ÇORUM ve ÇEVRESİNDE DEDE GARKIN MÜRŞİD OCAĞI ve TALİP TOPLULUKLARI (original) (raw)

DEDE GARKIN OCAĞI'NDA MUSAHİPLİK UYGULAMASI ÖRNEĞİ

TÜRK KÜLTÜRÜ ve HACI BEKTAŞ VELİ ARAŞTIRMA DERGİSİ, 2016

Alevî inanç sisteminin temel kurumlarından birisi olan musahiplik, sözcük itibariyle dünya ve ahret kardeşliği anlamına gelmektedir. Alevi toplumunda musahiplik, sözlü gelenekte gelişip tanımlanan kuralları ve belirlenen yaptırım gücü sayesinde kurumsallaşmış bir yapı arz etmektedir. Bu çalışma Alevilikte yer alan musahiplik kurumunu Dede Garkın mürşit ocağı tarafından gerçekleştirilen uygulaması etrafında aktarıldı. Musahiplik uygulaması yine Dede Garkın Ocağı’nın hizmet yürüten dedesi ve onun geleneksel olarak uygulama içerisinde bulunmasına dayanarak ele alındı. Musahiplik öteden beri devam ettiği üzere sürecin bir bütünü olarak sunuldu. Toplum içinde sosyal yapıyı düzenleyen ve yazılı olmayan ama yaptırım gücü etkin olan “musahiplik” kişinin içinde bulunduğu topluma kabulü noktasında oldukça önemli fonksiyon üstlenmektedir. Musahiplik günümüzde modernleşme ve şehirleşmenin etkisiyle esas konumundan uzaklaşmış olsa da Anadolu’daki bütün Alevî grupların hem toplumsal hayat hem de inançsal hayat açısından çok önemli fonksiyonları yerine getirdiği bir kurum olmuştur. Kişinin hayatında bir kere gerçekleşen musahiplik, birbirlerinden sorumlu olmayı ve musahiplerden birisinin ‘yol’dan çıkmasına engel olmak için onu sürekli izlemede ve kontrol altında tutmayı gerektirmektedir.

DEDE GARKIN'DAN ELVAN ÇELEBİ'YE RUM DİYARINDA HORASAN GÖÇERLERİNİN TERTİP VE DÜZENİNİN SAĞLANMASI

Uluslararası Horasan’dan Anadolu’ya İrfan Geleneği: Elvan Çelebi Sempozyumu, 2020

Bu çalışma, Elvan Çelebi, Menakıbu'l-Kudsiye isimli eserindeki Dede Garkın ve bağlı toplulukları ve bu topluluklar üzerine var olan literatürün teori, yöntem, kaynak değerlendirmelerini ele aldı. Makale, Dede Garkın ve halifeleriyle sınırlı tutuldu ve bu kapsamda mürşit, pir ve talip toplulukları arasında takip edilen erkânın hangi esas ve çerçeveye sahip olduğuyla değerlendirildi. Dede Garkın, Baba İlyas ve Babai Hareketine ilişkin giderek genişleyen literatürün kurgulu, ön kabulleri bulunan yaklaşımı, geleneksel dini ve sosyal bilim yaklaşım ve yöntemiyle araştırma ve inceleme yaptığından ötürü birçok konu eksik, yarım kaldığı gibi ve yanlış sonuçlara da varılmaktadır.

MARDİN'DEKİ GÜMÜŞ TELKARİ ATÖLYELERİ VE USTALARI ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA

Makale, 2024

fIt is understood that Mardin, one of the most important cities in our country for the art of filigree, which has a history of approximately 2500 years in Anatolia, preserves its traditional characteristics with the tools and equipment used in filigree, the masters who created this art and the production stages. With the filigree technique performed in the cities of Mardin, Ankara Beypazarı and Trabzon in Turkey, objects such as jewelry, home accessories and souvenirs that have been used for different purposes for centuries have been produced. Filigree art, which is identified with Mardin on a local, national and universal scale, is seen to be made mainly in Midyat and Artuklu districts today. In this study, silver filigree workshops and masters in the two districts mentioned were discussed. In the study, the masters in Midyat and Artuklu districts were interviewed one-on-one in the workshop environment and their personal information and the products they made were recorded. In this context, it has been determined that a wide range of products with different functions, from jewelry to household items, are produced by craftsmen using traditional methods in the field of silver  Dr., e-posta: firadallak@gmail.com, ORCID: 0000-0002-1502-2355. Fırat ALLAK 1371 Korkut Ata Türkiyat Araştırmaları Dergisi Uluslararası Dil, Edebiyat, Kültür, Tarih, Sanat ve Eğitim Araştırmaları Dergisi The Journal of International Language, Literature, Culture, History, Art and Education Research Sayı 14/ Şubat 2024 filigree. The masters included in the research expressed their thoughts about the production process of silver filigree, an important art branch of the city, and the future of this art. While some of the masters practice this ancient art in various institutions of the state, some of them carry out both production and marketing in their own private workshops.

TÜRKİYE TÜRKÇESİ ATASÖZÜ VE DEYİMLERİNDE TOPLUMUN DELİLİK ALGISI

Uluslararası Edebiyat ve Toplum Sempozyumu Bildirileri Cilt 2

Atasözü ve deyim tanımlamalarında yer alan " halka mal olma " ve " kalıplaşma " ifadelerinden yola çıkılarak onların toplum bilinçaltının düşünsel dışavurumları oldukları söylenebilir. Deyim ve atasözleri, kültür aktarımına aracı olmaları yönüyle toplumun bir konu hakkındaki kadim gelenekleri ve düşüncelerini hem öz yapılarında taşıma hem de onları bütün gerçeklikleri ve özgünlükleri ile çok eski bir zamandan alarak, çağların tüm toplumsal değişim katmanlarının süzgecinden geçmiş bir halde şimdiye, yakın ve uzak geleceğe taşıma niteliğine sahiptirler. Bu da onların toplumsal algı çalışmaları konusunda en kullanışlı kaynaklar arasında yer almalarını sağlar. Delilik kavramını algılayış, önce bireyin, sonra toplumun, insanı ve yaşamı anlama felsefesiyle ilintilidir. Bu makalede Türk toplumunun delilik kavramına bakışı ve Türk kültürünün delilik algısı, atasözleri ve deyimler aracılığıyla irdelenecektir. Çalışmanın ana gayesi, delilikle ilgili Türkiye Türkçesindeki en yaygın atasözü ve deyimleri belirleyip listelemek ve elde edilen bu veriyi temalarına göre sınıflandırarak söz konusu durumun Türk düşünce sisteminde hangi yargılar yahut kalıp düşüncelerle karşılık bulduğunu ortaya koymaya çalışmaktır.

MARDİN İLİNDEKİ ARTUKLU VE AKKOYUNLU TÜRBE GELENEKLERİ

Türkiye'deki her türlü yayın hakkı Eğitim Yayınevi'ne aittir. Bütün hakları saklıdır. Kitabın tamamı veya bir kısmı 5846 sayılı yasanın hükümlerine göre kitabı yayımlayan firmanın ve yazarlarının önceden izni olmadan elektronik/mekanik yolla, fotokopi yoluyla ya da herhangi bir kayıt sistemi ile çoğaltılamaz, yayımlanamaz. Yazarlar çalışmalarının içeriğinden tümüyle kendileri sorumludur.

TOPLUMDA DİLENCİLİK OLGUSU VE DİLENCİ TİPİ

Sosyal Politika Çalışmaları Dergisi, 2020

Öz Dilenci; rolü, kıyafeti, davranışı ve karakteri ile belli bir prototip sunar. Bu rolde dilencinin gerçekten ihtiyaç sahibi olup olmadığından çok bu rolü iyi bir şekilde oynamasına yarayan kıyafet, söz, tavır ve beceri gibi araçları kullanarak sergilediği imajı daha ön plandadır. Toplumda dilencinin nasıl algılandığından dilenmenin inceliklerine varıncaya kadar bir çok konuyu dikkatli bir gözlemle aktaran Reşat Nuri Güntekin, Miskinler Tekkesi adlı eserinde dilencilik olgusunu farklı bir gözle ele alır. Yazar burada, toplum içinde sıradan insanlar karşısında açık bir şekilde dilenenlerin, para, statü, makam sahibi olmak için kendilerinden daha yukarıdaki güç sahibi insanlar karşısında türlü şekillerde gizliden dilenenler yanında nasıl daha masum olabileceklerini anlatır. Eserde, roman kahramanı dilenme vesilesi ile gittiği yerlerde pek çok yeni şey de öğrenir. Bu yerler adliye gibi herkesçe malum resmi kurumlar da olabilir, bir ölüyü defnetmeye götüren cenaze kalabalığı gibi pek kimsenin dikkat etmediği topluluklar da. Böylelikle yazar, dilenci rolü ile dâhil olduğu toplumsal yapı içinde cereyan eden girift ilişkilerin muhtevası hakkında bilgi verirken aynı zamanda dilenciliğin hangi durumlarda ve hangi şekillerde tezahür ettiğinin panoramasını da sunar. Bu sunuşta dış görüntüleri hal ve hareketleri ile dilenenlerden çok niyetleri, hedefleri ve iç dünyaları ile dilenenlerin varlığına dikkat çekilir.

KARADENİZ'İN ORTA ÇAĞ DÖNEMİ ESERLERİ VE TOPOĞRAFYASI * I. CİLT

Türk Tarih Kurumu, 2020

"The Byzantine Monuments and Topography of the Pontos" adlı eserin I ve II. Ciltlerinin Türkçeye çevrilerek takım halinde yayınlanmasının öncelikli amacı alandaki eğitime katkı sağlamaktır. Bu maksada ek olarak, farklı kaynakların bölge ile ilgili bilgi dağarcığı gelişiminin hizmetine sunul- ması hedeflenmiştir. Eser, Orta Çağ Bizans dönemi ile bu dönem öncesi yapıtlar ve tarihi olay örgüsü üzerinde yoğunlaşan bir çalışmadır. Diğer bir ifadeyle eser, Anadolu'da Osmanlı öncesi dönemi ele almakta, bazı kısımlarda Osmanlı dönemine de değinmektedir. Bir eseri başka bir dile çevirmek çoğunlukla yeniden yazmak kadar zordur. Zira, eserin yazıldığı dildeki her kelimenin ya da deyimin tam karşılığını, ifade edilmek istenilen olguyu, veya mecazi anlatımları belirleyip çevrilen dile aktarmak güç olduğu kadar ağır sorumluluk da gerektirir. Çün- kü, farklı dildeki metinlerin birebir aynen başka bir dile ya da yazı formatına aktarılması duru- munda okuyucu hiçbir şekilde bilişsel dünyasının derinliklerine hitap etmeyen bir metni okumak durumunda kalır. Çeviri, bir eseri başka bir dilde konuşturabilmektir. Bu konuşma anlaşılır olmalı ve eserin içine sinmiş anlam derinliğini muhafaza etmelidir. Söz konusu keyfiyet dikkate alına- rak çeviri yapılırken orijinal metnin tamamındaki dil ve anlam bütünlüğü korunmalıdır. Yukarı- da açıklanan gereklilikler göz önünde bulundurularak, elinizdeki çeviri yapılırken her kelimenin birebir karşılığı değil, ifade edilmek istenilen anlam belirlenmeye çalışılmış ve anlam yapısı kay- bedilmeden Türkçeye kazandırılması amaçlanmış, metne tam anlamıyla sadık kalınmasına özen gösterilmiştir. Fakat tüm dikkate rağmen bu kadar hacimli bir eserde anlam yoğunluğunun bazen gözden kaçması maalesef önlenemez bir keyfiyettir. Zikredilen durum gözönüne alınarak çeviri tek kişi tarafından yapılmış ve tam metin alanlarında uzman farklı akademisyenler tarafından birbirinden bağımsız şekilde kontrol edilmiştir. Böylece eserin anlam bütünlüğünün azami dere- cede korunması sağlanmıştır. Çeviri yapılırken olanaklar ölçüsünde titiz davranılmıştır. Öyle ki, bazen bir paragrafı çevirmek için birkaç gün uğraşmak gerekmiş ve hatta gerek duyulduğunda ifade edilmek istenen anlamın tam olarak belirlenebilmesi için eserin müellifi A. Bryer’den yardım istenmiştir.

ÇİĞDEMTEPE HÖYÜĞÜ 2019-2020 YILI KAZILARI VE ERKEN TUNÇ ÇAĞ PİŞMİŞ TOPRAK BULUNTULARI

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Graduate School of Social Sciences TEZ BEY AN FORMU SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜGÜNE BİLDİRİM Atatürk Üniversitesi Lisansüstü Eğitim ve Öğretim Uygulama Esaslarının ilgili maddelerine göre hazırlamış olduğum "Çiğdemtepe Höyüğü 2019-2020 Yılı Kazıları ve Erken Tunç Çağ Pişmiş Toprak Buluntuları" adlı tezin/raporun tamamen kendi çalışmam olduğunu ve her alıntıya kaynak gösterdiğimi taahhüt eder, tezimin/raporumun kağıt ve elektronik kopyalarının aşağıda belirttiğim koşullarda saklanmasına izin verdiğimi onaylarım. Gereğini bilgilerinize arz ederim*. D Tezimin/Raporumun tamamı her yerden erişime açılabilir. 1 Tezimin/Raporumun makale için altı ay, patent için iki yıl süreyle erişiminin ertelenmesini istiyorum. *LİSANSÜSTÜ TEZLERİN ELEKTRONİK ORTAMDA TOPLANMASI, DÜZENLENMESİ VE ERİŞİME AÇILMASINA İLİŞKİN YÖNERGE ÜÇÜNCÜ BÖLÜM Çeşitli ve Son Hükümler Lisansüstü tezlerin erişime açılmasının ertelenmesi MADDE 6-(1) Lisansüstü tezle ilgili patent başvurusu yapılması veya patent alma sürecinin devam etmesi durumunda, tez danışmanının önerisi ve enstitü anabilim dalının uygun görüşü üzerine enstitü veya fakülte yönetim kurulu iki yıl süre ile tezin erişime açılmasının ertelenmesine karar verebilir. (2) Yeni teknik, materyal ve metotların kullanıldığı , henüz makaleye dönüşmemiş veya patent gibi yöntemlerle korunmamış ve intemetten paylaşılması durumunda 3. şahıslara veya kurumlara haksız kazanç imkanı oluşturabilecek bilgi ve bulguları içeren tezler hakkında tez danışmanının önerisi ve enstitü anabilim dalının uygun görüşü üzerine enstitü veya fakülte yönetim kurulunun gerekçeli kararı ile altı ayı aşmamak üzere tezin erişime açılması engellenebilir. Gizlilik dereceli tezler MADDE 7-(1) Ulusal çıkarları veya güvenliği ilgilendiren, emniyet, istihbarat, savunma ve güvenlik, sağlık vb. konulara ilişkin lisansüstü tezlerle ilgili gizlilik kararı, tezin yapıldığı kurum tarafından verilir. Kurum ve kuruluşlarla yapılan işbirliği protokolü çerçevesinde hazırlanan lisansüstü tezlere ilişkin gizlilik kararı ise, ilgili kurum ve kuruluşun önerisi ile enstitü veya fakültenin uygun görüşü üzerine üniversite yönetim kurulu tarafından verilir. Gizlilik kararı verilen tezler Yükseköğretim Kuruluna bildirilir. (2) Gizlilik kararı verilen tezler gizlilik süresince enstitü veya fakülte tarafından gizlilik kuralları çerçevesinde muhafaza edilir, gizlilik kararının kaldırılması halinde Tez Otomasyon Sistemine yüklenir. OF29_V4_03.l1.2019 SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ Graduate School of Social Sciences TEZ KABUL TUTANAGI SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜGÜNE Prof. Dr. Ali Yalçın TAVUKÇU danışmanlığında, Erman AK YÜZ tarafından hazırlanan bu çalışma 16/06/2022 tarihinde aşağıda isimleri yazılı jüri tarafından, Arkeoloji Anabilim Dalı'nda Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiştir.

TÜRKiYE’DE ÇEVRE EĞiTİMİNDE KAMU ÖRGÜTLERİ, SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ VE MEDYANIN ROLÜ

Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2013

Öz : Çevre sorunları yaşam kalitesini düşüren, hatta kimi zaman yaşamı tehdit eden sorunlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Çevre sorunlarının önlenmesine dair ortaya konulan yöntemlerin, insanlarda çevre bilinci ve duyarlığı sağlanmadıkça başarıya ulaşamayacağı bilinmektedir. Çevre bilinci kazandırmak ise çevre eğitimi yoluyla mümkündür ve çevre eğitiminde olabildiğince çok bireye ulaşmak, olumlu sonuç almak için önemlidir. Ayrıca toplumu etkileme ve yön verme niteliği bulunan kamu örgütleri, sivil toplum örgütleri ve medya, çevre eğitiminde diğerlerine göre daha önemli aktörlerdir. Ülkemizde okul öncesinden yükseköğrenime kadar örgün ve yaygın eğitimin büyük oranda kamu örgütlerince yürütüldüğü, düzenlendiği ve denetlendiği görülmüştür. Ülkenin neredeyse tamamına ulaşabilen geniş örgütsel yapıya sahip bu kamu örgütlerinin, potansiyellerini yeterince kullanmadıkları ve çevre eğitiminde daha etkili olabilecekleri saptanmıştır. Ülkemizde çevre eğitiminin örgün ve yaygın eğitimde oldukça yetersiz olduğu tespit edilmiş ve buna yönelik eleştiri ve önerilerde bulunulmuştur. Sivil toplum örgütlerinin ve medyanın halkta çevre sorunlarına yönelik farkındalık oluşturma ve sivil inisiyatifi harekete geçirmede önemli oldukları görülmüştür. Ülkemizde çevre eğitimi için sivil toplum örgütlerinin ve medyanın faaliyetleri yetersiz görülerek daha neler yapabileceğine yönelik öneriler sunulmuştur.