Dolayısıyla bu araştırmanın amacı, Türkiye'de yayınlana dizilerde kurgulanan erkekliğin toplumsal cinsiyete dayalı rolleri nasıl şekillendirdiğini, erkekliğin sınıfsal, cinsel anlamda nerede konumlandığını, rızaya dayalı ilişkilerin manipülasyonunun ne derece görünürlük kazandığını, aynı zamanda erkeklik temsillerin kabulü ve cinsel şiddet, sembolik şiddet gibi olguların görünmez kalmasını ve aynı zamanda medyanın erkekliği nasıl yeniden üretildiği tespit edilecektir. Bu araştırmada örneklem seçiminde amaca yönelik örnekleme yöntemi, örneklem analizinde ise içerik analizi yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın evreni Türkiye'deki televizyonda yayınlanan diziler olarak belirlenmiştir. Kurgulanan hegemonik erkekliğin görünür olması bakımından "Gelsin Hayat Bildiği Gibi" dizisi seçilmiştir ve bu dizinin olay örgüsü ve karakterler arasındaki bağlantıyı sağlayabilmek açısından ilk dört bölümü alınmıştır. Aynı zamanda dizinin güncel reyting oranları da göz önünde bulundurulmuştur. Bu bağlamda, Türkiye'de 2022 yılında yayınlanmaya başlayan "Gelsin Hayat Bildiği Gibi" dizisi tematik analiz yöntemi ve içerik analizi yöntemi ile çözümlenmiştir. Bu çalışmada ataerkil toplumsal cinsiyet rollerinin pekiştirildiği, yeniden üretildiği ve sürdürüldüğü, erkekliğin ve şiddet olgularının bir arada kullanılması ile görünürlük kazandığı ve hegemonik erkekliğin öne çıkarıldığı görülmüştür.

DİVAN ŞİİRİNE MODERN METİN ÇÖZÜMLEME YÖNTEMLERİNDEN BAKMAK

Bir metin bir yönteme başvurulmaksızın anlaşılabilir mi? Divan şiirini anlamak için kullandığımız mevcut metin açma yöntemleri ne kadar işlevsel? Modern edebiyat kuramları ve eleştiri yöntemleri divan şiirini anlamamızda bize daha kapsamlı bir bakış açısı sunabilir mi? Bu sorular ve örnekler çerçevesinde oluşturulmuş bir çalışma.

Televizyon Dizilerinde İstanbul’un Değişen Kent İmgesi: Mekânsal Belirlenimler ve Süreksizlikler

2021

"The Changing City Image of Istanbul in Television Series: Spatial Determinations and Discontinuities" Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Ulusal Toplum ve Değişme Kongresi Özet Bildiriler Kitabı 02-04 Haziran 2021 p.26 (Bildiri Özeti) Özet Küreselleşme sürecinin Batı ve Batı dışı toplumları eş zamanlı olarak etkilemeye başladığı 1980’li yıllardan itibaren İstanbul’un kentsel planlamasında neoliberal ekonomik sistemin etkileri hissedilmeye başlanmıştır. Bu dönemle birlikte kentsel mekânın örgütlenmesinde akışkan toplumsal koşullar içerisinde sermaye, mal, insan ve bilginin serbest dolaşımı etkili olmaya başlamıştır. Toplumsal alanda yaşanan neoliberal eğilimler 1990’lı yıllardan itibaren yayıncılık alanını da etkisi altına alarak özel kanalların görünürlük kazanmasını sağlamıştır. Bu dönemle birlikte bilgi ve iletişim teknolojileri etrafında örgütlenen kapitalizm yapısal olarak dönüşerek enformasyonel kapitalizm adını almıştır. Enformasyon, imaj ve göstergelerin meta halini aldığı bu toplumsal yapıda televizyon programcılığındaki önemli türlerden biri olan diziler ön plana çıkmıştır. Televizyon dizilerinin ilk dönemlerinde İstanbul imgesi göreli bir denge hali ve kapalılık hissi içerisinde mahalle yaşantısını ve buradaki bireylerarası ilişki kalıplarını içermekteyken milenyum sonrası dönemde değişen toplumsal koşullara koşut bir şekilde eklektik ve süreksiz mekânsal pratikler kahramanların gündelik hayatlarına eklemlenmektedir. Televizyon dizilerinin temsil ettikleri İstanbul imgesinde sınıfsal ve kültürel farklılıklar kurgusal bir anlatı içerisinde mekânsal belirlenimler temelinde geçici birliktelikler şeklinde bir araya getirilirken İstanbul bir dizi görsel peyzajın parçası haline gelmektedir. Bu çalışmada İstanbul’u mekânsal pratikler olarak anlatısına taşıyarak son dönemde öne çıkan Fox TV’de yayınlanan “Yasak Elma” adlı dizi, alanla ilgili kuramsal perspektif üzerinden irdelenmektedir. Anahtar Kelimler: Kentsel Mekân, Neoliberalizm, Kapitalizm, Televizyon Dizisi, Tüketim Toplumu Abstract The effects of neo-liberal economic system on urban planning of Istanbul have been felt since the 1980s when globalization had begun to affect the Western and Non-Western societies simultaneously. From that period on, free movement of capital, goods, human and information has become effective in organization of the urban space under liquid social conditions. Neo-liberal tendencies in the social sphere have also influenced the field of broadcasting since the 1990s, giving visibility to private channels. From this period on, capitalism organized around information and communication technologies has undergone a structural transformation and has been called informational capitalism. In this social structure where information, image and indicators have led into a commodity, the series, one of the important types in television programming, have become prominent. In the earlier TV series, Istanbul image reflected the life in a neighborhood and relationship patterns among the people in that neighborhood in a relatively balanced state and feeling of closeness, however, following the millennium, in parallel to changing social conditions, eclectic and discontinuous spatial practices are incorporated into the daily lives of the protagonists. While class and cultural differences are brought together in the form of temporary associations on the basis of spatial determinations within a fictional narrative in Istanbul image represented by TV series, Istanbul becomes part of a range of visual landscaping. This study examines the series named "Yasak Elma (Forbidden Apple)" that is broadcasted on Fox TV and has recently become popular as it reflects Istanbul in the form of spatial practices through its narrative, within the framework of theoretical perspective related to the field. Keywords: Urban Space, Neoliberalism, Capitalism, TV Series, Consumer Society

Türk Dizilerinin Kent Markalaşmasına Katkısı

Kültürel Değişim ve Endüstrileşme Sürecinde Türk Dizileri (2010-2020), 2022

Televizyon, icadından itibaren kitleleri her zaman etkileyen ve büyüleyen bir iletişim aracı olmuştur. Görsel dünyanın bir yansıması niteliğinde olan televizyon, rekabetin hep canlı olduğu bir alan olarak karşımıza çıkmaktadır. Televizyon içerikleri izleyici odaklı olmakla birlikte farklı anlatısal türlerle çeşitlilik kazanmıştır. İzleyicinin televizyon izleme isteği anlatılan hikâyeye ortaklık etme, başkalarının hayatını merak etme ve boş zaman aktivitesi olarak gerçek yaşamdan anlık da olsa uzaklaşma gibi isteklerden ileri gelmektedir. Özellikle televizyon dizileri bu kurgusal ve dramatik anlatılarıyla izleyiciyi çekmektedir. Bu türün anlatısal kodu; öykü, mekân, karakter ve sinematografi ile tamamlanmaktadır. Bu bağlamda çalışmada Türk dizilerinin kent markalaşmasına katkısı örnekler üzerinden analiz edilecektir.

Modern Dünyanın Derin Gölgeleri - YENİ KARA FİLMLER

“Bu denli karanlıkken dünya, onu aklayıp paklamaya çalışan filmlerden söz etmenin anlamı yoktur şüphesiz. Sinema tarihinin en uzun yaşayan türü olan film noir ve ardılları hayata, düzene ve geleceğe dair sosyolojik coğrafyalar olarak üzerinde düşünülmeyi hak ederler. İlk dönem kara filmlerinden, değişen toplumsal ve bireysel kimlik üzerine vurgu yapan modern kara filmlere, bugünün teknolojik dünyasına, tele-kapitalizme dair uyarılarla dolu olan kara gelecek filmlerine dek noir safını tutmuş olanlar; politikaları, mitleri, toplumsal değerleri, bireyin varoluşunu ve dünyanın geleceğini sorgulamayı amaçlar. Perdedeki karanlık vizyon, içinden çıktığı toplumun yansısı ve modernizmin psikopatolojisidir.”