Ruhsal Bozukluklarda Tedavi Uyumunu Artırmak İçin Bir Yöntem: Tedaviye Uyum Programı (original) (raw)

Ruhsal Bozukluklarda Tedavi Uyumunu Artırmak İçin Bir Yöntem: Tedaviye Uyum Programı Method for Increased Treatment Adherence in Mental Disorders: Adherence Therapy

Ruhsal bozukluklarda tedavi uyumu önemli bir sorundur ve psikiyatri hemşireleri ruhsal bozukluğu olan hastaların tedavi uyumunu artırma-da farklı programlar kullanmaktadırlar. Bu programlardan biri " Tedaviye Uyum Programı " dır. Bu derlemenin amacı, ruhsal bozukluklarda tedavi uyumunu artırmak için kullanılan yöntemlerden biri olan Tedaviye Uyum Programının özelliklerini ve uygulama yöntemini açıklamaktır. Tedaviye Uyum Programı, bilişsel davranışçı yaklaşımdan temelini alan, işbirliğine dayanan, hasta merkezli ve hastaya birebir uygulanan bir programdır. Bu program, hem yatan hastalara hem de tedaviye uyumu düşük olan ayak-tan takip edilen hastalara uygulanmaktadır Yapılandırılmış bir program olan Tedaviye Uyum Programı'nın ülkemiz psikiyatri hemşireliği uygula-malarında kullanılmasına rehberlik edeceği düşünülmüştür. Anahtar sözcükler: Psikiyatri hemşiresi; ruhsal bozukluk; tedavi uyumu; Tedaviye Uyum Programı. SUMMARY Adherence is a significant issue in the treatme...

Ruhsal Hastalıklarda İyileşme: Kavram Analizi

Psikiyatride Guncel Yaklasimlar - Current Approaches in Psychiatry

Bu çalışmanın amacı ruhsal hastalıklarda iyileşme kavramının analizini yapmaktır. İyileşme kavramı Walker and Avant'ın kavram analizi yöntemi ile incelenmiştir. Literatür incelemesi; Mayıs-Eylül 2018 tarihleri arasında Pubmed, Science Direct, Ovid ve Google Akademik veri tabanlarında "iyileşme, iyi olma, şifa bulma, iyilik hali, hastalıktan kurtulma, salah, sağlık bulma, ruhsal hastalık, kavram analizi, recovery, healing, wellness, mental health, concept analysis" anahtar kelimeleri ile yapılmış ve kavram analizi için uygun 5 Türkçe, 18 İngilizce makale, 2 kitap, Türk Dil Kurumu sözlüğü ve Oxford ingilizce sözlük incelenmiştir. Walker and Avant'ın kavram analizi yöntemine uygun olarak yapılan analizin ilk adımında kavram 'iyileşme' olarak seçilmiş, ikinci adımında analizin amacına yer verilmiştir. Üçüncü adımda kavramının sözlük tanımı ve diğer kullanım alanlarındaki farklı tanımları incelenmiştir. Dördüncü adımda kavramın tanımlayıcı özellikleri; bireysellik, umut, anlam bulma, ilişki, destek, güçlenme olarak belirlenmiştir. Beşinci ve altıncı adımda kavram tanımlayıcı özellikler doğrultusunda model, sınırda ve karşıt vakalarda tartışılmıştır. Yedinci adımda kavramın ortaya çıkmasını sağlayan hazırlayıcı faktörler güven, kabul, saygı, insan hakları, kültür ve iyileşme programları; iyileşme oluştuktan sonra ortaya çıkan özellikler iç-görü, baş etme, sorumluluk ve işlevsellik olarak belirlenmiştir. Son adımda iyileşmenin değerlendirildiği farklı ölçüm araçları sunulmuştur. Ruhsal hastalıklarda iyileşme kavramının kavram analizi yöntemiyle ayrıntılı bir şekilde incelenmesinin, iyileşme kavramının netleştirilmesine ve ruh sağlığı alanında iyileşme odaklı hizmetlerin sunumuna katkı sağlayacağı düşünülmektedir.

Kronik Ruhsal Bozukluğu Olan Bireylerin Gereksinimleri: Sistematik Derleme

Psikiyatride Guncel Yaklasimlar - Current Approaches in Psychiatry, 2020

Bu sistematik derleme, kronik ruhsal bozuklugu olan bireylerin gereksinimleri ve etkileyen faktorleri saptayan son on yil icindeki arastirmalari degerlendirmek amaciyla yapilmistir. Sistematik derlemenin literatur taramasi “Pubmed”, “Google Scholar”, “Science Direct”, “Medline”, “Ebsco” “Cochrane” veri tabanlarinda Ingilizce ve Turkce anahtar kelimeler kullanilarak yapilmistir. Incelenen literatur sonucunda 2008 ve 2018 yillari arasinda, kronik ruhsal bozuklugu olan bireyler ile yapilmis olan 20 calisma derlemeye dahil edilmistir. Incelenen arastirmalarin 19’u tanimlayici, biri ise randomize kontrollu deneysel calismadir. Incelemeye alinan calismalarin orneklem buyuklugu 35 ve 588 araligindadir. Hastalarin sosyal ve yakin iliskiler, fiziksel saglik durumu, hastalik durumu ve tedavi hakkinda bilgi, gunduz aktiviteleri, psikolojik sikinti gibi psikososyal gereksinimlerinin cogunlukla karsilanmadigi bulunmustur. Hasta bireylerin gereksinimlerinin yas, cinsiyet, etnik koken, hastalik ta...

Depresif Hastalarda Tedaviye Uyum: Doðal Ýzlem Çalýþmas

Depresyonu olan hastalarýn, önemli bir halk saðlýðý yükü oluþturmasý ve etkin tedavileri olmasýna raðmen, çoðu hasta yeterli tedavi görmemektedir. Araþtýrmalara göre major depresyonlu hastalarýn sadece %10'u, yeterli dozda antidepresan tedaviyi, yeterli sürede almaktadýr. Yetersiz tedaviye neden olan ana etken, doz atlanmasý ve tedavinin erken kesilmesine baðlý tedavi rejimine uyumsuzluktur. Araþtýrmaya SSK Ankara Eðitim Hastanesi Polikliniði'ne baþvuran 97 major depresyon hastasý alýnmýþtýr. Hastalar, altý ay süresince ayaktan izleme alýnmýþ, önerilen antidepresan tedaviyi erken kesip kontrollerine gelmemelerine göre tedaviye uyumlu olan ve olmayan grup olarak iki gruba ayrýlmýþtýr. Bu iki grup klinik ve sosyodemografik özellikleri açýsýndan karþýlaþtýrýlmýþ ve tedaviye uyumsuzluða neden olabilecek faktörler araþtýrýlmýþtýr. Tedaviye uyum gösteren 71 hasta ve göstermeyen 26 hastanýn klinik ve sosyodemografik özellikleri istatistiksel olarak karþýlaþtýrýldýðýnda, kadýnlarýn tedaviye uyumunun daha yüksek olduðu ve bu bulgunun istatistiksel olarak anlamlý olduðu görülmüþtür. Ayrýca doz rejimine uyumlu olan hastalarýn istatistiksel olarak anlamlý düzeyde tedaviye daha uyumlu olduklarý bulunmuþtur. Anahtar Sözcükler: Depresyon, tedavi, uyum.

Depresi̇f Hastalarin İlaç Tedavi̇si̇ne Uyumlari Ve Destekleyi̇ci̇ Hemşi̇reli̇k Uygulamalarinin Uyum Düzeyi̇ne Etki̇si̇

Kriz Dergisi, 2004

Araştırma ilaç tedavisi önerilen depresif hastaların tedavilerine uyumlarını, uyumsuzluk nedenlerini ve ev ziyaretleri ile yapılan destekle yici hemşirelik uygulamalarının hastaların ilaç te davilerine uyumları dolayısıyla yetiyitimlerine ve semptomlara etkisini belirlemek amacı ile deneysel olarak gerçekleştirilmiştir. Yöntem: Araştırma örneklemine 41 deney, 42 kontrol olmak üzere top lam 83 hasta alınmıştır. Veriler, hastaların tümü ile poliklinik görüşmesi yapılarak, deney grubu hasta larına tekrarlı ev ziyaretleri (3 kez) ve tüm hastala ra tedavilerinin başlangıcından 3 ay sonra ev ziya reti yapılarak Kısa Yetiyitimi Anketi yanı sıra dört soru formunun hastalarla yüz yüze görüşme tekni ği kullanılarak doldurulması ile toplanmıştır. Bulgu lar: Üç ay sonunda; kontrollerine düzenli olarak gi denler kontrol grubunda % 24, deney grubunda % 73'dür. İlaçlarına uyumlu olan hastaların oranı kontrol grubunda % 24, deney grubunda % 88'dir. Deney grubunda ilacını bırakan hasta sayısı sade ce beş olup kontrol grubunda ilaç bırakma neden lerinden birinci sırayı % 42 ile bilgi eksikliği, ikinci sırayı % 39 ile ilaç yan etkileri almıştır. Yetiyitiminde her iki grupta da azalma gözlenirken, 3 aylık dönem sonunda deney grubu ile kontrol grubu ara sında yetiyitimi puan ortalamaları yönünden fark is tatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Sonuç: Ev + 34. Ulusal Psikiyatri Kongresinde Poster Bildiri ola rak sunulmuştur.

Ruh Sağlığı Alanında İyileşme Yaklaşımı ve Psikiyatrik Sosyal Hizmet

Toplum ve Sosyal Hizmet , 2019

Bu makalede iyileşme yaklaşımının kısa tarihsel ve düşünsel arka planı sunulmakta ve yaklaşımın temel unsurları sosyal hizmet ile ilişkisi bağlamında değerlendirilmektedir. İyileşme yaklaşımını temel alarak ortaya konmuş bir uygulama modeli ele alınarak, yaklaşımın psikiyatrik sosyal hizmet uygulamaları, sosyal hizmet eğitimi ve araştırması için önemi ortaya konmaktadır. Psikiyatrik sosyal hizmet alanında özelleşmiş sosyal hizmet uzmanları psikiyatrik tedavi sürecinin tüm aşamalarında yer alabilir, ruh sağlığı sistemlerini ve politikalarını yönetebilir ve yönlendirebilirler. Sosyal hizmet disiplini patoloji odaklı modern psikiyatriye yaptığı eleştiri ile engellilik hareketi, kadın hareketi, hizmet alan hareketi gibi hareketlerle birlikte eleştirel psikiyatri akımının doğmasına zemin hazırlayan kaynaklar arasındadır. Söz konusu modern psikiyatri eleştirileri ruh sağlığı alanında iyileşme yaklaşımını ortaya çıkarmıştır. Son yıllarda ruh sağlığı alanındaki uygulamaları ve ülkelerin ruh sağlığı politikalarını dönüştüren iyileşme yaklaşımı, sosyal hizmet mesleğinin temel ilke ve değerleri ile örtüşmektedir. Bu nedenlerle iyileşme yaklaşımı hem psikiyatrik sosyal hizmet alanındaki sosyal hizmet uygulamalarına yön verebilir, hem de ruh sağlığı sistemlerinin sosyal hizmet bakış açısına uyumlu şekilde dönüştürülmesine öncülük edebilir.

Psikiyatrik İyileşmede Yeni Bir Yönelim: İyileşme Odaklı Yaklaşım

Arsiv Kaynak Tarama Dergisi, 2019

Recovery is a process of change in which individuals struggle to improve their health and wellness, to maintain a life which they lead on their own and to reach their full potential. Definitions on recovery necessitated to make a distinction between the terms clinical recovery and personal recovery. Clinical recovery is a term of medical model which is defined by mental health professionals. It has meanings like symptom reduction or healing, restoring social functionality, turning back to previous health status of the patient and it is a reflection of the biomedical model. However, personal recovery is a concept which points out improvement and change process of individuals. Interest on the "recovery" concept increase gradually and developed countries have started to restructure their mental health systems by including recovery-oriented applications and service structures. In this article more attention will be paid to concept of personal recovery which means a change and improvement process, instead of discussing clinical recovery adopted by biomedical model. Although there are numerous publications related to recovery-oriented approach in the worldwide literature, a limited but increasing number of studies are encountered in our country. Historical process of recovery-oriented approach, definitions of recovery concept, recovery models, some of the guiding principles based on recovery-oriented approach, worldwide researches related to recovery-oriented approach and current situation in our country will be discussed in this article. With this review, it is expected to contribute guiding in terms of planning and performing these services in our country.

COVID-19 Salgını Sırasında Yaşlı Bireylerde Uyum Güçlüğü İle Spiritüel İyi Oluş Arasındaki İlişki

Turkish journal of family medicine and primary care, 2022

Objective: This study was conducted to examine the relationship between adaptation difficulties and spiritual well-being levels in elderly individuals during the COVID-19 epidemic. Method: The sample of this descriptive study consisted of 214 elderly individuals who participated in the study online between May and August 2021. The data were collected using the "Individual Identification Form", "The Assessment Scale of Adaptation Difficulty for the Elderly (ASADE)" and the "Spiritual Well-Being Scale (SWBS)". Data were evaluated by Pearson correlation test and Multiple linear regression analysis. Results: 41.2% of the elderly individuals participating in the study are in the 65-69 age group, and more than half of them are female (57.9%). While the total score average of the participants on the Assessment Scale of Adaptation Difficulty for the Elderly (ASADE) was 0.83 ± 0.63, the total mean score on the Spiritual Well-Being Scale (SWBS) was 118.78 ± 16.37. A moderately negative correlation was found between the participants' ASADE and SWBS scores (r =-0.463, p = 0.000). The Assessment Scale of Adaptation Difficulty for the Elderly, Spiritual Well-Being Scale total score (β =-0.014), age (range 65-69) (β = 0.094), smoking (β = 0.220), and assessment of general health (good) (β = 0.456) (p < 0.05). Conclusion: As a result, it was found that as the level of adaptation to old age increases, the level of spiritual well-being of the elderly individuals also increases. On the other hand, it is seen that the adaptation difficulties seen in the elderly are affected by some socio-demographic and individual characteristics.

Otizm Spektrum Bozukluğu Olan Bir Çocukta DIR / Floortime Müdahalesinin Uyum Davranışı Üzerine Etkisi

2020

Improving the quality of parent–child interaction and play skills are important outcomes for children with autism spectrum disorder (ASD). DIR Floortime (Developmental, Individual difference, and relationship-based) is an intervention approach that addresses these issues; however, there are few published studies on its effectiveness. We investigated the effects of 1-year Floortime intervention in social skills and adaptive behavior of children with ASD. A three years ten month old boy with ASD participated. Sensory Profile (SP) was used to analyze child’s sensory processing patterns, AAMR Adaptive Behavior Scale (ABS) was applied to measure child’s adaptive behaviour. Measurements were applied pre and post of 12-month (2 session/week) DIR Floortime intervention programme. According to statistical analysis, the child showed significant development in sensory processing patterns (p≤0.05) and adaptive behaviour (p≤0.05) positively. Moreover, the mother perceived positive changes in the...