KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE DEĞİŞEN GELENEKSEL TÜRK AİLE YAPISININ TELEVİZYON DİZİLERİNDEKİ TEMSİLİ (original) (raw)

TÜRK TELEVİZYON DİZİLERİNDE TOPLUMSAL KİMLİKLERİN TEMSİLİ

Kitle iletişim araçlarına eleştirel bir açıdan yaklaşıldığında, medyanın erkek egemenliğinde olduğunu ve bu sebeple de ataerkil zihniyeti desteklediğini söylemek mümkündür. Medyanın gücünün sınırsız olduğunu savunan Frankfurt Okulu ve Kültürel Çalışmalar Birmingham Okulu gibi eleştirel yaklaşımlara göre birey, medyada gördüklerini gerçek sanma eğilimdedir. Bu durum kimi zaman bireylerin medya aracılığıyla sunulan içerikleri sorgusuz benimsemesi sonucuna varabilmektedir. Medya metinlerinde, anaakımın dışında kalanlar diğer bir ifadeyle “öteki”ler yeteri kadar temsil edilmezken, anaakımın içinde kalanlarsa belli başlı stereotipler ve çerçeveler etrafında kurgulanmaktadır. Bu bakış açısından yola çıkarak “Türk Televizyon Dizilerinde Toplumsal Kimliklerin Temsili” konulu çalışma kapsamında yerli televizyon dizilerinde yer alan karakterler analiz edilerek, bunların egemen ideolojiyi ne kadar yansıttıkları, mevcut düzeni ne kadar olumladıkları ve neleri eleştirip kimleri ötekileştirdikleri incelenmiştir. İçerik analizi yöntemi esas alınarak yapılan bu çalışma, 2011-2012 yayın döneminde reyting ölçümlerine göre en fazla izlenen ilk 5 dizi (Arka Sokaklar, Öyle Bir Geçer Zaman Ki, Fatmagül’ün Suçu Ne?, Adını Feriha Koydum ve Kuzey Güney) üzerinden yapılmıştır. Araştırmanın neticesinde ana hatları ile (a) dizi karakterlerinin egemen ideolojiyi yansıtacak biçimde kurgulandığı, (b) genel kabul görmüş ve/veya görmesi istenilen davranış kalıplarının olumlandığı, (c) toplum ve sistem açısından “öteki” olarak görülen kimliklerin ise olumsuzlanarak göz ardı edildiği bulgulanmıştır

TÜRK TELEVİZYON DİZİLERİNİN DİZİ SÜRELERİ BAĞLAMINDA DEĞERLENDİRİLMESİ

Yeni Yüzyıl'da İletişim Çalışmaları Dergisi, 2023

Diziler birçok ülkede televizyon yapımları arasında önemli bir yere sahiptir. Türkiye’de ise dizilerin bambaşka bir yeri vardır. Öncelikle 1990’larda özel televizyon kanallarının açılması, sonrasında da 2000’lerde Türk dizilerinin ihraç edilmeye başlanması ile dizi sektörü büyük bir ivme yakalamış ve halen de diziler televizyon kanallarının en önemli yapımları arasında yer almaktadır. Günümüzde Türk dizileri hem yurt içinde hem de yurt dışında farklı coğrafyalarda ve birçok ülkede geniş bir izleyici kitlesine sahiptir. Türk dizilerinin bu kadar çok izleyiciye ulaşması ve başarılı olmasının yanında yıllar içinde dizi sürelerinin gittikçe uzaması ve günümüzde aşırı uzun bir hale gelmesi gibi bazı olumsuz yanları da ortaya çıkmıştır. Türk televizyon dizileri ile ilgili yapılan akademik çalışmalara bakıldığı zaman daha çok dizilerin farklı ülkelerde izlenmesi, etkileri, Türkiye’nin imajına katkısı ve sektörde çalışanların yaşadığı sorunlar evreninde olduğu görülmektedir. Dizi süreleri konusuna ise birçok araştırmada değinilmesine rağmen sadece bu konuyu ele alan akademik bir çalışmaya rastlanılmamıştır. Dolayısıyla birçok araştırmacı tarafından eleştirilen ve dizi sektöründeki sorunlardan biri olarak gösterilen dizi sürelerinin ele alınmasının bu konuya dikkat çekilmesi bakımından yararlı olacağı düşünülmektedir. Bu amaçla Türk Televizyon dizilerinin yıllar içinde artan bölüm süreleri ve günümüzde yayınlanan dizilerin süreleri incelenmiştir. Araştırma verileri literatür taraması ve birincil kaynak verileri yoluyla elde edilmiştir. Yapılan çalışmada dizi sürelerinin artmasının aslında bir nedenden çok bir sonuç olduğu sonucuna varılmıştır. Dizi sektöründeki birçok farklı kesim tarafından şikâyet edilen ve hatta gösteriler düzenlenen bir konu olsa da dizi sürelerinin yıllar içinde azalma yerine artış gösterdiği görülmektedir. Dolayısıyla dizi sürelerinin uzamasına yol açan nedenleri ortadan kaldırmadan ve yasal düzenlemeler yapmadan sorunun çözümünün mümkün olamayacağı anlaşılmaktadır. Aksi takdirde mevcut koşullarda Türk dizilerinden sürdürülebilir bir başarı beklemek hayalcilik olacaktır.

TELEVİZYON DİZİLERİNDE GELENEKSEL MÜZİK BELLEĞİNİN KULLANIMI

Öz Televizyon, geleneksel müzik için yeni bir icra ve aktarım alanı olmuştur. Müzik programlarının dışındaki farklı yayınlar içerisine de geleneksel müzik öğeleri yerleştirilmiştir. Bu yayınlardan bir tür de belirli aralıklarla izleyiciyle buluşan dizilerdir. Televizyon dizileri medya endüstrisinin önemli dinamiklerinden biri olarak belirmiştir. Hem diğer önemli kalem olan reklamlar ın yerleştirilmesi yönüyle hem de iç ve dış yayıncılık piyasasında pazarlanması ve ardıl ürün oluşturulması için elverişli olması yönüyle son yıllarda Türkiye'de dizi sektörü gelişme göstermiştir. Dizilerin ana unsurlarından biri olan müziğin kullanımı açısından da diziler müzik endüstrisi içerisinde düşünülebilir. Müzik piyasasında öne çıkarılmak istenilen eser ve sanatçılar diziler yoluyla halka tanıtılmakta, seslendirilen eserler içerikler halinde pazarlanmakta, konser vb programlarla eser ve sanatçılar tanıtılmaktadır. Medya endüstrisinin dizilerde dikkat çekme ve daha çok izleyiciye ulaşma adına başvurduğu temel alanlardan biri de gelenektir. Mekân, konu, içerik açısından geleneksel unsurlar sık sık televizyonda yer bulmaktadır. Sözlü kültür gelenekleri medyacıların istediği şekilde ve oranda işlenerek tekrar halka sunulmaktadır. Geleneksel müzik belleğinden içerikler de dizi müziği olarak televizyon izleyicisiyle buluşturulmaktadır. Televizyon dizilerinde geleneksel müzik kullanımın medya endüstrisi bağlamında değerlendirilmeye çalışıldığı bu makalede 2002-2014 yılları arasında öne çıkan ulusal kanallardaki diziler taranmıştır. Tespit edilen diziler içerik çözümleme tekniğiyle belirlenmiştir. Dizilerde geleneksel müzik belleğinin kullanımı günümüz şartlarında eserin ve icracısının tanınması, türkünün yaygınlaşması, yörenin tanıtımı gibi sonuçlar doğurmaktadır. Bunun yanında eserin sahibinden daha çabuk kopması ve anonimleşme sürecinin hızlanması gibi durumlar da söz konusudur. Anahtar Kelimeler: Dizi, Medya, Medya Endüstrisi, Sözlü Kültür, Türkü. Abtract Television has been a new executive and transfer area for traditional music. Apart from the music programs, traditional music items were placed in different publications. One of these publications is the TV series which meet the audience periodically. Television series have emerged as one of the important dynamics of the media industry. In recent years the TV series sector has shown improvement in Turkey, in terms of the placement of other important item as advertising, as well as marketing in the domestic and foreign publishing markets and being suitable for the creation of successive products. In terms of the use of music as one of the main elements of the series, TV series can be considered in the music industry. In the music market, the desired works and artists are introduced to the public through TV series, works are marketed as contents, works and artists are introduced with programs such as concerts. One of the main areas that the media industry uses in order to attract attention and reach more audiences is the tradition. Traditional elements often appear on television in terms of space, subject and content. The traditions of oral culture are presented to the public after being processed in the manner and ratio wanted by the media. The contents of the traditional music memory are also introduced to the television audience as series music. In this article, in which the use of traditional music in television series was tried to be evaluated in the context of the media industry, series of national channels were scanned between 2002 and 2014. Detected TV series were determined by content analysis technique. The use of traditional music memory in the series results in the recognition of the work and performer in today's conditions, the spread of the ballad and the promotion of the region. In addition, there are cases such as the rapid detachment of the work from the owner and the acceleration of the anonymisation process.

TELEVİZYON-EDEBİYAT İLİŞKİSİ BAĞLAMINDA EZEL DİZİSİ

Özet: Yirminci yüzyılda icat edilen ve teknolojik gelişmelerle birlikte özellikle son çeyrek asırda yaygınlaşarak gündelik hayatın önemli bir unsuru olan televizyonun sosyal ve kültürel etkileri araştırmacılar/düşünürler tarafından irdelenmektedir. Televizyonun bilhassa kitap okuma alışkanlığına ve bununla bağlantılı olarak edebiyata/kültüre zarar verdiği düşünülmektedir. Bir noktada olumsuz bir gerçek olarak karşımıza çıkan bu durumun yanında televizyon kanallarında oranca az olsa da edebiyat/sanat içerikli, okumayı teşvik edici yayınlar da yapılmaktadır. Makalemizde bu bağlamda Türk televizyon kanallarında 2009-2011 yılları arasında iki sezon hâlinde yayınlanan Ezel dizisini ele alacağız. Televizyonun eğlence içerikli yayınlarla izleyicileri kitap okumaktan uzaklaştırmasının aksine Ezel dizisi içerdiği edebî göndermelerle ve kitap okuma vurgusuyla genel televizyon yayınlarından ayrı bir yerde durmaktadır. Makalemizde dizinin bu özelliğini belirginleştirmek için dizide edebiyat eserlerine ve kitaplara yapılan göndermeleri ele alacağız.

6 ŞUBAT KAHRAMANMARAŞ DEPREMLERİNDE TÜRK AİLE YAPISI: GELENEKSEL KODLARIN YÜKSELİŞİ

6 ŞUBAT KAHRAMANMARAŞ DEPREMLERİNDE TÜRK AİLE YAPISI: GELENEKSEL KODLARIN YÜKSELİŞİ , 2024

Abstract On February 6, 2023, two major earthquakes in Kahramanmaraş created devastating effects. This study aims to analyze the changes in the family structure of the earthquake victims as well as their reasons for not leaving their settlement areas. Case study was selected as the research design and face-to-face (n=22) and remote (n=8) semi-structured interviews were conducted with 30 earthquake victims in the earthquake zone. The two main themes identified are "reproduction of traditional codes through disasters: from the nuclear family to the extended family?" and "the Turkish family as a prominent institution in establishing spatial belonging". The first finding revealed the earthquake experience strengthened the sense of solidarity and family ties, exhibiting an appearance similar to the process of transition from nuclear family structure to extended family structure. The other finding revealed spatial belonging, attachment to the land, and the fact that the land is a source of livelihood as reasons not to leave the settlement area. In addition to the capacity of the Turkish family structure to rapidly evolve into one that resembles extended family with the spirit of solidarity, the study revealed the earthquake victims’ attachment to the land with their sense of belonging and their preference not to give up traditional production systems. Although the study does not have a general validity or permanence claim, it is thought to contribute to the literature. Keywords: Turkish family structure, family ties, effects of disasters on family ties, extended family, nuclear family. Öz 6 Şubat 2023 tarihli Kahramanmaraş merkezli iki büyük deprem yıkıcı etkiler yaratmıştır. Bu çalışmanın amacı, depremzedelerin aile yapılarındaki değişimin yanı sıra, yerleşim bölgelerinden ayrıl(a)mama nedenlerini analiz etmeye çalışmaktır. Araştırma deseni olarak durum çalışmasının seçildiği araştırmada deprem bölgesinde 30 depremzedeyle yüz yüze (s=22) ve uzaktan (s=8) yarı-yapılandırılmış görüşmeler gerçekleştirilmiştir. “Afetlerin geleneksel kodları yeniden üretimi: Çekirdek aileden geniş aileye dönüş mü?” ve “mekânsal aidiyetin kurulmasında öne çıkan bir kurum olarak Türk ailesi” şeklinde iki ana tema belirlenmiştir. Çalışmanın ilk bulgusu; deprem deneyimi sonrasında dayanışma ve yardımlaşma duygusunun aile bağlarını güçlendirdiğini ve birkaç kuşağı bir araya getirerek çekirdek aile yapısından geniş aile yapısına geçiş sürecine benzer bir görünüm sergilediğini ortaya çıkarmıştır. İkinci bulgu ise mekân aidiyeti, toprağa bağlılık, toprağın geçim kaynağı oluşu ve güçlü Türk aile bağları gibi nedenlerle yerleşim alanını terk etmeme yönündeki tercihleri açığa çıkarmıştır. Çalışma, Türk aile yapısının dayanışma ruhuyla hızlıca geniş aileyi andıran bir görünüme evrilme kapasitesinin yanı sıra, depremzedelerin aidiyet duygularıyla toprağa bağlılık ve geleneksel üretim sistemlerinden de vazgeçmeme tercihlerini ortaya koymuştur. Çalışmanın genel geçerlik veya kalıcılık iddiası bulunmamakla birlikte literatüre katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: Türk aile yapısı, aile bağları, afetin aile bağlarına etkisi, geniş aile, çekirdek aile

YERLİ TELEVİZYON DİZİLERİNDE FARKLILAŞAN TOPLUMSAL CİNSİYET TEMSİLLERİ ÜZERİNE BİR TARTIŞMA

Türkiye’de televizyon yayınlarının başladığı 60’lı yıllardan bu güne, yaklaşık olarak yarım asırlık süre içinde en önemli program türlerinden biri hiç kuşku yok ki televizyon dramaları/dizileridir (serialler ve süren serialler). Ülkemizde televizyon yayıncılığını oluşturan aşamaların tamamında; yapım/üretim, dağıtım ve gösterim/tüketim süreçlerinde yerli diziler, merkezi konumlarını sürekli korumuşlardır. Yıllar içinde televizyon draması altında hızla artan ürün/dizi sayısı, farklılaşan ve melezleşen türler, televizyonun bel kemiğini oluşturan dizi endüstrisi ve iletişim alanında yaşanan teknolojik gelişmelerin bir sonucu olarak ortaya çıkan yeni medya/sosyal medyanın olanakları, bu alanda süren tartışmaların eksenini değiştirerek yeni çerçevelerden bakmayı gerekli kılmaktadır. Bu yazı Türkiye’de yerli dizilerin tarihi içinde yaşanan değişimleri önce genel bir çerçeve çizerek tartışmakta ardından da hem bu değişimlerin izlerinin sürülebileceği bir alan olarak hem de değişimlerin bir sonucu olarak toplumsal cinsiyet temsilleri üzerinde durmaktadır. Yerli televizyon dizilerinde inşa edilen farklı toplumsal cinsiyet temsileri özünde politiktir. Toplum ve medya (yazının odağında televizyon) alanında yaşanan değişimlerle iç içedir. Bu temsillerde; hem sosyal ve-kültürel yaşantımız içindeki gündelik pratiklerin değişim ve dönüşümleri hem de değişmeyen başka bir deyişle sabitlenen ve sürekli meşrulaştırılmaya çalışılan kalıp yargılar ve değerler görülebilir. Yazı bu çerçeve içinde iki ana izlek üzerinden yol almaktadır. İlkinde; farklı bir okuma denemesi olarak popüler yerli dizilerin (tv dramalarının) tarihsel yolculuğu içinde yaşadığı değişimleri/dönüşümleri, toplumsal cinsiyetçi temsiller (kadınlık ve erkeklik durumları ve konumları) üzerinden tartışmakta. İkincisinde ise; bu süreçte değişmeyen, sabitlenen ve sürekli vurgulanan temsilleri ortaya koymaktadır. Bir anlamda yazı, kültürel temsillerden hareketle, televizyonun Türkiye’nin gittikçe otoriterleşen sosyal iklimi içinde, özgürlük alanlarının daraltıldığı bir dönemde yaşadığı değişim ve statükonun sarmalı içindeki ironik durumunu ortaya koymayı amaçlamaktadır. Çalışmada seçilen yerli dizilerde yer alan toplumsal cinsiyetçi temsiller, baş kahramanlar/ana karakterler üzerinden analiz edilmektedir. Dizileri birer metin olarak okumaya çabalayan bu çalışma, dizi-metinlerde yer alan kadın ve erkek kahramanların toplumsal rollerini (kadın/erkek, anne/baba, eş) ve bu rollerin yıllar içindeki değişimine bağlı olarak değişen ve değişmeyen, daha da güçlenen sosyo-kültürel değerleri tartışmaya açmaktadır.

TELEVİZYONUN AZINLIKLARINDAN AZINLIKLARIN TELEVİZYONUNA: TÜRK HIRİSTİYANLARIN ÖZ-TEMSİL PRATİĞİNİ İZLEMEK

Bu çalışma, Türk Hıristiyan kimlikli azınlıkların 'yerli' ve 'yabancı' olma halini eşzamanlı deneyimledikleri bir öz-temsil pratiğini anlama çabasının ürünüdür. Hıristiyan kimliğine ilişkin tarihsel ve modern hafızayı kuran meta-anlatılar, ister Oryantalist isterlerse de Oksidentalist olsunlar, Türk Hıristiyanlar hakkında hep bir yanlışlık söz konusudur. Çünkü Türk Hıristiyanlar, Anadolu'daki paniği besleyen Batı geleneğinin bir parçası değildirler. Aynı zamanda Türk olmalarına rağmen Batıdaki paniği besleyen Türk-İslam kültürünün de tam anlamıyla bir parçası değildirler. Bu nedenle Türk Hıristiyanları anlamak için, kendileri hakkında konuştukları bir öz-temsil alanını incelemek en gerçekçi atılım olacaktır. Bu çalışma, Türk Hıristiyanların kendileri, diğerleri ve şeyler hakkında konuştukları ve hikâyeler ürettikleri SAT-7 Türk televizyonundaki öz-temsil süreçlerini betimlemeyi amaçlamaktadır. SAT-7 Türk, Türk Hıristiyanları tanımak için birincil kaynaklar içermesi bakımından ve Türkiye'deki en güçlü azınlık yayın organlarından biri olmasından dolayı etkili bir birikim alanıdır. Çalışmanın bulguları, SAT-7 Türk ekranında konuşulanların, dışında konuşulanlardan ve Hıristiyan kimliği hakkında söylenenlerden kimi yönlerden farklılık gösterdiğini, kimi yönlerdense farklılık göstermediğini ortaya koymaktadır.

TELEVİZYONUN YETİŞTİRME ROLÜNÜN KADINLAR ÜZERİNDEKİ ETKİSİ: ESKİŞEHİR ÖRNEĞİ

Bu çalışmada, televizyonun insanların dünya algılamaları ve sosyal gerçeklik kavramlaştırmaları üzerinde bir rolü olup olmadığı ortaya konulmaya çalışılmıştır. Televizyonun yetiştirme rolünü ortaya koymak için, George Gerbner’in Kültürel Göstergeler Projesi’nin Yetiştirme Çözümlemesi bileşeninden yararlanılmıştır. Çalışmada, 30 yaş ve üzeri kadınların televizyon izleme pratiklerinin, bireylerin sosyal gerçeklik algılamaları üzerindeki etkisinin ortaya konması amaçlanmıştır. Bu bağlamda, yetiştirme sorularının yer aldığı bir anket, Eskişehir’de yaşayan kadınlardan oluşan 120 kişilik bir çalışma grubuna uygulanmıştır. Çalışmada, televizyon izlemenin kadınlarda tehlikeli bir dünya algılaması ve kişisel güvensizlik duygusu yaratıp yaratmadığı ve bu algı ile duygunun iş ve eğitim durumu, medeni durum vb. değişkenlere göre değişip değişmediği belirlenmeye çalışılmıştır. Anahtar kelimeler: Televizyon, Yetiştirme Kuramı, Yetiştirme Çözümlemesi, Yaygın Görüş Haline Getirme

TÜRK TELEVİZYON DİZİLERİ EFSANESİ VE GERÇEKLER

Teknolojik bir icat olan televizyonun tarihsel gelişim süreci değişen-dönüşen toplumsal, kültürel, ekonomik ve özellikle teknolojik şartlar çerçevesinde seyretmiştir. Söz konusu tarihsel seyir şartları günümüzde de değişmeye devam etmekte, çekim süreçlerinde gerçekleşen yeni teknolojik icatların yanında yayın mecralarının çeşitlenmesi muvacehesinde televizyon yeni sınırlar ve imkanlarla yüzleşmektedir. Günümüzün medyatik araçlar matriksinin içinde merkezi konumu muhafaza etmeye çalışan televizyon sadece toplumla kurduğu ilişki biçimlerinde değil, aynı zamanda kendi gelişim tarihiyle de yüzleşmekte, değişim ve dönüşüme maruz kalmaktadır.