Osmanlılarda Kardeş Katli Meselesine Yeni ve Farklı Bir Yaklaşım (original) (raw)

Osmanlı'da Kardeş Katli

The governments in which administration belongs to a family's members, one of the spoiling components of the government's peace and regime is the existence of dynasty members who try to get or have the possibility of getting the government's power. Monarchs of the Dynasty administration, which was seen in the history of China, Turk, Russian, Persian, Byzantium and Arabian governments, preferred to assassinate the dynasty members who were seen as direct threats or possible threats to their government's power many times. As in many governments, the Ottoman monarchs applied the same precaution many times and events of killing into the dynasty were happened as a result of the desire of preservation of the government's power or taking it, the wish of protection of regulation, the effects of the exterior focuses on the dynasty's members, palace intrigues, army's influence… The main affect which revealed these reasons is that the system of Ottoman Sultanate inheritance isn't tied to a certain base. To killing dynasty members, Sultans many times consulted to scholars (ulama). The killing of dynasty members, apart from few exceptions, was done by manual strangling with a silk cord a conjoint tradition of Turk-Mongol. The funerals of the murdered members of the dynasty, depending on the reasons for the murder, were usually bestowed in great dilingence. Killing of dynasty members, many times met by sadness by Sultan and by various classes, even this sadness has become rage. Murdering of rebellious dynasty members lean on the Sheri'a (Islamic law), on the other hand slaying of innocent dynasty members depend on customary law. In the course of time, the changes which happened in the inheritance system and the reaction of some classes to the killing into the dynasty supplied this application to come an end.

Türklerde Hakimiyet Telakkisi ve Osmanlı'da Kardeş Katli Meselesi

Akademik Tarih ve Araştırmalar Dergisi , 2022

İnsanoğlu yerleşik yaşama geçmesi ile bireysel yaşamlarını toplumsal olarak düzenlemeye başlamıştır. Bunun oluşturduğu nedenlerle toplumsal yaşamı ve doğa ile ilişkisinden ortaya çıkan değerleri, yaşamsal ve sürdürülebilirlik yönelimiyle anlamlandırma gereksinimi duymuştur. Topluluk haline gelen Türklerde en önemli değer inanç olmuştur. Medeniyet kurma imkanına sahip olan değerler bütünü, kadim bir devlet anlayışını oluşturmuştur. Bu köklü medeniyete sahip olan Türkler, devlet yönetim erkini ilahi bir güç olarak nitelemiştir. Türklerde hakimiyet bilinci ve devlet temayülleri, kadim öğretilerin inşası sebebiyle değişmesi ve/veya dönüşmesi hiçbir zaman tesadüfi olmamıştır. Cihan’a hükmetme arzusuyla mücadele vermiş olan Türkler, hiçbir zaman devletsiz kalmamış ve kurulan kutsal devlet yapısıyla devamlılığını tesis etmiştir. Türkler, hükümdarlarına tüm yetkilerin Tanrı tarafından verildiği düşünülen ‘Kut’ anlayışını da benimsemiştir.

“Osmanlı Hanedanında Kardeş Katli, yahut Aile İçi Rekabeti Ortadan Kaldırmanın Gerekçeleri ve Yolları”

EN (/k24/kategori/english) EDİTÖRDEN (/k24/kategori/editorden) DOSYA (/k24/kategori/dosya) KRİTİK (/k24/kategori/kritik) SÖYLEŞİ PORTRE (/k24/kategori/portre) EVVEL ZAMAN (/k24/kategori/evvel-zaman) KİTAPLAR (/k24/kitap) HER ŞEY (/k24/kategori/her-sey) HABERLER (/k24/kategori/haberler) TADIMLIK SORUŞTURMA (/k24/kategori/sorusturma) Osmanlı hanedanında kardeş katli yahut aile içi rekabeti ortadan kaldırmanın gerekçeleri ve yolları Avrupa hanedanlarının süreklilik sorunları Osmanlılardan pek farklı değildi: Hükümdarın erkek çocuklarından sadece birinin tahta çıkacak olması, doğal olarak kardeşler arasında rekabete yol açıyordu...

Kardeşlik Olgusunun Yeni Ahit’teki İzdüşümü

Ortadoğu ve göç, 2023

İntihal / Plagiarism: Bu makale, en az iki hakem tarafından incelendi ve intihal içermediği teyit edildi. / This article has been reviewed by at least two referees and checked via a plagiarism detector.

Karakoyunlu ve Akkoyunlu Devletlerinde Benzer ve Farklı Yönleriyle Hanedan Üyelerinin Katli Meselesi

3rd INTERNATIONAL 5 OCAK SOCIAL and HUMANITIES SCIENCES CONGRESS, 2022

Şehzade katli hususundaki çalışmalar çoğunlukla Batı tarihçiliğinin de ilgi ve etkisiyle daha çok Osmanlı dönemi üzerine yoğunlaşsa da aslında hanedan mensuplarının taht uğruna, saltanatta hak iddiasında bulunmaları nedeniyle birbirlerini öldürmeleri hem İslamiyet öncesi dönemde hem de Türk-İslam devletlerinde hatta beylikler bünyesinde dahi yaşanmıştır. Bu durumun temel nedeni Türklerdeki kut olgusu ve bu anlayışın babadan oğula olacak şekilde kan yoluyla intikal ettiğine inanılmasıdır. Böylece saltanat davasında eşit haklara sahip olan hanedanın her bir üyesi, taht uğruna kıran kırana bir mücadele içine girmiş, bu uğurda aile üyelerini katlettikleri gibi kendi canlarından da olmuşlardır. Karakoyunlu ve Akkoyunlu devletlerinde de tıpkı diğer Türk devletlerinde olduğu gibi hanedan içi katl vakalarının yaşandığı tespit edilmiştir. Bu vakalar çoğunlukla, isyan eden şehzade üyelerinin hükümdar tarafından öldürüldüğü ya da isyancı hanedan üyeleri tarafından öldürülen hükümdarlar şeklinde görülmektedir. Bunun dışında bazen de hanedan üyeleri birbirlerinin yönetim yerlerini makam ve mevki statülerini elde etmek için bulundukları yönetim yerlerini gasp ederek birbirlerini öldürmüştür. Birçok alanda gerçekleşen bu hadiselerin dışında ayrıca erkek hanedan üyeleri haricinde oldukça az bir sayıyı teşkil etse bile Karakoyunlularda kadın hanedan üyelerinin de siyaseten katle kurban gittikleri görülmüştür. Buna nazaran Akkoyunlu Devleti'nde kadın hanedan üyelerinin hiçbirinin katledilmediği görülmekle birlikte Sultan Yakub Mirza'nın annesi Selçukşah Begüm'ün ölümü konusundaki bazı söylemler bu hususu şaibeli bırakmaktadır. Bu çalışma ile, Karakoyunlu ve Akkoyunlu devletlerinde yaşanmış hanedan içi bu hadiselerin gelişimi, adı geçen devletlerde cereyan eden hanedan içi katl vakalarının birbiriyle ortak yönleri ve birbirinden farklılaşan, ayrışan yönleri incelemiş olup ayrıca zaman zaman hem İslamiyet öncesi dönemdeki Türk devletlerinde yaşanan hanedan içi katl hadiseleriyle hem de Osmanlı döneminde gerçekleşmiş olan hanedan üyelerinin birbirini katl etmesi süreci ve örnekleriyle birlikte ele alınarak, mukayese ve yorumlamaya çalışılacaktır.

Masonlukla Bağlantılı Karındeşen Jack Olayı - II

www.masonpedia.com, 2016

Karındeşen Jack (Jack the Ripper), 1888'de Londra'nın Whitechapel bölgesinde beş kadını vahşice katleden ünlü bir seri katildi. Kimliği uzun yıllar boyunca belirsiz kaldı ve pek çok kişi suçun faili olarak öne sürüldü. 126 yıl sonra, DNA uzmanı Dr. Jari Louhelainen, cinayet mahallinde bulunan bir şal üzerindeki DNA testi sonuçlarına dayanarak katilin Polonya kökenli berber Aaron Kosminski olduğunu açıkladı. Kosminski, Scotland Yard tarafından o dönem sorgulanan şüphelilerden biriydi, fakat delil yetersizliği nedeniyle mahkûm edilmemişti. Karındeşen Jack’ın kurbanları genellikle gece çalışan ve boğazları kesildikten sonra karınları deşilen kadınlardı. Kurbanlardan bazılarının iç organlarının alınması, katilin cerrahi veya anatomik bilgiye sahip olabileceği şüphesini uyandırdı. Bugüne kadar birçok uzman, cinayetlerin bir kısmının başka kişilere ait olabileceğini düşündü; bazı uzmanlar ise olayları tek bir katile bağlamayı tercih etti. Whitechapel cinayetleri arasında, 11 tanesi resmi olarak kaydedilse de başka bazı cinayetlerin de Karındeşen Jack ile bağlantılı olabileceği düşünülmüştür. 2000’den fazla kişi sorgulanmıştır. Dönemin bazı gönüllü halk grupları da şüpheli gördükleri kişileri takip etmişlerdir. Ancak deliller yetersiz kalmış, kapsamlı bir araştırmaya rağmen cinayetlerin failleri tespit edilememiştir. Karındeşen cinayetleri, sansasyonel basının ilk örneklerinden sayılmaktadır. Gazeteler, dedektiflerin açıklama yapmadığı durumlarda tahminler ve spekülasyonlar yayımlamıştır. Katilin kimliği hakkında çok sayıda şüpheli öne sürülse de Jack’ın kim olduğu hiçbir zaman kesin olarak belirlenememiştir.