FIRAT KALKANI HAREKATININ GELİŞİMİ VE SONUCU (original) (raw)

KIRAAT FARKLILIKLARININ TEFSIRE ETKISI

Me'âni'l-Kur'ân eserleri ile tefsir kaynakları arasına girmiştir. Söz konusu bu birikim âyetlerin dil ile ilgili tefsirlerinde yoğun bir biçimde kullanılmıştır. Sonraki dönemlerde ise kırâat farklılıkları tefsir kaynaklarında daha sık olarak kullanılmaya başlanmıştır. Mütevâtir ve şâz kırâatler müfessirlerin en önemli tefsir malzemesi olmuş ve tefsir kitapları vasıtasıyla kuşaktan kuşağa aktarılmışlardır. İlk dönemlerden itibaren tarihî seyir içerisinde; Taberî'nin (ö. 310/923) Câmiʿu'l-beyân ʿan te'vîli âyi'l-Kur'ân'ı, İbn Ebû Hâtim'in (ö. 327/938) Tefsîrü'l-Kurʾâni'l-ʿazîm'i, Ebû İshak es-Sa'lebî'nin (ö. 427/1035) el-Keşf ve'l-beyân ʿan tefsîri'l-Kurʾân'ı, Ferrâ el-Beğâvî'nin (ö. 516/1122) Meʿâlimü't-tenzîl'i, İbn Atıyye el-Endelüsî'nin (ö. 541/1147) el-Muharrerü'l-vecîz'i, Zemahşerî'nin (ö. 538/1144) Keşşâf'ı, Fahreddin er-Râzî'nin (ö. 606/1210) Mefâtîhu'l-ġayb'ı Kurtubî (ö. 671/1273) el-Câmiʿ li-ahkâmi'l-Kurʾân'ı vb.tefsir kaynakları mütevâtir kırâatlerin yanında çok fazla sayıda şâz kırâatin taşıyıcı unsurları olmuşlardır. Müfessirler İslâm düşünce geleneğinde önemli bir yer temsil ederler. Kur'ân'ı, murad-ı ilahi doğrultusunda anlama konusunda kırâatlere geniş yer veren müfessirlerin ortaya koydukları çabaları, kırâat tasavvurlarını ve kırâatlerle alakalı fikirlerini belirlemek tefsir tarihi açısından önem arzetmektedir. Rûhu'l-Me'ânî tefsiri, mütekaddim ulemanın kitaplarında dağınık olarak yer alan kırâat malzemesinin toplu olarak değerlendirildiği çalışmalardan biridir. Bu çalışmamızla kırâat müktesebatının, son dönem müfessirlerden birisi olan Âlûsî tarafından işleniş tarzını, kırâat tasavvurunu ortaya koymayı amaçlıyoruz. Aynı zamanda kırâat-tefsir ilişkisi alanındaki çabalara yeni bir halka ekleyerek bu alana katkı yapmayı amaçlıyoruz.

FİLİSTİN KÜRDİSTAN! İNTİFADA SERHILDAN!”: KÜRT HAREKETİ’NİN FİLİSTİN VE ARAPİSRAİL ÇATIŞMASINA YÖNELİK REELPOLİTİĞİ

KÜRTLER V E CUMHURİYET, 2023

Giriş ürt Özgürlük Hareketi-tarihten bugüne, Orta Doğu'daki sömürgeci devletlerin zulmünden kurtulmak için verdiği mücadelede-uluslararası dayanışmaya yönelik bir "reelpolitik" pratiği uyguluyor görünmektedir, ki özgürlükçü siyasi hareketlerin çoğu açısından sıra dışı sayılmayacak bir durumdur bu. Hareket, uluslararası ilişkilerin çetrefillikleri içinde yolunu tayin ederken esasen, Kürt halkının kurtuluş mücadelesine genel olarak fayda sağlaması halinde-kendi ideolojilerinden bağımsız olarak-herhangi bir siyasi partiyle bağ kurma yönünde bir yaklaşım benimsemektedir. Bu bakımdan hareket, Kürt halkıyla kesin bir karşıtlık içinde olmadıkça herhangi bir ulus, grup veya siyasi ideolojiye karşı özel bir tutum belirlememenin Kürt davası için elzem olduğunda ısrarcıdır. Görünüşe bakılırsa, bir özgürlük mücadelesi olarak Kürt Hareketi kendisini ideolojik, dini, kültürel gibi farklılıklar nedeniyle herhangi bir siyasi diyaloğu reddetme lüksüne sahip addetmemektedir. Hareketin etik açıdan en iyi ihtimalle tartışmaya açık olan bu diplomatik yaklaşımı, onu aynı zamanda aşırı sağdan radikal sola kadar, bütün bir siyasi yelpazedeki çeşitli grup ve partilerle bir dizi çelişkili ve çatışmalı ilişki kurmaya açık hale getirmektedir. Bu durum, Kürt Kadın Özgürlük Hareketi'nin eko-feminist anarşizmle ortaklığına büyük ölçüde karşı olan bakış açılarına davetiye çıkarmakla kalmayıp, Kürt halkının kendisine karşı uluslarla da çelişkili ve çatışmalı bağlar kurmasına zemin hazırlayan bir siyasi dinamik yaratmaktadır. 2 Söz konusu dinamik en iyi örneğini, Kürt Özgürlük Hareketi'nin, İsrail devletinin mezalimiyle karşı karşıya olan devletsiz Filistin halklarına yönelik

REFİK HALİT KARAY'IN " ESKİCİ " HİKÂYESİ ÜZERİNE BİR İNCELEME

ÖZ: Refik Halit Karay'ın Eskici hikâyesi bir çocuğun dünyasını merkeze alarak, ana dilinin insan hayatında ne denli önemli olduğunu göstermektedir. Yazar büyük bir ustalıkla hikâyeye has bütün unsurları, özellikle burada fonksiyonel olarak karşımıza çıkan insan, tabiat, nesne, çatışma ve empati unsurlarını başarılı bir şekilde kullanmıştır. Ayrıca cümlelerin, kelimelerin, eklerin, hatta paragraf, bölüm gibi daha büyük birimlerin belli bir atmosfer yaratacak şekilde düzenlendiğini görmekteyiz. Bu anlamda hikâye, üslup ve muhtevanın paralel yürüdüğünü gösteren başarılı bir örnektir.

KAHRAMANIN SONSUZ YOLCULUĞU BAĞLAMINDA FERHAT İLE ŞİRİN HALK HİKÂYESİ

Özet Bu çalışmada " Ferhat ile Şirin " halk hikâyesi, Joseph Campbell'in Kahraman'ın Sonsuz Yolculuğu adlı kitabında üzerinde durulan " yola çıkış-erginlenme ve geri dönüş " şeklinde özetlenen aşama arketipi açısından ele alınmıştır. Eserdeki yolculuk, dairesel bir çizgi üzerinde gerçekleşmiştir.Elde edilen verilerden hareketle ulaşılan sonuca göre hikâyenin başında Şirin'e görür görmez âşık olan Ferhat ile hikâyenin sonunda Şirin'e kavuşma yolunda pek çok sınavdan geçmiş bulunan Ferhat, aynı kişi değildir. Yeni Ferhat, erginleşme sürecini başarıyla tamamlayıp sevgilisine kavuşmuş bir " kahraman " dır. Abstract In this article the folk story " Ferhat and Şirin " is analyzed within the context of Joseph Campbell's The Hero With A Thousand Faces book and with his " seperation-progress and return " formula. This journey occured in a circular line. The result of study can be summarized with these sentences: Ferhat who fell in love with Şirin at the beginning of the story is not the same person with the finishing point of story's Ferhat. Because Ferhat overcomes lots of struggles to meet with Şirin and to become a hero as a New-Ferhat.

TÜRKİYE'NİN SURİYE KRİZİNE KARŞI GÜVENLİK ARAYIŞLARINA BİR ÖRNEK: FIRAT KALKANI HAREKÂTI

Econder International Academic Journal, 2018

2011 yılında Ortadoğu coğrafyasında başlayan Arap Baharı, domino etkisi yaratarak Suriye’ye de ulaşmıştır. Suriye’de 2011 senesinden beri bir türlü başarılı olamayan halk hareketi, rejim ordusu ve muhalif gruplar arasındaki şiddetli çatışmalar doğrultusunda gün geçtikçe iç savaşa doğru evirilmiştir. Bu çatışmalar ve üstünlük elde etme mücadelesi neticesinde bölgede doğan güç boşluğu, PYD/YPG ve DAEŞ’i ortaya çıkarırken, sadece Esad rejimini tehdit olarak gören Türkiye’nin de Suriye kaynaklı tehdit algılamalarında artışa neden olmuştur. Bu çalışma, tam da bu noktaya odaklanarak Fırat Kalkanı Harekâtı’nın gerekçelerini açıklarken, Suriye’deki otorite boşluğunun ve güç dengesizliklerinin ortaya çıkardığı tehditleri ve güven bunalımlarını ele alacaktır. The Arab Spring, which started in the Middle East geography in 2011, created a domino effect and reached in Syria too. The popular movement in Syria, which has not been successful since 2011, has evolved into a civil wars days pass after the conflicts between the army and opposing groups. The power gap that emerged after these conflicts and struggle for supremacy in the region allowed PYD/YPG and ISIS to appear and led threat perception which originated from Syria to increase in Turkey where Assad regime seen as a threat. This study will address the threats and confidence crisis of the power gap and the power imbalance in Syria, while explaining the reasons for the Operation Euphrates Shield, precisely by focusing on this point.

KAFKASLARIN YİTİK BİR HAZİNESİ: KADİRCAN KAFLI

A HIDDEN TREASURE OF CAUCASION: KADIRCAN KAFLI ABSTRACT Kadircan Kaflı, is one of the authors who experienced Ottoman time and have introduced his works in Turkish Republic period. Kadircan Kaflı, had been admired by his readers and became an exclusive author in his era. He had a high level of educational development and a 50 years of biography with full of authorship and teaching in literature. He had 68 novels, nearly 100 stories, articles, poems, research works and biographies around 7000. He had management experiences as Immigrancy Federation Presidency and Delegateship through which his thinking pattern was shaped out. Unfortunately no studies were reported on his personality or on his works until today. This study was executed to fill this gap by establishing the place of Kadircan Kaflı’s works in Turkish Language and Literature.

ÜLKÜCÜ HAREKETİN ANALİTİK YAKIN TARİHİ

Bu bağlamda Türk milliyetçiliğinin İttihat Terakki’nin, Jön Türk Devrimi’ne altyapı hazırlayarak geç- Osmanlı toplumunu özgürleştiren, daha sonra bu kadroya kapitülasyonları kaldırtarak siyasal özgürlüğün ancak ekonomik özgürlükle yürütülebileceğini aşılayan, Türk kadınını üniversitede- çalışma hayatında erkeğiyle eşitlemek yolunda adım attıran, döneminin çağdaş- modern- kentli ruhu olduğu unutulmamalıdır. Aynı milliyetçiliğin Kurtuluş Savaşı’nı, bu savaşın temel hedefini ortaya koyan Misak-ı Milli’yi hazırlayan bilinç, amacını ülkeyi bir ümmet topluluğundan modern ulus- devlete ulaştırarak taçlandıran siyasal inanç olduğu bilinmelidir. Kemalist Devrim sürecinin halka aktarılmasında siyasal dil, 1960’lı yıllarda kentlere akan insanların modernleşmeye ulaşma yollarına yardımcı söylem, ülkenin karşılaştığı tehlikeli sorunlarda ortak akıldır Türk milliyetçiliği. Dolayısıyla Enver- Talat- Cemal üçlüsüne, Kemalizm’in kazanımlarına, ülkenin bağımsızlığına, Misak-ı Milliye, ulus-devlete, bunların hepsi/ biri ya da birkaçına kin gütmek aynı zamanda Türk milliyetçiliğine kin gütmek demektir. Türk milliyetçiliğinin her bir şıkka aynı sertlik ve ciddiyetle cevap vermesi gerekmektedir Merkez-sağın içeriğinin değiştiği günümüzde, kendisini yineleyen yönüyle milliyetçiler, hem politika oyununa aktif katılacaklar hem de ülkeye yerleşmeye başlayan, olumsuz küreselleşme, ulus-devlete rağmen Batılılaşma gidişatını dengeleyip, tersine çevirecek kadroları oluşturacaklardır. MHP’nin dar fikir particiliğinden fikri üstün gören kitle partisine doğru ilerleyişi, bu parti açısından umut vericidir. MHP’nin, yukarıda sayılan hedeflere ulaşıp ulaşmayacağı ileriki yıllarda açıklık kazanacaktır. Bir başka deyişle, kavgacı değil uzlaşmacı, hırçın değil sakin, tek boyutlu değil çok boyutlu düşünen, ülke menfaatlerini birinci planda tutan, yersiz “öteki” düşmanlığına sapmamış bir MHP, Birikimin deyimiyle, “Pembe faşizme”, daha az eleştirel bir söylemle, “Pembe-ılımlı milliyetçiliğe” yelken açacaktır.