Türkiye'de İzcilik Teşkilatının Kuruluşu (original) (raw)
Related papers
Cumhuriyet Arifesi Türkiye’de İzcilik
1923 yılında İstanbul ve Anadolu’nun birçok kentinde izciliğin ivme kazanması ve birbiri ardı sıra izci örgütlerinin kuruluşu bu evredeki siyasal gelişmeler ışığında değerlendirilmesi gerekiyor. Gazi Mustafa Kemal’in tüm izci örgütlerinin başı sıfatıyla “başbuğ”luğu kabul etmesi de bu açıdan anlam kazanıyor.
Meşrutiyet ve Mütareke Yıllarında Türkiye’de İzcilik
İzcilik tarihi gençlik tarihinin bir parçası. Bir başka boyutuyla ulusul kimliğin oluşturulmasında benimsenecek değerlerin toplamı. Bu nedenle izcilik bir tür sosyalizasyon, ya da bizim dilimizle "toplumsallaşma". Genci topluma kazanmanın ve ona değerler aşılamanı yolu. İzcilik üzerine yazın Batı'da epey yoğun. Bizde de hatırı sayılır bir birikim oluşmuş. Ancak bunlar pek ortalıkta değil. Ancak bibliografya çalışmalarında yer alıyor. İstanbul Liesi Sakarya İzciliği Kitapları gibi... Bu yazımızda size bu yazından kesitler vermeye çalışacağız ve Türkiye'de izciliğin evrimine ışık tutacağız.
İzmi̇r’De Demokrat Parti̇ Teşki̇latinin Kuruluşu
Tarih Okulu Dergisi, 2011
Türkiye Cumhuriyeti, kuruluşundan II. Dünya Savaşı'nın sonuna kadar geçen 23 yılı tek parti idaresi altında geçirmiştir. Ancak 1945'in başından itibaren içte ve dışta meydana gelen gelişmeler ülkede çok partili hayata geçişin şartlarını oluşturmuştur. Bu dönemde CHP'ne karşı ilk kurulan parti Nuri Demirağ liderliğindeki Milli Kalkınma Partisi olmuştur. Ancak geniş halk kitlelerini peşinden sürükleyerek CHP'nin 27 yıllık iktidarına son verecek olan siyasi parti 7 Ocak 1946'da Celal Bayar liderliğinde kurulan Demokrat Parti olmuştur. Demokrat Parti resmi kuruluşunun ardında hızla teşkilatlanmaya başlamıştır. Partinin ilk kurulan il teşkilatlarından birisi İzmir olmuştur. Demokrat Parti kurucuları Ege Bölgesi ve buranın merkezi olan İzmir'e büyük önem vermişlerdir. Çünkü burası ülkenin en demokratik şehirlerinden birisidir ve İzmir'in destekleyeceği bir parti kısa zamanda tüm ülkede başarılı olabilirdi. İzmir halkı Demokratların bu güvenini boşa çıkarmamış ve kısa bir sürede yeni partiyi bağrına basmıştır. Sonraki yıllarda Demokrat Parti'nin kalesi olarak da anılacak olan İzmir'de Demokrat Parti'nin kuruluş süreci bu çalışmanın ana konusunu oluşturmaktadır. Dönemin basını temel kaynak olarak kullanılarak partinin il teşkilatı, bucak ve ocak teşkilatlanması tüm ayrıntılarıyla ele alınmıştır.
İlim ile uğraşan kişiler toplum nazarında daima saygı görmüşlerdir. İlmin ne kadar kıymetli ve değerli bir araç olduğu günümüzde çok daha net anlaşılmaktadır. Batı medeniyetinin ilim ve teknikte, Osmanlı ve Doğu medeniyetinin bir adım önüne geçmeye başladığı dönemler XVII. yy'e denk düşer. Rönesans ve reformun kaynağı olan aydınlanma felsefesinin etkisiyle değişik evrelerden geçen Batı medeniyeti, bugün pozitif ve sosyal bilimlerde bu sayede yüksek seviyededir.
II. Meşrutiyet’ten Mütareke Yıllarına: Türkiye’de İzciliğin İlk Evresi
II. Meşrutiyet yılları gençlik sorunlarının tartışıldığı, vatandaşın oluşum sürecinde geçmişin uhrevi değerleri yerine almış dünyevi değerlerle yüklü yeni bir insan tipine özlem duyulduğu bir dönemdi. Bu nedenle askerliğe hazırlık niteliğinde örgütler bu yıllarda revaç bulmuştu. Genç Dernekleri, Gürbüz Dernekleri, Güç Dernekleri paramiliter yapılarıyla gençliğe yeni değerler aşılamaya yönelik örgütlerdi. Aynı yıllarda izcilik ya da o günkü deyişle keşşaflık da gündemdeydi. Gençlerin terbiyesinde izciliğin apayrı bir yeri vardı.
İbâdîlikte Sivil Yönetim Teşkilatı: Azzâbe
DergiPark (Istanbul University), 2022
Bu makale en az iki hakem tarafından incelenmiş, Turnitin küllanılarak benzerlik raporu alınmış ve araştırma/yayın etiğine üygünlüğü onaylanmıştır. /This article was reviewed by at least two referees, a similarity report was obtained using Turnitin, and compliance with research/publication ethics was confirmed.
Türkiye'de Kalkınma Ajanslarının İdari Teşkilat İçindeki Yeri
Türkiye'de bölgeler arası gelişmişlik farklarının giderek artması, kalkınma ajanslarını bu sorunun giderilebilmesi amacıyla uygulanması gereken bir model haline getirmiştir. 5449 sayılı Kanun ile Türkiye'de bu yeni modelin uygulanmasına başlanmıştır. Ancak, kalkınma ajanslarının belli bir coğrafi alanı hedefleyerek özel sektör ve kamunun işbirliğine dayanması, Türk idari teşkilatı içindeki yeri konusunda tartışma ve eleştirilere neden olmuştur.