PAZARLAMA ÖRGÜTÜNÜN OLUŞTURULMASI VE BİR UN İŞLETMESİ ÖRNEĞİ, SÖKE UN DEĞİRMENCİLİK A.Ş (original) (raw)

KESIM HATTINDA SÜREÇ İYILEŞTIRME VE ETKIN TASARRUF: AĞAÇ İŞLERI ATÖLYESINE YÖNELIK BIR UYGULAMA

Bu çalışmanın amacı, Türkiye de geleneksel olarak faaliyet gerçekleştiren ağaç işleri üretim tesislerinin kesim işlemlerine yönelik bir süreç iyileştirmesi uygulaması yapmak ve işletmeye kesim hattına ham ürünün daha kısa sürede gelmesini ve hattan daha kısa sürede çıkmasını sağlayacak senaryolar sunarak mali açıdan tasarruf etmesini temin etmektir. Bu amaca yönelik olarak, yalın üretime geçiş çalışmaları süren bir ağaç işleri atölyesinin kesim hattında süreç analizi gerçekleştirilmiştir. Mevcut durum analizinde, kesim hattında kesim makinelerinin optimum yerleşmediği ve hattın gereğinden fazla uzun olmasından kaynaklanan israfın varlığı anlaşılmıştır. Tüm kesim çalışanlarının daha uyumlu, işletmenin daha fazla üretimi, işlenmiş ürünün daha basit stoklanması ve işletmenin yalın üretime daha kolay adapte olması için; kesim hattının bir bölümünde yerleştirilmiş olan daire kesim makinesinin kesim hattındaki yerinin değişmesi ve kesim hattının 1/3 oranında kısalması durumunda işletmeye %42.6 oranında bir tasarruf sağlayacağı saptanmıştır.

ŞANGAY İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ PERSPEKTİFİNDEN İÇ İŞLERİNE KARIŞMAMA İLKESİNİN İHLALİ OLARAK ENFORMASYON SALDIRILARI

İnternette Dezenformasyon ve Hukuk Sempozyumu, 2022

İçişlerine karışmama ilkesi Birleşmiş Milletler antlaşması tarafından hükme bağlanan ve uluslararası hukukun egemen eşitlik prensibinden yola çıkarak oluşturduğu devletlerin beraberliği tezinin olmazsa olmazlarındandır. Bu prensipten yola çıkılarak devletlerin siyasi bağımsızlıklarını da kapsamayacak bir şekilde iç işlerine müdahale mevcut uluslararası hukuk tarafından yasaklanmaktadır. Prensibin içeriği çok geniş olduğu için olayların duruma göre değerlendirilmesi ve müdahalenin gerçekleşip gerçekleşmediğine karar verilmesi elzemdir. Son dönemler internetin getirdiği realite hasebi ile enformasyon kavramı daha da yaygınlaşmış, dünya ahalisinin son istatistiklere göre yüzde 60'ından fazlasının çevrimiçi olması ile birlikte daha da güncelleşen enformasyon kavramı iç işlerine müdahale edilmemesi prensibi bağlamında da önem arz etmeye başlamıştır. Zira Birleşmiş Milletler (BM) üyesi olan ülkelerin bazıları enformasyon savaşı, enformasyon terörü, enformasyon saldırıları gibi yeni tanım ve terimleri istifade etmekte ve hatta kendi ulusal yasalarını ve uluslararası hukuk noktai nazardan ise ilgili teamül oluşturabilecek nitelikteki davranışlarını bu temeller üzerine inşa etmektedirler. Bahsettiğimiz tanımlar üzerinden güvenlik doktrini oluşturmaya çalışan devletler çoğunlukla Şangay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) şemsiyesinde birleşmiş bulunmaktadırlar. Hakeza Rusya ve Çin'in başını çektiği bu grup tarafından üzerinde daha geniş bir şekilde duracağımız ve enformasyon temelli kavramlar kendilerinin egemenlik ve güvenliklerine münasebette bir tehdit olarak görülmekte ve bu çerçevede hatta meşru müdafaa hakkına kadar gidecek önleyici tedbirlerin alınması uygun görülmektedir. Nitekim çalışmamızda iç işlerine karışmama temelinde ŞİÖ tarafından inşa edilen güvenlik kapsamlı enformasyon kavramları incelenecek ve bahsi geçen tanımlara dayalı olarak gerçekleştirilen hangi eylemlerin uluslararası hukuk çerçevesinde iç işlerine karışmama yasağının ihlali olduğuna dair tespitler yapılacaktır.

Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi XLVIII, 2020/1, 161-178 ZİKRE DAYALI UYGULAMALARDAN SAZ MÛSİKÎSİ ALANINA BİR TRANSFER: SADRETTİN ÖZÇİMİNİN İCRÂSINDA PERDE KALDIRMA

ZİKRE DAYALI UYGULAMALARDAN SAZ MÛSİKÎSİ ALANINA BİR TRANSFER: SADRETTİN ÖZÇİMI'NİN İCRÂSINDA PERDE KALDIRMA, 2020

Bu çalışmada, dîni mûsikî icrâlarında zikre dayalı bir uygulama olarak ortaya çıkan “perde kaldırma” geleneğinin, kavramsal ve pratik boyutlarının ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. Bu amaçla, geleneğin bugün yaşayan temsilcilerinden öne çıkmış isimlerle görüşmeler yapılmıştır. Görüşme yapılacak isimler, kartopu zincir örneklemi ile belirlenmiş ve bu icrâ geleneğinin hangi ortamlarda yer bulduğu, anlam dünyası, zikre dayalı uygulamalardan saz müziği pratiklerine aktarımı gibi konular, görüşme kişilerinin aktardığı veriler üzerinden değerlendirilmiştir. Görüşme kişilerinin hemen hepsi saz müziği alanında bu geleneğin en önemli temsilcisi olarak neyzen Sadreddin Özçimi’yi göstermişler ve onun ney sazıyla icrâ ettiği “perde kaldırma” taksîminin bu konudaki en detaylı örnek olduğu konusunda hem fikir olmuşlardır. Bu nedenle görüşme kişilerinin aktardıkları kavramsal konuların yanında çalışmanın diğer boyutunu Sadreddin Özçimi tarafından yedi farklı perde üzerinde yapılan taksîm oluşturmuştur. Sonuç olarak, görüşme kişilerinin ifâdelerine göre, perde kaldırma geleneği, tekke geleneği içerisinde ibâdet ortamlarında gerçekleştirilen zikre dayalı bir uygulamadır ve kaldırılan her perde, nefsin yedi mertebesinden birini temsil eder. Yaratıcıyaulaşma ve O’nu tanıma bu yolla gerçekleşmiş olur. Bu gelenek Mevlevîlik, Kadirîlik, Rıfaîlik, Cerrahîlik Tarîkatlerinde yaygındır ve bunun dışındaki topluluklar ya da lâ dini mûsikî uygulama alanlarında tanınırlığı yok denecek kadar sınırlıdır. Taksîm analizlerinde ise Neyzen Sadreddin Özçimi’nin, onyedi farklı makam kullandığı görülmektedir. Bu geleneğin sembolik manalarla yakın ilgisi olması, on yedi makamın Sûfi inanışın büyük yansıma bulduğu edvar geleneğindeki onyedi perde ile ilişikisine âdeta bir gönderme gibidir. Yine edvar geleneğinde yer bulan yedi yıldız, yedi avaze ilişkisini hatırlatır biçimde, perde kaldırma yedi nefis mertebesi üzerinden anlamlandırılmıştır. Böylesi sembollerle, bu çalışma, perde kaldırma geleneğinin kozmolojik temsillerle ilişkisini görünür kılmıştır. Anahtar Kelimeler: Zikr, perde kaldırma, saz mûsikîsi, taksîm, Sadrettin Özçimi. A TRANSFER FROM DHIKR BASED RELIGIOUS MUSIC TRADITIONS TO INSTRUMENTAL MUSIC: ASCENDING-DESCENDING DRONE TONES BASED PERFORMANCE BY SADREDDİN ÖZÇİMİ Abstract This study examines the conceptual and practical dimensions of the tradition of “ascending- descending drone tones” that emerged in the performance of religious music as a dhikr-based practice. The interviewees were the main source of data for the present study, due to the complete absence of earlier studies in the literature on this topic. The sample for the section of the study focusing on practice consisted of Sadreddin Özçimi, who is a well-known performer of raising tones, and who demonstrated the practice in a most comprehensive manner in a performance covering all the major drone tones and their related maqam structures. The interviewees explained that the tradition of ascending-descending drone tones is based on dhikr, a form of worship practiced in dervish lodges, with each ascended or descended drone tone representing one of the seven levels of the soul maturity. This is the path to reaching and getting to know the Creator. The tradition is commonly practiced in the Mawlawi, Qadiri, Rifa’i and Jerrahi sûfi orders, but is little known in other communities and among performers of non-religious music. An analysis of the performance showed that ney player Sadreddin Özçimi used seventeen maqams with seven different drone tones within a single octave. This tradition has intimate symbolic meanings, as the seventeen maqams reference the seventeen drone in the classical theory manuscripts on musical theory (adwar), which in turn were influenced by Sûfi beliefs. Again referencing the relationship between the seven planets and the seven combined maqam structures (avaze) in the adwar tradition, ascending-descending drone tones is associated with the seven maturity levels of the human soul. Explaining these symbols, the present studyheds light on the connection between the tradition of ascending-descending drone tones and cosmological representations. Keywords: dhikr, ascending-descending drone tones, indexing taksîm, metric taksîm, Sadreddin Özçimi

ÜSKÜDAR’DA ENDÜSTRI MiRASI ÖRNEĞİ BİR DEĞİRMEN YAPISI: ÜSKÜDAR PAŞALİMANI DEĞİRMENİ

Üsküdar Sempozyumu, 2012

Günümüzde bilinçsizlik ve yanlış koruma çalışmaları nedeniyle, tarihi endüstri yapılarının yok olmalarına yönelik büyük bir tehdit söz konusudur. Zamanla fonksiyonunu yitiren bu yapılar iyi korunamamışlardır. Birçok sanayi yapısı teknolojinin gelişmesi ve yeni fabrikaların kurulmasıyla işlevini kaybederek yıkılmaya terk edilmiştir. Son yıllarda bu yapılar, endüstrinin tarihi tanıkları olarak kabul edilmeye başlanmış ve koruma kapsamına girmiştir. Endüstri tesislerinin verimli işletilememeleri, teknolojik olarak yetersiz kalmaları, kenti kirletmeleri gibi çeşitli nedenlerle kapatılmaları veya işlevlerini yitirmeleri tüm dünyada karşılaşılan bir durumdur. Ancak bu yapıların bilinçli olarak yok edilmesine veya zaman içinde tahrip olmalarına izin verilmemelidir. Ülkelerin ekonomik gelişimine katkı sağlayan endüstri tesisleri, sanayi geçmişinin izleri olarak, kent ve kamu yararına kullanılmak üzere yeniden değerlendirilebilir. Bu konuda Avrupa ülkelerinde önemli çalışmalar yapılmakta ve endüstri mirasını koruma çalışmalarında, teknik anıtlar sosyal çevreleri ile birlikte ele alınmaktadır. 18. yüzyılda Avrupa’da başlayan endüstrileşme süreci, 19.yüzyılda hızlanarak devam etmiştir. Osmanlı Devleti’nde 19. yüzyıl sonlarında inşa edilen endüstri yapıları, o dönemin teknolojisini ve toplumun yaşadığı belirli bir süreci yansıtması açısından büyük bir öneme sahiptir. Bugün harap ve bakımsız olan bu yapıların, zaman içinde hasar görmesini önleyerek, mümkün olduğunca korunması gerekmektedir. Bu kapsamda ele alınabilecek örneklerden biri de Paşalimanı Değirmeni’dir.

KÖHNELEŞMİŞ TARİHİ KENT ÇEKİRDEKLERİNİN SOYLULAŞTIRILMASI ÜZERİNE: TOKAT SULU SOKAK ÖRNEĞİ

KAREN - Karadeniz Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, 2023

Sanayi Devrimi sonrası başlayan kırsaldan kentlere göç hareketleri kentleri sosyo-kültürel, ekonomik, teknik pek çok açıdan derinden etkilemiştir. Göçler nedeni ile hızlı ve plansız büyüyen kentlerin en önemli sorunlarından biri de kentlerin merkezleri içinde kalan tarihi kent çekirdeklerinin çöküntü alanları haline gelmesidir. Tarihi kent çekirdeklerinde yer alan yapıların günün işlevlerini karşılayamamaları ile başlayan süreç onların terk edilerek bakımsız kalmalarına neden olmuştur. Bakımsız kalan yapılarda çoğunlukla depo alanlarına dönüşmüş ya da düşük gelir gruplarına satılmış/kiralanmıştır. Böylece tarihi kent merkezleri geliri düşük grupların ya da işsizlerin yaşadığı alanlara dönüşürken, gelir seviyesi yüksek olanlar ise kentin yeni yerleşim alanlarına doğru taşınmıştır. Kısaca tarihi kent merkezlerinde nüfusun demografik yapısının değişmesiyle başlayan bu süreçler fiziksel ve mekânsal değişimle sonuçlanarak köhneleşmiş tarihi kent merkezlerini ortaya çıkarmıştır. Köhneleşmiş bu tarihi merkezlerin tekrar kentin önemli alanlarına dönüşmesine yönelik yapısal ve mekânsal müdahalelerle yapılan iyileştirme çalışmaları sosyal, ekonomik, demografik pek çok değişimi meydana getirir. Bu değişimlerin en önemli sonuçlarından biri de soylulaştırma kavramıdır. Bu çalışmada Türkiye’de yer alan Tokat kentinin köhneleşmiş tarihi kent ve ticaret merkezi olan, Sulu Sokak’ta yapılan koruma ve iyileştirme çalışmalarının soylulaştırma kavramı çerçevesinde ele alınması amaçlanmıştır. Çalışma alanı içerisinde yer alan pek çok tarihi yapı kentin tarihini yansıtmaktadır. Tokat Kalesi’nin güney eteklerinde yer alan Sulu Sokak ve çevresi 2000’li yıllara gelindiğinde çöküntü alanı haline gelmiştir. Çalışmanın amacına yönelik öncelikle Sulu Sokak ve üzerindeki tarihi yapıların 2000 yılı öncesi ve sonrası durumları irdelenmiştir. Yapılan irdelemeler sonucunda, kamu kurum ve sivil toplum kuruluşları eliyle 2005 yılından itibaren Sulu Sokak’ta gerçekleştirilen koruma çalışmalarının, alanda iyileşme ve demografik bir değişim sağladığı görülse de bu çalışmaların tarihi yapıların tekil restorasyonları ve çevre düzenlemelerinden öteye gitmediği anlaşılmıştır. Bu çalışma ile tarihi kent çekirdeklerinde yapılacak koruma çalışmalarının bilimsel ve bütüncül koruma yaklaşımları çerçevesinde ele alınmasının ve üst karar vericilerin önemi ortaya konulmuştur.

DESTİNASYONUN SEYAHAT İŞLETMELERİ TARAFINDAN TERCİH EDİLEBİLİRLİĞİ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME (MUDURNU ÖRNEĞİ)

Seyahat işletmelerinin turizm hareketliliğine yön verebilmek gibi önemli bir misyonu bulunmaktadır. Seyahat işletmeleri oluşturdukları paket turlar ile destinasyona turist getirmekte ve destinasyonun turizm pazarında imajının oluşumunu desteklemektedirler. Özellikle turizm alanında gelişmekte olan destinasyonlar için seyahat işletmelerinin önemi daha da büyük olabilmektedir. Bu araştırmayla Mudurnu destinasyonunun paket turlar içerisindeki tercih durumunun anlaşılması amaçlanmış olup 19 paket tur programı içerik analizine tabi tutulmuştur. Ham veriler üzerinde tematik kodlama yapılmış olup turların sürekliliği, konaklama ve diğer üstyapı olanakları, çekim unsurları şeklinde üç tema belirlenmiş ve yorumlama yapılmıştır. Araştırma sonucunda ortaya çıkarılan temel sonuç Mudurnu destinasyonunda turların konaklatılamaması olarak görülmektedir. Verilerin yorumlanmasıyla seyahat işletmelerinin destinasyon seçimi ölçütleri çerçevesinde destinasyon paydaşlarına öneriler sunulması araştırmanın önemi olarak ifade edilebilir. Anahtar Kelimeler: Seyahat İşletmeleri, Paket Tur, Destinasyon Tercihi, Mudurnu. Abstract Travel businesses have an important mission such as directing the tourism's dynamism. Travel businesses take tourists to the destination via package tours and support the image of the destination in tourism market. In particular, the travel businesses may have more importance for the destinations which are developing in the tourism area. The object of this study is to allow the preference of Mudurnu destination in the package tours to be understood and 19 package tour programs have been subjected to a content analysis. A thematic coding was performed on raw data and three themes were determined as continuity of the tours, accommodation and other superstructure opportunities and attraction factors, followed by an interpretation. Main result inferred at the end of the study is that the tours are not allowed to accommodate at Mudurnu destination. Providing recommendations to the destination stakeholders pursuant to destination selecting criteria of the travel businesses by interpreting the data may be expressed as the importance of the study. 1. GİRİŞ Destinasyon ve potansiyel turist arasında alışveriş ilişkisini sağlamaları açısından seyahat işletmeleri turizm sektörü için büyük önem arz etmekte ve destinasyonların gelişimi için vazgeçilmez birer paydaş durumundadır. Dünya Turizm Örgütü tahminlerine göre, tur operatörleri uluslararası turizm pazarında % 25'lik bir paya sahiptir (Cavlek, 2002: 479). Özellikle gelişmekte olan ülkeler ve mikro destinasyonlar için seyahat işletmelerinin önemi daha da belirgin hale gelmektedir. Örneğin, Türkiye'de yabancı turistlerin yaklaşık % 80'i sadece beş tur operatörü tarafından getirilmektedir (TÜROFED, 2015 :7). Müşterileri için bir destinasyonun öncüleri olarak ifade edebileceğimiz seyahat işletmeleri bilgilendirme ve yönlendirme etkisi ile potansiyel turistlerin kararlarında etkili olabilmekte ve büyük ölçüde turizm hareketliliğine yön verebilmektedir (Baloglu ve Mangaloglu, 2001: 9; Dinç, 2002: 74). En basit ifadeyle seyahat işletmelerinin destinasyona turist getirme gibi bir fonksiyonu bulunmaktadır. Ayrıca destinasyonda üstyapı oluşturulması konusunda da büyük etkileri görülebilmektedir. Uzun süreli çalışılmayı düşünülen destinasyonlarda seyahat işletmeleri turizm tesislerinin yapılmasına ve işletilmesine kısmen veya tamamen müdahil olabilmektedir (Demir, 2014: 68). Örneğin, TUI grubu 2006 yılı itibariyle sahip olduğu 279 otel ve 165.000 yatak kapasitesi ile destinasyonların gelişimine katkıda bulunmaktadır (Akar, 2008: 37). Bu temel faydaların yanında seyahat işletmelerinin destinasyonlar için dolaylı katkılarının da olduğunu ifade etmek mümkündür. Seyahat işletmelerinin oluşturdukları paket tur ürünün satışı adına yapmış olduğu pazarlama çalışmaları destinasyon merkezli olmaktadır ve destinasyonun daha fazla potansiyel turiste ulaşmasını sağlamaktadır. Ayrıca destinasyonda faaliyet gösteren hizmet üreticisi işletmelerin pazarlama çalışmaları da seyahat işletmeleri vasıtasıyla desteklenmiş olmaktadır. * Öğr. Gör., Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Mudurnu Süreyya Astarcı Meslek Yüksekokulu.

İŞLETMELERDE DÜŞÜNCE AŞAMASINDAN PATENT AŞAMASINA UZANAN SÜREÇTE YENİLİK STRATEJİLERİ VE BULUŞ YÖNETİMİ Adem ÖĞÜT

sosyalbil.selcuk.edu.tr

Küresel bilgi ekonomisinde keskin rekabet ortamı hem kamu sektörünü hem de aynı zamanda özel sektörü olağanüstü biçimde etkilemektedir. İşletmeler çalkantılı rekabet ortamında daha çok pazar payı elde etme yarışının bir sonucu olarak sürekli yeni ürünler piyasaya sürme ve işletme içi kesintisiz yenilik yaratma çabasına ve proaktif stratejilere yönelmişlerdir. Geçtiğimiz yüzyılda artan küresel rekabet ve etkilerinin sıra-dışı biçimde büyümesi sadece ürün kalitesinin arttırılmasını değil aynı zamanda müşteri beğeni ve beklentileri doğrultusunda yeni ürünler üretme ve bunları başarılı biçimde pazara sunma zorunluluğunu da gündeme getirmiştir. Çalışmada, bilgi çağının temel dinamiklerinden olan bilgi ve teknoloji üretiminin stratejik öneminden hareketle, Ar-Ge' ye dayalı yenilik stratejilerini izleyen işletmelerin geliştirdikleri ürünlerden patent alımına kadar uzanan süreç incelenmiştir. Bu bağlamda, özellikle Ar-Ge stratejisi ve taklitçi stratejileri izleyen firmalarda uygulanan süreçler irdelenmiştir.

BİREY-ÖRGÜT UYUMUNUN İŞ DOYUMU VE ÖRGÜTE BAĞLILIK ÜZERİNE ETKİSİ

Genel olarak, bireyin değerleri ile örgütün değerleri arasındaki uygunluk ya da benzerlik derecesi olarak tanımlanan birey-örgüt uyumu örgütlerin başarısı için gerekli olan temel faktörlerden biridir. Organizasyonlar, kültürel değerlerde uygunluk esaslı işgören seçme ve yerleştirme süreçlerini kullanarak ya da sosyalizasyon taktiklerine başvurarak örgütlerinde birey-örgüt uyumunu gerçekleştirmelidir. Araştırmanın amacı birey-örgüt uyumu, örgüte bağlılık ve iş doyumu arasındaki ilişkileri incelemektir. Bu çerçevede Dalaman Uluslararası Havalimanı çalışanları üzerinde anket çalışması yapılarak birey-örgüt uyumu ve sonuçlarına ilişkin verilere ulaşılmıştır. Araştırma sonuçları, birey-örgüt uyumu ile örgüte bağlılık ve iş doyumu arasında pozitif yönde ilişkilerin bulunduğunu göstermiştir. Anahtar Kelimeler: Birey-Örgüt Uyumu; İş Doyumu; Örgüte Bağlılık. Person-organization fit which is generally described as a degree of compatibility or similarity between the person’s values and the organization’s values is one of the basic factors required for an organization’s success. Organizations should accomplish person-organization fit in their organizations by using employee selection and placement processes based on compliance in cultural values or by applying socialization tactics. The purpose of the study is to investigate the relationships between person-organization fit, organizational commitment and job satisfaction. In this context, we have reached some findings about person-organization fit and its outcomes by conducting a survey on employees of businesses operating in Dalaman International Airport. The findings have shown us there is a statistically positive correlation between person-organization fit and organizational commitment and job satisfaction. Keywords: Person-Organization Fit; Organizational Commitment; Job Satisfaction.