İstYA Projesi Kapsamında Çatalca Sınırları İcindeki Arkeolojik Yuzey Arastırmaları ve Sonucları (original) (raw)

Harmanşah, Ömür and Peri Johnson; 2016. “Hitit Ülkesi Sınırları’nda Peyzaj ve Yerleşim: Yalburt Yaylası ve Çevresi Arkeolojik Yüzey Araştırması Projesi Saha Çalışmaları 2014 Sezonu,” 33. Araştırma Sonuçları Toplantısı. Candaş Keskin (ed). Ankara: II Cilt. 235-250.

Tarihi 19. yüzyıl sonlarına kadar uzanan Hitit arkeolojisi ve imparatorluk tarihi, akademik bir araştırma alanı olarak derin ve zengin geçmişine rağmen, kırsal alan çalışmaları ve peyzaj ya da yerleşim arkeolojisi konusunda halen diğer bölgesel arkeoloji dallarına nispeten geride durmaktadır. Hitit imparatorluğu tarihi bu sebeple ağırlıkla Boğazköy, Ortaköy ve Kuşaklı gibi imparatorluk kentsel yerleşimleri ve bu arazilerde ele geçen yazılı metin arşivlerine ve bu metinler sayesinde üretilen tarihsel coğrafya tartışmalarına sırtını yaslar (Alparslan 2013; Van den Hout 2013). Halbuki dünya ölçeğinde arkeoloji disiplini kapsamında, özellikle de Orta Doğu ve Akdeniz arkeolojisi dünyasında 1970’lerden beri peyzaj arkeolojisi, metodolojik olarak arkeolojinin çevre bilimleri ile giderek artan sıcak ilişkisi hızla gelişmiştir ve eskiçağ geçmişine dair olan arkeolojik bilgi üretimi sürecine önemli katkılar yapmıştır (Wilkinson 2000, 2004). Özellikle arkeolojik peyzajlara ve arazilere olan müdahelesi ve imha etkisi son derece sınırlı metodolojileri, disiplinlerarası çalışmaların altını çizen yaklaşımı, uzun soluklu tarih yazımı ve eskiçağ toplumlarının alt tabakaları hakkında bilgi toplamaya olan özel eğilimi, eskiçağ peyzajlarını köyleri, mezraları, taş ocakları, mezarlık alanları, su başları, yolları, sulama sistemleri, kırsal kutsal alanları vb. ile birlikte bütüncül bir peyzaj anlayışı içinde araştırmaya gösterdiği özen, uzaktan algılama ve hızlı belgeleme tekniklerinin gelişmesi ile, ve belki de en önemlisi kültürel miras konusunda yerli halklarla kurulan doğrudan ilişkiler aracıığı ile kamusal alanda yaptığı korumacı müdaheleler ile Türkiye arkeolojisinde de giderek önem kazanmaktadır (Erciyas ve Sökmen 2011). Yalburt Projesi 2010 senesinden beri düzenli olarak süren çalışmaları çerçevesinde bu yepyeni alana katkıda bulunmaya çalışırken, Hitit arkeolojisinde nadir olarak gözlenen bir alana eğilir, ve Hitit imparatorluğu kırsalı ve sınır bölgelerindeki siyasi iktidar-yerel kültür ilişkisini araştırır1. Diyakronik bir bölgesel proje olan Yalburt Yüzey Araştırması biribirine hidrolojik olarak bağlanan Ilgın ve Atlantı Ovaları ile Çavuşçu Göl Havzası, onları birleştiren nehir vadileri, Yalburt Anıtı’nın da üzerinde konumlandığı Gavur Dağ karst yayla peyzajı ile güneyde Sultan Dağlarının bol pınarlı ve yeşil teraslarına odaklanır (Resim: 1). Bu tarihe kadar gerçekleştirilen arazi sezonlarının ön sonuçlarına göre, özellikle Hitit İmparatorluğu’nun son yüzyılına denk gelen dönemde imparatorluk merkezinden yapılan programlı müdahelelerle, Pedasa olarak bilinen bu sınır memleketinde, hem yeni bir sulama ağı kurulduğu, tarımsal üretimin artırılmaya çalışıldığı ve hem de Ilgın Ovası’ndaki Boz Höyük gibi muhtemelen yönetsel işlevi olan yeni yerleşimler kurulduğu anlaşılmaktadır. Pedassa ülkesi, Hitit Yukarı Ülke ile batıda Arzawa ülkesi ve güneyde Akdeniz bölgesinde Parha’ya kadar uzanan Tarhuntašša Krallığı arasında ihtilaflı bir sınır bölgesi teşkil eder. Arkeolojik yüzey araştırma sonucu gözlenen bu devlet müdahelesi, daha önce kırsal alanda kendi başına durduğu halleri ile pek iyi anlaşılamayan Yalburt Yaylası Dağ Pınarı Kutsal Havuz Anıtı ile Köylütolu Barajı yapıları ile Karaköy Kale Tepesi Hitit kalesini daha sağlam bir tarihsel kapsama yerleştirir (Johnson ve Harmanşah 2015).

TÜRKİYE CUMHURİYETİ TARİHİ ARAŞTIRMALARI İÇİN İTALYA ARŞİVLERİ HAKKINDA GENEL BİLGİLER

Modern çağda devletler arasındaki ilişkiler çok karmaşık ve çok boyutlu hâle gelmiştir. Bunun bir sonucu olarak ulusların ve devletlerin tarihlerinin yazımında yabancı kaynakların yeri ve önemi giderek artmaktadır. Türkler dünyanın değişik yerlerinde devletler kurmuş ve pek çok ulusla etkileşim yaşamıştır. Dolayısıyla Türk tarihinin araştırılmasında da ilişki ve etkileşim içerisinde bulunduğu devletlerin kaynaklarının kullanılması gereklidir. Yabancı kaynakların kullanılması yerel kayıtları teyit edeceği gibi yeni bilgilere ulaşma fırsatı da verecektir.

Arkeolojik ve Tarihsel Bağlamı İçerisinde Mitanni İmparatorluğu’nun Batı Sınırı: Alalah (Aççana Höyük) Geç Tunç Çağı Tabakalarına Ait Bir Değerlendirme

Colloquium Anatolicum 17, 2018

Alalah (Aççana Höyük) Hatay ili sınırları içerisinde, Asi nehrinin kenarında, 22 hektarlık boyutuyla Amik Ovası sınırları içerisindeki en büyük Tunç Çağı yerleşimlerinden biridir. Geç Tunç Çağı içinde (M.Ö. 1600-1300) bölgesel Mukiš Krallığı’nın başkenti olma rolünü korumuş, Doğu Akdeniz ticaret ağı içerisindeki stratejik ve politik önemi nedeniyle sırasıyla Yamhad, Mitanni ve Hitit İmparatorluklarına vasallık olarak hizmet etmiştir. Aççana Höyük, açığa çıkarılan Geç Tunç Çağı tabakalarıyla arkeolojide bir sorunsal olma niteliğini koruyan Mitanni İmparatorluğu hakkında maddi kalıntılar ve yazılı belgeler sağlayan sınırlı sayıdaki yerleşimlerden biri olarak tanımlanabilir. Bu çalışma, yazılı belgelere dayalı Mitanni politik ve sosyal yapısını Aççana Höyük’te yapılan arkeolojik çalışmalarda açığa çıkarılan tabakalara ve maddi kalıntılara bağlı kalarak değerlendirmektedir.

Arkeoloji̇k Potansi̇yeli̇n Kirsal Turi̇zme Kazandirilmasi: Ortaca Örneği̇

Journal of International Social Research, 2018

Öz Kitle turizmine olan ilginin gün geçtikçe azaldığı, alternatif turizme olan talebin artış gösterdiği günümüzde, kırsal bölgelerin doğal güzelliklerini görmek, farklı kültürlerden insanlarla bir araya gelmek, kırsal yöreye özgü faaliyetlere katılmak, doğa ve çevre ile bütünleşmek alternatif turizm türlerinden olan kırsal turizmin kapsamını oluşturmaktadır. Ortaca ilçe merkezinin geçmişi çok eski tarihlere dayanmıyor olsa da başta bugün Köyceğiz sınırlarında kalmakla beraber yakın mesafede yer alan Dalyan ile özdeşleşen Kaunos Antik kenti olmak üzere, Pisilis Antik Kenti, Karadonlar Mahallesi kaya mezarları, Mergenli Mahallesi'nde yer alan Bizans kilisesi ve Dalyan Camii gibi yapılar Ortaca'nın turizme kazandırılmamış arkeolojik ve tarihsel potansiyeli olarak görülmektedir. Bu çalışma, söz konusu arkeolojik potansiyelin sınırlarının çizilmesi ve kırsal turizme ne oranda kazandırılabileceğinin değerlendirmesini yapma hedefindedir.

Kuzey Troas Bölgesi Arkeolojik Yüzey Araştırmasında İHA Görüntüsü Tabanlı Mekânsal Analizlerin Kullanımı

Propontis ve Çevre Kültürleri Propontis and Surrounding Cultures Parion Studies III, 2020

Abstract: The settlements of various periods from the Neolithic Period to the end of the Iron Age has been determined at the Çanakkale central district surface survey conducted in 2016-2018. It has been mentioned that presence of satellite cities around Troy at the research at Troy. However, detailed information about the location, number, dimensions of these settlements are not available. This project has been developed upon the problem of whether there are settlements in the region that include contemporary layers with Troy. Prehistoric and Protohistoric Period studies concentrated in previously known settlements in the vicinity of Troy and more on the coastal plain. Since no work has been done covering from Neolithic Period to the end of the Iron Age all the central district borders of Çanakkale, the aim of this study detection of settlement patterns especially in this area and their connections with some settlements known like Troy. Spatial analysis of the data obtained from the archaeological survey of the central district of Çanakkale province was made using geographic information systems (GIS). In this study, Madenkaya/ Kaletaş Tepe sample was evaluated. The UAV images obtained during the surface survey were processed in Agisoft PhotoScan Professional software to obtain orthomosaic images, 3D point clouds, 3D surface model, digital elevation model (DEM) data, and contours. DEM data and contours were used for the spatial analysis slope map, aspect map, and visibility analysis by ArcGIS. Thus, the physical detail of the archeological settlements, their geographical location and topographic structure, and structural characteristics of settlement areas were well-determined using GIS-based spatial analysis methods in the central district boundaries of Çanakkale province. Key Words: Geographic Information System (GIS), Settlement Pattern, Spatial Analysis, Surface Survey, Unmanned Aerial Vehicle (UAV)