SELİM SIRRI PAŞA KONAĞI RESTORASYON ÖNCESİ VE SONRASI DUVAR RESİMLERİ / MURAL PAINTINGS OF SELİM SIRRI PASHA MANSION BEFORE AND AFTER THE RESTORATION (original) (raw)

SİNİRLİ KÖYÜ CAMİİ DUVAR RESİMLERİ / THE MURAL PAINTINGS OF SİNİRLİ VILLAGE MOSQUE

Ege Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Sanat Tarihi Dergisi/ Ege University, Faculty of Letters, Journal of Art History, 28/2, 2019

Manisa'nın Turgutlu ilçesine 17 kilometre mesafede yer alan Sinirli Köyü'nün kuruluşu Saruhanoğlu Beyliği devrine kadar uzanmaktadır. Bu köyde bulunan ve 1874-1875 (Hicri 1292) yılına tarihlendirilen Sinirli Köyü Camii, Osmanlı İmparatorluğu döneminde inşa edilmiştir. Yapıdaki duvar resimleri, son cemaat yeri, ibadet mekanı ve kadınlar mahfili olmak üzere, her bölümde duvarlarda, sütun başlıklarında, saçaklarda ve kemer yüzeylerinde karşımıza çıkmaktadır. Ağırlıklı olarak vazolu ve vazosuz çiçek motiflerinin tasvir edildiği bu resimlerin arasında sayıca daha az olsa da, mimari tasvirler ve bir adet üzerinde bıçak saplanmış ve dilimlenmiş vaziyette karpuz tasvirine yer verilmiştir. Mimari tasvirleri de sivil yapılar ve dini yapılar olarak gruplandırabilmekteyiz. Özellikle mimari tasvirleri incelediğimiz zaman bu tasvirlerin son derece özenli ve ayrıntılı bir şekilde çalışıldığını görmekteyiz. Bu çalışma kapsamında, daha önce kapsamlı bir araştırmaya konu olmamış bulunan Sinirli Köyü Camii duvar resimlerinin ayrıntılı olarak incelenmesi amaçlanmaktadır. Mevcut duvar resimlerinin günümüzdeki durumlarını içeren bir dökümün ardından bu resimlerin benzer örnekleri ile karşılaştırması sunulacaktır.

İZMİR, BAYRAKLI YAHYA HAYATİ PAŞA KÖŞKÜ: KÜL OLAN RESİMLER - BAYRAKLI YAHYA HAYATİ PASHA MANSION (IZMIR): PAINTINGS REDUCED TO ASH

XVI. ORTACAĞ-TÜRK DÖNEMİ KAZILARI VE SANAT TARİHİ ARASTIRMALARI SEMPOZYUMU BİLDİRİLERİ 18-20 EKİM 2012 - EDİTÖRLER/ EDITOR~ Meryem ACARA ESER Ebru BİLGET FATAHA Gülseren KOYUN, 2014

Yahya Paşa Mansion in Bayraklı (Izmir) was commissioned by Yahya Hayati Pasha, the mayor of Izmir, to Greek architect Andan Gavano in the second half of the 19th century. The mansion consisted of two adjacent building, one single and the other two storeyed and located in a garden. The mansion was one of the important buildings in the city both far its architectural and decoration features but the roof of the single storey section was destroyed by fire in 2004 while the roof of the double storey section was destroyed in 2010. Therefore the ceiling paintings / decoration which was characteristic of the period has unfortunately gone. This paper will present the wall paintings of Yahya Pasha Mansion in Bayraklı through the pictures we have taken in the 90's, which are impossible to put back.

ÇEPNİ SURP SARKİS ERMENİ KİLİSESİ RESTORASYON ÇALIŞMALARI

Büyükmıhcı, G., Kozlu, H., Kılıç, A., Karahan, S., (2015) “Çepni Surp Sarkis Ermeni Kilisesi Restorasyon Çalışmaları” Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitü Dergisi, Ed:Yalın, S., Sayı:39,S:42-66, Kayseri, 2015, ISSN: 1300-1582, E-ISSN: 2148-8657.Tarandığı Veri Tabanları: Asosindex, 2015

Öz Ait oldukları uygarlıkların sosyal, kültürel, ekonomik yapısını, yaşam felsefelerini, estetik kaygılarını, dini görüşlerini ve teknolojik olanaklarını somut bir şekilde yansıtan tarihi yapılar, kent içinde önemli hafıza mekânları olarak, kentsel sürekliliğin sağlanmasına ve kültürel değerlerin korunmasına katkıda bulunan önemli birikimlerdir. Ülkenin çok katmanlı yapısına bağlı olarak geniş yelpazede çeşitlenen tarihi eserler içinde toplumun kültürel çeşitliliğinin somut simgesi olan kiliseler, Anadolu'nun çok sesli yapısının birer temsilcisi olarak toplumsal bellek içinde önemli bir yere sahip mimari oluşumlardır. Demografik yapıdaki homojenleşme ve kültürel dönüşüm nedeniyle bugün atıl durumda bulunan kiliseler mimari ve mekânsal yapıları, bezemeleri ve inceltilmiş yapısal detayları ile kullanılmayı ve değerlendirilmeyi bekleyen önemli bir yapı stoku oluşturmaktadır. Sahip olduğu yoğun kültürel miras nedeni ile Türkiye, tarihi eser koruma, yenileme çalışmalarının, kuram ve kararların sürekli tartışıldığı bir ülke konumundadır. Geçmişi geleceğe bağlayan, toplumsal yaşamı ve kültürel değerleri sürdürülebilir kılan mimari çevreler içinde gerçekleştirilen koruma uygulamalarına bakıldığında çağdaş koruma kuramı çerçevesinde bilimsel verilere uygun olarak gerçekleştirilmiş iyi örneklere rastlandığı gibi, toplumsal duyarlılıktan ve düşünsel derinlikten yoksun rant kaygısıyla gerçekleştirilmiş niteliksiz uygulamalara da rastlanabilmektedir. Değişim/dönüşüm ve devamlılık paradoksunu içinde barındıran yapısı ile zor ve karmaşık bir alan tanımlayan koruma uygulamaları kentin anlam katmanlarını oluşturan toplumsal, algısal, yaşamsal, tarihsel dinamikleri etkilediği için toplumun her kesimi tarafından izlenen bir alan oluşturmaktadır. Günümüzde bilimsel çalışmalarının yanı sıra toplumsal alanda da öncü bir rol üstlenen üniversiteler, taşıdığı misyon gereği tarihi eserlerin çağdaş koruma kuram ve ilkeleri çerçevesinde korunması, yaşatılması, günümüz ortamında yeniden kullanımının sağlanması yönünde önemli çalışmalar gerçekleştirmektedirler. Üniversitelerin gerçekleştirdiği çalışmalar, ticari kaygılardan uzak bilimsel duruşu ve kuramsal temele dayalı bir ilişkiler ağı içinde yeniliklere kapı aralayan üretken yaklaşımları ile koruma çalışmalarına katkı sağlayan önemli uygulamalardır. Bu tip çalışmalara bir örnek oluşturan Erciyes Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Döner Sermaye İşletmeleri kapsamında gerçekleştirilen Çepni Surp Sarkis Ermeni Kilisesi Rölöve, Restitüsyon, Restorasyon ve Konservasyon çalışmaları bu makalenin konusu olarak belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Çepni, Surp Sarkis Ermeni Kilisesi, Kilise, Koruma, Rölöve, Restitüsyon, Restorasyon.

Kariye Camisi'ndeki (Chora Manastırı Kilisesi) Duvar Resimlerinin Koruma Ve Onarım Süreçleri Üzerine ON THE CONSERVATION AND RESTORATION PROCESSES OF THE WALL PAINTINGS OF THE KARİYE MOSQUE (CHORA MONASTERY CHURCH

Öz Abstract Önemli bir parçası Anadolu toprakları üzerinde bulunan Bizans, çevresindeki uygarlıklarla her zaman karşılıklı sanat alışverişi içinde olmuştur. O dönemdeki başkenti olan İstanbul'da da Bizans mimarisinin ve sanatının en gelişmiş örnekleri bulunmaktadır. Birçok araştırmaya konu olan Kariye, Bizans döneminin gerek duvar resmi ve mozaikleriyle, gerekse mimarisiyle orijinal haliyle korunmuş en önemli örneklerinden biridir. İstanbul'un fethinden kısa bir süre sonra camiye dönüştürülen yapı, çevresinde inşa edilen medrese, tekke, çeşme ve türbe ile birlikte büyük bir yapılar topluluğu olmuştur. Yapı, camiye dönüştürülmesiyle iç bölümlerinde de kısmı değişikliklere uğramış; 1945 yılında müze olmasıyla bazı onarım işlemlerinden geçerek günümüzdeki halini almıştır. Byzantium, an important part of which is located on Anatolian lands, had always been in exchange of art with the neighbouring civilizations. Also in Istanbul, which was its capital city at that time, there are the most advanced examples of Byzantine architecture and art. Having been the subject of many researches, Chora (Kariye) is one of the most important examples of Byzantine period having been preserved with its original form both with its murals and mosaics and its architecture. The structure, which was converted into a mosque a short while after the conquest of Istanbul, constitutes a major group of structures together with the construction of madrasah, dervish lodge, fountain and shrine in its surrounding. The building was subject to partial changes in its interior when it was converted into a mosque; becoming a museum in 1945 it was subject to some restoration processes and took its contemporary form.

SİVAS DİVRİĞİ ULU CAMİ VE DARÜŞŞİFASI BEZEMELERİ SİVAS DİVRİĞİ ULU MOSQUE AND DARÜŞŞİFA DECORATİONS

Uluslararası İdil - Ural ve Türkistan Araştırmaları Dergisi, 2020

Özet Bin yıllık Anadolu İslam medeniyetinin taş kubbeli mührü olarak adlandırdığımız Sivas Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası, taşın, sonsuz mana ve figürlerden oluşarak zarafete dönüşmüş halidir. Dışarıdan bakıldığında on iki dilimli ve her bir dilimi üçgen konik olarak mihrap önüne denk gelen taş kubbesi ve darüşşifadaki türbe üzerinde bulunan taş konik kubbesi ile dikkat çekmektedir. Eser, dört taç kapısı olan ve her bir kapısının üzerinde bulunan desenler ve anlamları ile taş oymacılığında son noktayı koymuş muhteşem bir yapıdır. Divriği Ulu Camii ve Darüşşifa olarak bilinen bu yapı topluluğu, cami, darüşşifa ve türbeden meydana gelen büyük bir külliyedir. Birbirinden güzel ve eşsiz taş bezemeleri simetrik olarak görünse de her biri farklıdır ve tektir. Yapı Anadolu Selçuklu döneminde bitişik nizamda yapılmış, bir kadın ile erkeğin yaptırdığı eşsiz bir eserdir. Ayrıca mimarı Ahlatlı Hürrem şahın yapmış olduğu tek eser olarak da tarihe geçmiştir. Bu çalışmada taş işlemelerinde bulunan birbirinden farklı, eşsiz ve hala sırları çözümlenememiş ve bu sırlarını korumaya devam eden Divriği Ulu Cami ve Darüşşifanın dört ana kapısı üzerindeki bezemeler, bezemelerden akseden gölgeler, cami kısmında ve darüşşifa kısmında kullanılmış olan semboller, simgeler, figürler ve anlamları üzerinde araştırmalar yapılmıştır. Abstract The Great Mosque and the Darüşşifa of Sivas Divriği, which we call the stone-domed seal of the thousand-year-old Anatolian Islamic civilization, is the state of the stone, composed of infinite mana and figures and transformed into elegance. When viewed from the outside, the stone dome with twelve slices, each part of which corresponds to the front of the mihrab as a triangular conic, and the stone conical dome located on the shrine in darüşşifa stand out. The work is a magnificent structure with four crowned Gates and the patterns and meanings found on each gate and the end point in the stone carving. This building community, known as Divriği Ulu Mosque and Darüşşifa, is a large complex consisting of a mosque, darüşşifa and mausoleum. Although the beautiful and unique stone decorations appear symmetrically, each one is different and unique. The building was built in the adjacent order during the Anadolu Selcuklu period and is a unique work built by a man and woman. It is also the only work made by Hürrem Shah of Ahlat. In this study, the different, unique and still unresolved secrets found in the stone workings, divriği Ulu Mosque and Darüşşifa's four main doors on the decorations, the shadows from the decorations, used in the mosque and the part of darüşşifa symbols, symbols, figures and their meanings were investigated.

BATI ANADOLU'DAN ADALARA DUVAR RESMİ BAĞLAMINDA MİDİLLİ'DE RESİMLİ İKİ KONUT / TWO HOUSES WITH WALL PAINTINGS IN MYTILENE IN THE CONTEXT OF WALL PAINTINGS FROM WESTERN ANATOLIA TO THE ISLANDS

Sanat Tarihi Dergisi, XXVIII/1, 2019

The subject of this article is the wall paintings decorating the two houses on the island of Mytilene in Greece. These aforementioned wall paintings have a great similarity in terms of subject and style with a group of wall paintings seen in Western Anatolia in the first half of 19th century. In addition to the similarities, it is also important to point out where and how a particular style developed within itself transported within the Ottoman boundaries in the date of its establishment.The paintings are located at theHouse of Vareltzidenas in Petra and the House of Giannakos in Molova. In both houses, four sea landscapes with similar views and an imaginary Istanbul panaroma are depicted. A building is placed at the center of uninterrupted sea views.The structures are two-storied and twosided buildings surrounded by trees on a wide platform. Various buildings such as towered or towerish structures/buildings, houses, mosques and passage structures were painted. The paintings of the buildings such as Zeytinliova Kara Osmanoğlu Mosque, Manisa Sultan Mosque, Urla Kapan Mosque, BirgiÇakırAğa Mansion, BirgiSandıkeminoğulları House, İzmir Şadırvanaltı Mosque in Western Anatolia serve as examples of this painting group. In addition to the stereotyped forms in the buildings; the sea and sky given by their color tones, the ships traveling in the sea and the birds flying in the sky have the common features that resemble the landscape compositions in these structures.The panoramas of Istanbul, seen in both houses, have similar characters with the monumental Istanbul panoramas, which are shown in three land pieces in Western Anatolia. The Istanbul paintings, which were portrayed with great passion within the borders of the Empire, are generally considered to be the symbol of longing for the capital city or the symbol of Ottoman-style life. However, the most interesting attitude exhibited in the imaginary Istanbul panorama in the Petra Vareltzidenas House is that the city is illustrated as deprived of mosques that define and characterize the city. This situation can be considered as an ideological message. In several other structures in Greece, it is known that Istanbul views are illustrated without mosques, which are the religious symbols of the city. Although the Istanbul panaroma depicted in the Molova Giannokos House is considered realistic than the Istanbul panaroma in the Petra Vareltzidenas House, buildings, which are not possible to take place in the same painting, are united together, which suggests that the artist may have used the existing prototypes. Apart from these paintings, there are also single building descriptions at the seacoast, various still-life paintings, flowers, curtain and colums motifs and paintings with figures in the Petra Vareltzidenas House. One of the common features of such paintings in Anatolia is that they were generally made without figures. However, the presence of a large number of figures in the paintings in the Petra Vareltzidenas House can be linked to the fact that the owner is non-Muslim. Each composition gives the impression of telling a different tale or event. As a conclusion, the paintings in the Vareltzidenas House in Petra and the Giannakos House in Molova, attract attention as the representatives of the painting samples of some characteristics of the painting program of Sultan Mahmoud II which are found in Izmir, Manisa and its surroundings from the beginning of the 19th century, in the Aegean Islands. The similarities of the paintings, which create the impression of being worked out quickly and by the professional artists, are also the evidence of the existence of a group of floating and traveling artists on the Aegean coast, hinterlands and the islands.

MARDİN KENTSEL SİT ALANINDAKİ YAPILARIN RESTORASYON SONRASI KORUNMUŞLUK DURUMU

IV. ULUSLARARASI KÜLTÜR VE MEDENİYET KONGRESİ 21-23 Aralık 2018 Mardin Institution Of Economic Development And Social Researches Publications TAM METİN KİTABI, 2018

Bu metin; Mardin Artuklu Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projesi Koordinatörlüğü tarafından kabul edilen “Mardin Kentsel Sit Alanındaki Yapıların Restorasyon Sonrası Korunmuşluk Durumu” adlı projeden türetilmiştir. 18 aylık süre belirlenen projeye MAÜ.BAP.18.MMF.015 numarası ile 20.03.2018 tarihinde başlanmıştır. Çalışmada, Mardin Artuklu ilçesi kentsel sit alanında son 20 yılda restorasyonu yapılmış tarihi yapıların korunmuşluk durumlarının analizi ve belgelenmesi amaçlanmıştır. Belgeleme çalışması sonucunda, Mardin kentsel sit alanındaki restorasyon uygulamalarının sonuçları incelenerek, restorasyon öncesi yapılan planlamayla örtüşüp örtüşmediği ortaya konulmaktadır. Ayrıca sürekli bakım ve basit onarım konusunda olası eksiklikler tespit edilmektedir. Analizlerden ortaya çıkan veriler ışığında, gerekli tedbirlerin alınmasının sağlanması beklenmektedir. Böylelikle tarihi yapılardaki sürekli bakım ve onarım eksikliğinden kaynaklı bozulmaların önüne geçilmesi hedeflenmektedir. İlk etapta kentsel sit alanı ile ilgili veriler toplanmıştır. Bu bilgiler ışığında koruma projeleri kurul tarafından onaylanan anıtların listesi çıkarılmıştır. Tespit edilen anıtların korunmuşluk durumlarını gösteren fişler hazırlanmıştır. Lisans öğrencilerinden oluşan bir çalışma grubu oluşturulmuştur. Lisans öğrencilerinin alan araştırmasına katılarak bilgi, belge toplayarak analiz ve görselleştirme aşamalarında hem kendi bilgi birikimlerine hem de çalışmaya katkı sunmaları sağlanmıştır. Projenin başlangıç tarihinden günümüze kadar elde edilen verilere göre kentsel sit alanındaki tarihi yapıların %80 kadarı boş durumdadır.

Anadolu Selçuklu ve Beylikler Dönemi Mimari Süslemesinde Küre, Küre ve Koni Kesiti/Kabara, Rozet

Özet: Anadolu Selçuklu ve Beylikler Dönemi bezemelerini konu alan çok sayıda çalışma yapılmış olmasına rağmen, süsleme terminolojisindeki tartışmalar devam etmektedir. Bu çalışmada mimari bezemede çok kullanılan küre, küre ve koni kesitleri/kabaralar ile rozetlerin tanımlanması amaçlanmıştır. Selçuklu-Beylikler Dönemi yapılarında küre, küre ve koni kesitleri/kabaralar ile rozetler kullanılmıştır. Çoğunlukla kabara ve rozetler yapıların taç kapı, mihrap kavsara ve kemer köşeliklerine kademeli ve simetrik dizilmişlerdir.