Kafkas Üniversitesi Uzaktan Eğitim Sanat Tarihi II - 1. sınıflar YABANCILAŞMA, TÜKETİM KÜLTÜRÜ: HAZIR NESNE VE SANATSAL İMGENİN DÖNÜŞÜMÜ (original) (raw)
Related papers
SANATTA BİÇİMSEL ÖZ-DÜŞÜNSEL DENEYİM: Minimalizm, Kavramsal Sanat Minimalizm 1960'lı yıllardan itibaren Pop-art'la birlikte modernizmin etkisinin azaldığını Post-modern dönemin yansımalarını görürüz. Sanat ile hayat arasındaki sınır, teknik ve düşünsel olarak yok olmaya başlamıştır. (Örn.Andy Warhol'un eserleri) Tüketim kültürünün dinamikleri olan teknolojik gelişmeler ve makineleşme sonucu, hazır-nesne ve post-prodüksiyon ile sanatta mekânsal algının değişimi söz konusu olmuştur. Maleviç Rauschenberg Newman 1960'lı yıllarda ortaya çıkan Minimalizm, soyut bir sanat olmasına rağmen sanat ve sanat olmayanın arasındaki sınırı sorgulatır. Sadelliği ve nesnenin kendisini ön plana çıkaran bir akımdır. Anlatılmak istenen az ve özdür: Malzemenin biçimsel özüdür. ABC sanatı, minimal sanat, soğuk sanat olarak adlandırılmıştır. Minimalistler, nesnenin nesne olma özelliğine dikkat çekmek ve eserin ifade, tarihsel, sembolik anlamlarını minimuma indirmek amacıyla hareket etmiştir. Bu sebeple nesnelere olan bu ilgi nedeniyle resmi, heykeli sanatsal bir form olarak reddetmişlerdir. Bu alandaki önemli isimler arasında
NKÜ HUKUK FAKÜLTESİ DERGİSİ FİKİR VE SANAT ESERLERİNDE LİSANS SÖZLEŞMESİ
Namık Kemal Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2020
ÖZET Fikir ve sanat eserleri günümüz dünyasında ekonomik ve sosyal hayat açısından önemini her geçen gün artırmaktadır. İlgili eserlerin ekonomik ve sosyal hayata katılması genellikle devir işlemleri ile mümkündür. Pratik hayatta ise genellikle fikir ve sanat eserlerinin doğrudan devredilmesi yerine kullanım hakkı devredilmektedir. Lisans sözleşmesinin pratik hayattaki kullanım alanının genişliği, bu sözleşmenin niteliğinin ve sınırlarının iyi belirlenmesini gerektirmektedir. Zira ortaya çıkan sorunlar bu belirlemelere göre çözümlenir. Fikir ve sanat eserleri için yapılan lisans sözleşmelerinin birçok farklı türü ve bu türlerin doğurduğu farklı sonuçlar mevcuttur. Ayrıca öğretide, ilgili lisans sözleşmesinin hukuki niteliği ve taraflar açısından doğuracağı borçlar açısından tartışmalı birçok husus bulunmaktadır. ABSTRACT Intellectual and artistic works are increasing their importance in terms of economic and social life in today's world. The participation of the related works in economic and social life is generally possible through transfer procedures. In practical life, the right of use is usually transferred instead of the direct transfer of ideas and art works. The wide range of use of the license agreement in practical life requires the quality and limits of this agreement to be well defined. Because the problems that arise are resolved according to these determinations. There are many different types of licensing agreements for intellectual and artistic works and their consequences. In addition, in the doctrine, there are many controversial issues in terms of the legal nature of the relevant license agreement and the debts it will incur for the parties.
UZAY NESNELERİNİN SANATSAL İFADE BİÇİMİ
Uzay zaman ve mekan dinlemez. Uzayın içinde bulunduğu konum kendisinin olmasıdır. Bir içerik olarak, kendi kendini var etmesidir. Yeniden yaratma sürecidir. Bu olanaklar sürecinde uzayın sonsuz bir süreç içinde, kendi kendini varlığıyla birlikte ele almak gerekirse sonsuz uzamlara sahip bir ebediyetten söz edebiliriz. Bunun varlığını elbette bizlerin bilimsel tartışmalardan uzak daha estetik bir varlıkbilimsel yöntem olarak uzayın varlığını sanatsal anlatımlar ile açıklamak daha kolay olacaktır. Burada günümüz çağdaş koşullarından uzak, klasik anlayışa sahip sanat eserlerinin varlığından, gelecek teknoloji oyuncaklarına (kitle iletişim araçlarının işlev bulmuş hali) kadar sonsuz bir sürecin izlenimine kavuşuruz. Son zamanlarda bir “biz” olarak, uzay ile bulunduğumuz konum arasında bir yol çizerek (bir harita) yeni bir bakış geliştirmek mümkün olabilir. Bunu çağdaş sanatın olanakları ile nasıl bağdaştıracağımızı düşünmek bizleri heyecanlandırken bu heyecan bir sonsuzluğun simgesi halini alırken bizleri tutkulu biçimde uzayın sonsuz derinliklerine çekmektedir.
İKTİSADİ KALKINMA ARACI OLARAK ÜNİVERSİTE SANAYİ İŞBİRLİĞİ VE AZERBAYCAN’DA MEVCUT VAZİYET
İktisadi büyümeyi temin etmenin, yani çıktıyı artırmanın iki yolu vardır. Birinci istihsal sürecine dâhil olan girdilerin miktarını artırmak, ikincisi ise, aynı miktarda girdi i le daha fazla mahsul elde etmenin yollarını bulmaktır. İktisat biliminin geldiği noktada bize sürdürülebilir bir büyümenin ancak ikincisi ile mümkün olacağını söylemektedir. Sürdürülebilir bir büyüme işletmelerde veya piyasalarda yeni veya geliştirilmiş ürün, süreç, organizasyon ve pazarlama yöntemlerinin geliştirilmesi ile mümkündür. Yeni teknik ve teknolojinin gelişimini sürecinde üniversitelerin ve araştırma kuruluşlarının vazgeçilmez rolü olması hasebiyle buralarda yürütülen çalışmalarla bilginin üretilmesi ve akabinde üretilen bilginin uygulamaya geçirilebilmesi çok mühimdir. Üniversite ve sanayi işbirliğinin verimli bir şekilde sağlanabilmesi için birtakım arayüzlerin kamu ölçeğinde geliştirilmesi ve gerekli teşvik edici yasal düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. Çalışmada Azerbaycan’da üniversite – sanayi işbirliğinin şu anki durumu incelenmiş ve devletin oynadığı rol ile geliştirdiği arayüzler anlatılmış, çeşitli ülke tecrübelerinden yararlanma olanakları incelenmiştir.
İPLİK SANATI: SANAT ALANINA KABUL EDİLME MÜCADELESİ VE ÇAĞDAŞ BİR SANAT DALI OLARAK YÜKSELİŞİ
Öz: İlk uygarlıkların erken dönemlerinde yaratıcı alanlar olarak kabul edilen sanat ve zanaat alanları giderek bir değer kaybına uğradı ve zamanla basit el işleri olarak kabul edildi. Bu kabul, Ortaçağ boyunca hâkim oldu. Rönesans'la birlikte ise sanat ve zanaat arasında sanatların lehine bir gelişme, bir statü farklılığı gerçekleşti. Bu statü farklılığı, 19. yüzyılın ortasında Art and Craft Hareketi'nin günlük yaşamda tasarımın önemini vurgulamaya başlamasının ardından, 20. yüzyılın başlarında da Bauhaus'un benzer iddiaları sürdürmesiyle ortadan kalkmaya başladı. 1960'lı yıllardan itibaren de feministlerin iplik, dikiş ve iğne işi ile kadın tarihi ve hakları açısından ilgilenmeye başlamasının ardından domestik zanaatlar olarak kabul edilen iplik ve kumaşa dayalı alanların statüsündeki yükselme ivme kazandı. Böylece tarihi Üst Paleolitik Çağ'a kadar götürülebilecek iplik, bazı çağdaş sanatçılar tarafından kendi deneysel yaklaşımlarının bir parçası olarak kullanıldı. Sanat ve zanaat, kadın sanatçılar ve erkek sanatçılar, boya ve iplik arasındaki mücadele; ipliğin, sürekli genişleyen sanat alanına yeni bir çağdaş sanat formu olarak dâhil olmasına olanak sağladı. Böylece, goblen ya da nakış olarak adlandırılan zanaat alanları iplik sanatı olarak yeniden kavramsallaştırıldı. Literatür taramasına ve doküman incelemesine dayalı olarak gerçekleştirilen bu çalışmada, geleneksel sanat tarihi perspektifi içinde ‗zanaat'a karşı ‗sanat' biçiminde atanan değer yargılarındaki kırılmaların nasıl gerçekleştiğinin, ardından da yüksek sanat olarak kabul edilegen boya resmi ile mücadelesinin incelenmesi amaçlandı. Lenore Tawney, Sheila Hicks, Claire Zeisler, Louise Bourgeois ve Orly Cogan gibi çağdaş sanatçıların, bu mücadelede ipliği nasıl yorumladığı da araştırmanın önemli problemlerinden biri oldu.