DUYGUSAL ZEKÂ VE EMPATİK EĞİLİM: OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA * Gülden UYANIK BALAT (original) (raw)
Related papers
DEĞERLER EĞİTİMİ DERSİ ALAN OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN DUYGUSAL ZEKA VE DEĞERLER EĞİTİMİ İLE İLGİLİ ALGILARI , 2019
ÖZ Bireylerin kişisel ve sosyal hayatında başarıyı elde etmeleri ve toplumun bütünleşmesine yönelik çalışmalar duygusal zeka ve değerler eğitimi gibi kavramları gündeme getirmiştir. Duygusal zeka bireylerin kendini tanıması, duygularını ayarlayabilmesi, motivasyonunu sürdürebilmesi ve sosyal ilişkilerini sürdürebilmesi gibi bir çok beceriyi içermektedir. Birey kendini tanıdıkça, başkalarını anlayabilir ve ilişkileri koşullarına göre yorumlayabilir. Değerler eğitimi ise aynı toplum içinde yaşayan insanların toplumun bütünlüğünü devam ettirmek amacıyla ortak gördükleri değerler sistemini ve bu sistemin sürdürülmesi amacıyla oluşturulan eğitim etkinliklerini ve yaklaşımları içermektedir. Duygusal zeka bireyin ne hissettiğine, ne kadar kontrollü olduğuna, değerler eğitimi ise bireyin neye ve nasıl önem vereceğine ilişkin fikir vermektedir. Bu anlamda okul öncesi çocuklarına eğitim veren öğretmenlerin duygusal zekaya ve değerler eğitimine ilişkin bakışı, yaklaşımları ve uygulamaları önemli olmaktadır. Bu çalışma, lisans öğrenimlerinde değerler eğitimi dersi almış okul öncesi öğretmenlerin duygusal zeka ve değerler eğitimi ile ilgili algılarını incelemek amacıyla yapılmıştır. Nitel araştırma yöntemlerinden olgu bilim deseni kullanılan araştırmada veriler yarı yapılandırılmış görüşme formu ile toplanmış, veri analizinde ise içerik analizi yapılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu 25 öğretmen oluşturmaktadır. Araştırma sonucunda; öğretmenlerin duygusal zeka ve değerler eğitimi kavramlarını literatüre uygun olarak tanımladıkları, ikisi aralarında ilişkinin var olduğunu belirtikleri fakat bu ilişkiyi açıklamada sınırlı oldukları görülmüştür. Ayrıca duygusal ve değerler eğitimini destekleme yolları olarak çocukların eğitimine etkin katılımının ve okul-aile işbirliğinin sağlanmasının gerekli olduğunu belirtmişlerdir. Bu bulgular doğrultusunda öğretmenlerin uygulamalardaki deneyimlerinin zenginleştirilmesi ve tükenmişliklerinin azaltılması amacıyla duygusal zeka ve değerler eğitimi ile ilgili hizmet içi eğitim seminerlerinin verilmesi; yazılı ve görsel medya, sosyal medya aracılığıyla duygusal zeka ve değerler eğitimi konusunda bilinçlendirme çalışmalarının yapılması; okul öncesi eğitim lisans programlarında duygusal zeka ve değerler eğitimi derslerinin verilmesi ve böylelikle öğretmenlerin mesleğe başlamadan önce bilinçlendirilmesi önerilerinde bulunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Duygusal zeka, değerler eğitimi, okul öncesi eğitim
OKUL ÖNCESİ MÜZİK EĞİTİMİNE YÖNELİK EBEVEYN GÖRÜŞLERİ
International Muda Congress, 2017
Music education in the preschool period has favorable effects on the development of the child's mental, social, emotional, psychomotor and language skills. In this period, children's musical skills are also developing. In order to maintain the healthy development of musical skills and to achieve the goals that are aimed at the training of music in school, it is necessary to deny the importance of the teacher and the school, as well as the importance of the parents and the tasks they should undertake. The theme of this research is parental views on preschool music education. The sample of the study was selected by chance sampling in the province center of Diyarbakır and the child is composed of 249 parents who received preschool education in 2016-2017 education year. "Parental Opinion Scale for PreSchool Music Education" was used as data collection tool. According to the results of the research, the parents' opinions about music education and teaching and the opinions about family participation and support are moderate. Parents' participation in the subscale of musical perception of the child is low. Significant differences were found between parents' opinions on music education and teaching according to educational status and income status variables.
OKUL ÖNCESI ÖĞRETMEN ADAYLARININ DIJITAL OKURYAZARLIK DÜZEYLERI
Bilgi Düzeyleri" maddeleri üzerinde öğretmen adaylarının ortalama ve ortalamanın altı düzeye sahip oldukları belirlenmiştir. Değişkenler açısından bakıldığında öğretmen adaylarının cinsiyet, mezun olunan lise ve öğrenim görülen sınıf düzeylerinin dijital okuryazarlık düzeyleri üzerinde etkisi olmadığı tespit edilmiştir. Öğretmen adaylarının ortalama puanlarına bakıldığında ise erkek öğretmen adaylarının kadın öğretmenlere göre, düz lise mezunu öğretmen adaylarının diğer lise mezunu öğretmen adaylarına göre ve 3. sınıf öğretmen adaylarının 2. ve 4. sınıf öğretmen adaylarına göre daha fazla puana sahip oldukları görülmüştür.
ÖZ Bu araştırmanın amacı özel okullarda çalışan öğretmenlerin duygusal zekâ ve duygusal emek düzeylerinin cinsiyet, medeni durum, kıdem, çalışılan kurum türü ve öğrenim durumu açısından incelenmesidir. Betimsel tarama modelinin kullanıldığı bu araştırmada çalışma grubunu 2013-2014 eğitim öğretim yılında Kayseri il merkezinde bulunan özel okullarda çalışan %48 (75) i kadın, %52 (82) si erkek olmak üzere toplam 157 öğretmen oluşturmaktadır. Araştırma verilerinin toplanmasında kişisel bilgi formu, " Duygusal Zekâ Ölçeği " ve " Duygusal Emek Ölçeği " kullanılmıştır. Araştırmada öğretmenlerde evli ya da bekâr olmanın, cinsiyetin, öğrenim durumunun, çalışılan okul türünün ve kıdemin duygusal zekâ ve duygusal emeğin alt boyutlarında farklılıklar oluşturduğu tespit edilmiştir. ABSTRACT The aim of the study is to investigate the level of emotional quotient and emotional labour of the private school teachers working in Kayseri city center in 2013-2014 school year from the perspective of sex, marital status, seniority, types of institution and educational background. The participants were a total of 157 teachers that 75 (48%) of female and 82 (52%) of male. Descriptive survey model has been used in this study. " Personel Information Form " , " Emotional Quotient Scale " and " Emotional Labour Scale " was used to collect data. The results showed that there were significant differences of sub dimensions of emotional quotient and emotional labour in terms of marital status, gender, educational background, types of institution and seniority of teachers.
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÇALGI (UKULELE) EĞİTİMİNE YÖNELİK GÜDÜLENME DÜZEYLERİ
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÇALGI (UKULELE) EĞİTİMİNE YÖNELİK GÜDÜLENME DÜZEYLERİ, 2022
Bu araştırmada okul öncesi öğretmen adaylarının çalgı dersine yönelik güdülenme durum ve düzeylerinin nasıl olduğu tespit etmek amaçlanmıştır. Araştırmanın modeli genel tarama modeli ile yapılandırılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu 2021-2022 eğitim-öğretim yılında Kafkas Üniversitesi Dede Korkut Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Öğretmenliği bölümünde öğrenim gören ve erken çocuklukta müzik eğitimi kapsamında ukulele çalgısını öğrenen öğretmen adayları oluşturmaktadır. Veri toplama aracı olarak araştırmacı tarafından oluşturulan kişisel bilgi formu ve çalgı dersine yönelik güdülenme ölçeği kullanılmıştır. Verilerde kişisel bilgilerin analizi için yüzde (%) ve frekans (f) değerleri uygulanmıştır. Verilerin analizinde normal dağılım için çarpıklık basıklık değerlerine bakılmış ve analizi için parametrik olmayan testlerin uygulanmasına karar verilmiştir. Normal dağılım göstermeyen verilerin çözümlenmesi için ikili karşılaştırmalı değişkenlerde Mann-Whitney U testi, ikiden fazla karşılaştırmalı değişkenlerde ise Kruskal-Wallis H testi kullanılmıştır. Araştırma sonucunda okul öncesi öğretmen adaylarının çalgı güdüleme düzeyleri sırasıyla incelendiğinde isteksizlik, zorluk yaşama, mutluluk, sosyal çevre ile etkileşim ve ilgi boyutlarının düşük olduğu görülmüştür. Okul öncesi öğretmen adaylarının çalgı dersine yönelik güdülenme düzeyleri demografik değişkenler yönünden incelendiğinde anlamlı farklılık tespit edilmediği saptanmıştır.
Özet Araştırmanın amacı; okul öncesi öğretmen adaylarının zekâ puanları ile öğrenmeye ilişkin tutumları ve akademik ortalamaları arasındaki ilişkilerin incelenmesidir. Araştırma ilişkisel tarama modeline uygun olarak gerçekleştirilmiştir. Çalışma grubu, Marmara Üniversitesi, Okul Öncesi Öğretmenliği Anabilim Dalı, I. Öğretim programında öğrenim gören toplam 350 öğretmen adayından oluşmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak Cattell Zekâ Testi-3A Formu ve Kara (2010) tarafından geliştirilen Öğrenmeye İlişkin Tutum Ölçeği kullanılmıştır. Araştırma sonucunda okul öncesi öğretmen adaylarının öğrenmeye ilişkin tutumlarının sınıf düzeylerine göre farklılaşma gözlenmezken öğrenmeye ilişkin tutum ölçeğinin “beklenti” ve “açıklık” alt boyutlarının okul öncesi öğretmen adaylarının akademik başarılarına göre farklılaştığı görülmüştür. Ayrıca okul öncesi öğretmen adaylarının zekâ puan ortalamaları ile öğrenmeye ilişkin tutumları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişkinin olmadığı görülmüştür. Abstract The aim of the research is to examine the relationship between the intelligence test scores, their attitudes towards learning and their grade point average of preschool prospective teachers. Relational screening model was carried out. The participants includes 350 prospective teachers who study at Department of Early Childhood Education of Marmara University. The data was gathered by two instruments; Cattell Intelligence Test-Form 3A and Attitudes Towards Learning Scale developed by Kara (2010). The results indicate that there is no significant differences on preschool prospective teachers’ attitudes towards learning according to the their grade levels, however, “expectancy” and “openness” subcategory scores of the attitudes towards learning test significantly differ by academic achievement. Furthermore, it has been concluded that there is no significantly statistical relationship between the intelligence test scores of students and the attitudes towards learning.
OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE MÜZİK EĞİTİMİ
Müzik, çocukların günlük yaşantısının ayrılmaz bir parçasıdır. Evde, okulda, sokakta, parkta dolayısıyla her yerde ve günün her saatinde müzik, çocukların günlük yaşantılarını çeşitlendiren ve zenginleştiren bir etkinlik alanıdır. Duygu ve düşüncelerini yansıtmada, bedenlerini uyumlu ve dengeli kullanmada, öğrenme kapasitelerini geliştirmede, dil yeterliklerini artırmada ve sosyalleşmelerinde müzik etkinlikleri çocuklara önemli deneyimler yaşayacakları ortamlar hazırlar. Müzik etkinlikleri, okul öncesi eğitimin amaçları ve temel ilkeleri çerçevesinde öğretmenlere sunacağı etkili yol ve yöntemlerle zengin bir eğitim içeriği ve süreci yaratmada işlevsel etkinliklerden biridir. Normal veya özel eğitim gereksinimi olan tüm çocukların eğitiminde yer alması gereken müzik etkinlikleri, iyi bir planlama ve uygulamayla çocukların tüm gelişim alanlarını destekleyeceği gibi, okul öncesi eğitimin başarısı bakımından da önem taşır.
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN MÜZİK ETKİNLİKLERİNE İLİŞKİN GÖRÜŞLERİ
Öz-Okul öncesi dönemde müzik eğitimi, çocukların bilişsel, duyuşsal ve psikomotor gelişimlerini olumlu yönde etkilemektedir. Müzik etkinlikleri doğru bir planlama ile matematik, Türkçe, sanat, drama gibi diğer alanlarla birleştirilerek öğrenimi kolaylaştırır, pekiştirir. Doğru şarkı seçimiyle çocukların kelime haznesi zenginleşir, telaffuzları gelişir. Bazı kavramlar şarkılarla öğretilir. Müzik ve drama birleştirilerek çocukların hayal gücü ortaya çıkar ve yaratıcılıkları gelişir. Müzik etkinlikleri ile grup içinde sorumluluk alma ve bu sorumluluğu yerine getirme bilinci kazandırılır. Çocuklara başarı hazzını yaşatmak için becerilerini sergilemelerine fırsat verilmeli ve özgüven duyguları desteklenmelidir. Bu araştırmada okul öncesi öğretmenlerinin müzik etkinliklerine ilişkin görüşlerini saptamak amaçlanmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu Burdur ili merkez ilçesinde görev yapan 13 okul öncesi öğretmen oluşturmuştur. Araştırma betimsel bir durum saptaması niteliğinde olup, nitel araştırma yöntemleri temel alınarak yapılmıştır. Veriler yarı yapılandırılmış görüşme tekniği ile toplanmıştır. Araştırma sonucunda okul öncesi öğretmenlerinin, şarkı öğretimi dışındaki etkinliklere, yeteri kadar yer vermedikleri saptanmıştır. Okul öncesi öğretmenleri kendilerini müzik alanında yeterli görmemekte ve okul öncesi kurumlarda müzik öğretmenlerinin olması gerektiğini düşünmektedir. Abstract-Music education in preschool period has positive effects on children's cognitive, emotional and psychomotor developments. With an appropriate planning, music events when combined with other disciplines like mathematic, Turkish, art, drama, makes education easier and more consolidate. With the proper song selection, children's vocabulary and pronunciation improve. Some concepts are taught with songs. When music is combined with drama, it reveals imagination of children and improves their creativity. Music events get children adopt the awareness of taking responsibilities in a group and fulfilling these responsibilities. Children's should be given chances to perform their skills and their self-confidence should be supported in order to help them feel the pleasure of success. Aim of this study is to determine the opinions of the preschool teachers related to music activities. Sample group of people that are selected for this study are 13 preschool teachers who work in central district of province Burdur. This study is carried out based on qualitative research methods and it has the quality of determination of a descriptive state. The data is collected via semi-structured interview technique. As a result of this research, it is determined that preschool teachers don't spare enough time for music activities other than learning songs. Preschool teachers believe that they are not qualified enough in music field and there should be music teachers in preschool institutions.
OKUL ÖNCESİ EGİTİMDE ÇAGDAŞ YAKLAŞıMLARıN EGİTİM KURUMLARıNDA UYGULANMA DÜZEYİ, 2009
Günümüzde birçok yeni yaklaşımlar okullar tarafından benimsenmekte (Montessori, Reggio Emilia, Waldorf Yaklaşımı, High Scope ve Orff Yaklaşımı) ve uygulanmaktadır. Okul öncesi eğitimde de bu yeni yaklaşımların eğitimin kalitesini ve içeriğini arttıracağı düşünülmektedir. Bu açıdan bu yaklaşımların bilinmesi ve uygulama yöntemlerinin okullarda ne düzeyde uygulandığının belirlenmesi önemlidir. Bu araştırmanın amacı okul öncesi eğitimde uygulanan çağdaş yaklaşımların temel özelliklerini belirleyerek, bu temel özelliklerin Türkiye'deki okul öncesi eğitim kurumlarında öğretmenler tarafından ne düzeyde uygulandığını örnek olay yöntemiyle belirlemektir. Araştırmacı tarafından geliştirilen 37 soruluk likert tipi bir anket okul öncesi öğretmenlerine uygulanmış, daha sonra okullara gidilerek gözlem ve görüşme yapılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre öğretmenlerin ankete verdiği cevaplar ve yapılan görüşmeler sonucunda çağdaş yaklaşımların ilke ve yöntemlerinin çoğunu cıkinliklerinde uyguladıklarını söyleyebiliriz. Orff yaklaşımının diğer yaklaşımlara göre daha az benimsendiğini görmekteyiz. Bunun sebebi Orff yaklaşımının ülkemizde yeterince bilinmemesine bağlanabilir. Abstract Today, many new approaches are adopted by schools (Montessori, Reggio Emilia, Waldorf approach, High Scope and Orff approach) and implemented. It is thought that these new approaches in preschool education will increase the quality and content of Education. To know these approaches in this respect and to determine the level of application methods applied in schools it is important. The aim of this research is to determine the basic characteristics of the contemporary approaches applied in preschool education and to determine what these basic characteristics are used by teachers in preschool education institutions in Turkey. to determine the level of application by case study method. A likert-type survey of 37 questions developed by the researcher was applied to preschool teachers, then went to schools to observe and we've been interviewed. According to the results of the research, teachers ' answers to the survey and conducted many of the principles and methods of contemporary approaches as a result of the interviews
İLKÖĞRETİM OKULU ÖĞRETMENLERİNİN ÖRGÜTSEL BAĞLILIK DÜZEYLERİNİN İNCELENMESİ
Özet: Bu araĢtırmanın amacı, ilköğretim okullarında çalıĢan öğretmenlerin örgütsel bağlılık düzeylerini belirlemektir. AraĢtırmanın alt amaçları ise öğretmenlerin cinsiyet, hizmet içi eğitim alıp almama, sınıf mevcudu ve statü değiĢkenlerine göre görüĢleri arasında anlamlı bir farklılık olup olmadığının araĢtırılmasıdır. Veri toplama aracı olarak, Meyer ve Allen (1991) tarafından geliĢtirilen "Örgütsel Bağlılık Ölçeği" kullanılmıĢtır. Örgütsel bağlılık üç farklı boyutta; duygusal bağlılık, devam bağlılığı ve normatif bağlılık olarak ele alınmıĢtır. AraĢtırmanın çalıĢma grubunu Gaziantep ilinde ilköğretim okullarında görev yapan öğretmenler oluĢturmaktadır. AraĢtırmanın örneklemini ise rastgele örneklem yöntemiyle seçilen 378 öğretmen oluĢturmaktadır. Öğretmenlerin bağlılık düzeyleri cinsiyet ve kıdeme göre anlamlı fark gösterirken, statü, sınıf mevcudu ve mezun olunan yer anlamlı fark yaratmamaktadır. Bağlılık türleri arasında pozitif korelasyon bulunmaktadır. Sonuçlar ilgili literatür ile karĢılaĢtırılarak tartıĢılmıĢtır.