Ali Okumuş, Osmanlı Coğrafyasında Petrol Mücadelesi, Kalust S. Gülbenkyan ve Türk Petrol Şirketi, / Oil Struggle in Ottoman Geograph, Calouste S. Gulbenkian and Turkish Petroleum Company (original) (raw)
Related papers
Bu araştırmada Cumhuriyetin ilanından itibaren 1950 yılına kadar olan 27 yıllık süreçte Türkiye'de petrol arama konusunda hükümetlerin izlediği politikalar ile bu politikaların ekonomiye olan yansı-maları ele alınmıştır. Konu takip eden ana başlıklar; Cumhuriyet döneminde yapılan petrol arama çalışmaları (1923-1935); Türkiye'de Maden Tetkik Arama Enstitüsünün kuruluşu ve akabinde yapılan petrol arama faaliyetleri (1935-1950); Türkiye'de artan petrol ihtiyacı ile birlikte ithalatın yükselmesi (1935-1950); adı altında incelemiştir. Petrol arama politikalarının ekonomiye sağladığı katkılar incelenirken sayısal veriler üzerinden değerlendirmeler yapılmıştır. Araştırmanın konusu hak-kında literatürde yer alan boşluklar birincil kaynaklardan yararlanılması yoluyla doldurulmuştur. Konu incelenirken dönemin Türkiye'si ile Dünyanın petrol alanında yaşanan gelişmeleri göz önüne getirilerek bu gelişmeler ışığında gerekli değerlendirme yapılmıştır. Çalışmada elde edilen sonuç şudur: Cumhuriyet hükümetlerinin desteğiyle yabancı petrol uzmanlarına raporlar hazırlatılmış, 792 Sayılı Petrol Kanunu, 2189 Sayılı Altın ve Petrol Arama ve İşletme İdareleri Teşkiline Dair Kanun ve 2804 Sayılı Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü kanunlarının yürürlüğe girmesi ile petrol arama faaliyetleri daha profesyonel hale getirilmiştir. ----------------------------------------------------------------------------------------- This study deals with the petroleum exploration policies adopted by the Turkish governments from the proclamation of the Republic until 1950, covering a period of 27 years and the effects of these policies on economy. The subject was handled under the following titles: petroleum exploration works during the Republic period (1923-1935); establishment of the General Directorate of Mineral Research and Exploration and petroleum exploration works conducted in its aftermath (1935-1950); and the rise of import due to increasing demand in Turkey (1935-1950). The evaluations are based on numerical data while analyzing the contributions of petroleum exploration policies to economy. With this study, the gaps in the literature regarding the subject of the study are filled based on the use of primary sources. To make the relevant evaluations, the condition of Turkey and the developments in the field of petroleum across the world in the above-mentioned period are taken into account. The findings indicate that reports were prepared by foreign petroleum experts with the support of the governments, and petroleum exploration works became more professional following the enactment of the Petroleum Law no 792, Law no 2189 concerning the Establishment of Gold and Oil Exploration and Operation Management, and Law no 2804 on the General Directorate of Mineral Research and Exploration.
Petrolün Stratejik Önemi Ve Mezopotamya Petrol Kaynaklarinin Paylasiminda Calous
The Journal of Academic Social Science Studies, 2013
The end of 19 th Century and in the early 20 th Century, oil gained a strategic importance in international relations by taking the place of coal as a modern energy source. Besides the increase of oil consumption in industry, bringing the oil into play in navies with tensed competition between British-German navies, made the oil irreplaceable in terms of military strategy and these states started to focus more intensely on Middle East. Europeans were already informed of the rich oil resources of the region through not only the travelers walking in every inch of the region but the studies of European scientists as well. Although Mesopotamia witnessed the multidimensional conflict of European forces, it was still the Ottoman territory and the fact that no state could take the risk of occupying the region necessitated that the control of the regional resources should be ensured through peaceful ways. Gulbenkian, was born in 1869 into a family of Armenian oil trader. Gülbenkyan graduating from King's College in London with excellence award as civil engineer at the end of 19 th Century when the oil started to become a key actor in international contention, wrote his thesis on the rising oil industry and he achieved fame as an oil expert when he was just 22. His fame did not escape
The History of Oil Field, Pulk-Balikli (Çayirli-Erzi̇ncan)
Erzincan üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü dergisi, 2015
Bu çalışmada, Çayırlı-Erzincan Pulk'taki petrol imkânlarının araştırılması sürecinde yaşanan bütün aşamalar, gün ışığına çıkmış mevcut belgeleriyle ve sonuçlarıyla bir örnek olarak değerlendirilmeye çalışılmıştır. Ülkemizdeki petrol üretimi çabalarının tarihi seyrini ve karşılaşılan durumları tespit etmede, sürecini, sanılanın ötesindeki literatür ve arşiv bilgilerini de katarak konuyla ilgilenecek araştırmacılara da daha kapsamlı bir araştırma çerçevesi sunulmuştur. Petrol üretim politikaları konusunda yaşanan gelişmeleri farklı bilgi kaynaklarında zamanla değişen çelişkin sonuçlarını ve nedenlerini de ortaya koyabilmiş olmak hedeflenmiştir. Neden ve niçin soruları bol olan ve günümüzdeki kamuoyu kanaatlerinin de pek ikna olmadığı bu konuda, iç ve dış bir takım gelişmelerin, süreçteki etkilerini de göz önüne serebilmiş olmak nihai hedeftir. Şüphesiz konuya muhatap; Osmanlı Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti'dir. Araştırma, her iki dönemde oluşan belgeleri ve çalışmaları bir arada değerlendirme fırsatını sunmak ve ayrıca petrol politikasının da bir arada değerlendirmesinin yapılabilmesi bakımından önemlidir.
Azerbaijan, the most important petroleum production center across the world in the early part of 20th century, in addition to its strategic importance, has become an arena of big countries owing to the included petroleum territories. Throughout the war, the predominance on Azerbaijan petroleum had a significant place in Russian-Ottoman and German-British battles. Upon the end of First World War, such issues as defining the legal status of Azerbaijan petroleum and how to determine the situation of operating rights belonging to oil companies have become one of the most important issues in international conferences. The work, titled as “Petroleum in International Politics”, of Mir Yakub Mehdiyev, one of the important figures of Azerbaijan National Independence movement, includes some substantial data related to Azerbaijan Petroleum. Mehdiyev explicates the role of petroleum during First World War, British-American rivalry for Azerbaijan petroleum, and the attitude of Bolshevists in addition to the discussions regarding the status of Azerbaijan petroleum in Genova and Hague conferences. Mehsiyev’s being interested, in a period that could be called as early, in objections caused by petroleum rivalry raises the importance of the work. This study was prepared to reveal the situation in the period up to 1928 of Azerbaijan petroleum by using “Petroleum in International Politics” by Mir Yakub Mehdiyev as a reference.
Osmanli Devleti̇’ni̇n Son Dönemi̇nden Demokrat Parti̇ İkti̇darina Petrol Poli̇ti̇kalari (1861-1950)
Business And Management Studies: An International Journal, 2019
Osmanlı Devleti, 1868 tarihinde çıkardığı maden nizamnamesi ile petrolü yer altında bulunan asıl madenler sınıfına koymuştur. Osmanlıda ilk defa Petrol, 1889 yılında İskenderun'un Kabaev nahiyesine bağlı Çengen köyünde bulunarak çıkarılmıştır. Sultan II. Abdülhamit bazı kaynaklarda "petrol gölü" olarak nitelenen Musul ve Bağdat'taki petrol potansiyelinin farkındaydı. Dolayısıyla bu bölgenin petrol madenlerini kendi özel mülkiyeti içerisine alarak, bölgeyi koruma altına almıştır. Cumhuriyet Dönemine kadar genellikle petrol politikaları yabancılara verilen imtiyazlarla sürdürülmüştür. Demiryolu imtiyazları ise genellikle Chester Projesi'nde olduğu gibi yabancı şirketler tarafından petrol ekseninde ele alınmıştır. Cumhuriyetin ilanından Demokrat Parti Dönemine kadar geçen sürede önce devlet eliyle petrolün üretilmesine yönelik politikalar uygulandığı görülür. Bu politikalar çerçevesinde yapılan çalışmalar arasında; 792 Sayılı Petrol Kanunu'nun çıkartılması, Altın ve Petrol Arama ve İşletme İdareleri'nin kurulması ile Maden Tetkik Arama Enstitüsü'nün kurulması sayılabilir. Cumhuriyet Döneminde petrolün aranması, çıkartılması, rafineri edilmesi ve satışı daima millȋ politikalar çerçevesinde şekillenmiştir.
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, S. 96, Güz 2017.
Yemen, often associated with the rebellions that took place on the eve of the First World War, meant many difficulties for the Ottoman state administration, such as the distance to the center of the state, the disobedience fuelled by sectarian differences, and the pressure of imperialist governments trying to penetrate the region. In Yemen, Ottoman domination was sustained by various methods, which changed from time to time. The Dean Treaty, signed in 1911 with Imam Yahya, who frequently rebelled against the central authority, pointed to the beginning of an important alliance. The legal process in Yemen, where Ottoman domination finally ended in the wake of World War I, resulted in the Lausanne Peace Treaty. Relations between the Republic of Turkey and the Kingdom of Yemen were established in an amicable framework. Prior to the official establishment of the Turkish diplomatic representation in Yemen, the developments there were reported to Ankara through the Turkish embassy in the presence of the Saudi government. Former Ottoman officers who were present here had a significant influence in the modernization of the Yemeni army. Especially when Mahmud Nedim Bey was here, the activities he often initiated with his personal initiative were perceived as part of official relations and this perception was reflected in the intelligence records of the states that wanted to be active in the region. However, it is understood with examination of official documents and copyrighted works which are open to research today that after the Treaty of Lausanne, the actual presence of the Republic of Turkey in Yemen did not have the character to disturb the great forces that wanted to be influential in the region. Nevertheless, following the Dean Treaty signed in 1911, the 27-year timeframe including the years of World War I and the end of Ottoman rule followed by the formation of state borders, all point to the many changes and breaks in terms of Turkish-Yemeni relations. The main sources of this work aiming to emphasize the details mentioned in this main frame will be archive documents, memorabilia, periodicals and surveys.
-Cumhuriyet Döneminde Türkiye'de Petrol Arama Çalışmaları (1925-1940)
I.ULUSLARARASI HARRAN MULTİDİSİPLİNER ÇALIŞMALAR KONGRESİ , 2019
1925 yılında Musul Meselesi aleyhine sonuçlanmış olan Türkiye, enerjide dışa olan ağımlılığını azaltmak için petrol arama çalışmalarına ağırlık vermiştir. Petrol arama çalışmalarını kendi içerisinde iki dönemde ele almak gereklidir. Birinci dönem; petrol sahalarının tespiti sürecinin yaşandığı jeolojik etüt çalışmalarıdır. Başlangıçta Lüksemburglu Dr. Michel Lucius, 1929 yılından sonra ise ABD’de yaşayan mühendis Cevat Eyüp Taşman’ın Türkiye’ye gelmesi üzerine O’nun öncülüğünde jeolojik etüt çalışmaları yapılmıştır. Etüt çalışmaları Hükümet adına yapıldığı gibi yerli sermayedarlar ve yabancı şirketler de Hükümetten aldıkları izin üzerine bu petrol arama çalışmalarına katılmışlardır. Petrol arama çalışmalarının ilk günlerinde gerek kanuni altyapının bulunmaması gerekse kurumsal birikimin olmaması nedeniyle bu yöndeki eksiklikler de giderilmeye çalışılmıştır. Yapılan etüt çalışmaları ve zaman içerisinde petrol arama çalışmalarının kurumsal bir kimlik kazanması üzerine petrol arama çalışmalarında ikinci dönem başlamıştır. Bu dönemde ise eldeki veriler eşliğinde petrol bölgesi olduğu düşünülen yerlerde sondaj çalışmaları yapılmıştır. Dönemin İktisat Vekili Celal Bayar’ın da hazır bulunduğu bir törenle Mardin ili Midyat ilçesi Basbirin bölgesinde ilk sondaj kuyusu açılmıştır. 13 Ekim 1934 tarihinde başlatılan sondaj çalışmaları neticesinde Basbirin-1 ismi verilen kuyuda petrol emarelerine rastlanılmışsa da bu petrolün ekonomik bir değeri olmadığı gerekçesiyle 15 Haziran 1936’da sondaj kuyusu kapatılmıştır. Basbirin bölgesinden sonra Midyat ilçesindeki Hermis ve Kerbent bölgelerinde sondaj çalışmalarına devam edilmiştir. Sondaj çalışmalarından sonuç alınamaması üzerine Türkiye’nin ekonomik değerli ilk petrol kuyularının açılacağı Raman Dağı’nda çalışmaların devam etmesi kararlaştırılmıştır. Bu çalışmanın amacı; 1940 yılında Siirt vilayeti Beşiri İlçesi İluh (Batman) nahiyesinde ekonomik değer teşkil eden ilk petrol kaynakları tespit edilene kadar ki süreçte Türkiye’nin petrol arama çalışmalarını ortaya koymaktır. Anahtar Kelimeler: Petrol, Cevat Eyüp Taşman, Mardin, Basbirin, Hermis, Kerbent
Ortadoğu'da Petrol: Uluslararası Rekabet, İmtiyazlar ve Antlaşmalar (1890-1928)
2020
iii ne kadar teşekkür etsem azdır. Ayrıca bu çalışmaya verdiği katkıların yanı sıra bir hoca olmanın ötesinde, bilim insanı hassasiyetini bana öğreten Prof. Dr. Zekeriya Kurşun'a sonsuz minnettarım. Tez yazımı boyunca durmadan başını ağarttığım Prof. Dr. Davut Hut, Prof. Dr. Ali Satan ve Doç. Dr. Ömerül Faruk Bölükbaşı'na da teşekkür ederim. Tez çalışmam esnasında kullandığım Amerikan Dışişleri Bakanlığı belgelerini bana ulaştıran Dr. Mohanad Yousuf'a ve her zorlandığımda yol gösteren Dr. Nurcan Yurdakul'a da candan müteşekkirim. Son olarak aileme, bana inançlarının bir meyvesi olan bu çalışmaya verdikleri manevi destekten dolayı -hiçbir zaman yeterli olmayacağını bilsem de-gönülden şükranlarımı sunarım. Ali Okumuş 2020-Bilecik iv ÖZET Ortadoğu petrol imtiyazları ve antlaşmaları üzerine yoğunlaşan bu çalışma, aynı zamanda bölgede oluşan uluslararası rekabeti tarih perspektifinden ve bilimsel bir metotla incelenmektedir. 19. yüzyılın sonlarından itibaren bugünkü Ortadoğu coğrafyasında keşfedilmeye başlanan petrol, zamanla dünya petrol şirketlerinin rekabetine konu olmuştur. Hatta denilebilir ki ülkelerin uluslararası politikaları bu rekabetin birer uzantısı haline gelmiştir. Ortadoğu'da bulunan zengin petrol yatakları ve çıkartılacak petrolün denizler aracılığı ile taşımaya müsait olması bölgenin önemini daha da arttırmıştır. Ortadoğu'nun bu stratejik konumundan dolayı dünyanın önemli petrol şirketleri, erken tarihlerden itibaren bölgeye yönelmiştir. Osmanlı Devleti'nin sınırları içerisinde bulunan Musul ve Bağdat'taki petrol bölgelerini II. Abdülhamid, hükümdar hazinesi konumundaki Hazine-i Hassa'ya devrederek bu coğrafyayı rekabetin dışına çıkarmak istemişti. Aynı zamanda petrol imtiyazı talep edecek olan şahıs ve şirketleri kontrolü altında tutmak istemişti. Ancak Berlin-Bağdat Demiryolu imtiyazı ile Almanlar bölgeye sokulmuş, böylelikle zaten mevcut olan uluslararası rekabet yeni bir boyuta taşınmıştır. Bu araştırmada, II. Abdülhamid devrinde petrol imtiyazları ve bu çerçevede imzalanan antlaşmalar detaylı bir şekilde incelenmiştir. Ayrıca I. Dünya Savaşı'ndan sonra Avrupa devletleri ve Amerika'nın dış politikalarında önemli bir yer eden Ortadoğu petrolü ve bunun için verilen mücadele ile sonuçları da ele alınmıştır. Öte yandan Birinci Dünya Savaşı sona erdikten sonra diplomasi masalarında ve barış antlaşmalarında sık sık gündeme gelen petrol imtiyazları meselesine yer verilmiştir. Bu bağlamda bir taraftan San Remo ve Lozan gibi siyasi antlaşmalar incelenmiş diğer taraftan da 1925 tarihli petrol antlaşması ile Red Line antlaşmaları üzerinde durulmuştur. ABSTRACT This study is focusing on the Middle East oil concessions and agreements, also it examines the international competition in the region from a historical perspective and with a scientific method. Oil started to be discovered in today's Middle East geography and became the subject of competition of world oil companies, starting from the end of the nineteenth century. It can even be said that the international policies of countries have become an extension of this competition. The rich oil deposits in the Middle East and the availability of oil to be extracted through the seas have further increased the importance of the region. Thanks to this strategic position of the Middle East, important oil companies of the world have been oriented towards the region since early dates. Abdulhamid II wanted to take this geography out of competition by transferring oil concessions of the Mosul and Baghdad, to the Hazine-i Hassa (Private Treasury of the Ottoman Sultan). He also wanted to keep the individuals and companies would demand oil concessions under his control. However, the Germans were lured into the region by the Berlin-Baghdad railway concession, thus, the already existing international competition carried to a new dimension.
Türki̇ye’De İşsi̇zli̇koranlari İle Uluslararasi Petrol Fi̇yatlari İli̇şki̇si̇: 1980-2016
Finans Ekonomi ve Sosyal Araştırmalar Dergisi
Petrol fiyatları her ülkenin ekonomisi için önemli rol oynamaktadır. Petrol fiyatlarındaki ani artışlar yüksek enflasyon, işsizlik ve GSMH'nın düşmesine yol açmaktadır. Türkiye ekonomisi büyüdükçe enerji ihtiyacı ve ekonominin petrole olan talebi artmaktadır. Petrol fiyatındaki artışın Türkiye ekonomisine doğrudan olumsuz etkileri büyüme, ödemeler dengesi, enflasyon ve bütçe üzerinde olmakla beraber ayrıca işsizlik oranı üzerinde etkisinin olduğu sonucuna varılmaktadır. Çalışmanın amacı Türkiye'de işsizlik oranları ve dünya petrol fiyatları arasındaki ilişkinin incelenmesidir. Çalışmada 1980-2016 dönemi için; VAR modeli analizi, Johansen eş bütünleşme testi, Granger nedensellik testi ve hata düzeltme modeli kullanılmıştır. Yapılan analiz sonuçlarına göre Türkiye'de işsizlik oranları ile petrol fiyatları arasında bir nedensellik ilişkisinin olduğu ortaya çıkmıştır. Petrol fiyatlarındaki artış ekonomileri petrol ithalatına bağlı ülkeleri olumsuz etkileyerek bu ülkelerin işsizlik oranını arttırmaktadır. Düşük petrol fiyatları döneminde Merkez bankalarının enflasyon ve işsizlik ikilemi ile karşılaştıkları görülmektedir. Düşen petrol fiyatları enflasyonu düşürmektedir. Ancak enflasyon oranlarının zaten 0'a yakın olduğu ülkelerde bu düşüş deflasyona yol açarak işsizliği arttırabilmektedir. Türkiye gibi yüksek enflasyonun olduğu ülkelerde petrol fiyatlarındaki düşüsün enflasyon ve işsizliğin düşürülmesinde olumlu etkileri olmaktadır. Petrol fiyatlarındaki artış olduğunda ise artan petrol fiyatları üretim maliyetleriniDE arttırarak işgücü kaybına yol açmaktadır.. Türkiye'de 1970, 1980 ve 1990'lı yıllarda yaşanan ekonomik krizlerin öncesinde dünya petrol fiyatlarında ciddi artışlar yaşandığı görülmektedir. Ekonomik krizlerin ardından işsizlik oranlarında ciddi artışlar meydana gelmiştir.
Birinci Dünya Savaşı Döneminde Hazar Petrolleri İçin Yaşanan Rekabet.pdf
Hazar Denizi Havzası tarihin en eski petrol yataklarına sahip bölgelerinden biridir. Bölgedeki petrol kaynaklarının tarihi milattan önceki devirlere kadar uzanmaktadır. Petrol, bu kadar köklü bir geçmişe sahip olmasına rağmen son iki yüzyılda dünyada popüler bir hale gelmiştir. Sanayi İnkılabı ile birlikte ulaşım teknolojisinde meydana gelen gelişmeler petrolün insanlık tarihindeki seyrini de değiştirmiştir. Özellikle Birinci Dünya Savaşı döneminde en önemli rekabet alanlarından birisi petrol yatakları olmuştur. Bu dönemde dünyanın en zengin iki petrol bölgesinden biri olan Hazar Havzası, büyük güçlerin ve uluslar arası şirketlerin rekabet alanı haline gelmiştir. Bu çalışmada 20. yüzyılın başında Hazar petrolleri için verilen mücadele; arşiv kaynakları, gazeteler ve diğer araştırma eserlerden yararlanılarak ele alınmaktadır.