İNGİLİZ BASKISI ALTINDAKİ TÜRKLER 1918 – 1923 (original) (raw)

TÜRK ŞİİRİNDE SİNESTEZİ (1923-1960)

TÜRK ŞİİRİNDE SİNESTEZİ (1923-1960) / SYNESTHESIA IN TURKISH POETRY (1923-1960), 2023

Son iki yüz yıldır bilim ve edebiyat dünyasında gündeme gelen sinestezi, Yunancada duyuların birliği anlamına gelmektedir. Davranışçılığın ve pozitivizmin uzun dönem söz sahibi olmasından dolayı sinestezi araştırmaları beyin görüntüleme teknolojilerinin geliştiği döneme kadar durma noktasına gelmiştir. Son 40 yıllık süreçte bu teknolojilerin gelişmesiyle sinestezi araştırmaları yeni bir döneme girmiştir. Bu araştırmalar sonucunda bugün nörolojik ve dilsel sinestezinin ayrımı yapılabilmektedir. “Türk Şiirinde Sinestezi (1923-1960)” başlığını taşıyan yüksek lisans tez çalışmamız Cumhuriyet Dönemi Türk şiirinde sinestezi örneklerinin tespit edilmesi, sınıflandırılması ve incelenmesi amacını taşımaktadır. Bu amaca bağlı kalan çalışmamız literatür taraması ve içerik analizine dayanan uygulama yöntemlerinden oluşmaktadır. 15 şairin toplu şiir kitaplarından elde edilen dilsel sinestezi örnekleri, sahip olduğu aktarım yönleri esas alınarak tasnif edilmiştir. Bu tasnife göre her şair için dilsel sinestezi listesi oluşturulmuştur. Tasnif işlemi için Gülsün Nakıboğlu’nun geliştirdiği “birlikte aktarım” ve “dolaylı zincirleme aktarım” kategorileri tezimizde kullanılmıştır. Yapılan tasnif sonucunda her kategorinin sahip olduğu dilsel sinestezi örneklerinin sayısı (f) ve yüzdesi (%) şair bazında belirtilmiştir. Stephen Ullmann’ın geliştirdiği duyular hiyerarşisi ve aktarım yönü ile Alper Kumcu’nun Türkçe için geliştirdiği aktarım yönlülüğü haritası kullanılarak elde ettiğimiz dilsel sinestezi örnekleri test edilmiştir. Bu örneklerin şiirin anlam dünyasına katkısı örnek şiir ve dizeler üzerinden çözümlenmiştir. 15 şairin 777 adet dilsel sinestezi örneği geliştirdiği; kaynak alanda en sık yer alan duyunun dokunma, hedef alanda en sık yer alan duyunun işitme olduğu; aşağı duyulardan yukarı duyulara yapılan aktarımların ters yönlü aktarımlara göre daha baskın olduğu; renkli zaman birimleri şeklinde yapılandırılmış 14 adet dilsel sinestezi ifadesi bulunduğu; dokunma ve tatmadan diğer tüm duyulara aktarım yapıldığı; en yüksek sayıda dilsel sinestezi ifadesine sahip olan şairin Attila İlhan, en düşük sayıda dilsel sinestezi ifadesine sahip olan şairlerin Ece Ayhan ve Ahmet Muhip Dıranas olduğu; koklamadan diğer duyulara yapılan aktarımların sayısının en az olduğu ulaşılan sonuçlardandır. Şairlerin geliştirdiği dilsel sinestezi örnekleri sayısı aktarım yönleri esas alınarak sonuç bölümünde tablo (Tablo 4.1.) olarak gösterilmiştir. Dilsel sinestezi ifadelerinin incelenmesinin şiir çözümleme yöntemine katkı sağlayacağı belirlenmiştir. Synesthesia, which has been on the agenda in the world of science and literature for the last two hundred years, means the unity of the senses in Greek. Due to the long-term influence of behaviorism and positivism, synesthesia research has come to a standstill until the period when brain imaging technologies were developed. With the development of these technologies in the last 40 years, synesthesia research has entered a new era. As a result of these researches, the distinction of neurological and linguistic synesthesia can be made today. Our master's thesis study titled “Synesthesia in Turkish Poetry (1923-1960)” aims to identify, classify and examine examples of synesthesia in Turkish poetry of the Republican Period. Our study, which adheres to this goal, consists of application methods based on literature review and content analysis. the examples of linguistic synesthesia obtained from the collective poetry books of 15 poets have been classified based on the transfer aspects they have. According to this classification, a list of linguistic synesthesia has been created for each poet. The “co-transfer” and “indirect chain transfer” categories developed by Gülsün Nakıboglu were used in our thesis for the classification process. As a result of the classification, the number of linguistic synesthesia samples (f) and the percentage (%) of each category were indicated on the basis of the poet. The linguistic synesthesia samples we obtained were tested using the hierarchy of senses and transmission direction developed by Stephen Ullmann and the transmission directionality map developed by Alper Kumcu for Turkish. The contribution of these examples to the meaning world of poetry has been analyzed through sample poems and verses. 15 poets have developed 777 examples of linguistic synesthesia; the most common sense in the source area is touch, the most common sense in the target area is hearing; transfers from the lower senses to the upper senses are more dominant than reverse transfers; there are 14 expressions of linguistic synesthesia structured in the form of colored time units; transfers from touch and taste to all other senses are made; the poet who has the highest expression of linguistic synesthesia is Attila Ilhan, and the poets who have the lowest number of expression of linguistic synesthesia are Ece Ayhan and Ahmet Muhip Diranas.It is one of the results obtained that the number of transfers to other senses without smelling is the least. The number of examples of linguistic synesthesia developed by poets is shown as a table in the conclusion section vii (Table 10) based on the transfer aspects. It has been determined that the study of linguistic synesthesia expressions will contribute to the poetry analysis method.

ERKEN CUMHURİYET DÖNEMİ ULUS İNŞA SÜRECİNDE IRK VE IRKÇILIK (1923-1938

Özet 19. yüzyılla birlikte Batı'da ırkla ilgili düşünce ve eylemler yükselişe geçti. Bu fikirler zamanla politik ve ekonomik amaçlar içeren ideolojik bir yapı halini alarak ırkçı ve ayrılıkçı uygulamalara dönüştü. Batı emperyalist amaçlarını bilimi kullanarak meşrulaştırma telaşı içindeydi. Bu amaçla " bilimsel " antropolojik araştırma verileri kullanılarak dünya milletleri çeşitli ırk kategorileri altında tasnife tabi tutulmuştu. Bu tasnif içinde Türkler sarı ırk kategorisine dâhil edilmişti. Uygar bir toplum oluşturma ve uygar toplumlar arasında yer alma tahayyülü olan Erken Cumhuriyet yöneticileri bu durumu kabul edilemez buldu ve Batıya karşı savunmacı bir telaşla bir dizi antropolojik çalışma başlattı. Amaç Türklerin de Avrupalılar kadar medeni ve beyaz ırktan olduğunu ispatlamaktı. Romantik etkilerle elde edilen verilerle birlikte milli bilinci ve ulusal bağları güçlendirecek söylemlerle Türk tarihi yeniden şekillendirildi. Bu çalışmada öncelikle ırk ve ırkçılık kavram ve kuramlar temelinde incelenecek ardından Erken Cumhuriyet Döne-min ulus inşa sürecinde, Batı'nın Türkler hakkındaki sarı ırk suçlamalarına bilimi şiar edinerek, özellikle antropoloji ve tarih çalışmalarıyla nasıl cevap verilmeye çalışıldığı ve ırkçılığın bu savunma hareketindeki etkisi incelenecektir.

CUMHURİYET DÖNEMİNDE DENİZLİ-HONAZ'DA NÜFUS (1923-2013)

Bu çalışmada; Denizli'nin ilçelerinden biri olan Honaz'ın Cumhuriyet dönemindeki nüfusunun değişimi ve gelişimi konu edilmiştir. Çalışmanın giriş kısmında; konunun daha iyi anlaşılması amacıyla, Osmanlı'dan cumhuriyete uzanan süreçte Honaz'ın nüfus durumuna ilişkin kısaca bilgi verilmiştir. Çalışmanın esas kısmının ilk bölümünde; Atatürk ve İnönü Döneminde Honaz'ın nüfusu, değişimi ve gelişimi ortaya konulmuştur. İkinci bölümünde; Demokrat Parti'nin iktidarından Anavatan Partisi'nin iktidarına kadar olan süreçte Honaz'ın nüfusu göz önüne serilmiştir. Üçüncü bölümde; Honaz'ın 1983-2013 yılları arasındaki yani Turgut Özal-Tayyip Erdoğan dönemindeki nüfusu açıklığa kavuşturulmuştur. Çalışmanın sonuç kısmında ise; elde edilen bilgiler ve yapılan değerlendirmeler sonrasında, bir takım sonuçlar ortaya konulmuş, nüfusun tarihsel değişimine ve gelişimine yer verilmiştir.

CUMHURİYET DÖNEMİNDE TÜRKİYE'DE LİMAN VE İSKELE POLİTİKALARI (1923-1960)

Öz Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren 1960 yılına kadar Türkiye'de liman ve iskele politikaları ile bu politikaların ekonomiye olan yansımaları çalışmanın konusunu teşkil etmektedir. Konu, Cumhuriyetin ilk döneminde liman ve iskele politikaları (1923-1950); Demokrat Parti (DP) döneminde liman ve iskele politikaları (1950-1960) ile sınırlandırılarak iki dönem halinde ele alınmıştır. Türkiye'de liman ve iskele politikaları ile bu politikaların ekonomiye olan katkıları sayısal veriler ışığında değerlendirilmiştir. Çalışmanın kaynak materyalini, Cumhuriyet arşivi belgeleri, resmi yayınlardan; zabıt ceridesi, kanunlar ve tutanak dergileri, resmi gazete, istatistik yıllıkları ve ayın tarihinin yanı sıra dönemin süreli yayınları arasında bulunan ekonomi dergilerinin makaleleri oluşturmaktadır. Konu incelenirken, deniz ticaretinin geliştirilmesinde liman ve iskelelerin yaptığı katkılar göz önüne getirilerek gerekli değerlendirilmelerde bulunulmuştur. Çalışmada elde edilen sonuç şudur: Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren yabancılar tarafından yürütülen liman hizmetleri 1925 yılında Türk sermayesi ile kurulan şirketlere devredilmiştir. 1939 yılında liman hizmetlerini devletin üstlenmesiyle Devlet Limanları İşletme Umum Müdürlüğü teşkil edilmiş, bu kurum 1944 yılında Devlet Denizyolları ve Limanları İşletme Umum Müdürlüğüne dönüştürülmüştür. Ayrıca çıkarılan kanunlarla liman ve iskeleler konusunda yasal boşluklar giderilmiştir. DP döneminde ise liman ve iskelelerin iç ve dış finans kaynakları artırılıp yeniden inşa, ıslah ve genişletilme çalışmalarına girilmesi ve limanların donanımlı hale getirilmesiyle yükleme-boşaltma kapasiteleri artırılmıştır. Bu suretle Türkiye'nin dış ülkelerle yapılan deniz ticaret hacmi genişletilerek millî ekonomiye önemli katkılar sağlanmıştır.

1923 TÜRKİYE İKTİSAT KONGRESİ’NDE TÜRK KADINI

HISTORY STUDIES Uluslararası Tarih Araştırmaları Dergisi / International Journal of History, 2023

Lozan Konferansı’nın kesintiye uğradığı dönemde, yeni devletin ekonomi politikalarını tartışmak ve dünya kamuoyuna tam bağımsız bir Türkiye mesajını vermek üzere 17 Şubat-4 Mart 1923 tarihleri arasında İzmir’de ilk Türkiye İktisat Kongresi toplanmıştır. Bu çalışmanın konusu, İktisat Esaslarımız adlı doküman üzerinden Türk kadınının Türkiye İktisat Kongresi’ndeki yerini araştırmaktadır. Çalışmanın amacı, kongrede kadının nasıl ve ne şekilde yer aldığını ne ölçüde temsil edildiğini ve kongre kararları üzerinden yeni Türk Devleti’nde kadının iktisadi hayattaki yerini, iktisadi politikalarda kadına biçilen rolü dolayısıyla da kurucu kadronun düşünce dünyasında kadınının yerini tespit etmektir. Araştırma, 1923 tarihli ilk İktisat Kongresi’nde Türk kadını konusuyla sınırlandırılmıştır. Bu çalışma, kongrede ve yeni devletin iktisadi hayatında Türk kadınının yerini İktisat Esaslarımız üzerinden tarihsel kritik bir yaklaşımla nitel araştırma yöntemlerinden doküman analizi metoduyla ele alması bakımından alan yazınına katkıda bulunmayı hedeflemektedir. Kongre konuşmaları ve kararlarıyla ilgili içerikler, mesleki temsil esasına göre bütün iktisat birimlerini kapsayacak şekilde, cinsiyet ayrımı gözetilmeden, kadın-erkek bütün fertlere hitaben halkçı bir yaklaşımla ele alınmıştır. Ana doküman yanında konuyla ilgili literatür, dönemin süreli yayınları, resmi yayınlar ve arşiv belgeleri bu çalışmanın kaynakları arasındadır. Anahtar kelimeler: Türk kadını, Türkiye iktisat kongresi, iktisat esaslarımız, nitel araştırma, doküman analizi. Abstract Lozan Konferansı’nın kesintiye uğradığı dönemde, yeni devletin ekonomi politikalarını tartışmak ve dünya kamuoyuna tam bağımsız bir Türkiye mesajını vermek üzere 17 Şubat-4 Mart 1923 tarihleri arasında İzmir’de ilk Türkiye İktisat Kongresi toplanmıştır. Bu çalışmanın konusu, İktisat Esaslarımız adlı doküman üzerinden Türk kadınının Türkiye İktisat Kongresi’ndeki yerini araştırmaktadır. Çalışmanın amacı, kongrede kadının nasıl ve ne şekilde yer aldığını ne ölçüde temsil edildiğini ve kongre kararları üzerinden yeni Türk Devleti’nde kadının iktisadi hayattaki yerini, iktisadi politikalarda kadına biçilen rolü dolayısıyla da kurucu kadronun düşünce dünyasında kadınının yerini tespit etmektir. Araştırma, 1923 tarihli ilk İktisat Kongresi’nde Türk kadını konusuyla sınırlandırılmıştır. Bu çalışma, kongrede ve yeni devletin iktisadi hayatında Türk kadınının yerini İktisat Esaslarımız üzerinden tarihsel kritik bir yaklaşımla nitel araştırma yöntemlerinden doküman analizi metoduyla ele alması bakımından alan yazınına katkıda bulunmayı hedeflemektedir. Kongre konuşmaları ve kararlarıyla ilgili içerikler, mesleki temsil esasına göre bütün iktisat birimlerini kapsayacak şekilde, cinsiyet ayrımı gözetilmeden, kadın-erkek bütün fertlere hitaben halkçı bir yaklaşımla ele alınmıştır. Ana doküman yanında konuyla ilgili literatür, dönemin süreli yayınları, resmi yayınlar ve arşiv belgeleri bu çalışmanın kaynakları arasındadır. Anahtar kelimeler: Türk kadını, Türkiye iktisat kongresi, iktisat esaslarımız, nitel araştırma, doküman analizi. During the period when the Lausanne Conference was interrupted, the first Turkey Economic Congress convened in Izmir between February 17- March 4, 1923, to discuss the fiscal policies of the new state and to give a message of fully independent Turkey to the world public. The topic of this study investigates the position of Turkish women in the Turkey Economic Congress through the document entitled "İktisat Esaslarımız" (Our Principles of Economics). This study aims to determine how and in what manner women took place in the congress, to identify to what extent women represented, and to ascertain the position of women in the economic life of the new Turkish state through the resolutions of the congress and to define the role assigned to women in fiscal policies, thereby specifying the place of women in the intellectual world of the founding cadre. This research is limited to the topic of Turkish women in the first Economic Congress of 1923. This study aims to contribute to the literature by addressing the position of Turkish women in the congress and the economic life of the new state through the technique of document analysis from the qualitative research methods with a historical-critical approach as a means of "Our Principles of Economics". The contents of the congress speeches and resolutions were approached with a populist perspective, addressing both men and women without gender discrimination and covering all economic units based on professional representation principles. In addition to the main document concerned literature, periodicals of the era, official publications, and archival sources are among the resources of this study. Keywords: Turkish women, Turkey economic congress, our principles of economics, qualitative research, document analysis.

1923'TEN GÜNÜMÜZE HİTİT ARŞİVLERİ

ANKARA HACI BAYRAM VELİ ÜNİVERSİTESİ CUMHURİYETİN 100. YILINA ARMAĞAN DİZİSİ - XIV TÜRKİYE’DE TARİH VE TARİHÇİLİK, 2023

Bayram Veli Üniversitesi tarafından hazırlanan bu kitabın basım, yayım ve satış hakları Nobel Akademik Yayıncılık Eğitim Danışmanlık Tic. Ltd. Şti.ne aittir. Yayınevinin yazılı izni olmaksızın, kitabın tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve dağıtımı yapılamaz. Kitap bölümlerinin hukuki ve etik sorumlulukları yazarlarına aittir. Nobel Akademik Yayıncılık, 2011 yılından beri "tanınmış uluslararası yayınevi" statüsündedir.

1938 SONRASINDA TUNCELİ MİLLETVEKİLLERİNİN İSKANLA İLGİLİ ÇALIŞMALARI

II. Uluslararası Tunceli Dersim Sempozyumu Tunceli 20-22 Eylül 2013, 2014

Tunceli (Dersim) Osmanlı Devleti döneminden itibaren iskâna çok önem verilen bir bölgedir. Çemişgezek Sancağı oluşturulduktan sonra bu sancağa başka bölgelerden sünni Türkmenler getirilerek bu bölge Harput ve havalisinin Dersim aşiretlerine karşı savunulması amacıyla bir tampon bölge haline getirilmiştir. 1937 ve 38 Dersim harekâtlarından sonra Dersim; yasak, boşaltılmış ve serbest olmak üzere 3 bölgeye ayrılmıştır. Yasak ve boşaltılmış bölge halkları iskâna tabi tutulmuştur. Bu insanların bir kısmı Elazığ ve Erzincan gibi yakın illere göç ettirilirken, büyük bir kısmı ise iskân kanunlarıyla belirlenmiş olan çeşitli batı illerine göç ettirilmiştir. Dersim’de yaşanan felaketlerin ardından yapılan iskân faaliyetleri insanların çok büyük acılar yaşamalarına sebep olmuştur. Daha sonraki dönemlerde yasakların kalkmasıyla Tunceli’ye geri dönenler ise çok büyük bir yoksullukla karşı karşıya kalmıştır.

İNGİLİZ ULUSAL ARŞİVİ VE 20. YÜZYIL BAŞLARINDA TÜRKİYE DOSYALARI ÜZERİNE BİR BAKIŞ (1918-1920)

Archives are the most important sources of human history. Definitely, the discussions about from which point of view and how archives deal with the events have always been one of the vital issues of history philosophy and historians as well as to what extent these archives enlighten them. It’s highly important to evaluate the archives as local and foreign banks of sources while getting the rational information about the identities, social lives and points of view of the people all around the world. Although every society evaluates a past event from its own perspective, this situation should be recorded as a vital data in order to have the chance of making mutual evaluation. English Archives, probably the most important and the biggest ones in the world, serve hundreds of researchers at the same time in a quick and mechanical way in London. Archives being so fast and effective can be explained by its mechanical system which decreases the need of human interactivity nearly to zero level. Recordings of Turkish-English Affairs, started in the 16th Century, have been kept in a regular way in English Archives. Although archives have many different departments, in this declaration, the content and the perspective of archive documents related to Turkish-English affairs will be represented not only from the archives of Foreign Affairs but also from the selected archives of Air Ministery, Colony Ministery, Navy Forces, Internal Affairs, Mapping Department, Treasure Affairs and War Ministery. Lots of issues have been recorded in a detailed way in English Archives from last year's of Sultan Abdulhamit's reign to Union and Progress Community, from Tripolis War to Balkan Wars, from First World War to War of Independence. While these issues were being handled, many intelligence reports about the leading figures lived in Ottoman Empire and Turkish Republic and their characters, points of views and which powers they were supporting were also included into archives. It is amazing that apart from all these issues, English Archives also has a very important information source of mapping department in which there are numbers of prominent and serious maps, plans and overlays. It has been considered that introduction of all these documents and the information obtained from them will lead into more qualified researches in the future.