OSMANLI DEVLETİ'NDE KURULAN SPOR CEMİYETLERİ VE JİMNASTİK DERSLERİNİN MİLLİYETÇİLİK HAREKETLERİNDEKİ ROLÜ (original) (raw)
Related papers
OSMANLI İMPARATORLUĞU'NDA SİYASAL DÜŞÜNCENİN TEMEL UNSURLARI
Journal of Turkish Studies, 2015
Tarih boyunca tüm devletler, kendi tarihsel gerçeklerine uygun olarak belirli siyasal kurum ve mekanizmalar oluşturmuşlardır. Bu anlamda, hiçbir devletin yönetim modeli bir diğerine tam olarak benzemez. Diğer taraftan, belirli bir devletin tarih sahnesinde kalıcı olabilmesi, sahip olduğu kurumsallaşma kapasitesi ile yakından ilişkilidir. Yaklaşık 600 yüzyıl hüküm süren Osmanlı İmparatorluğu’nun, varlığının ve gücünün uzun dönemler sürmesinde kurumsallaşmış bir yapıya sahip olmasının önemli bir etkisi vardır. Osmanlı’da yönetim anlayışı, temelde İslam dininin inanç esasları üzerine oturur. Bunun yanında, İslamiyet öncesi Türk toplumlarının yönetim anlayışları da Osmanlı’yı önemli ölçüde etkilemiştir. Türk devlet anlayışında siyasal iktidarın sahibi ve kullanıcısı kağanın hükmetme yetkisini doğrudan Tanrı’dan aldığı kabul edilir. Bunun yanında Türk devlet geleneğinde hükümdar geçmişten gelen kurallar anlamında “töre” ile sınırlıdır. İslam dininin kapsamlı bir devlet teorisine sahip olup olmaması ise oldukça tartışmalıdır. Kur’an’da devlet yönetimine ilişkin yalnızca genel esaslar bulunduğu için bu konudaki genel yaklaşım din adamlarının ve felsefecilerin yaklaşımlarından çıkarsanmıştır. Osmanlı yönetim anlayışı, İslam’ın siyaset ve devlet yönetimine ilişkin genel yaklaşımı ile eski Türk devletlerinde hâkim olan yönetim ilkelerinin bileşkesi durumundadır. Bu bağlamda, Osmanlı’nın uzun yıllar boyunca kalıcı olabilmesini güçlü bir devlet yönetimi anlayışı oluşturmasına borçlu olduğu söylenebilir. Söz konusu yönetim anlayışında, İslam’ın kuralları kadar, eski Türk hukukundan kaynaklanan, padişahın yasal düzenleme yapabilme yetkisine sahip olmasının büyük etkisi vardır. Bu bağlamda, Osmanlı, kendisinden önceki tüm Müslüman Türk devletlerini aşan, özgün bir yönetim modeli oluşturmayı başarmıştır.
MİLLİ MÜCADELEDE MAMURE İSTASYONU BASKINI VE BİR TARİH PROJESİ OSMANİYE ŞEHİTLERİNE YÜRÜYOR
ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ YAYINLARI 533, 2023
Birinci Dünya Savaşı’nda mağluplar arasında yer alan Osmanlı Devleti, 30 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesi’ni imzalamak zorunda kalmıştır. Mütarekenin maddeleri gereği Osmanlı ordusunun silahlarına el konulmuş, askerleri terhis edilmiş ve Anadolu toprakları İtilaf Devletlerince işgal edilmeye başlanmıştır. Fransızlar, Cebel-i Bereket ve çevresini işgal ederlerken bölgedeki Ermeniler de bu eyleme destek vermiştir. 16 Ekim 1920 tarihinde Haçin bölgesindeki Ermeni direnişi kırıldıktan sonra bölgeye kaymakam olarak Üsteğmen Saim Bey atanmıştır. Saim Bey, emrindeki kuvvetlere Ceyhan Millî Kuvvetlerini de dâhil etmiş ve Fransızların denetiminde olan Cebel-i Bereket-Ceyhan güzergâhındaki demir yolu hattına baskınlar düzenlemiştir. Bu hat üzerinde bulunan Mamure İstasyonu, Toprakkale’den Fevzipaşa tarafındaki işgal bölgelerine asker ve mühimmat göndermek için büyük rol oynamıştır. Mamure İstasyonunun stratejik önemini bilen Saim Bey emrindeki kuvvetlere bölgeye doğru ilerlemelerini ve karşılarına çıkacak işgal güçlerini sessizce ortadan kaldırmalarını emretmiştir. Saim Bey, Mamure İstasyonuna yapılan baskın esnasında çıkan çatışmada işgal güçlerinin attığı bomba ile 17 Kasım 1920 tarihinde şehit olmuş, bunun üzerine Türk güçleri geri çekilmek zorunda kalmıştır. Mamure İstasyonu baskınında yaşanan hadiselerden kısa bir süre sonra, 20 Ekim 1921 tarihinde Ankara Antlaşması imzalanmıştır. İşgalci Fransız güçleri Ankara Antlaşması çerçevesinde bölgeden geri çekilmeye başlamış, Cebel-i Bereket 7 Ocak 1922 tarihinde tamamen boşaltılmıştır. 7 Ocak 1922 tarihi Cebel-i Bereket halkı için bir dönüm noktası olmuş, 2006 yılından itibaren her yıldönümünde Mamure İstasyonunda “Osmaniye Şehitlerine Yürüyor” adıyla program düzenlenmiştir. Bölge halkı bu programlarda bölgede yaşanan Millî Mücadele’yi yâd edip, Millî Mücadele hatıralarına saygı ve vefa göstermeyi gaye edinmiştir. Bu programlarda işgalci Fransızların bölgeyi terk etmesinin yıl dönümü bayram havasında kutlanmıştır. Üsteğmen Saim Bey ve silah arkadaşlarının gerçekleştirdiği Mamure Baskını ve yaşanan çatışma çalışmanın ana amacını oluşturmaktadır. Yaşayan bir tarih projesi olan “Osmaniye Şehitlerine Yürüyor” isimli programın içerik analizi çalışmanın ikincil amacıdır. Bu bağlamda dönemin birinci el kaynaklarından, süreli yayınlardan faydalanılmış, projeye önderlik edenler ile mülakat yapılmıştır. Söz konusu tarih projesi sayesinde Osmaniye halkının tarihî hadiselere ilgisinin üst düzeyde olduğu, düzenlenen anma törenlerine geniş katılım sağlandığı, bu yolla bölgede Millî Mücadele ruhunun diri tutulduğu anlaşılmıştır.
OSMANLI UYGULAMASINDA DOĞUBAYAZIT SANCAĞININ İDARİ TAKSİMATI VE SOSYAL DURUMU
Doğu Anadolu bölgesinde yukarı Murad-Van bölgesinde yer alan Doğubayazıt, Ağrı ilinin eski merkezi idi. Bulunduğu coğrafya itibariyle Karadeniz Bölgesine geçişi kolaydır. Tarihi süreçler içerisinde eskiçağ ve yeniçağda önemli bir noktadır. Bugün Ağrı vilayeti içerisinde bulunan Doğubayazıt, bir ilçe statüsündedir. Doğubayazıt, Osmanlı idaresine 1548’te girmiş ve klasik Osmanlı idaresinden farklı bir uygulama yapılmıştır. 1514 Çaldıran seferi ile Doğu ve Güney Doğu Anadolu bölgesinde bir takım idari uygulamalar yapılmıştır. Yavuz döneminde yapılan yurtluk ocaklık uygulamasının, 30 yılı kapsadığı genel uygulamasına rağmen 18 yüzyılın sonlarına kadar devam etmiştir. Doğubayazıt, Van Beylerbeyliğine bağlı bir sancak idi. Her ne kadar sancak olarak anılsa da yapılan idari uygulamalarda yurtluk-ocaklık uygulamasını da görmek mümkündür. Klasik sancaktan farklı olarak uygulanan yurt-ocaklık idaresi, Safevi tehlikesini ve orada bulunan aşiretlerin varlığından dolayıdır. ** Bu çalışma lisans döneminde verilen seminer ödevini ihtiva etmektedir.
OSMANLI DEVLETİ’NDE MİSYONERLİK FAALİYETLERİ VE BİTLİSTEKİ ÇALIŞMALAR
Tarihi ve Kültürel Yönleriyle Bitlis (Cilt-1), 2019
Misyoner teşkilatlarının yöneticilerinin belirttiklerine göre, misyoner faaliyetlerinin asıl amacı kendi din ve mezheplerinde yerli din adamlarıyla yerli kiliseler kurarak bit cemaat oluşturmaktır. Diğer bütün faaliyetler (dua, seyahat, tercüme, tıbbi yardım, basın-yayın faaliyetleri vb.) ikinci planda ge liyordu. Yerli din adamları ve yerli kiliseler kurduktan sonra ikinci amaç ise bu kiliseler vasıtasıyla Hristiyan olmayanları (özellikle Müslümanlara), Hristiyanlık propagandası yaparak, onları kendi dinine katmaktı. Misyonerlerden istenen şey öncelikle gittikleri ülkenin dilini, dinini ve kültürlerini öğrenip inceleyerek eksiklikleri belirlemek ve ona göre hareket etmekti.
SOMALİ'DE BERBERA LİMANI VE OSMANLI DEVLETİ'NİN BÖLGE ÜZERİNDEKİ İDDİALARI (1839-1894
Özet Berbera şehri ve limanı, Aden Körfezi'nde ve Kızıldeniz'in Afrika sahillerinde yer alır. Bulunduğu konum itibariyle oldukça stratejik bir noktadadır. Liman Batılı bir güç olarak ilk defa Portekizlilerin eline geçmiş, Memlük Devleti ise bu süreçte Portekizlileri durduramamıştır. Ardından liman Osmanlıların idaresine girmiştir. XIX. yüzyıla kadar Osmanlı'nın kontrölünde kalan bölge daha sonra Mısır'a verilmiş ve ardından İngilizler kontrolü ellerine almışlardır. Tüm bu el değiştirmeler yaşanırken hem Berbera'nın hem Aden Körfezi'nin hem de Kızıldeniz'in önemi ve değeri artmıştır. Sonuçta bölgede yaşanan nüfuz mücadelesi sırasında Osmanlı Devleti bölge üzerindeki hukukunu korumaya çalışmış ancak bu hiç de kolay olmamıştır. Sömürgeciliğin en yoğun olarak yaşandığı XIX. yüzyılda bu çekişmeden en fazla zarar görenler ise Somali ve Somali'nin Berbera gibi liman şehirlerinde yaşayanlar olmuştur. Abstract Berbera Port in Somalia and Ottoman Empire's Rights on This County (1839-1894) Berbera city and port is in Aden Harbour and in Red Sea near to African shores. Its place is almost important. The port was captured by Portugals first time for a European power. But Memluks State couldn't stop Portugal and her naval Powers in Egyptian African shores. After Ottoman State captured Egypt, his influence came to Somali shores and Berbera port too. This city and port has ruled by Ottomans at the end of 19th century. But in this century Egyptian soldiers came to this port wia Ottoman grant. England has captured this port with end of Egyptian power in this area. Finally with these circumstances Ottoman State intended to build his influence in this area again but this was not so easy. In 19th century when imperialism gold age, Somalia and her cities like Berbera saw a struggle and Somalia people lived in this atmosphere. Giriş Aden körfezinde bulunan Berbera şehri, önemli bir liman ve eski bir yerleşim yeri olup, Batlamyus ve Cosmas şehirle ilgili bazı bilgiler vermişlerdir.