Türk-Alman Ticari İlişkilerinde Yeniden Canlanma: 1949-1954 Yılları (original) (raw)

Osmanlı-Alman Ticari İlişkileri (1900-1914)

2023

Osmanlı İmparatorluğu ile Alman İmparatorluğu arasında gelişen ikili ilişkileri konu edinen bu çalışmayla her iki devletin istatistiklerinin yanı sıra arşiv belgeleri, süreli yayınlar ve Osmanlı şehbenderlerinin hazırlamış oldukları ticaret layihaları bir bütün içerisinde ele alınmıştır. Çalışma kapsamında ilk bölümde, Osmanlı İmparatorluğu ile Alman İmparatorluğu'nun tarihi ilişkilerine yer verilmiştir. Bu kapsamda, özellikle Alman İmparatorluğu öncesinde Alman coğrafyasındaki kentlerin Osmanlı İmparatorluğu'yla olan ikili ilişkileri incelenmiştir. Burada özellikle Prusya, Hansa Birliği ve Zollverein'in varlığı önemlidir. Bunların yanı sıra Bismarck ve Kayzer II. Wilhelm dönemi Alman İmparatorluğu'yla Osmanlı İmparatorluğu'nun yakınlaşmasına da yer verilmiştir. Özellikle Kayzer II. Wilhelm'in Weltpolitik'i ikili ilişkiler açısından incelenmiştir. Çalışmanın ikinci bölümde Osmanlı İmparatorluğu'nda faaliyette bulunan Alman şirketleri ve bunlara ait faaliyetlerin ayrıntılarından bahsedilmiştir. Bu kapsamda bankacılık, tarım, demir yolu ve deniz nakliyesi alanlarında faaliyette bulunan Alman şirketleri incelenmiştir. Çalışmanın üçüncü bölümündeyse her iki devlete ait istatistikler, Osmanlı şehbenderlerinin hazırladıkları layihalar ve ikincil literatür üzerinden elde edilen veriler tablolaştırılmıştır. Bu sayede tarım, maden, dokumacılık ve deri ürünleri başlıkları altında ikili ilişkileri konu edinen ürünler incelenmiştir. Oluşturulan tablolarla, Osmanlı İmparatorluğu ile Alman İmparatorluğu'nun birbirleriyle olan dış ticaretleri analiz edilmiştir. Bu sayede iki devletin ticaret hacimleri incelenmiştir. Bu çalışmayla Birinci Dünya Savaşı öncesinde Osmanlı İmparatorluğu ile Alman İmparatorluğu'nun tarihi, siyasi ve iktisadi ilişkileri incelenirken iki müttefik devletin ittifaka giden yoldaki birlikteliği de bu sayede bir bütün içerisinde verilemeye çalışılmıştır. ________________ This study explores the bilateral relations between the Ottoman Empire and the German Empire. Besides statistical data from both countries, we also analyze archival documents, periodicals and trade documents produced by Ottoman consulates. In the first part of the study, the historical relations between the Ottoman Empire and the German Empire are examined in detail. This includes exploring the connections between cities in German geography and the Ottoman Empire, particularly before the establishment of the German Empire. The role of Prussia, the Hanseatic League, and the Zollverein in these relations are also examined. Additionally, the study looks at how the German Empire and the Ottoman Empire drew closer together during the reigns of Bismarck and Kaiser Wilhelm II. In particular, the study focuses on Wilhelm II's policy of Weltpolitik and its impact on bilateral relations between the two empires. In the second part, the focus shifts to German companies operating in the Ottoman Empire and the details of their activities. This includes examining German companies working in various sectors, such as banking, agriculture, railway and maritime transport. In the third part, statistical data from both the Ottoman Empire and the German Empire is analyzed and presented as tables. The data includes information on various sectors, such as agriculture, mining, weaving, and leather products, and is derived from sources such as petitions prepared by Ottoman consuls and secondary literature. The study aims to provide a comprehensive overview of the relationship between the Ottoman Empire and the German Empire before the First World War.

Türk Arşiv Belgelerine Göre 1923-1939 Yılları Arasında Türkiye ve Almanya Ticari İlişkileri: Savaş, Kriz ve Anlaşmalar

Türk Arşiv Belgelerine Göre 1923-1939 Yılları Arasında Türkiye ve Almanya Ticari İlişkileri: Savaş, Kriz ve Anlaşmalar, 2023

Birinci Dünya Savaşı’nda müttefik olan Almanya ve Türkiye’nin ilişkileri savaşın neticesinde kesintiye uğrasa da, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasının akabinde iki ülke arasında dostluk ve ticaret anlaşmaları için müzakerelere başlanmıştır. Makalede Türkiye ve Almanya’nın 1923-1939 yılları arasında geliştirdiği ticari ilişkiler, savaş sonrası süreç, 1929 Büyük Buhranının etkileri, geçici (modüs vivendi) ve esas ticaret anlaşmaları, kliring sözleşmeleri ve Berlin Türk Ticaret Odası’nın faaliyetleri üzerinden incelenmiştir. Temel kaynaklar olarak Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Cumhuriyet Arşivi ve Dışişleri Bakanlığı Türk Diplomatik Arşivi’nden elde edilen belgelerin kullanıldığı çalışmada 1923-1939 yılları arasında Türkiye ve Almanya’nın ticari ilişkilerinin gelişimi arşiv belgeleriyle desteklenerek analiz edilmeye çalışılmıştır.

Cumhuriyet Dönemi Türk-Alman İlişkilerinde Sıradışı Bir Aktör: Krupp Firması 1923-1990

Krupp Firması, 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren özellikle silah ticareti alanındaki faaliyetleri neticesinde Türk-Alman ilişkilerinde önemli bir aktör olarak ön plana çıkmıştır. Cumhuriyet dönemine gelindiğinde ise söz konusu firmanın Türkiye'de birçok farklı sektör ve sanayi kolunda etkin olması dikkatlerin sivil alanlardaki faaliyetlerine yoğunlaşmasına neden olmuştur. Bu bağlamda, Krupp Firmasının Türkiye'ye yaptığı yatırımlar ve sanayi malzemeleri ihracatı sayesinde Türk sanayisinin gelişimine önemli katkılarda bulunduğu ortaya çıkmaktadır. Bu çalışmada Krupp Firmasının 1923-1990 yıllarını kapsayan dönemde Türk sanayisinin gelişimine nasıl ve ne derece katkıda bulunduğunun gözler önüne serilmesi amaçlanmıştır. Bu çerçevede, Krupp Firmasının söz konusu dönemde Türkiye'de demiryolu yapımı, krom ticareti, madencilik, gemi yapımı, demir-çelik sanayisi ve turizm gibi birçok alanda yaptığı yatırımların yanı sıra Krupp yetkilileri ve Türk devlet adamlarının karşılıklı ziyaretleri mercek altına alınmıştır.

Türk‐Alman İlişkilerinin Son On Yılı

Murat Önsoy, Türk‐Alman İlişkilerinin Son On Yılı, Örmeci, O., Işıksal, H. (Ed.). (2016). Mavi Elma: Türkiye Avrupa İlişkileri. Ankara: Gazi Kitabevi, s.507-541 Özet: Türk‐Alman ilişkilerinde son 10 yıldır soğuk rüzgârlar esmektedir. Köklü bir geçmişe sahip olan iki dost ve müttefik ülkenin son dönem ilişkilerinde yaşanan kötüye gidişin miladı Almanya'da yedi yıllık Gerhard Schröder'li Sosyal Demokrat Parti döneminin sona erip, Angela Merkel yönetimindeki Hıristiyan Demokratların iktidara gelmesidir. Schröder'li yıllarda AB ile ilişkilerde yaşanan altın dönemin ardından, 2005 Federal Almanya Meclis seçimleri ile Berlin'de Türkiye karşıtı Hıristiyan Demokrat siyasete geri dönülmüştür. Merkel, tıpkı Hıristiyan Demokrat selefi Helmut Kohl gibi, Türkiye'ye AB'nin kapılarını kapatmıştır. Geride bıraktığımız on sene zarfında yaşanan bu önemli kırılma, bu yıllar içerisinde ikili ilişkilerde derin bir güvensizlik ortamının hâkim olmasına neden olmuştur. İki ülke siyasetçilerinin aralarında yaşadıkları sayısız sürtüşme ve medya üzerinden sürdürülen polemikler neticesinde, iki ülke arasında adeta bir soğuk savaş yaşanmıştır. Öte yandan, Türk‐Alman ilişkilerinde geçmişte var olan Türkiye aleyhine asimetrik güç ilişkisi ve bunun meydana getirdiği Almanya'nın Türkiye'ye çok boyutlu müdahale alışkanlığı, bu dönemde yerini biraz daha dengeli bir bağımlılık ilişkisine bırakmıştır. Fakat Ankara'nın iç ve dış politikasına müdahale eğiliminde olan Berlin'e gösterdiği artan düzeyde tepkiler, bir takım sorunları da beraberinde getirmiştir. Yine bu dönemde, Almanya'daki Türk varlığının yaratığı bazı olumsuzluklar ve dış politikada girilen rekabet de her geçen gün artan güven bunalımına katkıda bulunan diğer bazı faktörler olarak göze çarpmaktadır. Mülteci kriziyle beraber Türkiye'nin stratejik ortaklığına duyulan ihtiyaç, Almanya'nın Türkiye siyasetini gözden geçirmesine yol açmış ve iki ülke ilişkileri açısından yeni bir dönemin başlangıcı olmuştur. Bu makalede, iki ülke ilişkilerinin son 10 yılında yaşanan kötü gidişin nedenleri tartışılacaktır.

1939-1944 Ingiliz-Alman İktisadi Harbi: Türk Kromu Üzerine Pazarlıklar

2012

Stratejik açıdan önemli yer altı kaynaklarının ülkelerin uluslararası ilişkilerdeki pazarlık gücünü arttırdığı bilinen bir gerçektir. Öte yandan bu zenginliklerin ulusal çıkarlar doğrultusunda en iyi şekilde değerlendirilmesi ancak ve ancak başarılı bir dış politika ile mümkündür. İkinci Dünya Savaşı öncesi ve savaş yılları dış Türk Dış Politikası açısından belki de tarihinin en zorlu dönemlerinden biri olmuştur. Coğrafi konumu başta olmak üzere birçok sebepten ötürü, gerek müttefikler gerekse mihver devletleri tarafından savaşa dâhil edilmeye çalışılan Türkiye, hiçbir çıkarının olmadığı bu yıkıma taraf olmamak konusunda kesin kararlı bir duruş sergilemiştir. Orta ölçekte bir devlet olması dolayısıyla büyük güçlere karşı çokta fazla pazarlık gücü bulunmayan Türkiye, savaş süresince denge politikası izlemeye çalışmış bu uğurda büyük bir diplomatik mücadele vermiştir elindeki bütün olanakları seferber etmiştir. Türkiye’nin elindeki en büyük değerlerden bir tanesi, savaş sanayinde kullanılmaya elverişli yüksek cevher oranı ihtiva eden kromdu. Savaşan devletler Türk kromunu elde etmek için büyük bir mücadeleye girişmişti. Türkiye ise elinde bulundurduğu bu değeri dış politika hedefleri doğrultusunda kullanmaya çalışmıştır. Bu çalışmada Topyekûn harbin bir parçası olan İktisadi harbin Türkiye ayağında İngiltere’nin Almanya’yı Türk kromundan mahrum bırakmak girişimleri ele alınacaktır. Aynı zamanda İngiltere’nin bu mücadelede başarısız olduğu iddia edilmekte, arşiv materyalleri ve ikincil kaynakların ışığında bu başarısızlığın sebepleri incelenmektedir.

Alman Dışişleri Bakanlığı Belgelerinde Türk-Alman İttifakı Yorumları 1925-1926

Birinci Dünya Savaşı"nda Türk-Alman ittifakının kilit noktalarında görev almış olan diplomat ve subayların yayınladıkları eserler ve yorumlar 1920"li yıllardan itibaren iki ülke arasında gerçekleşen ortak yakın tarih tartışmalarının ana ekseninde yer almıştır. Birinci Dünya Savaşı"nın başlangıcında Osmanlı Devleti"nin Berlin Büyükelçisi Mahmud Muhtar Paşa"nın hatıratı ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk"ün mülakatı, makalemizin içeriğini oluşturan kaynaklardandır. Hatıratlarında, gerek Mustafa Kemal Atatürk gerekse Muhtar Paşa, Türk-Alman ittifakının dönemin askeri ve politik gelişmeleri dikkate alındığında Osmanlı için kaçınılmaz bir tercih olduğunu, fakat savaş öncesi ittifak kararının Enver Paşa tarafından tek başına verilmiş olması ve savaşın başlangıcıyla beraber-Osmanlı Devlet adamlarının onayı çervesinde-Osmanlı ordusunun kararlarının Alman askeri heyet mensupları ve generallerin tercihlerine terk edildiğininin ve ordu içerisinde alınan kararların Milli menfaatlere uygun kararlar olmadığının altını çizmektedir. İttifak tartışmalarının iki ülke basını tarafından bir siyasi polemiğe dönüştürülmesine engel olan Alman Büyükelçi Rudolf Nadolny, Türkiye ile Almanya arasında 1920"li yılların ortalarından itibaren gelişmekte olan ekonomik ilişkilerin bu tartışmalardan zarar görmemesi icin özel bir hassasiyet göstermiş ve tartışmaların daha da büyümemesi adına taraflarla yakın ve yapıcı bir diyalog kurmuştur. Makalemizin kapsamında incelenen eserlerden yola çıkarak Türk tarafindan ve Alman tarafindan ortaya atılan iddaları kuruluş aşamasında olan iki ulus devletin tarih yazımının bir parçası olarak yorumlayabiliriz.

Soğuk Savaş Sonrası Türkiye Almanya İlişkileri

021060611 Özet Avrupa Birliği'nin Fransa ile birlikte en önemli ayağını oluşturan Almanya'nın Türkiye ile ilişkilerini özellikle Soğuk Savaş sonrası sürecine kadar evvela ana hatlarıyla irdeleyerek bu çalışmanın ilk bölümleri oluşturuldu. Soğuk savaş sonrası dönemin iyi anlaşılması için Osmanlı dönemine kadar uzanan ilişkiler muhakkak bilinmesi gerekiyordu. Almanya, Türkiye için tarihi ilişkilerin ötesinde Avrupa Birliği süreci ve göçler konusunda da önemli bir yere sahiptir. Bu çalışma, sadece iki devlet arasındaki ilişkileri değil AB sürecinin de ele alınmasıylabölgesel birjeopolitik değişimin ve bu değişime geçmişin ve yarım asırdan fazla süren göçlerin etkilerini anlamaya ve anlatmaya yöneliktir. Ayrıca ekonomik ticari ilişkilere mercek tutarak entegrasyon sürecine, Avrupa da yaşayan Türk gurbetçilerin sosyal faaliyetleri ile etkileri serlevha edilmiştir. Anahtar Kelimeler:Türkiye, Almanya, Ekonomi, Göç Unsuru, Entegrasyon ALMANYA ĐLE ĐLĐŞKĐLERĐN BAŞLANGICI Osmanlı Alman ilişkilerinin tarihine bakıldığında daha ilk başta bir noktaya dikkat çekmek gerekir. Bugün Almanya dediğimiz devlet, 1871 yılında Otto von Bismarck öncülüğünde birliğini sağlamadan evvel bu coğrafyada varlığını sürdüren ve daha ziyade Avusturya'nınhimayesinde bulunan irili ufaklı birçok devletçiktenoluşuyordu. Bu devletlerin en büyüğü ise diğerdevletçikleri etrafında toplayıp birliği sağlayarakAlman Đmparatorluğu'nu kuran Prusya devleti idi.O nedenle 1871 öncesi Almanya ile ilişkilerdenbahsedildiğinde aslında söz konusu olanın Prusyaile ilişkiler olduğunu belirtmek gerekir. Coğrafi konumu itibariyle birbirine oldukçauzak ve ilgisiz gibi görünmesine karşın, Osmanlıve Prusya devletlerinin arasındaki ilişkinin başlamasıve gelişimi, aslında ortak komşu ve düşmankarşısında birlikte hareket etme zorunluluğundanileri gelmişti. Zira II. Friedrich devrinde (1740-1786) Avusturya ve Rusya'ya karşı amansız birmücadele veren ve zor durumda kalan Prusya'nın,bu devletleri arka cephelerinden sıkıştıracak birkuvvet olarak Osmanlı Devleti'ni doğal bir müttefikolarak görerek harekete geçmesi, bu ilişkilerinbaşlangıcını oluşturmuştur.

Cumhuriyet Döneminde Türkiye ile Almanya Arasındaki Silah Ticareti 1923-1945

Belleten, 2015

Turkiye ve Almanya arasinda silah ve muhimmat ticareti alaninda Osmanli doneminde kurulan iliskiler 1923’ten sonra da devam etmistir. Turkiye, bu kez daha once oldugu gibi silahlari dogrudan Almanya’dan ithal etmek yerine bu silahlari kendi ulkesinde uretebilmek icin Alman yardimlariyla fabrika yapimina yonelmistir. Diger yandan Alman silah ureticileri, Versay Anlasmasi hukumleri geregince kendi ulkelerinde yapamadiklari silah uretimini Almanya disinda yaparak kâr elde etmek istediklerinden Turkiye’yi dogal bir ortak olarak gormuslerdir. Turkiye ve Almanya arasindaki silah ticaretinin (1923-1945) ele alindigi bu calisma agirlikli olarak “Almanya Disisleri Bakanligi Politik Arsivinden” elde edilen bilgilere dayanmaktadir.