Türkiye'de Yerel Yönetimlerin Aileye Yönelik Sosyal Politikaları Üzerinden Bir Değerlendirme (original) (raw)
Related papers
Türkiye'de 1980 Sonrası Sosyal Politikaların Aile Üzerindeki Etkisi
Toplumsal Değişim, 2021
Sosyal politika uygulamalarının ilk örnekleri Fransız İhtilali’nin ve Sanayi Devrimi’nin beraberinde getirdiği köklü değişimlere dayanır. Dönemin konjonktürü bize özellikle kadın ve çocuk işçilerin katlanılmaz şartlarda çalıştırıldığı ve yaşamlarına bu tehlikeli koşullarda devam ettiği bir çerçeve sunar. Dolayısıyla Sanayi Devrimi ve Fransız İhtilali sonrası sosyal politikaların ilk konusunu işçilerin korunması ve yaşam şartlarının iyileştirilmesi oluşturmaktaydı. Ancak zamanla devletlerin sosyal politikaları toplumsal iyileştirmelerde kullanması ve toplumsal anlamda sosyal sorunların artmasıyla bu kapsam çeşitlenip artmıştır. Toplumun temel dinamiklerinden olan aile kurumu, devletlerin nüfus odaklı stratejiler geliştirmeye başlamasıyla beraber sosyal politikaların da odak noktalarından biri haline gelmiştir. Bu nedenle aile kurumunun değişiminde sosyal politikalardan kaynaklı bir etki söz konusudur. Türkiye’de Cumhuriyet dönemine geçişle birlikte, ilerlemenin yönü Avrupa kabul edildiği için, yasa, düzenleme ve uygulanan politikalar hissedilir bir şekilde Avrupa kökenli olmuştur. Bu strateji ile birlikte Batının belli bir süreçle edindiği kazanım ve yasaların, bu yasaların yabancısı olan Türk toplumuna aktarılması, ülkemizde aile kurumu açısından olumsuz durumlarla sonuçlanmıştır. Bu çalışmada Türkiye’de özellikle 1980 sonrası uygulanan Sosyal Politikaların, Batılılaşma ve modernleşme süreçleriyle birlikte, aile kurumu üzerinde, doğrudan veya dolaylı bir şekilde oluşturduğu değişim ve dönüşümler saptanmaya çalışılmıştır. Aile düzeyinde görülen bu değişimleri daha iyi anlamak için çalışmaya dayanak sağlayacak bazı istatistikî verilerden yararlanılmıştır.
Kamu Politikası Analizi: Türkiye'de Aile Politikaları
ULUSLARARASI AİLE SEMPOZYUMU BİLDİRİLER KİTABI, 2020
Aile, bütün toplumların en köklü ve en önemli kurumudur. Sosyal ilişkiler ilk olarak aile ortamı içinde başlamakta ve gelişmektedir. Toplumdaki önemi ve işlevinden dolayı aile, her zaman siyasetin odakları arasında yer almaktadır. Özellikle son dönemlerde siyasal iktidarların hem aile kurumunu kontrol altına almak ve kendi siyasal anlayışına uygun bir hale getirmek hem de ailenin sorunlarına çözümler geliştirmek ve aileyi korumak amacıyla aile politikaları ve diğer sosyal politikalara önem verdiği görülmektedir. Dolayısıyla aile siyasetin ve devletin toplumdaki ilgi odağı haline gelmiş ve uygulanan politikalar yoluyla devlet müdahalesine maruz kalmıştır. Kimi zaman hükümetlerin ideolojilerin baskılarına uğramış, kimi zaman ise güçlenmiş ve muhafaza edilmiştir. Bu bağlamda aile kurumu siyasette her dönem farklı şekilde algılanmıştır. Özellikle 2000’li yıllardan itibaren aile bir bütün olarak kabul edilmiş ve politikalar buna göre şekillenmiştir. Toplumun en önemli parçalarından olan aileye yönelik hizmetlerin önemi her geçen gün artmaktadır. Artan toplumsal sorunlar, aile sorunlarının çözümüne yönelik sosyal politikalar üretilmesinin ve uygulanmasının gerekliliğini ortaya koymaktadır. Sosyal politikaların temelinde toplumun riskler karşısında refahının ve güvenliğinin sağlanması vardır. Devlet ile toplum arasındaki ilişki de bu risklerin yönetimi sürecinde gelişmektedir. Bu çalışmada, ülkemizde aileye yönelik geliştirilen politikalar, bu amaca hizmet vermek üzere kurulan kurumlar ve bu kurumların politikalarının ailenin bekasına etkileri değerlendirilmiştir. Çalışma nitel araştırma olup literatür taramasına dayanmaktadır. Ayrıca bu değerlendirme kapsamında politikalar süreç modeline göre analiz edilerek politika yapım sürecinin aktörlerine bir takım öneriler de sunularak tartışılmıştır.
Sosyal Politika Bakış Açısı İle Sürdürülebilir Toplum Sağlığı İçin Ebeveynlerin Aşı Kararları
2019
Healthy individuals are necessary for a healthy society. The first health practice that occurs after the pregnancy and the birth of the child, the first stage of the birth process, is the vaccine. There are changing decisions and practices regarding vaccination and vaccination in recent years. Parental decisions are the main subject of the study on the acceptance of antivaccination. From the perspective of social policies, children are included in disadvantaged groups. Decisions regarding the child are made by the parents. At this point, social media tools and publications are the factors that influence parental decisions about vaccination as in many other subjects in recent years. Parental decisions regarding the vaccination of children are directed as anti-vaccination. In the study, in protecting the social future as healthy vaccination and immunization through vaccination. The issue was primarily considered as the decision-making rights of the families over their children. Both the protective policies of the state and the current contradictory situations were examined and solutions were proposed.
Türkiye'de Yerel Yönetimler ve Sosyal Politikaları: Kaynaklar Yeterli Mi?
TÜRKİYE’DE SOSYAL POLİTİKA AKTÖRLERİ: Zemin ve Uygulama, 2017
Küreselleşme süreci ile birlikte neo-liberal ekonomi politiğin üretim, tüketim ve yönetim biçimlerini derinden etkilediği görülmektedir. Özellikle sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçiş sürecini belirleyen dinamikler, kamu yönetimi sistemlerini de gelenekten yeni paradigmaların arayışına doğru yönlendirmiştir. Yeni kamu yönetimi yaklaşımında, (bürokratik yapı ve işleyişteki reformlarla birlikte) özel sektörün piyasa kuralları ve koşullarında sahip olduğu araç, teknik ve yöntemleri kamunun uygulama çabası görülmektedir. Bu süreçte kamu hizmetlerinin özel sektör işletmeciliği mantığı ile yeniden yapılandırılması gündeme gelmiş, kamusal hizmetlerin yönetişim anlayışı ile üretim ve dağıtımı noktasında yerel yönetimlere, iktisadi teşebbüslere, özel sektöre ve sivil kesime kaydırılması söz konusu olmuştur. Türkiye’de ise 2000’li yıllar itibariyle kamu yönetiminde yeniden yapılanma süreci etkisini göstermiş, mahalli idarelerin hukuki, mali ve yönetsel güç, yetki ve sorumlulukları artırılmıştır. Kamu hizmetlerinin sunumunda ve sosyal politikaların uygulanmasında yerelin tercihi; demokrasinin güçlenmesini, hizmetlerin etkin ve verimli sonuçlarla sunulmasını, ihtiyaç ve taleplerin yerinden tespitini ve küreselleşmenin beraberinde getirdiği olumsuz etkilere daha hızlı müdahale edilebilmesini sağlamaktadır. Diğer yandan nüfusun % 77,8’i büyükşehir olmak üzere %94’ünün belediyelerde yaşadığı dikkate alındığında kamusal hizmetlerin ve sosyal politikaların yerel yönetim birimlerince sunumu daha etkin ve verimli olacaktır. Bu bağlamda çalışmada Türkiye’de yerel yönetimlerin sosyal politikaları konu edinerek, kamu yönetimi ve sosyal politikalarda yaşanan “dönüşüm”, “gelinen nokta” ve “doğru bilinen yanlışlar” tahlil edilmeye çalışılmaktadır.
Bu çalışmada temel amaç ülkemizdeki sosyal politika anlayışının geçirdiği dönüşüm ve değişimleri ele almaktır. Sosyal politikanın temelinde bireylerin temel ihtiyaçlarının karşılanması, eşitsizliğin, adaletsizliğin ve yoksulluğun giderilmesi gibi pek çok amaç yatmaktadır. Sosyal politika daha yaşanabilir bir toplumsal yapıyı hedeflemektedir. Bu bağlamda, çalışmada Türkiye’deki sosyal politika anlayışı ele alınmış ve yenilikçi bir sosyal politika anlayışının geliştirilebilmesi konusunda neler yapılabileceğine dair öneriler sunulmuştur.
“BAŞKA” AİLELER VARDIR ÇALIŞTAYI, 2021
Bu çalıştayın yapılış amacı aileye dair dar ve kısıtlayıcı söylemi kırmak, daha kapsayıcı tartışmaları gerçekleştirmek ve 'başka' aile tahayyüllerinin olanağı üzerine konuşmaktı. Yüksek katılımla ve oldukça zengin bir programla gerçekleştirilen çalıştayın sonunda, tüm paylaşımların bir de yazılı olarak kalıcı hale getirilmesinde karar kıldık. Böylece yaygın söylemdeki tektipleştirici aile anlayışı bazı tartışmaların gerçekleştirilmesi önünde önemli bir engel teşkil etse de aile üzerine insan hakları savunuculuğu ile dayanışma temelinde ve bilimsel alanda gerçekleşen çok değerli tartışmaları kayıt altına almak istedik. Bu kitabın, ideal aile tanımının darlığının, heteronormatif ve ataerkil değerler üstüne kurulmuş yapısının sorgulamaya açıldığı ve aileye dair alternatif tanımlar, yapılar, deneyimler ve ilişkiler üzerine düşünüldüğü bir alanın da mümkünlüğüne işaret ettiğini düşünüyoruz. Bu tür çalışmaların gelecek günlerde çoğalmasını, yaygınlaşmasını ve bizleri bir araya getirmesini umarak elinizdeki bu kitabın buna vesile olmasını dileriz.
Karadeniz Sosyal Bilimler Dergisi, 2020
Çocuklar, çocuk olmasından dolayı özel olarak birtakım haklara sahiptir. Bu haklar farklı belgelerde ifade edilmekle birlikte, çocuk hakları konusunda en temel belge 20 Kasım 1989 tarihinde benimsenerek 14 Eylül 1990 tarihinde yürürlük kazanan "Çocuk Haklarına Dair Birleşmiş Milletler Sözleşmesi"dir. Çocuğun sağlıklı bir birey olarak gelişmesine odaklanan bu Sözleşme'de; ayrımcılık yasağı, yaşama ve gelişme, yararına öncelik tanıma, görüşleri dikkate alma ve katılım sağlama ilkeleri benimsenmektedir. Benimsenen ilkeler çerçevesinde toplumun hassas bir tarafını oluşturan çocukların olumsuzluklarla karşılaşmaması ve yaşam kalitesinin sağlanması adına, kamu yönetimi içinde ayrı örgütlenmelere ve politikalara ihtiyaç duyulmaktadır. Yukarıda ifade edilenler kapsamında bu çalışmada çocuklarla ilgili göstergelerde öne çıkan ülkelerde (Norveç, İsveç, Hollanda, İzlanda, Belçika ve Portekiz) nasıl bir örgütsel yapının geçerli olduğu ve hangi tür politikaların öne çıktığı inceleme konusu yapılmaktadır. Gerçekleştirilen incelemede çocuğa yönelik örgütlenmede, ülkelerin yönetim yapı ve kültürlerinin etkili olduğu, çocuk istismarını kapsayan çocuk koruma konusunda merkezi yönetimin öne çıktığı tespit edilmektedir. Yerel yönetimlerin ise merkezi yönetimi tamamlayacak şekilde çocuk koruma konusunda bazı görevler üstlenmekle birlikte daha çok eğitim, çocuk refahı ve sosyal hizmetler alanında öne çıktığı anlaşılmaktadır. Ayrıca ilgili ülkelerde çocuklar ağırlıklı olarak sağlık ve sosyal hizmetler sistemi kapsamında ele alınmakla birlikte aile odaklı (katılım ve ilişki kurma esasına dayalı) yaklaşımların da önem kazandığı görülmektedir.
Türki̇ye’De Yaşlilara Yöneli̇k Sosyal Poli̇ti̇kalar Üzeri̇ne Bi̇r İnceleme
2019
Insan yasami birbirini takip eden sureclerden meydana gelmektedir. Insan dunyaya geldikten sonra zaman icerisinde kisilik kazanir, sosyallesir, etkilesim icerisinde bulunarak kendini gelistirir ve en sonunda yaslanarak bu sureci tamamlar. Yaslilik toplumsal acidan kabul edilmesi gereken bir kavramdir. Yaslilik kavrami sadece insanlarda fizyolojik degisimler ortaya cikaran bir olay olmayip ayni zamanda toplumun genel yapisini da etkileyen asamali bir degisim surecidir. Yaslilikla beraber birtakim sorunlar bireyin kendisinde ve toplumun genelinde ortaya cikmaya baslar. Bu sorunlarin ortadan kaldirilmasi veya en az seviyeye indirilmesi icin yaslilara yonelik uygulanan sosyal politikalar onem kazanmaya baslamistir. Dunya nufusu yaslanmakta olup bu durum Turkiye’yi de etkilemektedir. Turkiye’de yaslilara yonelik sosyal politika uygulamalarinda degisim sureci yasanmaktadir. Bu calismada Turkiye’de yaslilara yonelik sosyal politikalar incelenmistir. Arastirmada ilk olarak kavramsal ve sosy...
Karşılaştırmalı Bir Perspektiften Türkiye’de Aile Politikaları
Politika Notu, 2018
Türkiye’de değişen toplumsal koşullar ile birlikte son on yılda aileye yönelik ilgi artmış; aile ile ilgili sorunlar daha fazla konuşulmaya başlanmıştır. Somut demografik veriler ve saha araştırmaları neticesinde devlet, aileyi destekleyici politikalar üretmekte ve böylece kamu harcamalarında aileye ayrılan pay yükselmektedir. Cumhuriyet’in kuruluşundan 2000’li yıllara kadar süren siyasi istikrarsızlıklar ve iktisadi buhranlar nedeniyle Türkiye’de aile politikalarında süreklilik ve bütüncüllük arz eden bir yapılanma sağlanamamıştır. Aile politikalarındaki bu parçalı yapı, 2000 sonrası gerek ülke içi gerekse küresel düzeyde yaşanan değişimlerle birlikte daha planlı, istikrarlı ve kalıcı olması hedeflenen politikalara yerini bırakmıştır. 2011’de Aile ve Sosyal Politika Bakanlığı’nın kurulması ile bütünlüklü olarak gerçekleşmesi hedeflenen politikalar, refah dağıtımının diğer aktörlerini de sürecin içine taşımayı hedeflemiştir. 2015 yılında açıklanan Ailenin ve Dinamik Nüfus Yapısının Korunması Programı ile birlikte devlet temelde ailenin korunması, dinamik nüfus yapısının korunması ve iş-aile yaşamının uyumlaştırılması yönünde bir eylem planı hazırlamıştır. Son dönemde aileye yönelik hizmetlerin yaygınlaştırılması Türkiye’de aile politikaları açısından oldukça önemli gelişmelerdir. Yapılan düzenlemelerin başarısı ya da eksiklikleri ise araştırmalar ve veriler ile daha sağlıklı değerlendirilebilecektir. Bu çalışma ile sosyal refahı arttırma amacı taşıyan politikaların, refah rejimlerinde nasıl olduğu, hangi bileşenlerle birlikte değerlendirildiği ve uygulama sonuçlarının yansımaları incelenecektir. Refah rejimlerinin aile politikalarının temel izlencesi hakkında karşılaştırılabilir somut veriler elde etmek için aileyi konumlandıran yasal düzenlemelerin yanı sıra izin politikaları, bakım hizmetleri, nakit ve vergi avantajları karşılaştırmalı olarak incelenecektir. Bu bağlamda Türkiye’de aile politikaları, farklı refah rejimlerinden seçilen ülkelerle karşılaştırmalı olarak değerlendirilecektir. Diğer refah devletleri ile benzeşen, ayrışan ve yetersiz kalan yönlerine bakılarak Türkiye’nin içerisinde bulunduğu konum analiz edilecektir.