ÇEVİRİNİN DİLBİLİM VE YAZINBİLİM İLE İLİŞKİSİ (original) (raw)

ÇEVİRİDE EŞDEĞERLİK: EĞRETİLEMELER

Ç.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 21, Sayı 1, 2012, Sayfa 75-82 Bu betimsel çalışmanın amacı, duygusal deneyimler ile bu deneyimlerin anlatımları arasında bir köprü görevi gören eğretilemeyi yazınsal çeviri bağlamında ele alıp, eğretileme aktarımlarını dilsel ve kültürel açıdan incelemektir. Bu amaçla, Nobel ödüllü İngiliz yazar Doris Lessing’in 1974 yılında yazdığı The Memoirs of a Survivor isimli eserden ve bu eserin 2010 yılında Hayatta Kalma Güncesi olarak Türkçeye kazandırılan çevirisinden bir bölümce seçilip, irdelenmiştir. Hikayenin dönüm noktası (climax) olduğunu varsaydığımız için seçtiğimiz bu bölümcede, kahramanımız Emily'nin, derinden bağlandığı, çok sevdiği arkadaşı June’un şehirden geçen bir çeteyle birlikte ansızın onu terk etmesiyle duyduğu derin üzüntü doruklardadır. İncelememiz sonucunda, Lessing'in, Emily'nin hissettiği bu büyük acıyı anlatmak için seçtiği eğretilemeler ile erek metindeki karşılıkları eşdeğerlikler açısından birlikte ele alındığında erek metin, sonuç olarak, kültürel açıdan eşdeğer bulunsa da, dilsel açıdan aynı duygusal etkinin erek dil okuyucusunda yaratılamadığını söyleyebiliriz.

DİJİTALLEŞME VE ÇEVRE İLİŞKİSİ YEŞİL DİJİTALLEŞME MÜMKÜN MÜ

Ekonomi ve Finans Konularına Teorik Yaklaşımlar, 2022

Tüm hakları mahfuzdur. Bu kitabın tamamı ya da bir kısmı 5846 Sayılı Yasa'nın hükümlerine göre, kitabı yayınlayan yayınevinin izni olmaksızın elektronik, mekanik, fotokopi ya da herhangi bir kayıt sistemi ile çoğaltılamaz, özetlenemez, yayınlanamaz, depolanamaz.

SESBİLGİSİ VE YAZI İLE OLAN İLİŞKİ

ÖZET Bir dildeki seslerin tümünün yazıya yansıtılması söz konusu değildir. Yazının harflerle yansıttığı fonemlerdir. Türkçede de yirmi dokuz harfle gösterilen fonemlerin dışında çok sayıda ses bulunmaktadır. Buna art damak k, ön damak k; art damak g, ön damak g; ince ve kalın l seslerini örnek gösterebiliriz. Sekiz fonem olarak gösterilen ünlülere, el, ve ėl örneklerinde fonem özelliği de gösterebilen kapalı e sesinin yanı sıra, özellikle yabancı kökenli sözcüklerde uzun ünlüler de eklenebilir. Buna göre ünlü sayısı sekizi bir hayli geçmektedir.

ŞİİR ÇEVİRİSİNDE ÇEVİRİ KAYIPLARI VE EŞDEĞERLİK SORUNLARI

İ.Ü. Çeviribilim Dergisi, 2013

Şiirin aslına sadık kalınarak başka dillere çevrilebilirliği bugüne dek farklı ozan ve kuramcılar tarafından ele alınmış bir tartışma konusudur. Bunun hakkında farklı görüşler yükselmiş, kimileri şiirin yalnızca bir dilde yazılabileceğini öne sürmüştür. Ancak tüm bu görüşler şiirin kaynak dilden erek dile çeviri yoluyla aktarılmasına engel oluşturmamıştır. Çeviri, insan-lık tarihi kadar eski bir uğraştır ve yeryüzünde farklı diller konuşulduğu sürece de var olmayı sürdürecektir. Çevirmen ise uluslararası zenginliklerin aktarıcılığını yapan bir aracı konumundadır. Çevirmenin iki dili de iyi bil-mesi, sabırlı ve sorumlu davranması gerekir. Bu çalışmada çeviri hakkında cevabını arayacağımız sorular şunlardır: Çeviride kaynak metnin anlam ve duygusunu erek metinde eşdeğer bir biçimde nasıl yakalayabiliriz? Çeviri uğraşı sırasında iki metin arasında eşdeğerlik sağlayacak gereklilikler ne-lerdir? Söz konusu eşdeğerlik yakalanabilir mi? Bu şartlar yerine getirilse bile çevirmeni bekleyen, kaynak metnin yapısından kaynaklanan anlamsal ve biçemsel kayıplar olabilmektedir. Ancak bunları en aza indirmek yine çevirmenin elindedir. Yine de alıcı merkezli iletişimsel çeviride görüldüğü üzere alıcının kültürel ve bireysel özellikleri de şiirin algılanma sürecinde büyük rol oynar. Genel anlamda şiir çevirisi, Cervantes'in Don Kişot'unun da çeviri hakkında dediği gibi "bir halının ters yüzüne benzer", bir yüzü öteki yüzünün bir izdüşümü olarak düşünülebilir.

ÇEVİRİ SOSYOLOJİSİ VE PREKARYALAŞAN BİR MESLEK OLARAK YAZIN ÇEVİRMENLİĞİ

VIII. Yıldız Uluslararası Sosyal Bilimler Kongresi, 2021

Çeviri pratiği, çeviri edimi, çevirmen ve meslek ilişkisi gibi çok boyutlu konuları ele alan çeviri sosyolojisi, çeviriyi toplumsal bir olgu olarak ele alır. Çevirmenlik mesleğinin statüsünü ve sosyo-ekonomik koşullarını da toplumsal bir birey olan yazın çevirmeninin sosyal, kültürel, ekonomik sermayesinden ayrı düşünmek olanaksızdır. Pierre Bourdieu, “edebiyat [yazın] alanının bir güç ilişkileri alanı olmakla eş zamanlı olarak var olan güç ilişkilerini muhafaza etmeyi veya dönüştürmeyi hedefleyen bir mücadele alanı olduğunu” belirtir (2014, 216-217). Buradan hareketle çalışmamızın çıkış noktası, bir güç ve mücadele alanı olan yazın alanında, prekaryalaşma sorunsalı etrafında, yazın çevirmenlerine odaklanmaktır. Güvencesiz, esnek, pazarlığa açık, performans odaklı yaşam biçiminin karşılığı prekaryalaşma, küreselleşmeyle hız kazanan rekabet koşullarıyla birlikte, artık her yerdedir (Bourdieu, 1997; Kalleberg, 2008; Standing, 2011). Yazın çevirmenlerinin de “seri üretim”, “rekabet”, “fiyat indirimleri” gibi faktörlerden oldukça etkilendiği açıktır (Prunč, 2007, 48) ve beklentileri karşılamak için nasıl uyumlu ve esnek bir yapıya büründüklerini anlamaya çalışmak ise çeviribilimi daha ileriye taşıyacaktır (Gambier, 2006, 39). Bu nedenle, prekaryalaşma olgusunu yazın çevirmenleri özelinde sorgulamak oldukça değerlidir. Dolayısıyla çalışmamızın amacı, yazın çevirmenliğinin “bir meslek olarak kararsız ve güvencesiz statüsü” (Sela-Sheffy ve Shlesinger, 2008, 80) hakkında bilgi birikim düzeyini artırmak ve sözü geçen sorunsala çözüm önerileri üretmeye çalışmaktır. Bu amaçla, saha çalışması kapsamında, yazın çevirisi alanının eyleyicileriyle temasa geçmeyi hedeflemekteyiz. Eyleyicilerle yapılacak yarı yapılandırılmış görüşmelerin yanı sıra doküman incelemeleriyle (kanun, yönetmelik ve tüzükler, sözleşmeler vb.) veri çeşitlemesine gitmeyi planlamaktayız. Elde ettiğimiz verileri, çeviri alanının sorunlarına sürdürülebilir çözüm mekanizmaları öneren çeviri sosyolojisi kapsamında ele almayı tasarlamaktayız. Burada Bourdieucü habitus, alan, sermaye, illusio, doksa, konum alma ve ilişkisellik gibi kavramlarla yapılacak sorgulamadan hareketle, çalışmamızın çeviri alanında toplumsal bir sorunun çözümüne ışık tutabileceğini öngörmekteyiz.

DİSİPLİNLERARASILIK BAĞLAMINDA ÇEVİRİBİLİM VE KÜLTÜR BİLİMİN KURAMSAL BAĞLANTILARI

Öz Önceleri dilbilimin alt alanlarından biri kabul edilen çeviribilim bilindiği üzere Ja-mes S. Holmes tarafından 1972 yılındaki The Name and Nature of Translation Studies adlı makalesiyle ayrı bir bilim alanı olarak tanımlandı. Kuramsal ve betimleyi-ci çalışmaların başlamasının ardından Gideon Toury, In Search of a Theory of Translation (1980) isimli kitabında çeviribilimi disiplinlerarası bir alana çekti. Di-siplinlerarası bilgilerden yararlanan çeviribilim, dilbilim, edimbilim, toplumbilim, yorumbilim, metinbilim, tarih, edebiyat gibi birçok alanın yanında kültürbilimle de hem uygulama hem de kuramsal anlamda etkileşim kurmuştur. Bu incelemede uy-gulama, süreç ve işlev etkenlerinin yanı sıra çalışma alanı ve nesnesi gereği kültür alanıyla etkileşim içerisinde olan çeviribilimin disiplinlerarası düzlemde kültürbi-limle olan kuramsal bağlantılarının tespiti yapılmaya çalışılmıştır. Uygulanan yön-tem her iki disiplinin kuram ve metotlarını karşılaştırmalı olarak incelemek, kav-ram ve işlev bakımından birbirilerine olan benzerliklerini tespit etmek sonrasında da tarihsel ve disiplinlerarasılık bağlamında yorumlamaktır. Bu incelemenin amacı öncelikle çeviribilim kuramlarının temellerini disiplinlerarası bir bakışla ele almak böylelikle disiplin araştırmacılarına bu bağlamda öncülük etmektir.