Günümüzde Orta Sınıflar ve Türkiye (original) (raw)

Türkiye'de Orta Sınıflar ve Demokratikleşme

Hakan Yılmaz. 2012. Orta Sınıflar Neyi Temsil Ediyor? In Tüsiad Görüş, No. 76, s. 29-35

Aristo’dan bu yana, genel olarak siyasal istikrarın, özel olarak da demokratik rejimin toplumsal tabanı olarak, ne yoksul, ne de zengin olan bir orta sınıfın gerekliliğinden bahsedilir. Aristo, orta sınıfın toplumsal düzenin istikrarı konusunda oynadığı role ilişkin olarak, Politika adlı eserinde, mealen, şunu söylüyor: "Bir siyasi toplulukdaki en iyi ortaklık, ortadaki kişiler aracılığıyla kurulmuş ortaklıkdır; ortadaki unsurların geniş ve diğer (alltaki ve üstteki) unsurlardan daha güçlü olduğu siyasi toplulukların iyi işleyen bir rejime sahip olma şansı yüksektir ." A.B.D.’nin dördüncü başkanı ve siyaset teorisyeni James Madison da 1792’de yazdığı bir denemede orta sınıfların merkeze çekici ve uzlaştırıcı rolünden bahsediyor . 1950’li ve 1960’lı yıllarda sosyal bilime damgasını vuran modernleşme okulunun önemli kuramcılarından Seymour Martin Lipset, 1959’da yazdığı bir makalesinde istikrarlı bir demokrasinin sosyal önkoşullarından ve bunların içinde bir orta sınıfın varlığının öneminden sözediyor . Orta sınıfların, baskıcı üst sınıflar ve teslimiyetçi alt sınıflar karşısında yeni demokrasilerin sağlamlaşmasında oynadıkları rolü anlatan daha yeni bir eser de, Daron Acemoğlu ve James A. Robinson’ın birlikte yazdıkları "Diktatörlük ve Demokrasinin Ekonomik Kökenleri"dir . Sorulması gereken soru, sosyoekonomik konum (gelir ve statü) bakımından “orta sınıf” özelliği taşıyan, kültürel tutum bakımından ise “medeni değerler”e (“civic values”) sahip bir “medeni sınıf”ın olup olmadığıdır. Böyle bir “merkezi ve medeni” topluluğun, hem Aristo’nun siyaset teorisinde, hem de 2. Dünya Savaşı sonrasında ortaya çıkan gelişme ve modernleşme teorilerinde, demokratik bir rejimin sosyokültürel altyapısını veya önkoşulunu oluşturduğunun iddia edildiğine yukarıda değinmiştik. Peki, orta sınıfın hangi değerlerinin sistemsel istikrara ve demokratik rejime katkı yapabileceği düşünülmüştür?

Neoliberal Dönemde Türkiye’de Orta Sınıfın Durumu

Although Özal frequently emphasized the middle class and he saw it as the key actor economically and politically during his political life, there is not any publication dealing with middle class in Turkey. Özal is also the person who implemented the neo-liberal economy policies after 1980 in Turkey. In this study, to analyze the presence and direction of development of the middle class in the neoliberal era in Turkey, we used General Population Census Statistics up to 2000 and occupational data after 2000 both provided by the TURKSTAT. In addition, we used the data of income distribution. According to occupation and income distribution data the middle class has expanded after 1980. To support the conclusion which is mostly opposite of the literature, we evaluated the development statistics such as per capita income and education indicators in terms of the middle class. These indicators also support the conclusion that the middle class is expanding in Turkey.

Türkiye'yi Sınıf Gerçeğiyle Anlamak

Türkiye Sınıf araştırmaları Merkezi’nin düzenlemiş olduğu ikinci sempozyum bu...Sempozyum, sınıf çalışmalarına dair konuları ve çalışmaları daha geniş kesimlerce paylaşma olanağı bulduğumuz bir ortam. TÜSAM’ın kurum olarak, üretimleri ve çalışma alanları çok fazla bilinmemektedir. Dikkat çektiği ve önemini ortaya koyduğu alanlarda gücünün yetebildiği oranda bazı çalışmalara başladı. 1 Mayıs Analizleri, Emek Hareketi Gözlem Projesi, Veri Tabanı Çalışması, Sınıf Çalışmaları Kılavuzu... Bunlar hala sürmekte olan çalışmalardır. Bunun dışında dışarıdan katılımlara açık olan atölye çalışmaları ise, belirli konular ile bu konuların çalışılmasında uygulanan yöntemlere dair deneyimleri paylaştığımız bir ortam olmakta. İki gün sürecek olan “Türkiye’yi Sınıf Gerçeği ile Anlamak” konulu bu sempozyumda; Türkiye toplumsal tarihini, dünü ve bugününü farklı boyutları ile ortaya koyan çalışmaları, tartışmaları buluşturmak ve paylaşmak istedik. Türkiye toplumsal sınıflarına dair siyaset yapma pratikleri ve deneyimleri, sanat, kültür, medya, kitlesel sporlar, vb birçok tema etrafında derinleşen bir tartışmayı bugün yeniden yapabilmenin anlamı burada ortaya konabilirse sanırım bizler ve de bu sempozyuma emeği geçen herkes amacına ulaşacaktır.

Orta Sınıflar Ne İster? Rusya ve Türkiye’de Orta Sınıflar Üzerine Bir Karşılaştırma

Sosyoloji Konferansları, 2016

Özet: Bu makale Rusya ve Türkiye'nin orta sınıflarına tarihsel oluşum süreçlerinden başlayarak farklı çerçevelerde karşılaştırmalı olarak bakmaya çalışmıştır. Rusya'da orta sınıflar son yıllarda ekonomide ve yaşam şartlarında yaşanan olumsuzluklara karşın hakim siyasal iktidara desteğini arttırmakta, önceleri olduğu gibi demokratikleşme taleplerini gündemlerine almamaktadırlar. Buna karşın Türkiye'de orta sınıf, iktidarla gerilimli bir ilişki içindeki seküler bir grup ve iktidarla Rusya'dakine benzer biçimde dayanışma içinde olan muhafazakâr grup biçiminde ayrışmıştır. İki ülkenin orta sınıfların tarihsellik anlayışlarının, geçmişten bugüne ve geleceğe yüklediği anlamların bu sınıfların tutumlarında ekonomi dışı önemli etkenler olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Abstract: This article examines Russian and Turkish middle classes in a comparative framework, from their historical formation to the present. In today's Russia, despite strains on the economic situation and living standards of the middle classes, they strongly support state power and have effectively abandoned previous demands for democratization. By contrast, the Turkish middle classes remain divided between secularists, who are in a tense relationship with the ruling party, and conservatives, who are in solidarity with the government. Divergent views of historicity and the meaning of the past for the present and future provide non-economic frameworks in which to analyze the attitudes of these two classes.

Orta sınıf ve orta sınıflar üzerine: Tanımlar

Orta sınıf veya orta sınıflar nedir? XIX'ncu yüzyıl sonrası sanayileşmeyle beraber oluşan modern dünya'da siyasi iktidarlar tarafından oluşturulmuş olan bir sınıf veya sınıflar diye tanımlayabiliriz. Bu gelişmelerin iki ayağı var: ilki toplumsal düzenin oluşmasına yardımcı olan ideolojik dolayısıyla siyasi ayağı, ikincisi de bu düzenin sürdürülmesini sağlayacak ekonomi politik ayağı. İdeolojik ayağına baktığımızda özellikle 1789 sonrası Cumhuriyet ideolojisinin sürekliliğini sağlaması için toplumsal mutabakata dayalı bir sosyal yapı gözümüze çarpar. Bu yapının araçları toplumda eşitliği sağlayarak geniş halk tabakalarında adalet duygusunu yeniden tesis etmeye yarayacak olan sermayedardan daha fazla vergi alınması ile herkese açık, kamusal laik eğitim sistemidir. Bu yapının ekonomi politik ayağı ise özellikle XX yüzyılda artan hane halkı gelirleri sayesinde toplu tüketim üzerine kuruludur. Örneğin ikinci dünya savaşı sonrası gördüğümüz 30 mutlu yılları kapsayan (1946-1976) sosyal refah devleti modelinde bu görülmektedir. 1970'li yıllardan günümüze kadar ki olan süreçte ise yine orta sınıflar hane halkları tüketimi yoluyla belirlenmektedir. Fakat bu sefer toplu tüketim artan gelirler yoluyla değil artan borçlanma sayesinde mümkün olacaktır. Gelirlerin iç tüketimi arttırmak yerine dış piyasalarla mal ve hizmet rekabetinde üretim maliyeti olarak telaki edilmesi sonucu düşük tutulacaktır. Bu bakımdan yeni orta sınıflar gelir düzeyi bakımından değil daha fazla borçlanma yoluyla tükettiği mal ve hizmetlere göre belirlenecektir. Onun için orta sınıflar ancak borçlarını ödeyebilen ve yeniden borçlanabilecek olan sınıflar olacaktır. Bunun da mümkün olabilmesi için orta sınıfa dâhil hane halklarının piyasa düzeni ile uyum ve beceri sağlayabilen bireylerden oluşması gerekmektedir. Örneğin Goux ve Morin (2012) eski sistem dedikleri Avrupa sosyal refah modeline göre orta sınıf, homojen ve hantal yapısı nedeniyle yeni orta sınıflardan ayrılır. Eski orta sınıfın hantal yapısı, kendi içinde çalışanların iş ve pozisyon değiştirmelerinin çok az olmasına dayanır. Eskinin orta sınıfında genellikle eğitim ve diploma pek aranmaz ayrıca kişiler iş güvencesine sahip olduklarından iş yerinde meslektaşlarından daha fazla başarılı olma gibi bir niyetleri olmayacaktır(Goux ve Morin, 2012: 32). Bu yazımızda orta sınıf ve/veya orta sınıflar üzerine olan tanımlardan hareket ediyoruz. Konuyu tarihte orta sınıf ve orta sınıfların tanımları ile günümüzde orta sınıfların tanımları şeklinde ikiye ayırıp inceleyeceğiz. 1. Tarihte orta sınıf ve orta sınıfların tanımları İlk olarak XIX yüzyılda tarihte orta sınıf kavramına baktığımızda olumsuz bir anlam yüklenildiğini görüyoruz. Marx'a göre orta sınıf küçük burjuvazidir. Burjuva olmaya öykünen ama hiçbir zaman olamayacağını varsaydığı örgütsüz bir güruhtur. Neden sınıf ve sınıflar dediğimizde aklımıza ilk olarak Marx gelir? Çünkü XIX yüzyılda sanayileşme ile beraber yükselen işçi sınıfının önemini ve toplumsal gücünü bize Marx ve Engels öğretmiştir. Komünist Manifesto'da işçilerin kendi sınıflarının Partisi içinde örgütlenmesini çalışanların sınıf bilinci ve siyasi mücadelesi için gerekli olarak görmüşlerdir. Neden bu sınıflar? Çünkü işçi sınıfı ve diğer sosyal sınıflar sanayileşmenin gelişmesiyle Avrupa toplumunda daha belirgin olarak ortaya çıkmışlardır. Onun için diyebiliriz ki XIX yüzyıl için en azından Marx için önemsiz olan orta sınıflarda sanayileşmenin eseridir. Diğer

Orta Sınıflar ve Modern Gettolarda Ayrıcalıklı Yaşam

Öz: Çalışmada orta sınıfların kent içindeki mekân pratikleri incelenmektedir. Çalışmada ayrıca kentlerin ortaya çıkışı, kent pratikleri, Türkiye'de orta sınıfların mekânsal tercihleri ele alınmaktadır. Günümüzde üst-orta ve orta sınıflar şehrin çeperlerinde kurulmuş uydu kentlere taşınmaktadır. Çalışmada bu uydu kentlerin internet sayfalarındaki tanıtım yazılarından, orta sınıfların yeni yaşam biçimleri anlaşılmaya çalışılacaktır. Böylece yeni toplumsal sınıflar ile mekân arasındaki ilişkinin nasıl kurgulanmış olduğu incelenmiş olacaktır.

Türkiye ve Orta Gelir Tuzağı: Eğitimin Önemi

Akdeniz Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi

Türkiye, üst orta gelir grubunda, henüz orta gelir tuzağında olmayan ancak yakın zamanda orta gelir tuzağına düşme riski altında olan bir ülkedir. Bir ülkenin yüksek gelir seviyesine çıkabilmesi günümüz dünyasında üretiminin katma değerini artırabilmesinden, teknoloji seviyesini yükseltebilmesinden ve uluslararası piyasalarda yüksek teknolojili ve katma değerli, bilgi yoğun mallarda rekabet gücü kazanabilmesinden geçmektedir. Bunların hepsinin başarılmasının anahtarı, üretim sürecinin en önemli girdisi insan kaynaklarındadır. İnsan kaynaklarının beceri seviyesi geliştirilmeden kalkınmış ülke olmak mümkün değildir. Bu makalede Türkiye'nin insan kaynaklarının eğitimi orta gelir tuzağı perspektifinden ele alınmış ve orta gelir tuzağına düşmüş ve tuzaktan kurtulmuş ülkelerin durumu ile karşılaştırılmıştır.