"Osmanlı Romanlarının İktisadî Yapısına Dair Bir İnceleme: Uzunköprü Şehri Şehsuvarbey Mahallesi Örneği" (original) (raw)

Adil Yakuboğlu'nun "Uluğbey'in Hazinesi" Romanında Tarikatlar ve Faaliyetleri

2012

Adil Yakuboğlu from the writers of Contemporary Uzbek Literature is among one of the greatest writers of Turkish Literature World. The writer has two historical novels titled " Köhne Dünya " (Old Fashioned World) and " Uluğbey'in Hazinesi " (The Treasure of Uluğbey). Köhne Dünya tells stories of the lives of Biruni and Ġbni-i Sina, who are the two greatest scholars of Central Asia. The novel " Uluğbey'in Hazinesi " expresses political conspirations and power struggles in the time of Uluğbey. The work criticizes corrupted religious institutions and so-called religious people. Our statement deals with the sects of that time and their activities in a way they were reflected to the novel " Uluğbey'in Hazinesi " of Adil Yakuboğlu and examines the damages of theses sects to Turkish society of Central Asia.

"18. Yüzyıl Osmanlı Taşra Yönetim Düzeni Açısından Hudâvendigâr Sancağı'nda Yaşayan Vakıf Reayası Yörükler"

ÖZET Bu makalede 18. yüzyılda Hudâvendigâr Sancağı'nda yaşayan vakıf reayası Yörüklerin taşra yönetim düzeni içindeki konumları analiz edilmeye çalışılmıştır. Yapılan araştırmada sancaktaki Yörük nüfusun büyük bir kısmının vakıf reayası olduğu ve malikâne-mukataa sistemi içinde yer aldıkları tespit edilmiştir. Bu yapılanma ve onları yerleşik reayadan ayıran konargöçer kimlikleri hukukî, idarî ve dolayısıyla malî olarak içinde bulundukları yönetim düzeninin de belirleyicisi olmuştur. Makalede hem bu düzenin teorik yapısı hem de pratikte Yörük cemaatleri açısından nasıl işlediği ele alınmıştır. Öncelikle sancaktaki Yörük grupları ve yaşam alanlarının tespiti ile onlar üzerinde idarî yetkileri tasarruf edenlerin tanımlanması gerekmiştir. Bu alt başlıklardan sonra Yörükler ve taşradaki görevliler arasında temelde " serbestiyyet statüsü " etrafında şekillenen ilişkiler incelenmiştir. Çalışmanın başlıca kaynağını ise 18. yüzyıl Bursa Kadı Sicilleri içinde, sancak genelinde yaşayan Selâtin ve Haremeyn-i Şerifeyn Evkafı Reayasıyla ilgili kayıtların toplandığı defterler oluşturmaktadır.

Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun Ankara Romanı Üzerinden Başkent’te Cumhuriyet Dönemi Konut Mimarisini Okumak

DergiPark (Istanbul University), 2022

Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun "Ankara" romanı, Cumhuriyet Dönemi Ankarasını anlatmak bakımından kaynak niteliğindedir. Çünkü romanlar, anlattıkları döneme dair izler taşırlar. Yazarın gözlemleri, anıları ve öngörüleri üzerinden şekillenen bu yapıt; mekânı kendi disiplininden taşırarak ona mimari bir perspektif ile bakılmasına yardımcı olurken dönemin mimari mekânları hakkındaki betimlemeler ile o günün koşullarını yansıtmaktadır. Bu bağlamda çalışma; dönemin sosyal, siyasi ve ekonomik gelişmelerini mimarlık alanından bir bakışla sunmaktadır. Ankara'da Cumhuriyet Dönemi Mimarisi, Ankara'nın başkent olarak seçilmesi ile başladığından; döneme ait mimari tespitlerin malzeme ölçeğinden kent ölçeğine kadar çok geniş bir ölçüde ele alındığı ifade edilebilir. Kentsel planlama ve kamusal yapılanma ile başlayan sürecin önemli bir parçasını da konutlar oluşturmaktadır. Bu çalışmanın amacı, dönemin konut mimarisinin anlaşılması için bir edebi kaynağa başvurarak kent ve dönem mimarisine dair bilgi edinmektir. Romandaki dönemlerin tarih yazımındaki eşzamanlı karşılıkları, literatürdeki veriler aracılığı ile doğrulanmıştır. Bu sayede "kurmaca" bir metin olan "roman", tarihsel anlamda bir kaynak olma özelliği kazanmıştır.

Osmanlı Klasik Dönem Ankara'sında Kurulan Ümera Vakıflarının Ekonomik Potansiyeli: Mahmud Paşa Vakıfları Örneği

XVI. Türk Tarih Kongresi Bildirileri , 2010

Günümüz sosyal tarih araştırmaları için arşiv ve kütüphane kaynakları yeni veriler elde etmemizi kolaylaştırmaktadır. Bu kaynak koleksiyonları sayesinde Osmanlı şehirlerindeki kurumların idarî ve sosyal yapıları ile ilgili mevcut bilgilerimiz de hızla artmaktadır. Burada yapılmak istenen arşiv ve defter koleksiyonlarından hareketle Ankara kazasında kurulan ümerâ vakıflarının iktisadî faaliyetlerinin işlenmesi ve yorumlanmasını içermektedir. Elimizdeki belgeler sayesinde Ankara'daki ümerâ vakıflarının hem gelir ve giderleri açısından, hem de tesis edilen eserlerin tarihî geçmişi hakkında yeni bilgilere ulaşmak mümkün gözükmektedir. Çünkü, Ankara'da kurulan vakıflar göz önüne alındığında, XV. yüzyılda şehirde başlayan ve devam eden bir yeni tesisleşme döneminin yaşandığı dikkat çekmektedir. Dolayısıyla Osmanlı klasik dönem şehirciliğinin mahiyeti, işleyişi ve gerçekleştirdiği hedefleri açısından bakıldığında bu tesisleşmenin, çeşitli arzuları yerine getirmek üzere programa alındığı kesindir. Osmanlı klasik döneminde şehirlerde yeni binaların yapılmasını destekleyenler genellikle askerî sınıf üyeleri, padişahlar ve diğer hanedan mensuplarıdır. Ankara kaza merkezinde kurulan büyük vakıf binalarının arkasında da temel olarak Osmanlı ümerâsı(ehl-i örf) olarak ifade edilen devlet yöneticilerinin olduğu bir gerçektir. Osmanlı devlet yöneticileri Ankara ve civar bölgelerde yetiştirilen tiftik keçilerinin yünlerinden üretilen sof ürünlerinin satıldığı, şehir merkezindeki vakıf binalarını tesis ettirmişlerdir. Dolayısıyla şehir merkezinde " Yukarı Yüz " olarak ifade edilen bölgenin yeni binalarla şekillenmesi yani çarşı, sokak ve binaları ile belirgin hale gelmesinde ümerâ vakıfları ön plandadır. Ümerânın kurduğu bu vakıfların hangi ihtiyaçlarla oluşturulduğu, vâkıfın kendi hayrâtını ayakta tutabilmek için ne tür akarlara ihtiyaç duyduğu soruları da burada cevaplanacaktır. Böylece Osmanlı klasik dönem Ankara'sının hem yenilenmesi ve hem de geliştirilmesinin bilinçli olarak ümerâ vakıfları tarafından sağlandığı tezi vurgulanmış olacaktır.

Ekonomi-Politik Yönleriyle Karşılaştırmalı Roman Analizi: Gazap Üzümleri, Demirciler Çarşısı Cinayeti ve Yusufçuk Yusuf

2021

Toplumsal gerçekliğin çözümlenmesini, tarihsel-toplumsal dönüşümlerin bireylerde yarattığı etkiler üzerinden ele alan romanlar edebiyat sosyolojisinde önemli bir yer tutmaktadır. Bu etkilerin neredeyse tüm boyutlarıyla irdelenmesi, ilgili romanların ve yazarlarının çok daha özgün ve değerli bir konuma yerleşmesine sebep olmaktadır. Tarihsel-toplumsal dönüşümlerin her bir coğrafyada kendine içkin farklı koşullarda açığa çıkması, o romanların evrensel niteliğinden ödün verildiği sonucunu doğurmamaktadır. Her ne kadar coğrafyalar farklı olsa da bu romanların okurda hissettirdiği temel şey, insanların sosyo-ekonomik ve politik yapıyla olan etkileşiminin gücüdür. Bu gücü aktarmak, her zaman için toplumsal yapı ile birey arasındaki belirleyen-belirlenen şeklindeki tek taraflı bir ilişkiden çıkmakla alakalıdır. Ancak ve ancak bu gerçekleştiğinde insanların toplumsal yapı üzerindeki değişim iradesini nasıl ifade ettikleri anlaşılabilmektedir. Bu iradeyi edebiyat sosyolojisinde en güçlü şekilde ortaya çıkaran yazarların başında John Steinbeck ve Yaşar Kemal gelmektedir. Birbirinden oldukça uzak coğrafyalarda benzer temalarda buluşan her iki yazar da üretim ilişkilerindeki dönüşümleri ve bu dönüşümlerin bireyler üzerindeki sonuçlarını, onların değişim iradesine olan inancıyla çevreleyerek vermektedirler. Steinbeck, Gazap Üzümleri'nde Kaliforniya'da kapitalistleşmenin etkilerini Joad ailesi üzerinden ortaya koyarken Yaşar Kemal, Demirciler Çarşısı Cinayeti ve Yusufçuk Yusuf romanlarında Derviş ve Mustafa karakterleriyle aynı yöntemi Çukurova için geçerli kılmaktadır. Toplumsal dönüşüme dair umut ise Peder Casy, Arzuhalci Ali ve Demirci Mustafa üzerinden vurgulanmaktadır. Tüm bunlardan hareketle bu çalışmada, Steinbeck'in Gazap Üzümleri ile Yaşar Kemal'in Akçasazın Ağaları'nın iki cildini oluşturan Demirciler Çarşısı Cinayeti ve Yusufçuk Yusuf romanları ekonomipolitik yönleriyle karşılaştırılarak incelenmektedir. Bu karşılaştırma, üretim ilişkilerindeki dönüşümlerin toplumsal ve kültürel sonuçlarını ortaya koyarak gerçekleştirilmektedir.