Hitit Krallığı'nın Kurulmasından Önce Hititlerin Hattusa'ya İlgisi (original) (raw)

Hattuša Efsanevi Hitit İmparatorluğu'nun İzinde Kitabı Üzerine Değerlendirmeler

Homer Kitabevi ve Yayıncılık’ın katkıları ile hazırlanan kitap iki önsöz, bir teşekkür, bir metin üzerine notlar, bir kronolojik sistem üzerine notlar ve 10 bölümden oluşur. Schachner kitabında Hattuša’nın kent planının, Aşağı ve Yukarı Şehir’de bulunan yapıları ve yapı komplekslerinin özelliklerini detaylı olarak ele alır. Schachner bize Hitit dini ve kültürü, sanatı, gündelik yaşamı, konut mimarisi, meslekleri, nasıl beslendikleri, gömü ve seramik tipleri hakkında bilgi verir. Schachner ayrıca Hititler’in komşu devletlerle olan ilişkilerini ele alır. Schachner Boğazköy’de ortaya çıkan ilk yerleşimden Hattuşa’nın büyük bir kent haline gelmesine ve Erken Demir Çağı ile günümüze kadar gelen yapı evrelerine de değinerek Hattuša kentini güncel ele geçen bulgularla çok yönlü olarak ele almıştır.

Hititlerin Batı Anadolu İle Etkileşimi Bağlamında Hitit - Wilusa İlişkisi (The Hittite – Wilusa Relations In The Context Of The Hittite – Western Anatolia Interaction )

Hitit dilinin çözümlenmeye başlaması ile beraber, araştırmacılar Hitit metinlerinde bahsi geçen Wiluša, Alakšandu, Taruiša, Kukkuni ya da -appaliuna gibi isimlerin Homeros destanlarındaki karşılıklarını bulmaya çalışmışlardır. Benzerlikler ilk olarak Emil Forrer ve Paul Kretscmer'in dikkatini çekmiş, takip eden zamanda pek çok tarihçi konu ile ilgili düşüncelerini ifade etmişlerdir. Halen karşıt düşünceler olmakla beraber ortaya çıkartılan yeni belgeler ve arkeolojik buluntular ışığında Wiluša'nın Homeros'da anılan Troia olduğu günümüzde kabul gören bir görüş haline gelmiştir. Gelecekte Hititler'in yayılım alanı ve Batı Anadolu'daki komşularıyla olan ilişkilerini gösterir yeni belgelerin ortaya çıkmasıyla Wiluša-Troia bağlantısı daha iyi anlaşılacaktır.

Hitit Dininin Tarihi Gelişimi ve Hitit Panteonu

Yaşar Coşkun'a Saygı Yazıları, 2017

A nadolu'da MÖ 2.bin yılda büyük bir uygarlık kurmuş olan Hint-Avrupa kökenli Hititler'in başkenti Ḫattuša'da gün ışığına çıkarılan sayıları otuz bine yaklaşan tablet ya da tablet parçasından oluşan devlet arşivlerinde "dinsel metinler" büyük bir yer tutmaktadır. Bu Hititler'in dine verdikleri önemi göstermektedir. Hititler Anadolu'ya geldikleri zaman ve daha sonra savaşarak kazandıkları bölgelere kendi kültürlerini zorla kabul ettirmemişler aksine onların tanrılarını ve kendilerine uygun buldukları her şeyi benimsemeleri sonucu geniş bir panteona sahip olmuşlardır. Çiviyazılı belgelerde kendilerini "bin tanrılı" halk olarak tanıtan Hititler çok tanrılı bir devlet dinine sahipti. Eski Hitit Devrine ait metinlerde az sayıda tanrı adı geçmekte iken İmparatorluk devrinde izlenen akılcı siyasi tutum sonucu tanrı sayısı giderek artmış ve etnik kökenlerine (Hitit, Luvi, Pala, Hatti, Hurri, Sumer, Asur, Babil ve daha az sayıda olmak üzere Eski Hint) göre tanrı çeşitleri de çoğalmıştır. Din konusunda bir araştırma yapıldığında, bir dinin içinde geliştiği sosyal, kültürel, politik durum bir arada değerlendirilmelidir. Bu nedenle önemli dini olaylarla ilgili Hitit tarihi ile bu medeniyetin içinde geliştiği Anadolu'nun en eski devirlerine kısaca göz atmak yararlı olacaktır. Anadolu'nun güneydoğusunda yaklaşık MÖ 10 bin yıllarında, hayvanların evcilleştirilmeye ve yabani tahılların kültüre alınmaya başlandığı Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem'de, Şanlıurfa yakınlarındaki Göbeklitepe 1 , Nevali Çori 2 gibi yerleşimlerde, avcı-toplayıcı gruplar tarafından inşa edilmiş ve belli zamanlarda ziyaret edilen "kült merkezleri" olduğu iddia edilen yerlerin varlığı, son yıllarda yapılan kazılardan bilinmektedir. Açık alanlarda kurulmuş dairesel yapılarda, kireçtaşından yontularak yapılmış "T" biçimli anıtsal dikilitaşlar ayakta durur biçimde kolları vücudun iki yanına yapışık (boğa, aslan, tilki, yaban domuzu, ördek benzeri kuşlar, turna, yılan gibi hayvan motifleri ile çeşitli soyut semboller) alçak kabartma olarak yapılmış insan görüntüsü şeklindeki heykeller 1 Schmidt 2007a, 102vd.; Schmidt 2007b, 115vd. 2 Hauptmann 2007, 131vd.

Hitit Sarayında Kraliçelerin Rolü

Belleten, 1994

Bilindiği üzere, Anadolu'nun tarihteki ilk siyasi birliğini sağlayan ve hemen sonrasında da iki yüzyıldan beri Anadolu'nun zengin maden kaynaklarını sömüren Asurlu kolonistleri sınır dışı ederek, Anadolu'daki Asur Ticaret Kolonileri Devri'ne (M.Ö. 1950-1750) son veren Kuşşara kralı Anitta, Hitit krallarının atası olarak kabul edilmektedir. Bu yüzdendir ki, Hitit devletinin siyasi tarihini Kuşşara Krallığı ile başlatmanın daha doğru olacağı kanaatindeyiz. Ancak biz burada Hitit siyasi tarihi içinde kraliçelerin oynamış olduğu rolü, daha doğrusu Hitit kraliçelerinin devlet içindeki etkinliklerini ele alarak, meseleye yeni boyutlar kazandırmaya çalışacağız.