Cumhuriyet Dönemi Türk-Alman İlişkilerinde Sıradışı Bir Aktör: Krupp Firması 1923-1990 (original) (raw)
Related papers
Krupp Firması, 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren özellikle silah ticareti alanındaki faaliyetleri neticesinde Türk-Alman ilişkilerinde önemli bir aktör olarak ön plana çıkmıştır. Cumhuriyet dönemine gelindiğinde ise söz konusu firmanın Türkiye'de birçok farklı sektör ve sanayi kolunda etkin olması dikkatlerin sivil alanlardaki faaliyetlerine yoğunlaşmasına neden olmuştur. Bu bağlamda, Krupp Firmasının Türkiye'ye yaptığı yatırımlar ve sanayi malzemeleri ihracatı sayesinde Türk sanayisinin gelişimine önemli katkılarda bulunduğu ortaya çıkmaktadır. Bu çalışmada Krupp Firmasının 1923-1990 yıllarını kapsayan dönemde Türk sanayisinin gelişimine nasıl ve ne derece katkıda bulunduğunun gözler önüne serilmesi amaçlanmıştır. Bu çerçevede, Krupp Firmasının söz konusu dönemde Türkiye'de demiryolu yapımı, krom ticareti, madencilik, gemi yapımı, demir-çelik sanayisi ve turizm gibi birçok alanda yaptığı yatırımların yanı sıra Krupp yetkilileri ve Türk devlet adamlarının karşılıklı ziyaretleri mercek altına alınmıştır. ----------------------------------------------------------------------------------------- Krupp company emerged as an important actor regarding Turkish-German relations as a result of its activities particularly in the field of arms trade after the second half of the 19th century. The company's effectiveness in various sectors and industrial branches in the Republican era drew attention to its activities in civilian areas. Thus, it emerged as a fact that Krupp's investments and export of industrial materials contributed to the development of Turkish industry. Accordingly, this study aims to demonstrate how and to what extent Krupp contributed to the development of Turkish industry from 1923 to 1990. Within this respect, the firm's investments in the fields such as railway construction, chrome trade, shipbuilding , mining, iron and steel industry and tourism as well as the mutual visits of company officials and Turkish statesmen were examined in this study.
Selcuk Universitesi Turkiyat Arastırmaları Dergisi, 2004
German weapon companies met the needs of artillery, rifle and other ammunition for the Ottoman army during the period of Abdulhamid II. In the same period, British and French weapon traders were also selling weapons to the land forces and navy forces of Turkish army. However, when the German company of Krupp became a leader in selling especially artillery weapons to Turkey after the 1880's, a competition began among British, French and German weapon companies. When reached to the ends of the century, the company of Krupp monopolized the selling of artillery and artillery ammunations to Turkey. Other German weapon companies also continued to sell rifles and ammunitions, and other military equipments to Turkey.
Türk Arşiv Belgelerine Göre 1923-1939 Yılları Arasında Türkiye ve Almanya Ticari İlişkileri: Savaş, Kriz ve Anlaşmalar, 2023
Birinci Dünya Savaşı’nda müttefik olan Almanya ve Türkiye’nin ilişkileri savaşın neticesinde kesintiye uğrasa da, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasının akabinde iki ülke arasında dostluk ve ticaret anlaşmaları için müzakerelere başlanmıştır. Makalede Türkiye ve Almanya’nın 1923-1939 yılları arasında geliştirdiği ticari ilişkiler, savaş sonrası süreç, 1929 Büyük Buhranının etkileri, geçici (modüs vivendi) ve esas ticaret anlaşmaları, kliring sözleşmeleri ve Berlin Türk Ticaret Odası’nın faaliyetleri üzerinden incelenmiştir. Temel kaynaklar olarak Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Cumhuriyet Arşivi ve Dışişleri Bakanlığı Türk Diplomatik Arşivi’nden elde edilen belgelerin kullanıldığı çalışmada 1923-1939 yılları arasında Türkiye ve Almanya’nın ticari ilişkilerinin gelişimi arşiv belgeleriyle desteklenerek analiz edilmeye çalışılmıştır.
Cumhuriyet Döneminde Türkiye ile Almanya Arasındaki Silah Ticareti 1923-1945
Belleten, 2015
Turkiye ve Almanya arasinda silah ve muhimmat ticareti alaninda Osmanli doneminde kurulan iliskiler 1923’ten sonra da devam etmistir. Turkiye, bu kez daha once oldugu gibi silahlari dogrudan Almanya’dan ithal etmek yerine bu silahlari kendi ulkesinde uretebilmek icin Alman yardimlariyla fabrika yapimina yonelmistir. Diger yandan Alman silah ureticileri, Versay Anlasmasi hukumleri geregince kendi ulkelerinde yapamadiklari silah uretimini Almanya disinda yaparak kâr elde etmek istediklerinden Turkiye’yi dogal bir ortak olarak gormuslerdir. Turkiye ve Almanya arasindaki silah ticaretinin (1923-1945) ele alindigi bu calisma agirlikli olarak “Almanya Disisleri Bakanligi Politik Arsivinden” elde edilen bilgilere dayanmaktadir.
TÜRK KARA KUVVETLERİNDE YAŞANAN GELİŞMELER (1923-1960)
Developments in the Turkish Land Forces During the Republican Period (1923-1960), 2024
Reform movements in the land army started with the artillery class in the 1700s and during the reign of III. Selim, a new army called Nizam-ı Cedid was established, reform movements accelerated and during the reign of II. Mahmud, the Janissary Corps was completely abolished and a new army was established under the name of Asakir-i Mansurae-i Muhammediye and this army was reorganized, equipped and trained. Not only the army organization but also the central organization and headquarters structure of the army has been changed. Advisors for the land army were brought from Germany and military students were sent to some countries. In 1834, the Military Academy was established according to the example of the French Military Academy. Following the defeat in the 1877-78 Ottoman-Russian War during the reign of II. Abdulhamid, the army was completely reformed according to the German school, as a result of the request for help from Germany. Germany sent a reform committee under the chairmanship of Colonel Kehler in 1882 and a year later, Von Der Goltz came to reform the military schools. In the same period, the land army was equipped with Mauser rifles. The Ottoman army lost territory by suffering defeats in the Tripoli and Balkan Wars. Following the defeat in the Balkan War, Germany was asked for help again during the Second Constitutional Monarchy, and this time a large delegation was sent. However, before they could develop reform activities, the First World War broke out. The Ottoman army fought on many fronts in the First World War and achieved great success in the Çanakkale sea and land battles. At the end of the war, the Ottoman Empire signed the Armistice of Mudros, which carried heavy obligations. The Land Forces were reorganized after the proclamation of the Republic. This organization created the infrastructure of today's Land Forces. Supply plans have been put into effect in order to meet the weapons and material needs of the Land Forces. The Second World War took place between 1939 and 1945. Despite the pressures of the parties, Türkiye managed to stay out of the war by following a policy of balance. After the war, Turkey received military aid from the USA with the contributions of Truman and Marshall and modern weapons, materials and equipment were provided to the Land Forces. With the Law on Force Commands that came into force in 1949, the organization of the Land Forces, which was an independent command, was reorganized and almost all classes were equipped with new weapons and materials at NATO standards. The most important event that contributed to the change of the Land Forces in the period between 1950 and 1960 was Turkey's entry into NATO.
Türk-Alman Ticari İlişkilerinde Yeniden Canlanma: 1949-1954 Yılları
Mediterranean Journal of Humanities, 2019
Türkiye ile Almanya arasındaki ekonomik ilişkiler, 1924 yılında başlayıp 1944’e kadar sürmüştür. Ancak II. Dünya Savaşı sırasında Türkiye’nin silah sanayisinde kullanılan kromu Almanya’ya ihraç etmesi, ticari ilişkilerini sürdürmesi Amerika ve İngiltere’nin Türkiye’ye nota vermesiyle sonuçlanmıştır. Bunun üzerine Türkiye, Almanya’ya savaş ilan etmiş, ticari faaliyetleri 1948 yılına kadar durdurmuştur. Türkiye savaşın bitiminde sonra ABD’den ekonomik yardım talebinde bulunmuştur. Ancak ABD buna yanaşmamıştır. Daha sonra İngiltere’nin uyarısı üzerine ABD’nin tavrı değişmiştir. Çünkü savaşın bitmesiyle birlikte Avrupa’nın Sovyet tehdidine karşı yeniden güçlendirilmesi önemli bir sorun olarak ortaya çıkmıştır. Bunun üzerine ABD, Truman Doktrini ve Marshall Planı/Yardımlarıyla Avrupa’nın ekonomik olarak kalkındırılmasını sağlamaya çalışmıştır. Türkiye, bu yardımlardan faydalanmak amacıyla IMF ve Dünya Bankasına üye olmuştur. Türkiye, Avrupa’daki bu ticari canlanma sürecine katılmış, özellikle tütün ve pamuk ürünlerinin tekrar Alman piyasasında yer bulması için temaslarda bulunmuştur. Türkiye’nin, 1951’de Almanya’yla olan savaş haline resmen son vermesi savaş döneminde ortaya çıkan bazı sorunların çözülmesine zemin hazırlamıştır. Ayrıca Almanya-Türkiye arasındaki ticari ilişkiler 1944 öncesi rakamlarına ulaşmıştır.
Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet'in İlk Yıllarında Türkiye'de Bir Alman Subay: Yüzbaşı Hans Tröbst
Osmanlı Devleti'nin I. Dünya Savaşı döneminde Alman İmparatorluğu ile giriştiği askeri ittifak çerçevesinde çeşitli üst rütbeli Alman subayların Osmanlı coğrafyasındaki faaliyetleri hakkında kaleme almış oldukları eserler günümüzde halen söz konusu harbin detaylarının kavranmasına yönelik temel kaynaklardandır. Bu bağlamda Türkiye'de görev yapmış olan Erich von Falkenhayn, Liman von Sanders, Colmar von der Goltz ve Friedrich Kress von Kressenstein gibi paşaların yayınladıkları çalışmalar Türkçe'ye de çevrilerek günümüzde akademik araştırmalarda faydalanılan eserlerdendir. 1 Alman askeri misyonu dahilinde Osmanlı ordusunda savaş sonuna kadar yaklaşık 25.000 Alman askeri personelin görev aldığı bilinmektedir. 2 I. Dünya Savaşı'na ilave olarak ikinci büyük harp öncesinde de Almanya'dan Türkiye'ye önemli sayıda Alman vatandaşı gelmiştir; fakat bu seferki sebep askeri ittifak değildir. 1933 senesinden itibaren nasyonal sosyalist rejimin Almanya'ya egemen olması ile yükselen antisemitizm akımı sebebiyle Yahudi kökenli Alman bilim insanları aileleri ile beraber Türkiye'ye göç ederek akademik faaliyetlerini ülkemizde sürdürme kararı almışlardır. 3 Hans Tröbst ise yukarıda bahsedilen iki kategoriye de dahil değildir. İlk büyük harp sonrası maceraperest bir ruh ile yasadışı yollardan Türkiye'ye gelmiş, Ankara hükümetinin başlattığı bağımsızlık hareketine destek vermek isteyerek Kurtuluş Savaşı'nda yer almış, savaş sonrası Anadolu'da gazeteci ve iş adamı kimliği ile hayatına devam etmiş ve yazdığı makaleler sayesinde ülkesinde Türkiye uzmanı olarak tanınan biri olarak Türkiye'deki ikameti sürpriz bir şekilde sona ermiştir. Peki kimdir bu Alman yüzbaşı Hans Tröbst? 1 von Osmanlı ordusunda Genelkurmay Başkanlığı yapmış olan Fritz Bronsart von Schellendorf'un savaş sonrası yazmış olduğu kitaplar arasında Türkiye'deki faaliyetleri hakkında bir çalışmanın bulunmaması dikkat çekicidir. Diğer Alman paşalardan Hans von Seeckt, Erich Weber, Wilhelm Souchon ve Otto von Lossow ile diplomatlardan Hans von Wangenheim'ın Osmanlı ordusu ve bürokrasisindeki faaliyetleri de incelenmesi gereken ilave hususlardır. 2 Pomiankowski, J.