27 MAYIS DARBESİ VE CUMHURİYET DÖNEMİ DARBELERİNE OLASI ETKİLERİ (original) (raw)
Related papers
ANASAY , 2022
Darbenin anlamı siyasi iktidarların genel olarak askeri güç kullanılarak el değiştirmesidir. Türkiye’de Cumhuriyet kurulduktan sonra yapılan ilk darbe 27 Mayıs 1960 darbesidir. Bu darbe ülkede birçok alanda etkisini göstermiştir. Bu alanlardan biri de eğitim olmuştur. Eğitim içerisinde vatandaşlık ve tarih öğretimi önemli bir yere sahiptir. Tarih dersinin içerikleri ve materyalleri yönetimde bulunan rejimler tarafından belirlenmiştir. Genel olarak ifade etmek gerekirse sadece ulus devletlerin ortaya çıkışıyla değil öncesine dayanan bu yöntem, devletler tarafından kendilerine sadık ve iyi vatandaşlar yetiştirmek amacıyla kullanılmıştır. Bu gücü elde etmek isteyen iktidarların onaylanmış bilgi ve tecrübeleri bir araya getirerek bahsi geçen hedef kitleye sundukları ders materyalleri kültür aktarımına aracılık etmesinin yanında politik bir söylem de taşımaktadır. O dönemde bu amaca yönelik Toplum ve Ülke İncelemeleri dersiyle Türk çocuklarını, Türk devriminin manası ve tarihi önemi üzerinde düşündürürken onların devrim değerlerine bağlı kalmaları sağlanmaya çalışılmıştır. Bu dersin içeriğinde Tarih öğretimi de yer aldığından dolayı darbeci askerlerin etkisiyle şekillendirilmiş olduğu görülmüştür. Bu derslerde genel olarak savaşlar merkeze alınıp vatandaşlara tek tip bir bakış açısı kazandırılmak amaçlanmıştır. Bu dönemdeki tarih dersleri içinde dikkat çeken bir diğer husus ise komşu devletlerin potansiyel düşman olarak ilan edilmesi; siyaset, hükümet, sivil yönetim gibi kavramların ötekileştirilmesi; askerler ve askeri yönetimlerin ülkenin tek sahibi ve kurtarıcısı olarak gösterilmesidir. Bu düşünce ile savaş ve militarizm duygusu güçlendirilmiş, demokrasi ve sivil iktidarlar ise itibarsızlaştırılmıştır. Askeri darbe yapılmış ülkelerde tarih ve vatandaşlık eğitimi dersleri toplumu tek tip vatandaşlık düşüncesine sevk etmiş, bu durum toplumu kendi istekleri doğrultusunda bu planın parçası haline getirmiştir. Bu çalışma ile Toplum ve Ülke İncelemeleri dersinin içerik, amaç, öğretme ve öğrenme süreçleri bağlamında darbe rejiminin toplumu şekillendirmede kullandığı argümanlara ve bunların topluma yansımalarına değinilmiştir.
27 MAYIS 1960 DARBESİ VE BASINDAKİ YANSIMALARI
Uluslararası Darbe Sempozyumu, 2017
Türk siyasal hayatının Cumhuriyet kurulduktan sonraki ilk askeri darbesi olan 27 Mayıs 1960 askeri müdahalesi, çok partili siyasal hayatı kesintiye uğratmakla kalmamış, yeniden tesis edilen asker-sivil ilişkileri bağlamında basın üzerinde de şekillendirici olmuştur. Askerin Türk siyasetine müdahalesi çok partili siyasal hayata geçildikten sonra karşılaşılan bir durum olmuş, Atatürk ve İnönü'nün tek parti iktidarlarında ise böyle bir deneyim yaşanmamıştır. Askeri müdahaleler siyasal hayat üzerinde olduğu gibi basın üzerinde de kısıtlamalar doğuran olağanüstü koşullar yaratmaktadır. 27 Mayıs 1960'a giden süreçte iktidarda olan Demokrat Parti, kısıtlayıcı ve baskıcı uygulamalarıyla basını kontrol altında tutmaya çalışmıştır. Oysa iktidara geldiği ilk yıllarda Başbakan Adnan Menderes, iktidarı devraldığı Cumhuriyet Halk Partisi'ni basın politikalarının baskıcı olduğu gerekçesiyle eleştirmekteydi. 1950'lerin ortalarından itibaren ise benzer baskıcı politikaları iktidar partisi olarak kendisi de uygulamıştır. Basın üzerindeki baskıcı ve kısıtlayıcı önlemler Demokrat Parti'nin 2. Hükümet programında yer bulmuştur. 27 Mayıs 1960 askeri darbesi ile Türkiye'de demokrasi kesintiye uğ-330 ULUSLARARASI DARBE SEMPOZYUMU | CİLT 1 26-27-28 Mayıs 2017 rarken siyasal hayat ve basın da bu süreçten önemli oranda etkilenmiştir. Bu çalışmada öncelikle 1960 darbesine giden süreçte Demokrat Parti'nin iktidarı süresince Basın Kanunu'nda yaptığı değişiklikler ve basınla ilişkileri ele alınmaktadır. Ardından darbeyi takip eden günlerde basının darbeye karşı tutumu ortaya konulmaktadır. Bu bağlamda Cumhuriyet, Milliyet, Ulus, Vatan ve Havadis gazetelerindeki, darbeyi takip eden ilk bir haftalık süreçteki haberler içerik analizi yöntemiyle ele alınmaktadır. Çalışmada söz konusu gazetelerin askeri darbeyi nasıl yorumladıklarını, olağan dönemlerdeki işlevlerini sürdürme noktasında ne konumda olduklarını ortaya koymak amaçlanmıştır. Böyle olağanüstü dönemlerde basının yayın politikasını özgürce sürdürmesi olanaksızlaşmaktadır. Olayların ardından süreç normalleşinceye kadar basın kontrol altında tutularak özgürlükler büyük oranda kısıtlanmaktadır. Yayın hayatına devam etmeye çalışan basın kuruluşları ise askeri darbeyi olumlu yönüyle ele alma eğilimi gösterebilmektedir. Anahtar Kelimeler: Türk basını, askeri darbe, 27 Mayıs 1960, çok partili siyasal hayat, Basın Kanunu.
27 MAYIS ASKERİ DARBESİNİN AMASYA YEREL BASININA YANSIMASI
Karadeniz Araştırmaları, 2024
Mayıs 1960 tarihinde ülke içerisindeki kargaşa ortamının giderek kötüleştiği, Atatürk ilke ve inkılâplarının değerinin azaltıldığı, cumhuriyetin temel taşı kabul edilen laiklikten ödün verildiği gibi gerekçelerle asker, Demokrat Parti hükümetini devirerek yönetime el koymuştur. Demokrat Parti döneminde yapılan pek çok icraatın, ülkeyi iktisadi ve içtimai yönden geri götürdüğü iddia edilmiş ve yöneticiler vatan hainliğiyle suçlanmıştır. Darbe ile birlikte Milli Birlik Komitesi ülke yönetiminde söz sahibi olmuş ve tutuklamaların ardından Yassıada yargılamaları başlanmıştır. Pek çok önemli ismin tutuklanması, Demokrat Parti'nin kapatılması yeni Anayasa'nın hazırlanması, askerlerin mevcut durumlarının iyileştirilmesi ve hatta şehirlerde yapılan konuşmalar, halkı derinden etkileyerek olaylar karşısında çekimser bir tavır izlemelerini sağlamıştır. Türkiye tarihi açısından son derece önemli olan bu olaylar ulusal ve yerel, hatta yabancı basında büyük ilgiyle karşılanmıştır. 27 Mayıs'tan itibaren hemen her gün gelişmeler ayrıntılı olarak gazete manşetlerinde yer almıştır. Bu bağlamda Amasya basını da olaylar karşısında kayıtsız kalmamış ve bir yandan aktarmacı habercilik anlayışıyla gelişmeleri naklederken bir yandan da darbe karşısındaki fikirlerini açıklamıştır. Bu çalışmada Amasya, Amasya Sesi, Emel ve Oniki Haziran gazeteleri temel alınarak darbe karşısında Amasya şehrindeki toplumsal algının ne olduğu incelenmiştir.
DÖNEMİN TANIKLARINDAN 27 MAYIS 1960 ASKERÎ DARBESİNE FARKLI BAKIŞLAR
DÖNEMİN TANIKLARINDAN 27 MAYIS 1960 ASKERÎ DARBESİNE FARKLI BAKIŞLAR, 2019
Yakın dönem Türk siyasi hayatında çok büyük bir öneme sahip olan 27 Mayıs 1960 Askerî Darbesi, ordu-siyaset ilişkilerinin belirlenmesinde başat rol oynamıştır. Yapılan askerî müdahale farklı açılardan günümüzde de tartışılmaktadır. Seçilmiş meşru hükümete karşı yapılan bu darbe taraflar arasında bir nevi ayrışmaya neden olmuştur. Konu siyaset olunca, bu ayrışma da daha somut bir hâl almaktadır. Esasında, ayrışma idamlardan ziyade, fiilî darbe hakkında yaşanmıştır/yaşanmaktadır. Zira idamlar darbeye taraf olan birçok isim tarafından da tasvip edilmemiştir. Buna karşın, bugün olduğu gibi, dün de tartışılan bu müdahaleyi esas olarak o dönemin siyasetçiasker-gazeteci isimlerinin anılarında çok farklı yönlerden ele aldıkları görülmektedir. Özellikle darbeye maruz kalan Demokrat Partili isimler ve yakınları ile sağ cenahtan gelen siyasetçilerin değerlendirmelerinde, bir mağduriyet ortaya koydukları görülmektedir. Sol kesimin ise, yaşananları karşı cepheden ele alıp müdahaleyi meşru bir zemine oturtmak istedikleri anlaşılmaktadır. Askerî pencereden bakıldığında ise, incelenen anılarda darbenin meşruluğu konusunda mutabık olunduğu, ancak sonraki süreçte özellikle de idamlar ile ilgili noktada görüş farklılıklarının ortaya çıktığı tespit edilmiştir. Dolayısıyla, Türk siyasetinde siyahla beyaz gibi bir ayrımın meydana geldiği 27 Mayıs 1960 Askerî Darbesi, ortak bir zeminde buluşmayı pek mümkün kılamamıştır. Bu darbe, esasında yakın dönem Türk siyasi hayatında bir kırılma noktası olmuştur. Siyasilerin üzerinde “Demokles’in kılıcı” gibi sallanan bu hadise, Türk demokrasinin gelişiminin önünde bir engel teşkil etmiştir. Bu çalışmada, tanıkların insani özelliklerinin ve ideolojik yaklaşımlarının bariz bir şekilde görüldüğü anılardan yararlanılarak, darbeye hangi duygu ve düşüncelerle yaklaştıkları ve olayları nasıl değerlendirdikleri ele alınacaktır
27 MAYIS ASKERİ DARBESİNİN GAZİANTEP’E YANSIMALARI
GAZİANTEP’İN KURTULUŞU’NUN 100. YILINDA MÎSÂK-I MİLLÎ VE GÜNEY HATTI, 2022
One of the most important breaking points in the history of the Republic of Turkey was undoubtedly the military coup on 27 May 1960. From this date on, the influence and pressure of the army on the political institution continued until the recent history of Turkey. The May 27 military coup found support throughout Turkey, but it also caused counter-reactions. These reactions, which were expressed weakly or implicitly at first, increased over time and some propaganda activities were carried out against the coup. The National Unity Committee, on the other hand, took steps to prevent the reactions by applying harsh sanctions against these reactions. Gaziantep, which showed a rapid development with the Republic, is undoubtedly one of the cities affected by the military coup. There were those who supported the May 27 military coup in Gaziantep as well as those who resisted, and for this reason, there were people and newspapers who were sentenced to some punishments. In this study, the repercussions of the 27 May Military Coup in Gaziantep are mentioned and the press and events that took place in this period are discussed.
CUMHURİYET DÖNEMİ DARBELERİN TÜRK DEMOKRASİSİ VE ÇAĞDAŞLAŞMASINA ETKİLERİ ÜZERİNE BİR İNCELEME
Öz Demokrasi anlayışının bir gerekliliği olan çok partili siyasi hayata geçiş, Türkiye'de Cumhuriyetin ilanından yirmi üç yıl sonra gerçekleşebilmiştir. 1950 seçimlerinden sonra CHP'nin yerine ilk defa başka bir parti iktidar olabilmiştir. Bir tür demokrasi deney sürecine giren Türkiye, bu süreçte çeşitli askeri darbelerle karşı karşıya kalarak demokrasi savaşını vermiştir. Bu çalışmada Türkiye'de darbeler süreci ve bu sürecin demokrasi ve çağdaşlaşma sürecine etkisi incelenmiştir.
27 MAYIS 1960 DARBESİ'NİN EDİRNE'DEKİ YANSIMALARI VE DP EDİRNE MİLLETVEKİLLERİNİN İFADELERİ
Özet 27 Mayıs 1960 darbesi ile Edirne'de mülki idare Garnizon Komutanlığı tarafın-dan teslim alınmıştır. Askerî valilik görevini yürüten Orhan Ergüder, 14 Haziran 1960 tarihine kadar bu görevinde kalmıştır. 14 Haziran'a kadar hemen her gün yayınladığı tebliğlerde bir takım yasaklamalar getirilmiş ve bu yasaklar gittikçe yumuşatılmıştır. Edirne'nin merkezinde ve ilçelerinde 27 Mayıs kutlamaları yapıl-mış ve hareketin halk tarafından benimsenmesi için kampanyalar başlatılmıştır. 27 Mayıs'ın hemen ardından Demokrat Parti Edirne milletvekilleri tutuklanmış ve ifadeleri alınarak Yassıada Mahkemelerinde yargılanmışlardır. Abstract REFLECTIONS OF 27 MAY 1960 COUP IN EDİRNE AND TESTIMONIES OF DP DEPUTIES The civil administration in Edirne was taken over by the Garrison Command with 27 May 1960 coup. Orhan Ergüder, who served as the military governor, remained in this post until 14 June 1960. Until June 14th, a series of prohibitions were introduced by the communiques issued almost daily by him and these prohibitions were softened gradually. There were celebrations of May 27th in the center and districts of Edirne and campaigns were started for the adoption of the movement by the public. Immediately after the May 27 coup d'état, Democratic Party (DP) Edirne Deputies were arrested and tried in Yassıada courts with their testimonies being taken.
27 MAYIS 1960 ASKERİ DARBESİ VE KIBRIS TÜRK MÜCADELESİNE YANSIMALARI.
The military coup that has happened in Turkey on May 27, 1960 has naturally different meanings apart from the collapse of Democrat Party government led by the President Adnan Menderes for ten years. The unknown and discussed negative aspects, only known by a small group, of the above-mentioned coup has got experienced unfortunately in Cyprus. The fact that the EOKA terrorist organization founded in Athens, and backed by Greece made assaults against the British authority, then the Greek Cypriots who haven't helped the EOKA, and finally against the Turkish Cypriots so as to make the island Hellenize in the light of Enosis utopia reasons the Turkish Cypriots to lose the security of the property, life, and the decency. Despite the fact that Turkish Cypriots have established some local and amateur organizations against the EOKA before November 15, 1957, the professional and effective on all the island to be, Turkish Resistance Organization (TMT) gets established, and backed by Turkey in the light of logistics, command staff, infrastructure, and military training so as to defend Turkish Cypriots' rights against the EOKA. Subsequent to the coup in Turkey, TMT is named to be Menderes' Private Army, and all the military assistance for TMT stops, and finally all the military activities comes to the end till everything is all clear. As a result, Greek Cypriot attacks start on December 21, 1963 in the frame of Akritas Plan to kill all the Turkish Cypriots living on the island. This scientific study will focus on how Turkish Cypriots get affected negatively after 1960 due to the coup occurred in Turkey.
27 MAYIS DÖNEMİ'NDE TOPLUMSAL ALGI İNŞASI VE CEMAL GÜRSEL'İN SANSÜRLENEN MEKTUBU
Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi Journal Of Modern Turkish History Studies XX/Özel Sayı (2020), ss. 161-186., 2020
Yassıada belgelerinin tasnif edilip araştırmacılara açıklanmasıyla birlikte; yıllardır dile getirilen söylentilerin ve iddiaların gerçek olduğu, 3 Mayıs 1960’da dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Cemal Gürsel’in Milli Savunma Bakanı Ethem Menderes’e yazmış olduğu mektubun darbeden hemen sonra bizzat Gürsel tarafından değiştirilip sansürlendiği ortaya çıkmıştır. Cemal Gürsel mektubunda hükümete yönelik tedbir önerilerini sıralarken ilk olarak Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın istifa edip yerine Başbakan Adnan Menderes’in geçmesini talep etmektedir. Ancak 27 Mayıs’taki müdahalenin ardından mektuptaki Adnan Menderes ile ilgili olumlu ifadelerin darbenin ve Cemal Gürsel’in meşruiyeti açısından sıkıntı yaratacağı düşünülmüş ve mektup Adnan Menderes ile ilgili ifadeler çıkarıldıktan sonra kamuoyuna açıklanmıştır. Sansürlenen mektup aynı zamanda darbenin gerekçesi olarak sunularak toplumsal algının inşasında rol oynadığı gibi Yassıada mahkemesinin gündemine de taşınmıştır. Söz konusu bu çalışma “mektup olayını” merkeze koyarak 27 Mayıs askeri yönetiminin darbeye meşruiyet sağlama adına Adnan Menderes ve Demokrat Parti iktidarını itibarsızlaştırma çabalarında hangi noktaya kadar gidebildiğini ortaya koymayı amaçlamaktadır.