ZİYA GÖKALP’IN KÜLTÜREL ÇOĞULCULUK VE KÜLTÜRLERARASI EŞİTLİK PRENSİBİNE BAKIŞI (original) (raw)
Related papers
ZİYA GÖKALP’TA DİN VE MİLLİYETÇİLİK
Bugünü anlamının yolu dünü bilmekten, aynı şekilde yarına yön vermenin yolu da bugünü anlamaktan geçmektedir. Günümüz Türkiye'sinin yaşadığı sosyal, siyasal ve dini problemlerin anlaşılabilmesi için geçmişine gidilmesi gerekir. Bu nedenle Osmanlının yıkılış döneminde ortaya çıkan fikri akımlar ve bu akımların ortaya çıktığı dönem önem kazanmaktadır. Ancak özellikle tarihi araştırmalarda, ele alınan konuların sağlıklı değerlendirilebilmesi için sosyal hadiselerin yaşandığı dönemin koşulları göz önüne alınmalıdır. Çünkü her dönemde, toplumu oluşturan sosyal ve siyasal yapılar farklılık arz edebilmekte ve çeşitli alanlarda meşruluk ölçütleri değişebilmektedir. Fransız İhtilali'nden sonra bütün dünyada hızla yayılmaya başlayan milliyetçilik fikri, çok uluslu yapılara sahip imparatorlukları derinden etkilemiştir. İçinde Türk, Arap, Kürt, Arnavut Rum, gibi birçok farklı unsurları barındıran Osmanlı İmparatorluğu da milliyetçilik akımlarından en çok etkilenen devletlerden birisi olmuştur. XIX. yy.'da milliyetçilik fikirlerinin hızla yayılmasıyla Osmanlı içindeki farklı unsurların bağımsızlık girişimleri üzerine, Osmanlının yıkılmasını önlemek ve onu Batı karşısında düştüğü durumdan kurtarılmasını isteyen Osmanlı aydınları, Osmanlının kurtuluşunu farklı fikri mülahazalarla değerlendirmişlerdir. Bu fikri tasavvurların ortak özelliği, Batı karşısında düşülen güçsüzlükten çıkış noktası olarak Batının tekniğinin alınarak Osmanlının çağdaş bir yapıya büründürülmesidir. Bu çalkantılı dönemin düşünürlerinden olan Ziya Gökalp da devrin şartlarından etkilenmiş ve fikirleri de bu devrin algı tarzına göre şekillenmiştir. Bu çalışmada fikirleri ve eleştirileri ile yoluma ışık tutan ve çalışmam boyunca bana her türlü desteği göstererek çalışmanın tamamlanmasında ciddi emek ve katkıları olan danışman hocam Yrd. Doç. Dr. Alaattin DİKMEN'e teşekkürü bir borç bilirim. Ayrıca bu teze katkılardan dolayı Yrd. Doç. Dr. Celal ÇAYIR'a, Yrd. Doç. Dr. Oktay BOZAN ve Yrd. Doç. Dr. Orhan ATEŞ'e müteşekkirim. Mehmet Tahir ACET II ÖZET İnsanlık tarihi boyunca birey ve toplum yaşamına etki eden en büyük olgulardan birisi din olmuştur. Ancak özellikle Rönesans ve Reform hareketleri ile birlikte akla yapılan aşırı vurgu ve Sanayi Devrimi ile Fransız İhtilali sonrası toplum hayatında görülen büyük değişimler, dinin birey ve toplumsal hayat ile siyasal düzlemde etkisinin azalmasına neden olmuştur. Dinin birey, toplum ve siyasal düzlemde kapladığı alanın yerine, modern anlamda ortaya çıkan, başta milliyetçilik olmak üzere çeşitli siyasi, politik ve kültürel akımların doldurması beklenmiştir. Ancak dinin toplum algısında oluşturduğu meşrulaştırma dâhil birçok işlevsel yönlerini milliyetçilik fikri tam anlamıyla yerine getirememiştir. Bu nedenle belli kesimler tarafından milliyetçilik fikrinin yanında dinin de toplumsal alanda yaşaması istenilmiştir. Modern anlamda ortaya çıkan milliyetçilik fikri, her milletin bir devlet sahibi olması fikrini savunmaktadır. Bu fikri akım, Osmanlı Devleti gibi birçok farklı milliyeti içinde bulunduran devletlerin parçalanmasına zemin hazırlamıştır. Osmanlının parçalanmasını önlemek amacıyla Osmanlı aydınları tarafından Batıcılık, İslamcılık, Osmanlıcılık, Türkçülük gibi birçok farklı akım ortaya çıkmıştır. Bu tür fikirlerin yoğun olarak tartışıldığı dönemin aydınlarından olan Ziya Gökalp'ın fikir dünyasını bu çalkantılı dönem yoğun olarak etkilemiştir. İlk dönemlerinde Osmanlıcı-İslamcı bir çizgide olan Gökalp, özellikle Selanik'te geçirdiği dönem sonrasında fikir hayatında büyük değişmeler yaşamış, böylelikle milliyetçilik fikrinin son dönem Osmanlının ve yeni kurulacak olan Cumhuriyetin en büyük teorisyeni haline gelmiştir. Ancak Gökalp, dinin birey ve toplum düzeyinde üstlendiği işlevsel yönleri ile dinin meşrulaştırma özeliğinden dolayı laik bir yapılanmanın yanına dini de koymak istemiştir.
ZİYA GÖKALP’İN “HALK” VE “HALKBİLİMİ” TERİMLERİNE BAKIŞ AÇISINDA GELENEĞİN YERİ
ÖZ Bu makale, Ziya Gökalp'in halk ve halkbilimine bakış açısı ve bu noktada geleneğe yüklediği anlamlar üzerine yapılan tespit ve değerlendirmeleri içermektedir. Türkiye'de halkbiliminin tanımı ve kapsamıyla ilgili ilk yazılardan birini kaleme alan Ziya Gökalp, bu yönüyle Türk halkbiliminin kuru-cuları arasında yer alır. Bilimsel ve edebî üretimlerinde " gelenek " terimine özel bir yer ayıran Gökalp, halk ve halkbilimi anlayışını da büyük oranda " gelenek " merkezli şekillendirmiştir. Halkı, geleneksel kültürü yaşatan zümre olarak tanımlayarak Gökalp, kendi devrinde Avrupa'da hâkim olan halk anla-yışının çok ötesine geçmiştir. Avrupalıların halkı köylerde yaşayan bir zümre olarak görmesine olduğu kadar, Sovyetlerin de halkı işçi sınıfından ibaret kabul etmesine de karşı çıkan Ziya Gökalp, yöneticile-rin, şairlerin, felsefecilerin, işçilerin de halk kapsamında değerlendirilebileceğini söyleyerek halkı, millet seviyesinde kapsayıcı ve bütüncül bir terim olarak kabul ettiğini göstermiştir. Çalışmalarında top-lumun çok çeşitli zümreleri arasındaki birleştirici unsurun, yabancı tesirlerden uzak kalmış geleneksel kültürden ibaret olduğunu vurgulayan Ziya Gökalp, bu bakış açısıyla Türk halkbilimi araştırmalarına geniş bir perspektif çizmiştir. Halkbilimi (halkiyat) anlayışının da yine gelenek temelli olduğunu tes-pit ettiğimiz Ziya Gökalp, halkbilimi ürünlerinin yaratılma ve aktarılma ortamındaki gelenekselliğe dikkat çektiği kadar, bu ürünleri adlandırmak için de " anane " , yani " gelenek " terimine başvurmuştur. Halkbiliminin tanımı ve kapsamı noktasında olduğu gibi Gökalp'in, halkbilimi ürünlerinin derlenmesi ve kayıt altına alınması aşamasında da geleneğe öncelik verdiğini söylemek mümkündür. Anahtar Kelimeler Ziya Gökalp, gelenek, halk, halkbilimi. ABSTRACT This article includes the findings and reviews on Ziya Gökalp's folk and folklore perspective and the meaning he attributes to the concept of tradition at this point. Ziya Gökalp, who wrote one of the first writings about the scope and definition of folklore in Turkey, can be accepted as one of the founders of Turkish folklore. Gökalp, who gives a special place to the concept of tradition in his scientific and literary works, shaped his perspective of folk and folklore largely on the basis of tradition. By defining folk as the community keeping the traditional culture alive, Gökalp went beyond the prevailing understanding of folk in Europe in his own time. Ziya Gökalp was opposed to the Europeans' perception that folk is a community living in the villages, and he also rejected the Soviet Union's acceptance that folk is a group of people consisting of working class. By claiming that the administrators, poets, philosophers and workers can be considered within the scope of the term of folk, Gökalp have shown that he accepted folk at the level of the nation as an inclusive and holistic term. Ziya Gökalp emphasized the unifying elements between the various communities of society consisting of traditional culture away from the foreign influences. As a result, he drew a broad perspective of Turkish folklore research. We have detected that Ziya Gökalp's understanding of folklore (halkiyat) is based on tradition. He draws attention to the traditionality of the creating and transmission contexts of the folklore products, and he used the term " anane " , in other words " tradition " to name these products. As well as the definition and scope of folklore Gökalp has placed priority to the tradition during the collection of folklore products.
MİLLETLEŞME SÜRECİNDE ZİYA GÖKALP'İN MEDENİYET ARAYIŞI
Doğu Batı Düşünce Dergisi, 2005
Medeniyet ve kültür algıları, son bir yüzyıldır dünyada ve ülkemizde ö nemli değişikliklere uğramıştır. XX. yüzyılın başlarında, dünyanın hemen her yerinde Batılılaşma paradigması hakimdir. Milletleşme sürecin-deki ülke aydınlarının önemli bir kısmı, Batılılaşma paradigmasının ülke lerinde kalkınma için gerekli dinamizmi sağlayacağı düşüncesindedir. Sömürge altındaki ülkeler ise, cebri bir Batıltiaşmaya tabi tutulmaktadır. XX. yüzyılın ortalarında, iki önemli şey gerçekleşir: 1-Sömürge ülkeler bağımsızlıklarına kavuşur; 2-Batılılaşma paradigmasını benimseyen ül kelerin birçoğu, bu paradigmanın kalkınmaları için gerekli dinamizmi sağlamaya yeterli olmadığını anlayıp, kendi kültürel değerleriyle uyumlu yeni kalkınma modellerine yönelir. Yüzyılın sonlarında ise, bir taraftan i deoloji eksenli iki kutuplu dünya düzeninin sona ermesiyle, 'medeniyet ler çatışması' söylemi yaygınlaşırken, diğer taraftan iletişim alanındaki 'y Doç. Dr. C ev at Özyurt, Balıkesir Üniversitesi Necatibey Eğitim Fakültesi.
ZİYA GÖKALP VE ABDULLAH TUKAY'IN FOLKLORLA İLGİLİ ÇALIŞMALARI
Özet 19-20. yüzyıllarda ortaya çıkan fikir hareketleri, toplumların kendi kültürlerine yönelmesini sağlamıştır. Birçok yazar, bulunduğu toplumun nasıl olması gerektiğine dair fikirlerini, ait olduğu toplumun halk kültürü ürünlerini kullanarak anlatma gayesi gütmüştür. Bizde Ziya Gökalp, İdil-Ural bölgesinde ise Tatar şair Abdullah Tukay bu gayeye hizmet eden ediplerdendir. Bu bildiride Ziya Gökalp ve Abdullah Tukay'ın halk bilimi ürünlerinin derlenmesi ve incelenmesine yaptıkları katkı ile şiirlerinde halk bilimi unsurlarına yer verme ve millî edebiyat oluşturma çabalarından bahsedilecektir. Abstract Movements of thought emerged in 19-20th centuries help societies canalize to their own cultures. Many authors aimed to explain their thoughts on "how shoul his society be?" by making use of the products of his popular culture. In our region Ziya Gökalp and in the Idil-Ural region Tatar poet Abdullah Tukay are those of literary men who served for this goal. This paper will be about the contributions of Ziya Gökalp and Abdullah Tukay on the miscellany of the products of folklore, elements of folklore in their poems, and their endeavor to form a national literature.
ZİYA GÖKALP'İN ŞİİRLERİNDE VE MANZUM HİKÂYELERİNDE TÜRK MİTOLOJİSİNİN İZLERİ
II. ULUSLARARASI TOPLUM ve KÜLTÜR ARAŞTIRMALARI SEMPOZYUMU (2-4 EKİM 2020) TAM METİN BİLDİRİLER KİTABI, 2020
Abstract: In Turkish literature, some intellectuals especially after Tanzimat, tried to make use of the elements of the Turkish culture in their works in order to revitalize the consciousness of being Turkish, with the influence of political and social conditions of the era. One of those elements is undoubtedly the Turkish mythology, which contains all details related to Turkish culture within itself. Sustaining this mythological system owned by Turks like all archaic civilizations in their works and preserving it in an alive form was seen as a duty by our significant intellectuals like Ziya Gökalp, who had the consciousness of being a Turk. In general, Gökalp was nourished from Turkish nationalism and its concepts in his poems and narratives in verse, and he adopted a mythological world view based on Turkistan and Altai. In this study, the elements that can be associated with the Turkish mythology in the poems and narratives in verse of Ziya Gökalp will be determined and the places of said elements in the Turkish cultural life will be tried to be evaluated respectively under the headings of; mythological persons – characters, mythological animals and mythological incidents – associations. Özet: Türk edebiyatında özellikle Tanzimat sonrasında kimi aydınlar, dönemin siyasi ve toplumsal şartlarının etkisiyle Türklük şuurunu yeniden canlandırabilmek için eserlerinde Türk kültürünün unsurlarından yararlanmaya çalışmışlardır. Bu unsurlardan biri de şüphesiz ki Türk kültürüne dair her türlü detayı içerisinde barındıran Türk mitolojisidir. Her kadim medeniyet gibi Türklerin de sahip olduğu bu mitolojik sistemi eserlerinde yaşatarak onu canlı bir şekilde muhafaza edebilmek, Türklük bilincine sahip Ziya Gökalp gibi önemli aydınlarımız tarafından bir vazife olarak görülmüştür. Gökalp; şiirlerinde ve manzum hikâyelerinde genellikle Türk milliyetçiliği ve onun kavramlarından beslenip, Türkistan ve Altay merkezli bir mitolojik dünya görüşünü benimsemiştir. Bu çalışmada, Ziya Gökalp’in şiir ve manzum hikâyelerindeki Türk mitolojisiyle bağdaştırılabilecek unsurlar belirlenecek ve söz konusu unsurların Türk kültür hayatındaki yerleri sırasıyla; mitolojik kişiler - kahramanlar, mitolojik hayvanlar ve mitolojik olaylar - çağrışımlar başlıkları altında değerlendirilmeye çalışılacaktır.
SOSYOLOJİK BİR İNCELEME: DİL, KÜLTÜR VE UYGARLIK HAKKINDA GÖRÜŞLERİYLE ZİYA GÖKALP
SOSYOLOJİK BİR İNCELEME: DİL, KÜLTÜR VE UYGARLIK HAKKINDA GÖRÜŞLERİYLE ZİYA GÖKALP, 2024
In this study, the views of Ziya Gökalp, who has an important place in Turkish sociology, about language, culture and civilization are focused on. Synthesizing his ideas about culture, civilization and Turkishness on a scientific and academic basis, Ziya Gökalp has made original, comprehensive and functional contributions to the world of Turkish social thought. In this review, Ziya Gökalp's views on culture, language and civilization and the studies containing these views have been systematically examined and interpreted descriptively. Influenced by sociologists such as Emile Durkheim and Ferdinand Tönnies, Ziya Gökalp did not see language only as a means of communication, he considered language as the main element that builds national identity. As a matter of fact, language is a strong fulcrum that builds and defines national identity.
SOSYOLOJİK PERSPEKTİFTEN ZİYA GÖKALP'E KISA BİR BAKIŞ
Anadolu Üniversitesi, 2019
Bir sosyolog olarak değerlendirilmekten daha fazlası olan Ziya Gökalp"in sosyolojiye olan etkileri ve katkıları büyüktür. Gökalp, Türk sosyoloji kürsüsünün kurucusu ve Türk toplumun eski-yeni arasındaki dengesini sağlayan önemli bir düşünürdür. Türk toplumun dünya uygarlıkları arasındaki yerini, biçimini ve değerlerini dil, din, ahlak, eğitim ve siyaset açısından ele almış ve bunlar üzerine birçok eser bırakmıştır. Bu çalışmada Gökalp"in sosyolojik bakış açısı incelenecek ve bunlar üzerine kısa bir derleme yapılacaktır. Bu doğrultuda Gökalp"in aydın kişiliğinin yanında bir sosyolog veya bir düşünür olarak fikirleri kategorize edilerek alan yazına katkıda bulunulması amaçlanmaktadır.