Milli Mücadelede Kadın Desteği: Bolu Müdafaa-ı Vatan Gazi Kadınlar Cemiyeti (original) (raw)

Halide Edip Adıvar'ın Hikâyelerinde Milli Mücadele'yi Yaşayan Kadınlar

Bu makalede Halide Edip Adıvar'ın Milli Mücadele döneminin anlatıldığı hikâyelerinde bir-çok işkenceye ve acıya maruz kalan kadınlarımızın yaşadıkları üzerinde durulmuştur. Hikâyelerde namuslarını, eşlerini, çocuklarını, akıllarını, mutlu yaşantılarını ve hayatlarını kaybeden bu kadınlar vasıtasıyla Milli Mücadelenin kadınlarımız üzerindeki etkileri gösterilmeye çalışılmıştır. Böylece Türk milletinin verdiği İstiklâl mücadelesinde kadınlarımızın yaşadığı acılar gösterilerek onların kurtuluş savaşındaki önemleri vurgulanmıştır. This article is about the examination of the female characters' experiences during the National War of Independence in Halide Edip Adıvar's stories. As known, the women of that era suffered a lot. They were tortured and they endured the difficulties of the War. In her stories about that period the author Halide Edip depicts the tragedies of the women. She signifies the characters that lost their honor, husbands, children, minds, happinesses and lives. The stories reveal some facts about the effects of the War on women. Thus the Turkish nation by showing the suffering experienced by women in the struggle for independence, they emphasized the importance of the liberation war.

Osmanlı Kadınları Çalıştırma Cemiyeti, Kadın Askerler ve Milli Aile

II. Meşrutiyet dönemi Osmanlı devletinde yeni bir kadın ve aile yaşamı anlayışını gündeme getirmişti. Osmanlı toplumu bu bağlamda köklü dönüşümlere uğramıştı. Dönüşümlerin fikri temelleri 1908 İnkılabı’nda gizliydi. “Hürriyet, müsavat, uhuvvet” feminizmin de şiarıydı. Maddi ortam ise bu yıllarda gözlenen toplumsal ve nüfusbilimsel değişikliklerden kaynaklanıyordu. Savaşların bir diğerini izlediği ve erkek nüfusun kırıldığı bir dönemde kadının ön plana çıkması doğaldı.

MİLLÎ MÜCADELE DÖNEMİ'NDE (1918-1923) GÜNEYDOĞU ANADOLU'DA KADINLAR

MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİ’NDE GÜNEYDOĞU ANADOLU'DA KADINLAR, 2021

Türk kadını, Millî Mücadele süresince ülkenin dört bir tarafında erkeklerden geri kalmayarak önemli uğraşlarda bulundu. Demokrasi ve huzur getirme adına Batılı emperyal güçlerin yaptığı haksızlıkları dünyaya duyurmak için tertip edilen mitinglere katıldı. Yaşanılan zulümlere dikkat çekmek için ilgili makamlara protesto telgrafları çekti. Cepheye çeşitli malzemeler taşıyarak ordunun lojistik ihtiyaçlarını karşıladı. Hatta bazı zamanlar düşmanla yüz yüze geldi. Buradan hareketle, söz konusu evrede Güneydoğu Anadolu’daki kadınların bir bölümü de Müdafaa-i Hukuk ruhuna yakışır biçimde vatanın bağımsızlığı için ciddi anlamda gayret gösterdi. Diyarbakır, Kilis, Siirt, Antep ve Urfa’da binlerce kadın, işgallerin kınandığı mitinglerde saf tuttu. Urfa-Viranşehir ve Diyarbakır-Silvan’dan kadınların yolladığı telgraflar bölgedeki milliyetçi kitlenin hissiyatlarına tercüman oldu. Bu sırada Antep’ten Van’a kadar uzanan alanda kadınlara yapılan işkence ve tecavüzler, Batı Anadolu’daki hemcinslerinin yaşadıklarından pek farklı değildi. Bütün bu olup bitenler esnasında gözünü budaktan sakınmayan kimi kadınlar doğrudan cepheye yardıma koştu. Onların bu cesareti erkeklere de örnek teşkil etti. Ulusal direniş yıllarında Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki kadın gayretinin ilk defa bir bütün halinde irdelendiği bu araştırmada, hiç gündeme getirilmemiş veya çok az dillendirilen şahsiyetlere değinildi.

Milli Mücadele Araştırmalarına Bir Katkı Bartın Müdafaa-yı Hukuk Cemiyeti'nin ve Faaliyetlerinin Tespiti

9. Uluslararası Atatürk Kongresi, 2019

Mondros Mütarekesi’nden sonraki süreçte bütün Anadolu sahasında olduğu gibi Bartın ve Zonguldak yörelerinde de I. Dünya Savaşı’nın getirdiği yorgunluk hâkimdi. Halkın düşmana karşı mukavemet edecek gücü kalmamıştı. Bununla birlikte I. Dünya Savaşı sonrasında artık savaşın bir an önce bitirilip derhal sulh dönemine geçilmesi arzusunda bulunan Türk milleti ilerleyen dönemlerde, hakiki manada bir sulh döneminin memlekete gelebilmesi için topyekûn bütün ulusun yeniden bir harp sürecinden geçmesi gerektiğini anlayacaktı. Nitekim özellikle Mondros Mütarekesi’nden sonra özellikle Yüzbaşı Cevat Rıfat’ın Bartın ve Havalisi Kuva-yı Milliye Kumandanı unvanıyla göreve başlaması ve kısa sürede bu birliği Batı Karadeniz bölgesinin en seçkin birliklerinden biri hâline getirerek düşmana karşı çok büyük başarılar kazanmaya başlamasıyla birlikte, yöre halkının ve özellikle bölgenin ileri gelenlerinin gayretleri sayesinde, var gücüyle Millî Hareket’e destek olmaya başladığı müşahede edilmiştir. Bölgede özellikle halkın örgütlenmesi, bilinçlendirilmesi, her çeşit yeni gelişmeden haberdar edilmesi ve Mustafa Kemal Paşa önderliğinde gelişen Millî Hareket’le bağlantısının sağlanabilmesi gibi hususlar göz önüne alınarak Bartınlı bütün yurtseverleri, bir millî mukavemet çatısı altında birleştirmek maksadıyla Bartın Müdafaa-yı Hukuk Cemiyeti teşkil edilmiştir. Bu çalışmada söz konusu cemiyetin kuruluşu, gelişimi ve faaliyetleri hakkında yeni bilgiler ışığında değerlendirmelerde bulunulacaktır. The National Turkish Party was founded on December 9th, 1919 in Istanbul. The founders of the party are Ahmet Ferit (Tek), Mehmet Emin (Yurdakul), Ahmet Hikmet (Müftüoğlu), Zühtü (İnhan), Ahmet Refik (Altınay), Hamdullah Subhi (Tanrıöver), Yusuf Akçura, İsmail Hakkı (Baltacıoğlu), Mehmet Emin (Erişirgil), Hüseyin Ragıp and Nebizade Ahmet Hamdi. The National Turkish Party was set before the 1919 election, in a sense, it aimed to maintain policies of the National Constitutional Monarchy Party and the movement of Turkism in the period of the armistice of occupant and cosmopolitan climate. This party is considered by some newspapers and intellectual environments to be a “stillborn” and not founded legally” party. Nevertheless, the party participated in the pre-election works and elections and it made little mention of its name. It had at differences of opinion with the other parties at the National Congress. In the elections, one of its nominees Abdulhak Adnan (Adıvar) was elected as deputy that the party entered with an independent list. It is an important data for better understanding politically Istanbul which has a cosmopolitan pluralism where a newly established and adopted Turkish nationalism as official ideology the National Turkish Party had won one deputy in the period of armistice. The National Turkish Party could not open any branch office except Istanbul. It tried to explain itself to the masses through the newspaper of “İfham”. The party sent Ahmet Hikmet and Hamdullah Suphi as delegates to the National Congress. It had clashes with other political organizations because of not taking a harsh attitude towards the Anatolian movement. Party was strongly criticized especially by the Freedom and Accord Party circles for supporting movement of the Defense of Law and the centralizing of the resistance center in Anatolia under the leadership of Mustafa Kemal Pasha. After being raided and dissolution of the Ottoman Parliament, the party became unable to work in Istanbul. One of the founders and directors of party Ahmet Ferit, Dr. Adnan Adıvar and Hamdullah Suphi moved to Ankara and participated in the Grand National Assembly of Turkey. Thus, the political life of the National Turkish Party ended.