Tanpınar'da Roman Tekniği Açısından Rüya ve Müzik (original) (raw)
Related papers
Tanpinar’Da Roman Tekni̇ği̇ Açisindan Rüya Ve Müzi̇k
2009
Ruya ve muzik, sembolist edebiyatin ve onun kuvvetle etkiledigimodern romanin siklikla kullandigi iki ogedir. Bu ogelerin bicime ve roman teknigine yansimalari, yol actiklari yeni anlatim bicimleri ve bunlarin Tanpinar’inromanlarindaki gorunumleri bu yazinin konusunu olusturmaktadir
Tanpınar’ın “Abdullah Efendi’nin Rüyaları” ve “Yaz Yağmuru” Adlı Hikayelerinde Alegorik Kullanımlar
Doğu Esintileri, 2021
Ahmet Hamdi Tanpınar, eserlerinde işlediği farklı konular, estetik dil anlayışı ve etkileyici kurgusal yapı ile bugün bile güncelliğini koruyan bir kültür ansiklopedisi olarak değerlendirilmektedir. Daha çok bir romancı ve fikir adamı olarak tanınan Tanpınar’ın, sanatsal gücünün özüne erişilebilecek en kestirme yolun ise çoğu zaman hikayeleri olacağı belirtilebilir. Eserlerinde öne çıkan ve bir ekol olmasını sağlayan kendine has hikaye üslubunun ana kaynakları ise renkli imge evreni ve sık sık başvurduğu alegorik unsurlardır. Bu bağlamda Tanpınar’ın hikayeciliğinde önemli birer dönüm noktası kabul edilen Abdullah Efendi’nin Rüyaları ve Yaz Yağmuru adlı hikayelerde alegori kullanımının tespiti, Tanpınar’ın dil evreninin daha doğru bir şekilde anlaşılabilmesi için de önem taşımaktadır.
Tanpınar'da Zaman ve Gelenek Yanılsaması
Zenodo (CERN European Organization for Nuclear Research), 2017
Tanpınar geleneksel kültürel kimliğin yenilenerek sürdürülmesi ve sonraki kuşaklara örnek oluşturması açısından bir edebiyatçı olmaktan daha fazla bir misyonu üstlenir. Bu anlamda hocası ve ustası Yahya Kemal'le olan halef ve selef ilişkisi sorgulanmaya değerdir. Zaman gibi temel bir meselede ortaya konulan poetikaların özlü ifadelerini içeren dizeleri üzerinden Yahya Kemal'le karşılaştırmalı olarak okunduğunda, Tanpınar'ın bu makale itibariyle gelenek içinde anlaşılması hem sonuçları hem de kendi içinde sorunlu ve çelişkili olarak ortaya konulmaktadır.
Ahmet Hamdi Tanpınar, Cumhuriyet devri Türk edebiyatında edebiyatın birçok alanında verdiği eserlerinin yanı sıra ortaya koyduğu estetik düşüncelerle de önemli bir yazardır. O, estetik üzerinde düşünürken özelikle 'rüya' hakkında daha geniş değerlendirmelerde bulunur ve bu kavramı estetiğinin esası olarak kabul eder. Tanpınar'da öne çıkan diğer bir husus, mekân üzerindeki dikkattir. Yazar, mekânı canlı bir organizma gibi düşünerek onu okumaya ve derinlemesine anlamaya çalışır, mekân etrafında bir anlam dünyası kurar.
Tanpınar'ın Romanlarında Metinlerarası İlişkiler
2010
metnin anlamının incelenmesinde büyük önem taşır. Yazarın evrenindeki etki kaynaklarını gösterir ve metnin daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunur. Tanpınar’ın romanlarında metinlerarası ilişkilerin tespit edilmesi, onun etkilendiği, sergilemek istediği, ilgi duyduğu alanların romanda ne şekilde yer bulduğunu göstermenin yanı sıra, bunun roman tekniğine olan etkisinin değerlendirilebilmesine de imkan tanır. Bu makale, ele alınan dört romanda bu ilişkilerin incelenmesine dayanır.
Edebiyatta şeytani (veyahut 'demonik') karakterlere özel bir ilgi duyduğum için, Suat'ın Mektubu'nun yayınlanması bende özel bir heyecan yarattı, bunu kabul ederek başlıyorum yazıya. Huzur'da Suat'a ayrılan bölümün cazibesine kapılmış, Suat'ın söylediklerinin bütün yapıyı dağıtmasını keyifle izlemiş ve bu dağıtma operasyonunun (Huzur'un musikisini bozan bir gürültü de diyebilirsiniz buna) daha da radikal bir düzeye taşınmasını istemiş okurlardan biri olarak, Suat'ın yazdığı bu metne ulaşmak, bir kavuşma hissi yaratmasının yanı sıra, Tanpınar'daki "şeytanilik" üzerine düşünmeme de vesile oldu. Bünyesinde çeşitli cereyanları bir araya getiren Tanpınar'ın içindeki daha yıkıcı, gelenekle bağını daha koparmış, daha "modernist" tarafı Suat'la ifade ettiğini ve Suat'ı radikalleştirdiği ölçüde kendi şeytaniliğini de radikalleştirdiğini düşünüyorum. Bu şeytanilik derecesi meselesini açmadan önce, mektubun yayınlanma hikayesine bakalım. Tanpınar Edebiyat Araştırmaları ve Uygulama Merkezi'nin ilk yayını olan bu çalışma, Handan İnci'nin Tanpınar arşivinde yaptığı çalışmanın bir ürünü.Handan İnci, mektuba yazdığı önsözde önemli bir noktaya dikkat çekiyor: Huzur tefrika olarak yayınlandığında Suat adlı bölüm yok imiş, Tanpınar Huzur'u kitap olarak yayınladığında Suat bölümünü eklemiş ve Huzur yayınlandıktan sonra da olayları Suat'ın gözünden anlatacağı yeni bir metnin sinyallerini vermiş. Yani, Suat adlı "şeytan" (ya da Huzur'da geçtiği haliyle "yamyam müntehir") Tanpınar'ın içinden yavaş yavaş çıkmış ve sahneyi ele geçirmeye yeltenmiş de diyebiliriz. Suat abjekt bir karakterdir, bir canavardır, sanatoryumda yatan bir garip hasta adamdır, varlığıyla etrafındaki hassas dengeleri sarsan, her şeyle alay eden bir sinizm abidesidir ve nihayetinde intiharıyla son yıkıcı hamlesini gerçekleştiren bir müntehirdir. Yerel tarih ve gelenek içindeki cereyanlarla açıklanamayacak, varoluşçu ve nihilist bir kozmopolittir. Huzur'da Mümtaz ve İhsan arasında kurulan gelenek ve yenilik ikiliğini, üçüncü bir kuvvet olarak bozan, şemaya sığmayan şeydir. Handan İnci
Hesse ve Tanpınar Romanlarında Müziğin Karşılaştırmalı Olarak İncelenmesi
Yazıt Kültür Bilimleri Dergisi, 2023
Müziğin felsefi ve kültürel yanları ile ilgili farklı kapsam ve boyutlarda fikir edinebilmek için edebî eserlerin önemli bir kaynak olduğu düşünülmektedir. Romanlarında müzik kavramına detaylı olarak yer vermiş olan Hermann Hesse ve Ahmet Hamdi Tanpınar’ın bu or-tak özelliği göz önüne alınarak karşılaştırmalı bir araştırma yapma fikri doğmuştur. Bu düşünceden yola çıkılarak araştırmanın amacı Hermann Hesse ve Ahmet Hamdi Tanpınar ro-manlarında yer alan müzik kavramına dair çıkarımları ortak ve farklı yanları ile incelemek olarak belirlenmiştir. Bu amaç ışığında, yazarların tüm kitaplarındaki müziğe dair çıkarımlar felsefi ve kültürel olmak üzere iki ana başlık üzerinden sınıflandırılmış, çeşitli alt başlıklarla detaylandırılarak açıklanmış ve karşılaştırılmıştır. Sonuçlar yazarların romanlarındaki müziğe dair felsefi çıkarımların müziğin mistik ve ilahi gücüne ilişkin olarak birbirine bü-yük oranda benzediğini, müziğin kişiye mutluluk verme ve insanları birleştirme gücü özelliği açısından ise ortak ve farklı yanlar açısından birbirlerini dengelediklerini göstermiştir. Yazarların müziğe dair kültürel çıkarımlarının ise müzikte yozlaşma ve müzik ile eğitim arasındaki ilişki açısından büyük oranda birbirine benzediği ancak müzikte doğu-batı, eski-yeni ve taşra-kent ayrımı konusunda benzerlikler taşımasına rağmen büyük oranda birbirinden ayrılmakta olduğu görülmüştür.