MARDİN KENTSEL SİT ALANINDAKİ YAPILARIN RESTORASYON SONRASI KORUNMUŞLUK DURUMU (original) (raw)

RESTORASYON SONRASI KUBBE-İ HADRÂ KALEM İŞLERİ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME

İSTEM, 2019

Mevlânâ Celaleddin Rumî ile oğlu Sultan Veled'in sandukalarının bulunduğu Kubbe-i Hadrâ namıyla maruf Türbe yapısının 1274 yılında mimar Tebrizli Bedrettin tarafından inşa edildiği bilinmektedir. Türbenin inşasında Alâmeddin Kayser'in maddi ve manevi desteklerinin bulunduğu bilinmekle birlikte günümüzdeki mevcut yapının o dönemde inşa edilen ilk kubbe olup olmadığı, daha sonraki dönemlerde değişikliğe uğradığı hakkında farklı bilgiler nakledilmiş olmakla birlikte bugün için kesin bir bilgiye sahip değiliz. Yeşil kubbenin iç mekanında yer alan kalem işi tezyinatın Sultan II. Bayezid Döneminde yapılmış olduğunu, Kalem işi tezyinatı yapan sanatçının da Halepli Mevlevi Mehmet oğlu Abdurrahman olduğu güney cephenin duvar yüzeyinde yer alan kitabelerden anlaşılmaktadır. Kitabede tarih bulunmamakla birlikte II. Bayezid'in saltanat dönemi 1481-1512 yılları arası olduğu dikkate alındığında tezyinatın da bu zaman diliminin herhangi bir noktasında yapılmış olduğu düşünülmektedir. 2019 yılında tamamlanan restorasyon sonucunda ortaya çıkan ve söz konusu devrin özgün tezyinat özelliklerini taşıyan nakışlar, Kubbe-i Hadrâ'nın beş yüz yıllık bir süreçte yapısal ve sanatsal değişikliğe uğramadığını göstermektedir.

KUR'ÂN'IN AŞAMALI İNDİRİLİŞİ İLE İLGİLİ RİVÂYETLERİN SENED TENKİDİ

Sanad Criticism of Narratives Related to the Revelation of the Quran in Stages, 2018

Bu makale, Kur’ân’ın Hz. Peygamber’e (sav) aşamalı indirilişini ifade eden rivâyetlerin sened tenkidini konu edinmektedir. Bahse konu rivâyetler, Kur’ân’ın Kadir gecesinde levh-i mahfuz’dan “Beytü’l-‘izze”ye yani yakın semâya topluca, tek seferde indiğini daha sonra nüzûl ortamındaki olaylarla irtibatlı bir şekilde Allah Rasûlü’ne peyderpey nâzil olduğunu ifade etmektedir. Bu çalışmada toplam on iki rivâyet incelenmiş ve ilgili rivâyetlerin sened tenkidi yapılmıştır. Elde edilen verilere göre, Kur’ân’ın Hz. Peygamber’e (sav) aşamalı indirilişini ifade eden rivâyetlerin tamamı İbn Abbâs’a dayandırılmaktadır. Bu rivâyetlerin sened tenkidi açısından yedisinin sahih; beşinin ise zayıf olduğu tespit edilmiştir. Sahih ve zayıf rivâyetler, içerik olarak aynı olduğundan dolayı zayıf rivâyetlerin şahid ve mutabaât bağlamında değerlendirilmesinin mümkün olacağı kanaatine varılmıştır. Bu çerçevede Kur’ân’ın Hz. Peygamber’e (sav) aşamalı indirilişini ifade eden rivâyetlerin, sened tenkidi açısından sahih olduğu görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Kur’ân-ı Kerîm, Hadîs, Aşamalı İndirilme, Sened Tenkidi, İbn Abbâs. This article is about sanad criticism of narratives, which expresses the gradual revelation of the Quran to the Prophet (pbuh). These narratives indicate that the Quran firstly descended from Levh-i Mahfuz (Preserved Tablet) to Baytu’l-‘Izza, meaning the nearest sky, completely in one time in the night of Qadir, later on that was revealed gradually to the Prophet in connection with specific incidents at the environment of nuzool. In this study, a total of twelve narratives were examined and the relevant narrations were criticized. According to the obtained results, all narratives, which express that the Qur'an was revealed gradually to the Prophet, are based on Ibn Abbas. Seven of these narratives have been found sahih (authentic), and five of them found dhaeef (weak) in terms of sanad. It was concluded that it would be possible to evaluate the dhaeef narratives as shahid and mutaba‘at hadith because of the sahih and dhaeef narratives are the same in content. As a result, the narratives, which express that the Qur’an was revealed gradually to the Prophet, have been determined as sahih in perspective of sanad crticism. Keywords: The Holy Qur’ān, Hadith, Gradual Revelation, Sanad Criticism, Ibn Abbās.

ÇEPNİ SURP SARKİS ERMENİ KİLİSESİ RESTORASYON ÇALIŞMALARI

Büyükmıhcı, G., Kozlu, H., Kılıç, A., Karahan, S., (2015) “Çepni Surp Sarkis Ermeni Kilisesi Restorasyon Çalışmaları” Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitü Dergisi, Ed:Yalın, S., Sayı:39,S:42-66, Kayseri, 2015, ISSN: 1300-1582, E-ISSN: 2148-8657.Tarandığı Veri Tabanları: Asosindex, 2015

Öz Ait oldukları uygarlıkların sosyal, kültürel, ekonomik yapısını, yaşam felsefelerini, estetik kaygılarını, dini görüşlerini ve teknolojik olanaklarını somut bir şekilde yansıtan tarihi yapılar, kent içinde önemli hafıza mekânları olarak, kentsel sürekliliğin sağlanmasına ve kültürel değerlerin korunmasına katkıda bulunan önemli birikimlerdir. Ülkenin çok katmanlı yapısına bağlı olarak geniş yelpazede çeşitlenen tarihi eserler içinde toplumun kültürel çeşitliliğinin somut simgesi olan kiliseler, Anadolu'nun çok sesli yapısının birer temsilcisi olarak toplumsal bellek içinde önemli bir yere sahip mimari oluşumlardır. Demografik yapıdaki homojenleşme ve kültürel dönüşüm nedeniyle bugün atıl durumda bulunan kiliseler mimari ve mekânsal yapıları, bezemeleri ve inceltilmiş yapısal detayları ile kullanılmayı ve değerlendirilmeyi bekleyen önemli bir yapı stoku oluşturmaktadır. Sahip olduğu yoğun kültürel miras nedeni ile Türkiye, tarihi eser koruma, yenileme çalışmalarının, kuram ve kararların sürekli tartışıldığı bir ülke konumundadır. Geçmişi geleceğe bağlayan, toplumsal yaşamı ve kültürel değerleri sürdürülebilir kılan mimari çevreler içinde gerçekleştirilen koruma uygulamalarına bakıldığında çağdaş koruma kuramı çerçevesinde bilimsel verilere uygun olarak gerçekleştirilmiş iyi örneklere rastlandığı gibi, toplumsal duyarlılıktan ve düşünsel derinlikten yoksun rant kaygısıyla gerçekleştirilmiş niteliksiz uygulamalara da rastlanabilmektedir. Değişim/dönüşüm ve devamlılık paradoksunu içinde barındıran yapısı ile zor ve karmaşık bir alan tanımlayan koruma uygulamaları kentin anlam katmanlarını oluşturan toplumsal, algısal, yaşamsal, tarihsel dinamikleri etkilediği için toplumun her kesimi tarafından izlenen bir alan oluşturmaktadır. Günümüzde bilimsel çalışmalarının yanı sıra toplumsal alanda da öncü bir rol üstlenen üniversiteler, taşıdığı misyon gereği tarihi eserlerin çağdaş koruma kuram ve ilkeleri çerçevesinde korunması, yaşatılması, günümüz ortamında yeniden kullanımının sağlanması yönünde önemli çalışmalar gerçekleştirmektedirler. Üniversitelerin gerçekleştirdiği çalışmalar, ticari kaygılardan uzak bilimsel duruşu ve kuramsal temele dayalı bir ilişkiler ağı içinde yeniliklere kapı aralayan üretken yaklaşımları ile koruma çalışmalarına katkı sağlayan önemli uygulamalardır. Bu tip çalışmalara bir örnek oluşturan Erciyes Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Döner Sermaye İşletmeleri kapsamında gerçekleştirilen Çepni Surp Sarkis Ermeni Kilisesi Rölöve, Restitüsyon, Restorasyon ve Konservasyon çalışmaları bu makalenin konusu olarak belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Çepni, Surp Sarkis Ermeni Kilisesi, Kilise, Koruma, Rölöve, Restitüsyon, Restorasyon.

REPAIR WORKS AT MARDIN NUSAYBIN MAR AUGIN MONASTERY (MARDİN NUSAYBİN MAR EVGİN MANASTIRI BASİT ONARIM UYGULAMASI)

One of the oldest monasteries in Mardin in the countryside of Nusaybin, Mar Augin Monastery (4th Century AD), was abandoned for a long time due to security problems in the region and then opened again. Mardin Metropolitan Municipality Directorate for the Conservation, Implementation and Supervision of Cultural Assets (KUDEB) was applied for the repair in June 2014. Relevant permission after the application of Mardin Syrian Old Deyrulzafaran Monastery and Churches Foundation to the Council for the Protection of Cultural Heritage of Diyarbakir was obtained on July 2014 with the decision "Simple Repair". Because of the financial impossibilities of the monastery, which is in need of restoration, some interventions have been made as repair and maintenance. The aim of the study is to examine the maintenance and repair interventions of the monastery that has a deep-rooted history. Within the permission scope, Mar Augin Monastery's roof and cradle roof insulation, maintenance of carved lime stone places and joints of stonewalls were built. The application started on September 1, 2014 and lasted about 3 months. For the monastery located in the area where security problems still exist, conservation projects should be prepared and a resource for repair must be found immediately.