KIBRIS SİYASETİNİN DÖNÜŞÜMÜ (original) (raw)

KIBRIS AĞZINDA DÖNÜŞLÜLÜK

Türk dilinin Kıbrıs adasında varlığını, mevcut bilgiler ışığında, adanın Osmanlı devleti tarafından 1571 yılında fethine kadar götürebiliyoruz. Fetihten hemen sonra başlayan iskân faaliyetlerini gösteren belgelere baktığımızda, adaya ilk göçlerin orta Anadolu bölgesinden yapıldığını görüyoruz. Başbakanlık arşivinde kayıtlı 1572 yılına ait Mevkufat defterinde ilk göç yerleri ile göç eden aile sayısı şu şekilde verilmiştir: Aksaray 225, Beyşehir 262, Seydişehir 202, Endügi 145, Develihisar 197, Ürgüp 64, Koçhisar 88, Niğde 172, Bor 69, Ilgın 48, İshaklı 87, Akşehir 130. Daha sonra Akdağ kazasından 84, Bozok kazasından 134 göçmen bunlara ilâve olarak kaydedilmişlerdir .

KIBRIS SORUNU

Akdenizin kalbinde yer alan Kıbrıs sorununu analiz etmeden önce biraz adanın tarihi ve coğrafi özellikleri ile konuya giriş yapmanın adanın önemi ve konumunun daha iyi anlaşılması açısından fayda sağlayacağı kanaatindeyim. Adını “kına çiçeği” adlı bir çiçekten aldığı rivayet edilen Kıbrıs adası; Doğu Akdeniz’de 34.33 ve 35.41 kuzey enlemleriyle, 32.17 ve 34.35 doğu boylamları arasında yer alan, Akdeniz’in üçüncü büyük adasıdır . Coğrafi açıdan, Kıbrıs’ın Doğu Akdeniz’de merkezi bir konumda bulunması tüm kıyıdar, sahili olan devlet ve uygarlıklar için hâkim edilmesi gereken bir hedef haline getirmiştir. Adanın denizin tam kalbinde olması saldırı anında devletlerin erken haber alması veya tam tersine saldırgan devletin daha erken davranmasını ve üst olarak kullanması kozunu beraberinde taşır. Ayrıca Kıbrıs’ın Süveyş Kanalı ve takibinde Hint Okyanusu-Pasifik Okyanusu ile Akdeniz ve takibinde Atlantik Okyanusunun bağlantı noktasında olması, gerek ticari acıdan gerekse de askeri açıdan önemli kılmaktadır. Günümüzde balistik ve kıtalar arası füze ve uçak teknolojisi dahi Kıbrıs’ın konvansiyonel askeri önemini değiştirememiştir. Uçakların menzili hususunda bir yakıt alma, mola verme, aktarma yapma noktası olarak kullanılabilirken; diğer tüm devletler için ise bir hava sahası ve milli güvenlik kavramları ve kuralları doğrultusunda izinsel bir engel teşkil etmektedir. Öte yandan Kıbrıs’ın tüccarların konaklama noktası olması, depolama ve yakın zamana doğru yakıt(petrol veya gaz) ve yiyecek temin etme özellikleri adaya ekonomik bir önem atfetmiştir. Devlet kanadından gümrük, ticari kanattan komisyon gelirleri özellikle yakın zamanda daha önemli hale gelmiştir. Ayrıca doğal yer altı kaynakları son dönemlerde tüm devletler için cazip hale gelmiş ve Uluslararası Hukuk teamül ve kuralları doğrultusunca kıyıdar devletler Münhasır Ekonomik Bölge ilan ederek adanın sadece civar ülkelerden değil, ayrıca kendisinden de ticari ve ekonomik gelirler elde edebilir hale gelmişlerdir. Petrol bölgelerine yakın olması ve denizaltı-su tabanında petrol ve gaz rezervlerinin olması bölge devletlerinin ekonomik kaderlerini değiştirecek niteliktedir.

KIBRIS SORUNU MESELESİ

1570 yılında Osmanlı Devleti tarafından Türk-İslam yurdu kılınan Kıbrıs, yaklaşık 310 yıl boyunca Osmanlı idaresinde kalmıştır. İngiltere’nin 1878 yılında adayı ilk önce kiralaması daha sonra işgal ederek ilhakı karşısında Osmanlı Devleti herhangi bir karşılık verememiş, sonrasında Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu esnasında da Misak-ı Milli sınırları arasında sayılmamıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu akabinde Lozan Barış Anlaşması’nın imzalanmasıyla Kıbrıs, resmen Türkiye’nin elinden alınmış ve Türklerin adanın siyasi-sosyal yapısı ile ilgili herhangi bir tasarrufâtı kalmamıştır. Sonraki yıllarda İkinci Dünya Savaşı’ndan yıpranmış bir şekilde çıkan İngiltere, Kıbrıs’tan yeni düzenlemeler yaparak çekileceğini açıklaması ile Yunanistan adayı ilhak etmek adına sürekli siyasi girişimlerde bulunmuş ve Kıbrıs’ta yaşayan Rum halkı kışkırtarak katliama ve anarşiye öncülük etmiştir. Kıbrıs’ta 1950’li yıllarda başlayan Türk-Rum çatışması 1960’lı yıllardan itibaren çok daha ciddi bir beynelmilel meseleye dönüşmüş ve sonraki yıllarda insanlık trajedisi denilebilecek boyutta olaylara ev sahipliği yapmıştır. Kıbrıs sorunu meselesi 20. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren olumlu ya da olumsuz yönde birçok safhadan geçmiş ve günümüzde dahi dünyada gündemde kalmayı başarabilmiştir. Bu çalışmada, 1950’li yıllardan beri gelen Kıbrıs sorunun tarihsel safhaları, ana başlıklar halinde incelenecektir.

KIBRIS TÜRKLERİ

Yakındoğu Üniversitesi İlahiyat fakültesi dergisi 2019, 2019

Siyasî nedenlerden dolayı kıbrıs'ta türklerin mevcut olduğu bilin-meye başlamasına rağmen, bu cemaat (community) üzerine çok az çalışılma yapılmıştır. Eski ve ortaçağ kıbrıs'ı üzerine çok ayrıntılı ça-lışmalar yapılmış iken, adanın türk yönetimi altındaki tarihi ile bu-raya yerleştirilen türklerin tarihi epeyce ihmal edilmiştir. Bu tebliğ için gerekli malzeme, çoğunlukla 1954 yılında kıbrıs'ta toplanmıştır. Bu malzemeye dayanan sonuçlar kesin değildir. tek başına bir değer ifade eden henüz kaydedilmemiş çok delil halâ vardır. kıbrıs'ın nüfusu yaklaşık iki yüz yıldır çoğalmaktadır ve şimdi (1954 yılında) 527.000 olarak tahmin edilmektedir. Bu toplam nüfu-sun beşte dördü, ana dil olarak, Rumca konuşurlar, inanç bakımın-dan ortodoks kilisesine mahkûm değillerse de, terbiye bakımından ona bağlıdırlar ve kendilerini Rum olarak nitelerler. Bunların dışında kalanların çoğu, Müslüman gibi eğitilmişlerdir, her zaman olmasa bile sık olarak türkçe konuşurlar ve ortodoksların kendilerini Rum olarak nitelediği gibi, bunlar da kendilerini daha çok türk olarak nitelerler. Ayrıca, Maruniler ve Ermeniler gibi küçük gruplar da vardır. İki aslî cemaat, tüm adaya dağılmış olması sebebiyle, kıbrıs, en dolu mana-sıyla, çoğulcu bir toplumdur. Her iki toplum da kendi bölgelerinin merkezleri olan altı kasabanın her birinde temsil edilmektedirler ve bu cemaatler tarafından meskun özel müstakil köyler veya oransal (nüfus bakımından) farklılıklarına rağmen, karma köyler her yerde buluna-bilir. Aşağıdaki çizelge bu kasabaların her birinde bulunan Rum ve türklerin sayılarını göstermektedir. Rakamlar, son nüfus sayımı olan 1946 Nüfus Sayımı'ndan alınmıştır ve rakamlar elliye yuvarlanmıştır. Baf Limanı ile İhtima (ktima) bir kasaba olarak yazılmıştır.

KIBRIS BARIŞ HAREKATI

Hazırladığımız bu sözlü tarih çalıĢması yavru vatanda gerçekleĢen savaĢın gazilerin dilinden iç yüzünü ve bilinmeyenlerini anlatmaya yönelik bir çalıĢmadır.