TÜRKÇEDE BİR DEYİMLEŞME ÖRNEĞİ: GİBİME GELMEK (original) (raw)
Related papers
TÜRKiYE'Yİ ANLAMAK: BİR ÇERÇEVE DENEMESİ
Toplum ve Hekim, 2008
Türkiye gibi azgelişmiş ülkelerin içinden geçtiği değişim sürecini tanımlarken gerek gelişmiş ve gerekse azgelişmiş ülke sol ve liberalleri bilgi-kuranmsal olarak ortak bir görüşü paylaşıyorlar. Paylaşılan görüş ise azgelişmiş ülkelerde gerçekleşen değişimin bu ülkelere dışsal olduğudur. Sunumumuzdaki temel vurgumuz kapitalizmin yapısal özelliklerinin bu ülke dinamiklerinden kaynaklandığı yönünde. Bu ifadeyi doğrulamak üzere genel olarak sermaye ile birçok sermaye arasındaki farkı ve daha önemlisi içsel bileşimlerinin azgelişmiş ülke pratiklerinde detaylı bir dökümünün yapılması gerekiyor. Yukarıdaki argümandan hareketle bir adım daha öne çıkarak bir tanımlama daha yapıyoruz: Küreselleşme denen olguda yeni ve farklı olanın azgelişmiş denen ülkelerdeki kapitalistleşme ile açığa çıkan enerjiler olduğunu düşünüyoruz. Küreselleşme kavramının temel belirleyicilerinden olan kapitalizmin mekânsal genişlemesi ya da saçılmasının kaynağı azgelişmiş denen ülkelerin hızla dünya ölçeğinde işleyen birikim mekanizmasına katılmaları olmuştur.
İÇSEL BÜYÜMEDE İÇSELLEŞME SÜREÇLERİ: TÜRKİYE ÖRNEĞİ
İçsel Büyümede İçselleşme Süreçleri: Türkiye Örneği (Demir, Üzümcü ve Duran), 2006
Bu çalışmanın amacı, içsel büyümenin temel girdilerinden bilgi, beşeri sermaye ve teknolojik gelişmenin, eğitim, Ar-Ge, üniversite-sanayi işbirliği, yaparak öğrenme ve yayılma yoluyla, üretim süreçlerinde nasıl içselleştiklerini ortaya koymaktır. Eğitim ile bilgi birikimleri artan kişiler iş hayatında görev aldıkça, Ar-Ge ile elde edilen yeni teknolojiler üretimde kullanıldıkça, üniversite-sanayi işbirliği ile teorik bilgi stoku uygulamayla buluştukça, yaparak öğrenme ile çalışanların deneyimleri arttıkça firmaların ve ülkelerin rekabet güçleri artabilecektir. Türkiye için 1970-2001 dönemi verileri kullanılarak yapılan ampirik analizde, emek ve sermaye faktörleri ile GSMH arasında pozitif; eğitim harcamaları ve dış ticaret hacmi ile sermaye stoku arasında ise negatif bir ilişki bulunmuştur.
ORTALAMA TÜKETİM EĞİLİMİNİN DURAĞANLIĞI: TÜRKİYE ÖRNEĞİ
Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Sciences, 2020
Bu çalışma ortalama tüketim eğiliminin durağan olup olmadığını Türkiye ekonomisi için incelemektedir. Bu amaçla Genişletilmiş Dickey-Fuller (ADF), Phillips ve Perron (PP) birim kök testleri ve Lee-Strazicich yapısal kırılmalı birim kök testi kullanılmış ve Türkiye ekonomisinde genel itibariyle ortalama tüketim eğiliminin durağan olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Bu durumda genel itibariyle APC’nin uzun dönemde ortalamaya geri dönmediği ve herhangi bir şokun APC üzerinde kalıcı bir etki yaratacağı söylenebilir. Dolayısıyla çalışmada APC’nin uzun dönemde bir sabite yakınsamayacağı bulunmuştur. Bu sonuç Türkiye ekonomisinde Keynes (1936)’in Mutlak Gelir Hipotezi, Marksist Yetersiz Tüketim Teorisi ve Deaton (1977)’un İhtiyari Olmayan- Zorunlu Tasarruf Teorisi’nin geçerliliğini desteklemektedir.
TARIMDA ve GIDADA SÜRDÜRÜLEBİLİR TEDARİK ZİNCİRİ: TÜRKİYE İNCELEMESİ
ÖZET 21.yüzyılda nüfusun ve buna paralel olarak talebin artması, dünyanın fiziki şartlarının kötüleşmesi ve doğal kaynaklarımızın azalması ile gıda ihtiyacımızı karşılayabilme sorunu, ülkelerin ana gündem maddelerinden olmuştur. Bu sorun, tarım ve gıda sektörlerinin geleceğinin planlanmasının önemini arttırmaktadır. Artan nüfusun beslenme ihtiyacının güvenli bir şekilde karşılanması ve gelecek nesillere yaşanılabilir bir dünya bırakılması açısından sürdürülebilir tarım ve gıda üzerine yapılan çalışmalar son yıllarda ivme kazanmıştır. Bu çalışmada, sürdürülebilir tarım, sürdürülebilir gıda ve sürdürülebilir tedarik zinciri kavramları üzerinde durulmuş, kavramlar çevresel, toplumsal ve ekonomik boyutlarıyla ayrıntılı bir biçimde açıklanmıştır. Sonraki bölümlerde ise gıda tedarik zinciri ve sürdürülebilirlik ilişkisi incelenmiş, gıda sektöründe sürdürülebilir bir tedarik zincirinin neden önemli olduğu ve nasıl olması gerektiği sorularına cevap aranmıştır. Çalışmanın amacı, gıda üretimi yapan firmaların tedarik zincirlerinde dikkat etmesi gereken hususları ifade etmek ve sürdürülebilir bir tedarik zinciri oluşturmaları sürecinde neler yapmaları gerektiğini açıklamaktır. Anahtar Kelimeler: Sürdürülebilir Gıda, Sürdürülebilir Tarım, Sürdürülebilir Tedarik Zinciri ABSTRACT In 21th century, World population and food demand are constantly increasing. At the same time, world’s physical conditions and availability of natural resources has worsened. So, countries’ main agenda topics was made of to be able to afford our food need. This problem increases the importance of planning agriculture and food sectors. In this study, it was pointed out for sustainable food and sustainable supply chain and conception was explained in details as environmentally, socially and economically. Thereinafter, relation between sustainable food and sustainable supply chain was examined and looked for the reply how important sustainable supply chain in food sector and how it should be. Aim of study is to explain what kind of facts that food producing companies should pay attention and what they should do during the period to form a sustainable supply chain. Key Words: Sustainable Food, Sustainable Agriculture, Sustainable Supply Chain
TÜRKİYE TÜRKÇESİNDE BİR ZARF-FİİLLEŞME ÖRNEĞİ: -ACAK+İYELİK EKİ+YÖNELME HÂLİ EKİ
Özet Türk dilinin yazılı ilk belgelerinden beri yapısal olarak iki farklı zarf-fiil ekinin kullanıldığı görülmektedir. Basit ve birleşik olarak sınıflandırılan bu iki farklı yapıdaki zarf-fiil eklerinin arasında nicelik ve kullanım sıklığı bakımından farklar vardır. Fiillere eklenebilen ve esasen başka işlevdeki eklerin kalıplaşıp donuklaşmasıyla ortaya çıkan birleşik yapıdaki zarf-fiil ekleri, kullanımları bakımından basit olanlar karşısında daha baskındır. Çekimsiz fiil şekillerinden olan zarf-fiil eklerinin birleşik yapıda olanları, genellikle fiilden isim, isim-fiil veya sıfat-fiil eklerinin işlev değiştirmesiyle ya da çoğunlukla isim hal çekimi ek ve edatlarıyla birlikte kalıplaşmalarıyla ortaya çıkmaktadır. Türk dilinin tarihî ve çağdaş alanlarında görülen –dıkça, -dıkta, -dığında, -madan, -(g)anda, -(g)ınca, -arak, -ıcak, -(ı)rga, -maska, -mıyça, -ıncaya kadar, -ana kadar, -mak için, -mak üz(er)e, vb. yapılar başka işlevdeki birden çok ekin kalıplaşmasıyla ortaya çıkmış bu türden birleşik zarf-fiil eklerindendir. Bu bildiride Türkiye Türkçesi alanında artık belirginleşen ve yapısal olarak gelecek zaman sıfat-fiili ekinden sonra gelen iyelik ekleri ve yönelme hali ekiyle donuklaşıp kalıplaşarak ortaya çıkmış olan tercih ve zıtlık işlevli bir zarf-fiil eki üzerinde durulmuştur.
TÜRKİYE'DE TOPLUMSAL DEVİNGENLİK
Prof. Dr. Cavit Orhan Tütengil’in Anısına Armağan , 1982
1980'lerin başlarında, belirli bir toplumsal grubu ya da yöreyi kapsayan araştırmalarda toplumsal devingenliğe ayrılan ve çoğunlukla birkaç sayfadan oluşan alt-bölümler dışında, özellikle Türkiye bütününde toplumsal devingenlik konusunda yapılmış çalışma yok denecek kadar azdı. Oysa, var olan verilerden ve başka konularda yapılmış çalışmaların bulgularından yararlanarak, bu konuda belli gözlemlerde bulunma, sonuçlara ulaşma olanağı bulunmaktaydı. Bu çalışmada, Türkiye’deki toplumsal devingenlik konusu esas olarak makro düzeyde ve büyük ölçüde daha önce yapılmış ve çoğu yayımlanmış araştırmaların bulgularından yararlanarak ele alınmıştır. Yazının amacı, toplumsal devingenlik ve buradan giderek Türkiye’deki toplumsal yapının esnekliği ve açıklığı konusunda belirli gözlemler yapmak, bazı hipotezler üretmek ve böylece yukarda değinilen eksikliğin giderilmesine bir katkıda bulunmaktı. Yaklaşık 40 yıllık bir geçmişi olan bu çalışmayı yeniden gündeme getirmenin nedeni, o yıllarda mevcut verilere dayalı analizlerin aradan geçen süredeki gelişmeler ışığında değerlendirilmesinin ilginç sonuçlar vereceği düşüncesidir. O dönemde gözlemlenen toplumsal hareketlilik kalıplarının süreç içinde değişikliğe uğrayıp uğramadığının, uğradıysa da süreçteki dönüm noktalarının ve etkili olan dinamiklerin belirlenmesinin toplumsal yapı araştırmaları bakımından önem taşıyacağı düşünülmektedir.
3.Uluslararası Sürdürülebilir Ekolojik Tarım Kongresi, 2024
The European Union Green Deal is a comprehensive plan for a sustainabil-ity-oriented transformation announced by the European Union (EU) in 2019. The Green Deal, the European Union's climate action plan, was created to en-sure a fair life and prosperity for all living beings by combating the climate-based catastrophe facing the world. This agreement aims to tackle major envi-ronmental problems such as climate change, environmental pollution, loss of biodiversity, sustainable use of resources and zero greenhouse gas emissions. The EU Green Deal envisages various transformations in each sector in order to achieve the set objectives and the agriculture sector is included in these trans-formation elements with different components. In this context, promoting sus-tainable agricultural employment and reducing the environmental impacts of agricultural practices are among the important objectives. To achieve these goals, various policy measures and legal regulations need to be developed and various steps need to be taken to promote sustainable agricultural employment. To comply with the Compact, it is necessary to implement training and qualifi-cation development activities for agribusinesses and agricultural workers, ex-pand the use of technology and innovation, establish, and implement various support programs to promote sustainable agricultural practices, improve work-ing conditions and decent work models, raise environmental awareness, and implement standards. These measures involve far-reaching policy and practice changes to increase sustainability and employment in the agricultural sector. Turkey, which has prominent trade relations with the EU and is an important market in terms of trade development, needs to adapt to the conditions set in the agreement process to increase its competitiveness and maintain its trade sustainability. Within the scope of the EU's Green Deal, the measures to be tak-en to protect the sustainability of agriculture and increase employment in the sector, and the changes and transformations that need to be realized in Turkey are discussed in this study.