Baki'nin Bir Gazelinde Ses-Anlam İlişkisi (original) (raw)

Harften Sese Harften Görüntüye Baki'de Ses-Ahenk-Görüntü

Türklük Bilimi Araştırmaları TÜBAR, S. 36, s. 207-225, 2014

Siirde ahengi sağlamanın çesitli yolları vardır. Bunların basında gelen ve bir uyum olusturarak siire müzikal değer katan tekrarlar, her dönem sairlerin basvurduğu kaynaklardan biri olmustur. Bunların en küçük birimi olan ses tekrarlarında, sairler ünlü veya ünsüz sesleri yineleyerek ahengi sağlamıslardır. Günümüzde armoni baslığında incelenen ses tekrarları için asonans ve aliterasyon terimleri kullanılmaktadır. Aliterasyon, ünsüz harflerin bir ahenk olusturacak sekilde yinelenmesidir. Aliterasyon sanatı, hem sessel hem de görsel olarak siire katkı sağlar. Divan edebiyatı Osmanlı Türkçesi diye isimlendirilen bir yazı diline dayanmaktadır. Bu yazı dilinin kaynağı da Arap alfabesidir. Divan sairlerinin bu alfabedeki harfleri çesitli tesbih unsurları olarak kullandığı bilinmektedir. Harflerin tesbih unsuru olarak kullanılırken sairler tarafından tasıdığı ses ve plastik değerinin dikkate alındığını söyleyebiliriz. Bu çalısmada divan edebiyatının büyük sairlerinden biri olan Bâkî’nin siirlerinde aliterasyon ile sağladığı ses-görüntü-ahenk birlikteliği üzerinde durulmustur. Bâkî, aliterasyon yaparken ses tekrarıyla hem ahengi sağlamakta hem de sesin kaynağı olan harfin görüntüsüyle siire bir görsellik katmaktadır. Bâkî böylece siirine iki yönlü bir özellik sağlamaktadır: Görsel ve isitsel değer. Aliterasyon incelemelerinde sadece ses tekrarına dikkat edilmemelidir. Sairin aliterasyon yaparken tekrarladığı seslerin görsel olarak beyte olan katkısına, bu seslerin dizilimi ile anlam ve ahenge olan etkisine de bakılmalıdır.

BÂKÎ’NİN BİR GAZELİNİN ŞERHİ VE SES TEKRARLARI AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

Özet 16. yüzyılın önemli şairlerinden olan Bâkî, divan şiirimizin gelişmesinde ve Osmanlı coğrafyasında yaygınlaşmasında büyük katkıda bulunmuştur. Bu makalede, şairlerin sultanı olarak da anılan Bâkî’nin Bir lebi gonca yüzi gül-zâr dirsen işte sen Hâr-ı gamda candelîb-i zâr dirsen işte ben beytiyle başlayan gazeli klasik usulle şerh edilmiş, gazelde kullanılan sesler yapısalcı açıdan değerlendirilmiştir. Bâkî, şiirinde söz ve ses tekrarlarına yer verirken beyitlerin anlamlarıyla da örtüşmesine dikkat etmiştir. Mesela, sert ünsüzler 5. beyitte âşığın zor durumda oluşunun, 6. beyitte de sevgilinin acımasızlığının şiddetini hissettirmektedir. Ayrıca divan şiirimizde aşk motifinin kahramanları olan sevgili ve âşıkla ilgili muhteva unsurları bir araya getirilmiştir. Şair, sen ve ben zamirlerini kullanarak divan şiirindeki sevgili ve aşığa ait motifleri bütün özellikleriyle işlemiştir. Âşık ile sevgilinin vasıflarını belirtirken "sen" ve "ben" zamirlerine eşit oranda yer vermiştir. Anahtar Kelimeler: Bâkî, divan, Sen/Ben, Ses Tekrarı, şerh. Abstract Baki, one of the important poets of the 16th century, contributed a lot to the development of divan poetry and its widespread in the Ottoman geography. In this article, Baki’s lyric which starts with Bir lebi gonca yüzi gül-zâr dirsen işte sen Hâr-ı gamda candelîb-i zâr dirsen işte ben these couplet has been commented with classical style and the alliterations used in the lyric have been evaluated in terms of structure. In his poems, Baki paid attention not only to the repetitions and the alliteration but also to the associations of the couplets with the meanings. For instance, the strong consonants in the fifth couplet give the feeling of the lover’s being in a difficult situation, and in the sixth couplet the severity of the lover’s mercilessness. Furthermore, in divan poetry the contents regarding beloved and lover who are the heroes of the love motifs have been banded together. The poet analyzed the motifs belonging to the beloved and the lover in divan poetry by using “you and me” pronouns. While pointing out the features of the lover and beloved, he has equally used the “you and me” pronouns. Key Words: Baki, divan, You/Me, Alliteration, Comment.

Baki'nin Gazellerine Ek ve Derzi-zade Ulvi'ye Nazireleri

Divan Edebiyatı Dergisi

Osmanlı edebiyatı şairlerinin çeşitli sebeplerle divanlarına dahil etmedikleri yahut divanlarını tertip ettikten sonra yazdıkları şiirler vardır. Bu şiirlere yine bu sahanın mahsullerinden olan mecmualarda veya başka eserlerin içerisinde denk gelinebilmektedir. Mecmuaların yanı sıra az da olsa bazı divan nüshalarında başka şairlerin şahıs ve eserlerine yönelik yeni bilgilere rastlanır. Bu şekilde ortaya çıkan her bilgi, öncesinde yapılan çalışmaların eksiklerini tamamla-yarak kapsamını genişletmektedir. Bâkî (ö. 1600) de bu türden örneğine sıkça rastlanılan şairlerden biridir. Bu sebeple mecmualardan hareketle Osmanlı edebiyatının en müstesna şair ve devlet adamlarından biri olan Bâkî'nin divanında yer almayan gazellerine yönelik çalışmalar yapılagelmiştir. Bu makalede ise Derzi-zâde 'Ulvî (ö. 1585)'nin divan yazmalarından birinin derkenarında karşılaşılan ve Bâkî'nin önceki yayınlarda bulunmayan şiirlerine yer verilecektir. Ayrıca aynı yazmadan hareketle Bâkî'nin şimdiye kadar herhangi bir vesile ile değinilmeyen çağdaşı Derzi-zâde 'Ulvî'nin gazelleri zemininde yazdığı nazireleri tanıtılacaktır. Burada Bâkî'nin Dîvân'ında bulunmayan gazelleri kadar nazireleri de 'Ulvî ile etkileşimini gözler önüne sermesi ve şiirleri kıyaslandığında 'Ulvî'nin de en az Bâkî kadar kudretli bir şair olduğunu göstermesi bakımından oldukça önemlidir.

GÜNÜMÜZ SANATINDA SES -ANLATININ İMGEYLE İLİŞKİSİ: 'ARALIKLAR'

2021

Advances in transportation, telecommunications and information technologies in recent years cause physical mobility to gain speed on a global scale, faster displacement of global capital with the transfer of information on a larger scale in shorter periods, and accordingly, the acceleration of production, distribution and consumption activities of commodities. In such an environment, the human mind is more exposed to visuals and screens than ever before. The aims of this study are to eliminate the visuality and to reorganize the relationship with the acceleration culture in order to prevent the exhaustion of the individual in an uncontrolled speed, and to provide a pause for the person who is a time and space consumer in the current living conditions that reduce the quality of life. In this context, the sound installation "Intervals" uses sound as a material, without visual elements, and the space-time that the artwork describes suggests a different time interval than the reality that real life is constantly trying to accelerate. The fact that the artwork is auditory shows that the meaning is formed according to the experience of the listener. Son yıllarda yaşanan ulaşım, telekomünikasyon ve bilişim teknolojilerindeki ilerlemeler, fiziksel mobilitenin küresel boyutta hız kazanmasına, daha geniş ölçekte enformasyonun daha kısa sürelerde transfer edilmesiyle küresel sermayenin daha hızlı yer değiştirmesine, buna bağlı olarak da metanın üretim, dağıtım ve tüketim faaliyetlerinde ivme kazanmasına neden olmaktadır. Böyle bir ortamda, insanoğlu zihni hiç olmadığı kadar yoğun görsellik ve ekrana maruz kalmış durumdadır. Kontrolsüz hız içinde bireyin tükenişini önlemek üzere hızlanma kültürüyle ilişkisini yeniden düzenlemek ve hayat kalitesini düşüren içinde bulunduğumuz yaşam koşulları içerisinde zaman ve uzay tüketicisi olan insana bir duraksama alanı sağlamak ve görselliği elimine etmek bu çalışmanın amaçlarını oluşturur. Bu bağlamda "Aralıklar" yapıtı, görsel elemanlar olmaksızın, sesi materyal olarak kullanır ve yapıtın tarif ettiği uzam – zaman , gerçek hayatın sürekli ve daha fazla hızlandırmaya çalıştırdığı gerçeklikten farklı bir zaman aralığı önerir. Yapıtın işitsel olması, anlamın dinleyicinin deneyimine göre oluştuğunu ve değiştiğini göstermiştir.

Bakinin Bilinmeyen Veda Gazeli

Klasik edebiyatımıza mensup dîvân sahibi şairlerin dîvânlarında yer almayan bazı şiirlerinin şiir mecmuaları ve kısmen cönkler gibi derlemelerde yer aldığı görülür. Şairin o şiir(ler)i bilerek ve isteyerek dîvânına almamış olması veya o şiir(ler)i dîvânı tertip ettikten sonra yazmış olması, bunun iki temel sebebi olarak gösterilebilir. Bun-lar dışında da, şaire veya esere (nüshaya) özel sebeplerin mevcudiyeti de mümkündür. Şiir mecmualarında bu türden şiirlerine tesadüf edilen şairlerden biri de Bâkî'dir. Bâkî, sadece XVI. yüzyılın değil, kuşkusuz ki bütün Türk edebiyatının en önemli şair-lerinden biridir. Bu sebeple Bâkî'nin şiirleri edebiyat araş-tırmacıları için ilgi konusu olagelmiş, bu cümleden olarak onun Dîvân'ında bulunmayan veya yayımlanmamış şiir-leri üzerine de çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Bu makalede de Bâkî Dîvânı'ının Arap harfleriyle veya yeni Türk harf-leriyle yayımlanmış neşirlerinde bulunmayan bazı şiirle-rine yer verilecektir. Hepsi de şahsî kütüphanemizde bulu-nan şiir mecmualarından tespit edilen bu şiirlerden biri, derkenarında, şairin Nev'î'ye gönderdiği bu şiirin yazdığı en son gazel ve en son şiir olduğu ve Dîvân'ında bulunma-dığına dair bir not bulunması hasebiyle ayrıca önem arz etmektedir. Even though not seen in the divans of classic poets', some poems can be seen in mecmuas and in partly compilations like conks.We can think of two reason for that. First, the poet may left out of those poems from their divans on purpose and secondly, he/she wrote those poems after the establishment of his/her divan.

Bâkî'ye Göre Gazel | Ghazel According to Baki

BICOASP, 2020

Öz Divanında farklı nazım şekil ve türlerinde başarı yakalamış bir şair olmakla birlikte öncelikle bir gazel şairi olarak görebileceğimiz Bâkî (1526-1600), şiirlerinde zaman zaman kendi şiirine ve genel olarak şiir sanatına dair bazı değerlendirmelerde bulunur. Onun şiiri mevzu edinen mısra ve beyitleri, şiiri sadece yazmakla kalmayıp şiir üzerine düşünen bir şair olduğunu da gösterir. Klasik nazım şekilleri içinde gazele büyük değer verdiği hem sanatından hem de şiirlerinde dile getirdiği bu tür düşüncelerinden anlaşılan Bâkî, divanında yirmiden fazla beytinde bizzat “gazel” kelimesini kullanmıştır. Böylece, klasik Türk şiirinde âşıkane ifadelere en uygun söyleyişe imkân veren bu tarzın büyük bir temsilcisi olmanın yanında gazelle ilgili bazı temel meselelere pencere açmış, gazelin ne, nasıl, niçin olduğu ve olabileceğine dair düşünce ve duyuşlar ortaya koymuştur. Onun bu tarz ifadelerinin bazılarında dikkat çeken bir yön ise gazel türünde kendi üstatlığına ve yol açıcılığına yaptığı vurgudur. Birer fahriye örneği olan bu söylemleri ve gazele dair diğer ifadelerinde Bâkî’nin bu şiir tarzına bakışına, şiir/gazel söyleme sebeplerini yer yer dile getirişine şahit olmak mümkündür. Bâkî’ye göre gazel; sevgiliyi vasfetmeye elverişli şiir tarzı, şairin hasbihâlini ifade etme aracı, inci kadar kıymetli bir söz, baharın güzel zamanlarına eşlik edecek bir süs, şairi çekemeyenlere eza verecek derecede sanatkârlık kudretini gösteren bir tür, marifet fidanının taze meyvesi olmak gibi pek çok niteliği barındıran bir nazım şeklidir. Bâkî’nin “gazel” kelimesini kullandığı beyitlerin büyük bir kısmının gazellerinde geçmesi de bu şiir türüne dair değerlendirmelerin bizzat türün içinde yapılmış olması yönüyle ayrıca dikkate değer bir noktadır. Anahtar Kelimeler: Bâkî; gazel; şiir; poetika. * Ghazel according to Baki Abstract Baki (1526-1600), whom we can primarily think as a ghazel poet, although he is a poet who has achieved success in different poetry forms and genres in his divan, occasionally makes some evaluations about his own poetry and the art of poetry in general. His verses and couplets which focus on poetry show that he was a poet who not only wrote the poem but also thought about poetry. Baki, who explicitly places great importance to ghazel among other classical verse forms from both his art and his ideas that he expressed in his poems, used the word “ghazel” in his divan, in more than twenty couplets. Thus, in addition to being a great representative of this style that allows for the most appropriate loving expressions in classical Turkish poetry, it opened a window to some basic issues about ghazel, and revealed thoughts and feelings about what, how, why and how the ghazel is and could be. A striking aspect of some of his expressions is his emphasis on his own mastery and pioneering in the ode type. It is possible to witness Baki’s view of this style of poetry and his expressing the reasons for writing poems/ghazel in these examples of honorary discourses and other expressions about ghazel. According to Baki ghazel is the verse form which is suitable for describing the beloved, a means of expressing the poet’s conversation, a precious word like a pearl, an ornament to accompany the beautiful times of spring, a genre that shows the power of artistry to the point of oppressing the poet, being the fresh fruit of a tree of ingenuity. The fact that most of the couplets in which Baki uses the word “ghazel” are mentioned in his ghazels is also another remarkable point in regard of the evaluations of this type of poetry are made within the genre itself. Keywords: Baki; ghazel; poetry; poetics.

Gazzali'de İmanın Rasyonelliği. Akli Tetkikten Kalbi Tasdike

Ġslam kültür ve düĢünce tarihinde Gazâlî, olmazsa olmaz bir etkinliğe ve ağırlığa sahiptir. Öyle ki karĢımıza hakkında en çok kalem oynatılan ve tartıĢılan bir Ģahsiyet olarak çıkması tesadüflerle açıklanamaz. Dahası Gazâlî'nin Ġslam düĢünce tarihinde paradigmatik bir görüngü olduğunu ifade etmek hiç de mübalağa değildir. Bu durumda sorulması ya da cevabı aranması gereken asıl sual Ģudur:

Bâkî'nin Ses Dünyası

Dün Bugün Yarın Yayınları, İstanbul, 2017

“Üstâd elinde ser-te-ser âhenk olur lisân Mızrâba ses verir kelimâtiyle tel gibi” diyor bir beytinde Yahya Kemal. On altıncı yüzyılın “sultânü’ş-şu’arâ”sı Bâkî işte böyle bir şair. Şiirlerinde ahenge büyük önem veren, birbiriyle uyumlu sesler barındıran kelimeleri kullanarak sesler arası uyum yakalayan Bâkî, Türkçenin ahenk üstatlarından biridir. Onun şiiri baştan sona bir uyumdur. Bâkî, türlü ahenk yolları ile belirgin kılmak, dikkati çekmek, pekiştirmek, vurgulamak, yansıtmak, çağrıştırmak, estetik bir hayranlık uyandırmak istemiştir. Şair, şiirlerinde ritmik yapıyı da sağlam bir şekilde kurmuştur. Bu eserde, Bâkî’nin şiirleri ses ve çeşitli düzeydeki tekrarlar yönünden incelenmiş, her bir sesin sağladığı ahengin diğer seslerle ve anlamla olan münasebeti gösterilmiştir. Eserde Bâkî’nin vezin, kafiye, sıralama, cümle yapısı ve tekrarlar yoluyla sağladığı ritim; seslenmeye dayalı edebî sanatlar, tekrarlar, aliterasyon, asonans ve paralelizm ile sağladığı ahenk incelenmiştir. Bâkî, bir beytinde şöyle söylemektedir: “Âvâzeyi bu ‘âleme Dâvûd gibi sal Bâkî kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş” Âleme hoş bir seda bırakmak isteyen şairin isteğine ulaştığını, sedasıyla baki kaldığını söylersek abartmış olmayız. Bâkî, şiirlerini Türkçenin sesiyle taçlandırarak divan edebiyatının başarılı ses şairlerinden biri olmuştur. Bugün Bâkî’nin şiirinden bize hoş sedalar, ahenkli söyleyişler, anlamla örtüşen ses ve ritmik yapı düzenlemeleri en önemlisi de Türkçenin Orta Asya’dan gelip Anadolu’da İslam medeniyetiyle zenginleşen sesi kalmıştır. Bu eserle şairin ses dünyasındaki yolculuğumuz okuyucuya sunulmuştur.