Fransız Mutfağı (original) (raw)

Osmanlı Mutfağı

Bu kitabın basım, yayım ve satış hakları Anadolu Üniversitesine aittir. "Uzaktan Öğretim" tekniğine uygun olarak hazırlanan bu kitabın bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan izin almadan kitabın tümü ya da bölümleri mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik kayıt veya başka şekillerde çoğaltılamaz, basılamaz ve dağıtılamaz.

Muğla Mutfağı

Muğla Mutfağı - Mugla Cuisine, 2014

Toplumların mutfak kültürleri yaşanılan yerin coğrafi yapısına, iklimine, toplumsal yapısını oluşturan kültürel geçmişine, dini yapısına ve benzer diğer etkenlere bağlı olarak farklılıklar gösterir. Doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine her bölgemizin, her ilimizin kendine özgü yemekleri ve mutfak kültürü bulunmaktadır. Muğla da bu illerimizden biridir. Muğla mutfağının genel yapısını sebzeler, yabani otlar, mantarlar ve meyveler, tahıl ürünleri, deniz ürünleri ve et oluşturmaktadır. Yöre mutfağında yer alan ürünler içinde zeytin, zeytinyağı ve bal ayrı bir yere sahiptir Bu kitap, İlin sunduğu söz konusu seçenekler ve olanaklar çerçevesinde oluşan yemek kültürünün tanıtılmasına ve yaşatılmasına katkı sağlamak amacıyla hazırlanmıştır. Kitapta hem Muğla geleneksel mutfağında yer alan ancak pek bilinmeyen ya da günümüzde unutulmaya yüz tutan yemeklere ve aynı yemeğin farklı tariflerine yer verilmiştir. Yaygın olan fakat başka yerlerde de yapılan ve pek fazla yöresel özellik göstermeyen yemekler ise kitaba dahil edilmemiştir. Culinary cultures of the nations are shaped by the relationship with local ecologies, its climate, its cultural background which forms the social structure, its religious structure and other similar determinants. From the east to the west and the north to the south every region and every city in our country has its unique food and culinary culture. Mugla is one of these cities. The structure of Mugla cuisine is formed by vegetables, range of herbs, mushrooms, fruit, grain products, sea food and meat. Olives, olive oil and honey have particular importance amongst the products of the region.

Türk Mutfağı ve Türk Şefleri

Özellikle aşçılık mesleğindeki genç meslektaşlarım:

Uluslararası Hatta Dünyaca Ünlü Türk Mutfağı Şefi Olup' ta Kendi Yemek Kültürünü, Kendi Mutfak Tarihini, Ait Olduğu Coğrafyanın Mutfağının Özelliklerini ve Mutfak Kültürünü, Osmanlı Saray Mutfağını, İstanbul Mutfak Kültürünün Zengin Çeşitliliğini Dahi Bilmeyen Ama "Yazılı ve Görsel basında" Mutfağımızın Tanıtımını Yaptığını Söyleyen Popüler Ama Maalesef konuya Vakıf Olmayan Bazı Türk Mutfağı Şefleri... Saygıdeğer meslektaşlarım camiamızdaki bu yabancı gıda markası ve yabancı şefler özentisine lütfen son verelim !!! Kendinizi Türk mutfağının geleceğine, mesleki geleceğimize bilgili ve bilinçli olarak iyi hazırlayınız. Size mutfağımızın ihtiyacı var... Önce yüz yıldır bize unutturmak istedikleri tarihimizi ve kendi mutfağımızı gerçek değerleri ile öğrenirsek Türk mutfağı kültürümüze ve dünyadaki tanıtımlarına daha fazla faydalı olabiliriz... Şimdi soruyorum Biz bizi bilmezsek kim bizi bilir? Biz bizi yaşatmazsak kim bizi yaşatır? Biz bizi geleceğe taşımazsak kim bizi geleceğe taşır? Biz bizi anmazsak kim bizi anar !!! Maalesef aşçılık camiasında kendi isimlerini taşıyan yemek kitabında ne yazdığını bilmeyen ve isimlerini satan Türk mutfağı şefleri var. Mutfak ve yemek kültürümüze bir bıçak gibi saplanan bu hatalar gerçek mutfak değerlerimize uzun vadede kapatılamayacak büyük yaralar açacaktır...

Fransız Varoluşçular

Cette essai est un traitement qui essaye de decouvrir la philosophie existentialiste. Essentiellement cet decouvrage ont utilisé les termes existentialiste et française. D'ailleurs les termes celle qu`on a mentionné sont celles que recevoi les autre sens accompagné par le philosphes existentialistes françaises. Cependant que cet ouvrage en train d'amorcer une discussion de philosophie et conclure à quelque chose.

Gerçek Türk Mutfağı Nedir?

Günümüzde ilgili ve ilgisiz birçok bireyin mutfağımız hakkındaki yorumları, demeçleri ve sınıflandırmaları ile yazılı ve görsel basında rastgele bir tecrübeye veya kaynağa dayanmadan tanımlamaları Türk Mutfağının doğru aşılanıp tanıtılması yönünden ciddi yanılgılara sebep olmuştur. Bu durum sektörümüze amatör veya profesyonel anlamda gönül veren meslektaşlarımızın yanlış yönlenmesine sebebiyet vermektedir. Bu durum maalesef mutfak kültürümüzde ciddi bir bilgi kirliliği ortaya çıkarmıştır. Bu karışıklığı tespit edip bilgi kirliliğini temizleyebilmek ise bir hayli zor duruma gelmiştir. "Bozuk değilse onarma" diye bir terim var. Bu duruma sebep olanlar Türk mutfağının gerçek tarihini ve zenginliğini bilmeden ''Türk mutfağını geliştiriyoruz!'' diyen şahısların ta kendileridir. Yıllar önce "gerçeğini bilmediğin bir şeyi geliştiremezsin" diye bir dip not düşmüştüm. Maalesef ki Melce'üt-tabbahin'i, Defterzade Mehmed Paşa'yı, İbn battuta 'yı ve Şirvani 'yi, Derviş Nidai 'yi, Ağdiye Risalesi'ni, Mahmut Nedim'i, Ateşbaz-ı Veli'yi, Evliya Çelebi'yi bilmeyenler mutfak kültürümüz hakkında profesör olmuşlardır… Daha 1898'de "Mahmut Nedim" bizlere mesleki açıdan diyor ki; "Batıya yönelmeyin." Mutfağımızı geliştiriyoruz diyenler ne yaptı? İtalyan, Fransız vs. mutfaklarını örnek göstererek belli başlı bilinen ürünlerimizi o mutfaklara alakasız bir şekilde entegre etmeye çalışıp ya da sunumlarını taklit etmeye çalıştılar. Yani ilk düğme bastan yanlış iliklendi… | Resmi Web Site | Instagram | Linkedin | Facebook | Google | Academia | Topuz-Kebab | @-Mail |

FRANSA'DA GOTİK MİMARİ

2021

Katedraller, mimari, estetik, işlevsel ve aynı zamanda binanın yapısal tasarımı arasındaki bağlantıların en güzel örneklerinden bazılarını temsil eder. İnşaat için kuralları başlangıcından beri Tanrı'yı kutlamak, onu birbirine bağlamak ve inananların bir araya gelmesi olmuştur. Tüm binanın estetiğine yapılan vurgu çok önemli idi. Ancak mimari elemanlar her zaman binanın statiğine uygun değildi. Daha önceki Romanesk binalara dayanan Gotik mimari, yapısal elemanların gelişimine işaret eder. Özellikle bina yüksekliği ve aynı zamanda duvarın genişliği açısından daha fazla gelişmeye izin verirler. Baskın tasarım özellikleri, Gotik binaların devasa yüksekliklere ulaşmasına izin veren dış destek sistemlerinin, çapraz tonozların ve kemerlerin kullanılmasıydı. Gotik mimarinin başlangıcının Fransa ile ilişkili olması nedeniyle, çalışma Gotik katedrallerin analizini içerir.

GALATASARAY MEKTEB-İ SULTÂNÎSİ’NİN KURULUŞUNDA FRANSIZ ETKİSİ

8. INTERNATIONAL PARIS CONGRESS ON SOCIAL SCIENCES & HUMANITIES- PROCEEDINGS BOOK, 2023

ÖZET Osmanlı gayrimüslim tebaasına yeni haklar tanıyan, Avrupa devletlerinin istekleri doğrultusunda hazırlanarak, 1856’de uygulamaya konulan Islahat Fermanı’nın ilan edilmesinin üzerinden on yıldan daha fazla bir zaman geçtiği halde Osmanlı hükümetinin yeterli adımlar atmaması sebebiyle, Fransa 22 Şubat 1867’de Osmanlı Hükümetini uyararak, Islahat Fermanı’nın ruhuna uygun hareket edilmesi talebinde bulundu. Fransa’nın talepleri arasında Osmanlı topraklarında lise seviyesinde okulların açılması tavsiyesi de vardı. Fransız eğitim sistemine uygun, İstanbul’da bir okulun açılmasıyla ilgili ilk görüşme Osmanlı Devleti’nin Paris Büyükelçisi Cemil Paşa ile Fransa Dışişleri bakanı Le Marquis de Moustier arasında oldu. Varılan mutabakat üzerine kurulacak okulun detayları İstanbul’daki Fransız elçisi De Bourée ile Sadrazam Mehmet Emin Âlî Paşa ve Hariciye Nazırı Fuat Paşa arasında karara bağlandı. Alınan karara göre, Müslüman ve gayrimüslim ayrımı gözetmeksizin, bütün dinlere mensup aile çocuklarının aynı sınıflarda eğitim alabileceği ve eğitim dili Fransızca olan orta dereceli bir okul kurulacaktı. Bu okulun kurulmasına Fransa maddi destek sağlayacaktı. Okul müdürlüğüne Fransız bir öğretmen, müdür yardımcılığına ise Müslüman bir öğretmen tayin edilecekti. Beş yıllık eğitim süresini tamamlayarak mezun olan herkes ayrım gözetmeksizin devlet hizmetinde istihdam edilecekti. Bu karar üzerine Galatasaray Mekteb-i Sultânîsinin on maddelik nizamnamesi hazırlanarak Türkçe, Fransızca, Rumca ve Ermenice olarak yayımlandı. Okulun müdürlüğüne ise üç yıllık süreyle Ernest de Salve atanarak Galatasaray Mekteb-i Sultânîsi 1 Eylül 1868’de törenle eğitime başladı. Bu bildiride Galatasaray Mekteb-i Sultânîsinin kuruluş aşamasındaki gelişmelerin bütün detayları ve hedefler mevcut kaynaklar çerçevesinde değerlendirilecektir. Özellikle, Fransa’nın Osmanlı topraklarında Fransız eğitim sistemine uygun ve Fransızca eğitim yapacak okulların açılmasının nedenleri üzerinde durulacaktır. Anahtar Kelimeler: Galatasaray Mekteb-i Sultânîsi, Gayrimüslim tebaa, Eğitim, Islahat Fermanı, Fransa