Üretim İşletmelerinde Ekolojik Yeteneklerin Sürdürülebilirlik Performansına Olan Etkisine Alternatif Bir Bakış (original) (raw)

2019, International Marmara Sciences Congress

Modernleşme, insan hayatını kolaylaştırmasının yanında, çevresel olarak doğayı ve dolaylısıyla insanları da tehdit eden sorunlar ortaya çıkarmaktadır. Bu sorunların çözümü için yenilikçi yaklaşımlar ve politikalar geliştirilmekte ve uygulanmaya çalışılmaktadır. Bu aşamada eko-inovasyon (ekolojik inovasyon) kavramı hayata geçmektedir. Eko-inovasyon işletmelerin üretkenliğinin artması ve rekabet edebilirlik açısından öne geçme konusunda kritik öneme sahiptir. Bu nedenle eko-inovasyon sadece sosyal ve teknolojik yönleriyle değil, şirket kültürü ve organizasyonel yönetim yapısındaki yenilikçiliğin de ön plana çıkması gereken bir konudur. Eko-inovasyon, insanların ve/veya ürettiklerinin çevre üzerindeki etkilerinizi azaltan teknoloji, ürün ve hizmetleri geliştirmek suretiyle, üretim ve tüketim modellerinin değiştirilmesine yardımcı olmaktadır. Geleneksel çevre koruma yöntemlerinin yeterli olmamasından dolayı işletmeler veya kişiler çevresel etkileri azaltmayı ya da önlemeyi amaçlayacak şekilde eldeki kaynakları optimum bir şekilde kullanmak zorunda kalmaktadırlar. Bunun sonucunda uygulanan yenilikçi yaklaşımlarla da çevreye dost (eko-inovatif) hizmetlerin, ürünlerin, tekniklerin ve süreçlerin ortaya çıkması kaçınılmaz olmaktadır. Ekolojik açıdan inovatif olan işletmelerin çevresel, ekonomik ve sosyal sürdürülebilirliğe olan pozitif katkıları pek çok çalışmada dile getirilmiştir. Özellikle işletmelerin ekolojik olarak ortaya koyduğu yetenekler (eko-yetenekler) sürdürülebilirliğe etki eden önemli faktörlerden birisidir. Firmaların gerçekleştireceği tüm çevreci operasyonlar, ürün geliştirmeden başlayarak yönetimine kadar giden çevresel uygulamaları içeren ürün yaşam döngüsünü kapsamaktadır. Bir çok araştırmanın bulgularına göre firmaların eko-organizasyon, eko-proses ve eko-ürün inovasyonu yapma yetenekleri sürdürülebilirlik performanslarına dolaylı veya doğrudan etkisi bulunan faktörler olarak belirlenmiştir. Ancak yapılan çalışmalarda eko-yetenekleri oluşturan organizasyon, proses ve ürün üçlüsünün kendi içlerindeki döngüsü üzerinde durulmamıştır. Bu çalışma ile eko-yetenekleri oluşturan faktörlerin kendi içlerindeki etkileşimleri ve bunun sonucunda işletmenin sürdürülebilir performansına olan etkileri oluşturulan yapısal eşitlik modellemesi ile incelenmiştir. Oluşturulan modele göre eko-organizasyon eko-prosesi, eko-proses de eko-ürün yeteneğini etkilemektedir. Sonuçta da eko-ürün yeteneğinin sürdürülebilir performansa olan etkisine bakılmıştır. Bu noktada sürdürülebilir performansın içerisinde yer alan alt başlıklardaki etkileşimler de gözlenmiştir.

Eko-Belirleyiciler İle Sürdürülebilir Performans Faktörleri Arasındaki İlişkilerde İnovasyon Stratejisinin Moderatör Etkisi

International Marmara Sciences Congress, 2019

İnovasyon, üretim yapan sektörlerinin sürdürülebilir üretime yönlenmesinde önemli bir rol oynamaktadır ve küresel sürdürülebilir üretim evrimi eko-inovasyon sayesinde gerçekleşmektedir. Birçok şirket ve hükümet rekabetçiliği geliştirirken, işletmelerin sürdürülebilir kalkınmaya katkılarının tanımlanmasında eko-inovasyon terimini kullanmaktadır. Eko-inovasyon, geleneksel kirlilik kontrolünden temiz üretime, yaşam döngüsü yaklaşımına ve kapalı döngü üretim sistemlerine varan sürdürülebilir üretim uygulamalarına olanak sağlamaktadır.Sürdürülebilirlik yaklaşımının işletme seviyesindeki karşılığı olarak kurumsal sürdürülebilirlik kavramından bahsedilebilir. Kurumsal sürdürülebilirlik, gelecek kuşakların ihtiyaçlarını karşılamak şartıyla, şirketin tüm paydaşlarının memnuniyeti olarak tanımlanmaktadır. Eko-inovasyonunun oluşumuna önemli düzeyde etki eden belirleyicilerin (teknolojinin itme faktörü, pazarın çekim faktörü, yasal düzenlemeler ve firmaya özgü faktörler) bulunması işletmenin sürdürülebilir performansına olumlu etkide bulunması beklenir. Ancak burada işletmenin ekolojik bakış açısıyla uygulayacağı inovasyon stratejisi önemli bir yer tutar. Bu çalışmada üretim işletmelerinin eko-belirleyicileri ile sürdürülebilir performansları arasındaki ilişkide inovasyon stratejisinin moderatör etkisi incelenmiştir.

Yeşil Yıkamanın Sürdürülebilirlik Temelinde Değerlendirilmesi: Eleştirel Bir Bakış

JASS, 2022

1970’li yıllardan itibaren doğal kaynakların akılcı kullanımına dikkat çeken ve kalkınma ve çevre arasındaki etkileşime odaklanan sürdürülebilirlik ve sürdürülebilir kalkınma kavramlarının son dönemlerde şirketlerin stratejilerine, vizyonlarına ve misyonlarına entegre edildiği görülmüştür. İş dünyası bir yandan ekonomik büyüme hedeflerini sürdürülebilirlik üzerine inşa etmiş, diğer yandan da çevre koruma bilincinin kamuoyunda artmasıyla yeşil ve çevre dostu pazarlama uygulamalarına ağırlık vermiştir. Bununla birlikte şirketlerin maliyetten kaçınmak için çevre dostu üretim yapması yerine yanlış, yanıltıcı, aldatıcı veya hileli içerik ve reklamlarla bu durumu manipüle etmesi yeşil yıkama kavramını gündeme getirmiştir. Söylemlerinde sürdürülebilirliği benimsediğini söyleyen şirketler uygulamalarında aksi yönde hareket ederek yeşil yıkama uygulamalarına başvurmaktadır. Özellikle son yıllarda hukuki düzenlemelerin esnek ve belirsiz olması nedeniyle şirketlerin daha kolaylıkla ve sıklıkla yeşil yıkama yaptığı görülmektedir. Genellikle şirketlerin ve bazen de kamu kurumlarının başvurdukları yeşil yıkama uygulamaları sürdürülebilirliğin bütün boyutları üzerinde olumsuz etkiye neden olmaktadır. Çalışmanın amacı bu bağlamda yeşil yıkama uygulamalarının olası etkilerini sürdürülebilirliğin üç sacayağı olan çevresel, ekonomik ve sosyal sürdürülebilirlik üzerinden ayrı ayrı değerlendirerek ve bunu örnekler üzerinde somutlaştırarak ortaya koymaktır. Çalışmanın sonucunda yeşil yıkamanın sürdürülebilirliğin tüm boyutlarına olumsuz etkilerinin olduğu öngörülmüş ve tüketiciler, sivil toplum kuruluşları, medya, çevreci kuruluşların kendi çabaları ve bağlayıcı kamu politikaları ve hukuki düzenlemelerle yeşil yıkamanın önüne geçilebileceği sonucuna varılmıştır.

Tarımsal Üretimde Enerji Kullanımı ve Çevresel Etkiler İçin Sürdürülebilirlik Göstergeleri

2018

Turkiye’nin, ortak bir sorun olan iklim degisikligine karsi onlemler almasi ve sanayi ve diger sektorlerde iklim degisikligiyle mucadele politikalari ile uyumlu reformlar yapmasi gerekmektedir. Bu durum, gerek uretim yontemlerinde gerekse bireysel olarak tuketim kaliplari ve yasam sekillerinde onemli bir yeniden degerlendirme ve donusum surecini getirecektir. Bu calismada, tarimsal uretimde enerji tuketimi ve cevresel etkiler icin surdurulebilirlik gostergeleri tanimlanmis ve degerlendirilmistir.

Sürdürülebilirlik Kapsamında Yeşil İnsan Kaynakları Yönetimine Genel Bir Bakış

2017

Özet Örgütlerin değişen koşullara ayak uydurabilmesi, devamlılığını sağlayabilmesi, karlılığını ve rekabet gücünü artırabilmesi kuşkusuz insan sermayesinin etkin ve verimli bir şekilde kullanılmasıyla sağlanabilmektedir. Bu yönden işletme stratejilerinin uygulanabilmesi, sürdürülebilirliğin sağlanabilmesi bakımından insan kaynakları yönetimine önemli görevler düşmektedir. İnsan kaynakları çevre dostu politikaları sayesinde çalışanların motivasyonlarını ve verimliliklerini artırabilir, işletme maliyetlerini düşürebilir. Ayrıca örgütler sosyal sorumluluk ve yeşil politikalar sayesinde örgüt imajına ve marka değerine de önemli ölçüde katkı sağlayabilir. Günümüz rekabet koşulları çerçevesinde sürdürülebilirliği sağlayabilmek adına örgütler açısından en çok tercih edilen konular; sosyal sorumluluk ve sürdürülebilir çevre projeleridir. Bu noktada yeşil insan kaynakları yönetimi; örgütlerin bir paydaşı olduğu çevre ve toplum ile ilgili politikaların işletme yönetimine, insan kaynakları politika ve uygulamalarına, çalışanların eğitimlerine ve sorumluluklarına uyarlanmasında temel işleve sahip bir unsur olarak değerlendirilebilir. Ayrıca; çalışma ortamları dahil işletmelerin tüm alanlarında sürdürülebilirliğin sağlanması açısından yeşil insan kaynakları yönetimi uygulamaları, çalışanların ve örgütün karbon ayak izlerini azaltmasına yardımcı olmaktadır. Bu çalışmanın amacı, işletmelerin sürdürülebilirlik stratejilerinin gerçekleştirilebilmesi açısından yeşil insan kaynakları yönetiminin önemini vurgulamak ve Yeşil-İKY konusunda kısıtlı olan Türkçe literatüre katkıda bulunabilmektir. Nitekim Ülkemizde Yeşil-İKY konusu hakkında yeterince

Türkiye'de Faaliyet Gösteren Başarılı Şirketlerin Çevresel Sürdürülebilirlik Yaklaşımlarına Dair Nitel Bir Araştırma

Turkish Journal of Business Ethics, 2021

Bu çalışmanın amacı, Türkiye’de başarılı 100 şirket içerisinde sürdürülebilirlik raporu hazırlayan işletmelerin, çevresel sürdürülebilirliğe bakış açılarını ortaya koymaktır. Zira işletmelerin çevresel etiği ne kadar içselleştirdikleri, raporlama biçimleri ortaya konularak çözümlenebilir. Bu bağlamda araştırmaya konu edilen 19 işletmenin, GRI standart ölçütlerinde hazırlanmış sürdürülebilirlik raporları veya faaliyet raporları, çevresel sürdürülebilirlik uyum etkinlikleri ve çevresel sürdürülebilirlik farkındalıkları açısından içerik analizine tabi tutulmuştur. Analiz sonucunda işletmelerin çevresel tutumlarını raporlamada, raporlama türünden sunacakları veriye kadar birbirlerinden tamamen farklı olan yaklaşımlarla karşılaşılmıştır. Raporlamadaki verilerin içerik zenginliği bakımından farklılığının, standardizasyonu sağlama yaptırımındaki eksiklikle doğrudan ilişkili olduğu düşünülmektedir. “Türkiye’deki başarılı 19 işletmenin çevresel sürdürülebilirliğe yaklaşımı”, çevresel tutumlarını raporlamalarından hareketle değerlendirildiğinde; işletmelerin şeffaf olmak istemediği, çevresel temalara hiç değinmediği ya da bu temalarda net olmayan açıklamalar beyan ettiği görülmüştür. GRI standardının bir yaptırım gücü olmasa dahi işletmeleri daha şeffaf bilgi paylaşımı konusunda standardize etmesi ve hesapverebilirliği artırması nedeniyle, sosyal sorumlu davranışlara yönelttiği düşünülmektedir. Yine işletmelerin “sürdürülebilirlik raporlarının kriterler bazında işletmeler arasında farklılaşma” sebebinin, tamamen çevresel raporlamanın gönüllülük esasına dayanmasıyla ilişkili olduğu sonucuna varılmıştır.

Ekolojiye Dair Yapılan Sanatsal Üretimlerin Sürdürülebilirliğe Yönelik İfade Biçimleri Ve Etkileri

5. ULUSLARARASI SANAT VE TASARIM EĞİTİMİ SEMPOZYUMU Sanat ve Tasarımda Sürdürülebilirlik, 2023

In the past century, as the perspective on nature shifted from an anthropocentric view to an ecocentric one, artists began to think and create with this holistic understanding. The trend towards ecological awareness, which began in the 1960s, continues to be relevant today. This research examines the forms of expression and materials used in artistic productions related to ecology in the present day, as well as their impact in terms of sustainability and cultural preservation. As a method, firstly, artistic productions related to the subject have been selected based on their own meanings, as well as the required resources during the creation process and the subsequent needs of the physical works and these works have been followed. At the same time, the continuity of the works, the exhibitions they are shown in, and their exhibition characteristics have been examined in relation to their environmental and cultural impacts. In line with this, the aim is to present a comprehensive view through three main approaches in order to convey the different expressions and methods of the identified works in a systematic and comparative manner. Productions vary depending on many different factors, such as the artist’s connection to the subject, aesthetic and conceptual seekings, material sensitivity, social concerns/effects and contributions to the ecosystem. Firstly, visual forms of expression, then instrumentalized, manipulated and transformed materials, and finally works based on a more intellectual concept are discussed. While examining how these works create a tangible carbon footprint in production and consumption balance, their environmental impact is also discussed, as well as their social, cultural, and political aspects. Ultimately, it is clear that even though artists approach the subject with sensitivity, the resulting works can become a burden on ecology. Some methods have not yet fully gotten rid of the anthropocentric view. Projects that move away from materialism and focus on practical ideas and solutions based on action, create social awareness and momentum beyond environmental impact, through the power of art.

Loading...

Loading Preview

Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.