Kısa Vadeli Faiz Serisinin Öngörüsü: Türkiye Üzerine Bir Uygulama (original) (raw)

Kisa Vadeli Faiz Serisinin Ongorusu: Turkiye Uzerine Bir Uygulama

Ekonomik Yaklasim, 2016

Bu çalışmanın amacı, kısa vadeli faiz serisi için Taylor kuralı ve Faiz Düzleştirme kuralından yararlanarak ekonometrik modeller kurmak ve kurulan bu modeller çerçevesinde kısa vadeli faiz serisinin örneklem içi (ex-post) ve örneklem dışı (ex-ante) öngörü değerlerini elde etmektir. Kurulan modeller çerçevesinde, kısa vadeli faiz oranı için yapılan örneklem içi öngörü değerlerine bakıldığında, 2014(1)-2014(3) döneminde, kısa vadeli faiz oranının gerçekleşen değerleri ile örneklem içi öngörü değerleri birbirlerine yakın çıkmıştır. Özellikle son üç çeyrekte kısa vadeli faiz oranının gerçek ve öngörü değerlerinin %9 larda olması, para politikasının dönem boyunca sıkı tutulduğu anlamına gelmektedir. Örneklem dışı öngörü değerlerine bakıldığında, kısa vadeli faiz oranının 2014(4) dönemindeki gerçek değeri %10.58 iken, örneklem dışı öngörü değeri % 9.13 bulunmuştur.

Para ve Maliye Politikalarının Nispi Etkinliği: Türkiye İçin Bir Uygulama

Journal of International Social Research, 2015

Bu çalışmada 1990-2014 döneminde Türkiye ekonomisi için para politikasının mı yoksa maliye politikasının mı etkin olduğu ARDL Modeli ile araştırılmıştır. Çalışmada ekonomik aktivite düzeyini temsilen Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla, para politikasını temsilen M2 para arzı ve Kısa Vadeli Faiz Oranı değişkenleri kullanılmıştır. Maliye politikasını temsilen ise Kamu Harcamaları ve Kamu Gelirleri değişkenleri kullanılmıştır. Çalışmanın ampirik bulgularına göre, uzun dönemde para politikası etkin değildir. Maliye politikası ise hem uzun dönemde hem de kısa dönemde etkindir ve bu etki negatif yönlüdür. Bu sonuca göre, maliye politikası Keynesyen görüşle paralel bir şekilde Türkiye'de ekonomik performansın ayarlanmasında para politikasına göre nispi olarak daha etkindir.

Kredi Temerrüt Swapları İle Vade Farklarından Kaynaklanan Risk Primleri Arasındaki İlişki: Türkiye Üzerine Bir Uygulama

Yönetim ve Ekonomi: Celal Bayar Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2018

Bu çalışmada Türkiye'de borçlanma araçlarının risk göstergesi olarak Kredi Temerrüt Takası (Credit Default Swap-CDS) ile vade farklarından kaynaklanan risk primleri arasındaki ilişki analiz edilmiştir. Bu çerçevede tahmin edilen risk primleriyle CDS'ler arasında nedensellik ilişkisi ortaya konmaya çalışılmıştır. Analizde borçlanma araçlarının risk göstergesi olarak 5 yıl vadeli CDS prim değişimleri bağımlı değişken olarak kullanılırken, bağımsız değişkenler olarak da Campbell ve Shiller (1987) yaklaşımından yararlanılarak türetilen iki aylık ve üç aylık bono faiz oranları arasındaki risk primi kullanılmıştır. Bunun nedeni ise iki ve üç aylık vadeli bono getirilerinin likiditeyle ilişkili en yakın gösterge olmasıdır. Böylece likidite riski ile uluslararası piyasalardaki finansal risk göstergesi olan CDS'ler arasındaki ilişki araştırılmıştır. Analizde Mayıs 2001-Mart 2017 dönemine ait aylık veriler ve analiz yöntemi olarak da Hill (2007) tarafından geliştirilen "kayan pencere nedensellik yaklaşımı" kullanılmıştır. Çalışmanın sonucunda, 2010 ve 2016 yıllarının yaklaşık olarak tamamında CDS'ler ile risk primleri arasında ilişki bulunurken diğer dönemlerde neredeyse hiç ilişkiye rastlanmamıştır. Bu durum CDS'lerin her zaman risk primlerini göstermediği şeklinde yorumlanmıştır.

İthal Otomobil Satışlarının Döviz Kuru Esnekliği: Türkiye Üzerine Bir Uygulama

Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Sosyal Ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi, 2018

Otomotiv sektörü, ülke ekonomilerine birçok açıdan katkı yapmakta olup, bu konuda ilk akla gelen alanlar; dış ticaret, istihdam düzeyi, teknoloji ve rekabet düzeyleridir. Sürekli olarak cari açık problemi ile karşılaşan ülkeler de bu sektördeki gelişmeleri yakından takip etmektedirler. Bu bağlamda bu sektöre yönelik talebin bileşenlerinin belirlenmesi ülkeler açısından kritik önem taşımaktadır. Buradan yola çıkarak, bu çalışmada; bu bileşenlerden biri olan döviz kurları ile ithal perakende otomobil satışları arasındaki ilişki incelenmiştir. Bu ilişkinin incelemesinde, Tam Değiştirilmiş En Küçük Kareler, Kanonik Eşbütünleşme Regresyonu ve Dinamik En Küçük Kareler yöntemlerinden faydalanılmıştır. Bu amaçla, 2011M1-2016M2 dönemine ait aylık verilerden yararlanılmış ve bu ilişkinin uzun dönem katsayıları tahmin edilmiştir. Her üç tahminciden elde edilen analiz sonuçları, ithal perakende otomobil satışlarının döviz kuru esneklik katsayısının teorik beklentilere uygun olarak esnek (|e>1|) olduğunu göstermektedir.

Finansal Krizlerin Belirleyenleri ve Öngörülebilirliği: Türkiye Üzerine Bir Uygulama

Ege Akademik Bakis (Ege Academic Review), 2013

Bu çalışmanın amacı, 1990:01-2009:07 dönemi Türkiye'de yaşanan finansal krizlerin öngörülebilirliğini ve bu krizlerin öncü göstergelerini Regresyon Ağaçları ve Markov Rejim Değişimi modellerini kullanarak incelemektir. Uygulama sonuçlarına göre regresyon ağaçları modelinde, para piyasası baskı endeksi, yurtiçi kredilerin endüstriyel üretime oranı, M2/rezervler, enflasyon, Markov rejim değişimi modelinde ise ticaret haddi, ticaret dengesi, enflasyon ve M2/rezervler gibi göstergeler finansal krizleri öngörmede başarılı bulunmuşlardır. Bu kapsamda Türkiye'de, 1994 ve 2001 yıllarında yaşanılan krizler öngörülürken, 2008 Küresel Finansal Krizi öngörülememiştir.

GİRİŞ Finansal Krizlerin Belirleyenleri ve Öngörülebilirliği: Türkiye Üzerine Bir Uygulama

Doksanlı yıllardan itibaren dünyanın farklı bölgelerinde yaşanan finansal krizlerdeki artışa paralel olarak, geliştirilen finansal kriz modellerinin sayısı da artmıştır. Geliştirilen modellerin temel amacı, finansal krizlerin oluşumunda etkin olan faktörleri belirlemek ve bu krizlerin öngörülebilmesini sağlamaktır. Finansal krizlerin öngörülmeye çalışılması, kriz maliyetlerinin en aza indirilmesi yanında olası krizlerin önlenmesi açısından da önem taşımaktadır. Uygulamalı finansal kriz modelleri literatürde genellikle standart modeller ve bu modellere alternatif olarak geliştirilen yeni modeller başlıkları altında incelenmektedir. Standart modeller, sinyal yaklaşımı (Kaminsky vd., 1998) ve sınırlı bağımlı regresyon (Logit-Probit) modelleridir . Diğer yandan son yıllarda finansal krizlerin öngörüsünde çok sayıda analiz tekniği kullanılmaktadır. Örneğin bu makalede kullanılan Markov rejim değişimi (MRD) modeli ile sınıflama ve regresyon ağaçları (Classification and Regression Trees-CART) modeli (Breiman, 1984) sözü edilen modellerdendir. Bunların dışında, yapay sinir ağları modeli (Nag ve Mitra, 1999), Fisher diskriminant analizi (Burkart ve Coudert, 2000) ve sınırlandırılmış VAR modelinden de (Krokoska, 2000) söz edilebilir. Çalışmanın temel amacı CART ve MRD modellerini kullanarak 1990:01-2009:07 döneminde Türkiye'de yaşanan finansal krizlerin öncü göstergelerini belirlemek ve bu krizlerin öngörülebilirliğini analiz etmektir. Bu bağlamda çalışma iki açıdan literatüre katkıda bulunmaktadır. Bunlardan birincisi iki farklı yöntemin karşılaştırmalı bir biçimde kullanılmasıdır. Konuya ilişkin araştırmalarda bu yöntemlerin birlikte kullanıldığı çalışma sayısının sınırlı olduğu görülmüştür. Özellikle CART modeli kullanılarak sadece Türkiye'ye ilişkin bir çalışmaya tarafımızca rastlanmamıştır. Diğer taraftan literatür taramalarında krizlerin öngörülebilirliği ile ilgili çalışmaların büyük çoğunluğu 2008 Küresel Finansal Kriz'i öncesi dönemi kapsamaktadır. Bu nedenle çalışmanın literatüre ikinci katkısı 2008 Küresel Finansal Krizi'ni kapsamasıdır. Çalışma altı bölümden oluşmaktadır. İkinci bölümde 1990:01-2009:07 dönemi Türkiye'de yaşanan finansal krizler incelenmiştir. Üçüncü bölümde CART ve MRD modelleri ile ilgili yapılan literatür taramasına, dördüncü bölümde çalışmada kullanılan model, veri kaynakları ve değişkenlere, beşinci bölümde uygulamalara yer verilmiş, altıncı bölümde ise uygulamalara ilişkin genel değerlendirmeler aktarılmıştır.

Finansal Krizlerin Yapay Sinir Ağı Modeli ile Öngörülebilirliği: Türkiye için Bir Uygulama

International Journal of Social, Political and Economic Research

Finansal krizler 1980 sonrası dönemde üzerinde daha çok tartışılmaya başlayan bir konu haline gelmiştir. Kapitalizm doğası itibarıyla krize yol açma eğilimindedir. Bundan dolayı tarihsel süreç içerisinde birçok kriz görülmüştür. 1980 sonrası finansal krizlere olan ilgi artmıştır. Bunun başlıca nedeni krizlerin görülme sıklığındaki artış ve etkilerinin daha global olmasıdır. Finansal krizlerin ülke ekonomisi üzerindeki yıkıcı etkileri yanında sosyolojik etkileri de bulunmaktadır. Krizlerin bu özelliği bu konuda çalışan kişileri krizleri ortaya çıkartan faktörleri bulmaya yönlendirmiştir. Yeni finansal mimari oluşturma çalışmalarındaki temel konulardan biride finansal kriz göstergelerinin tespitidir. Kriz göstergelerini tespit etmek amacıyla birçok değişik yöntem kullanılmaktadır. Bu modeller genel olarak erken uyarı sistemi (EWS) olarak adlandırılmaktadır. İktisatçıları bu konuda çalışmaya iten temel neden finansal krizlerin ülkelerde yarattığı döviz kaybı, aşırı resesyon ve negatif ...

Faiz, Döviz Kuru, Altın Fiyatları ve BIST100 Endeksi İlişkisinin Ekonometrik Analizi: Türkiye Üzerine Bir Uygulama

İzmir İktisat Dergisi, 2021

Bu çalışmada BIST100 hisse senedi endeksinin faiz, döviz kuru ve altın fiyatları açısından duyarlılığının belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla 4 Ocak 2000-28 Haziran 2021 dönemini kapsayan günlük veriler kullanılarak tüm örneklem dönemine ilişkin değişkenler arasındaki uzun ve kısa dönem ilişkilerinin COVID-19 pandemi dönemi ile kıyaslandığında nasıl seyrettiği Johansen-Juselius eşbütünleşme analizi, Granger nedensellik testi, varyans ayrıştırma ve etki-tepki analizleri uygulanarak araştırılmıştır. Elde edilen bulgulara göre, eşbütünleşme analizi için bağımlı değişkenin BIST100 endeksi getirisi olduğu durumda değişkenler arasında bir uzun dönem ilişki bulunmuş olup; altın fiyatlarının BIST100 üzerinde anlamlı bir etkisi bulunamamıştır. Granger nedensellik analizi sonuçları ise ele alınan dönem için BIST 100 endeksi ile hem döviz kuru hem de faiz serisi arasında çift yönlü bir nedensellik ilişkisinin varlığını saptarken, BIST100 endeksinden altın fiyatlarına doğru tek yönlü bir nedensellik ilişkisi ortaya koymuştur. COVID-19 dönemi ele alındığında %5 anlamlılık düzeyinde seriler arasında bir uzun dönem ilişkisi bulunamamış olup, %10 anlamlılık düzeyinde bulunan bir eşbütünleşik ilişki için ise hata düzeltme mekanizması yalnızca bağımlı değişkenin faiz oranları olduğu durumda çalışmıştır. Ayrıca bu dönemde genel dönemdeki kısa dönem ilişkilerinin tersine BIST100 endeksindeki değişimi serinin kendisinden sonra en çok açıklayan değişkenin altın fiyatları olduğu saptanmış olup, altın fiyatlarından BIST100'e doğru ve BIST100'den faiz oranlarına doğru tek yönlü nedensellik ilişkileri elde edilmiştir.

Banka Kredi Kanalı Ve Türkiye Uygulaması

Cukurova Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu Dergisi, 2012

Para otoritelerinin uyguladığı para politikalarının makro ekonomik değişkenler üzerindeki etkisini ifade eden parasal aktarım mekanizmasıyla ilgili çalışmalar özellikle son yıllarda artış göstermektedir. Parasal aktarım mekanizması hakkında elde edilecek detaylı bilgiler para politikasının başarısı açısından büyük önem taşımaktadır. Parasal aktarım mekanizması önceleri sadece para arzı ve faiz oranındaki değişmelerle ilgilenmekteydi. Faiz kanalında para politikasının ekonomiyi etkileme şekli Keynesci IS-LM modelinde ifade edildiği gibi sadece para ve tahvilden oluşur. Geleneksel faiz kanalından farklı olarak banka kredi kanalında; para, menkul kıymet ve banka kredisinden oluşmak üzere üç varlık dikkate alınmaktadır. Bu çalışmanın amacı, banka kredileri kanalının Türkiye'de işleyişini analiz etmektir. Çalışmada VAR yöntemi ile banka kredi kanalının geçerliliği, 1990:Q1-2010:Q4 dönemine ait makro veriler kullanılarak incelenmektedir. VAR modeli oluşturulmuş ve etki tepki fonksiyonlarına dayalı sonuçlar verilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre, Türkiye'de kredi kanalı kısmen işlemektedir.