KOMPRESÖR VE TÜRBİNLERDEN OLUŞAN BİR SİSTEMİN ANALİZİ (original) (raw)
BİR KOMBİNE ÇEVRİM SANTRALİNİN EKSERJİ ANALİZİ
Journal of Engineering Sciences and Design, 2017
Bu çalışmada, Aliağa Gaz Türbinleri ve Kombine Çevrim Santraline termodinamiğin І. ve ІІ. yasaları aracılığıyla, enerji ve ekserji analizi uygulanmıştır. Santralin akış şemasına bağlı olarak her bir ünitenin giriş ve çıkış noktaları belirlenmiştir. Belirlenen noktaların termodinamik özellikleri (Sıcaklık, basınç ve kütlesel debi) santralden anlık olarak alınmıştır. Alınan bu özellikler ile her bir noktanın entalpileri, entropileri ve ekserjileri sayısal olarak EES (Engineering Equation Solver) paket programı yardımıyla hesaplanmıştır. Yapılan hesaplamalar sonunda santralin I. ve II. yasa verimleri sırasıyla % 32.8 ve % 43.4 olarak belirlenmiştir. Sonuç olarak; her bir üniteye enerji ve ekserji analizleri uygulanarak santralde en fazla ekserji yıkımının sırasıyla yanma odası, ısı kazanı, yoğuşturucu, ünitelerinde olduğu, diğer ünitelerde ise ekserji yıkımının düşük bir şekilde meydana geldiği belirlenmiştir. Santraldeki ekserji yıkımlarının azaltılması ile verimde artışın sağlanacağı ön görülmektedir. Verim artışına paralel olarak enerji maliyetleri azalacak ve çevreye salınan zararlı emisyonlarda düşüş meydana gelecektir.
KURUMCU DÜŞÜNCE PERSPEKTİFİNDEN BLOKZİNCİRİ TEKNOLOJİSİ
Doktora Tezi, 2022
Araştırmanın amacı, hayatımıza büyük bir hızla giren blokzinciri teknolojisinin getireceği değişimi anlamaktır. Blokzinciri sadece iktisadi hayatı değil, sosyal ve politik hayatı da derinden etkilemektedir. Bu nedenle konu sosyal düzenin her alanı ile iktisat arasında sıkı bağ kuran kurumsal iktisat perspektifinden incelenmiştir. Kurumcu düşünce ve sistemci düşüncenin ontolojik ve epistemolojik temelleri örtüşmektedir. Bunların senteziyle Genel Kurum Modeli oluşturulmuştur. Blokzinciri teknolojisi iktisadi aktörler arasında güven tesis etmek için ihtiyaç duyulan merkezi gücü, kriptolojik bir algoritma vasıtasıyla ikame eden teknolojidir. Kurumsal değişimi Genel Kurum Modelinde kütük olarak tanımlanan sistem elemanı üzerinden tetikler. Bu kanaldan mevcut kurumları değiştirdiği gibi yeni kurumların oluşmasına da imkân yaratır. Bu nedenle kurumsal bir alt yapı teknolojisidir. Yeni Kurumsal Okul yaklaşımına göre değişim Schumpeterian ve Coasian niteliklidir. Büyük boyutlu ve hızlı değişimlere neden olsa dahi genel paradigma değişikliğine neden olmayacaktır. Asıl Kurumsal Okul yaklaşımına göre ise Veblenian nitelikli değişime neden olacaktır. Aktörlerin düşünce alışkanlıkları ve değer yargılarının birikimli olarak değişmesi merkeziyetsiz kurumların hâkim olduğu bir ekosisteme doğru evrimsel bir paradigma kaymasına neden olabilir. Ancak sosyal sistemlerin evrimsel değişiminin yönü belirsizdir. Sayısız eleman ve ilişki, elemanların davranışları ve değişimi tetikleyen devrimci yeniliklerin ortaya çıkmasındaki olasılıklar bu belirsizliğin temel nedenleridirler.
Araştırma Makalesi TRABZON'UN SİNEMADA SUNUMU: KOMEDİ FİLMLERİNE YÖNELİK BİR ANALİZ
Karadeniz İletişim Araştırmaları Dergisii, 2022
Kişilerin hoşça vakit geçirmesinde etkili bir sanat dalı olan sinema, toplumların sosyolojik yapılarını ve kültürlerini kitlelere aktarmada önemli bir kaynaktır. Bu çalışmada Trabzon odaklı çekilen komedi filmlerinin yöresel kültürü ve insan tipolojisini nasıl anlattığı üzerinde durulmuştur. Trabzon kültürünü ve insanını yansıtan unsurlar belirlenmiştir. Trabzon şehrinin kültürel dinamikleri, toplumsal cinsiyet algısı, Trabzon halkının kişilik özellikleri, dili, el sanatları, yemekleri, kıyafetleri, spora ve folklara bakışı gibi unsurlar incelenmiştir. Çalışmada öncelikle anlatı analiziyle filmlerdeki bu özellikler ortaya konmuş, ardından içerik analizi yapılarak hangi unsurun hangi filmde ne şekilde anlatımının yapıldığı ele alınmıştır. 2007 sonrasında çekilen Amerikalılar Karadeniz'de 2 (Tibet, 2007),
TARIM YATIRIMLARINDA ELBİRLİĞİ SİSTEMİ
YEREL KALKINMA SEMPOZYUMU YEKAS'2018, 2018
Tarım sektörü kaynakların hızla tükendiği asrımızda giderek önem kazanmaktadır. Bu gün birçok ülkede olduğu gibi Türkiye de tarım sektörüne önemli yatırım yapmaktadır. Elverişli coğrafi koşulları ve iklimi ile Türkiye, gıda ve tarım alanında dünyanın önde gelen ülkelerinden biri konumundadır. İktisadi kalkınmanın temel başlangıç noktası tarım sektörüdür. İktisatçı Ouesnay fizyokrasi teorisi ile ilk kez tarım sektörünün önemine değinmiştir. Bu çalışmanın amacı, Türkiye’nin kalkınması için hayati öneme sahip olan tarım yatırımlarının elbirliği sistemi ile nasıl işletildiğini araştırıp ortaya koymaktır. Bu çalışmayı yaparken öncelikle tarımın ekonomideki önemi ve Türkiye’de tarımın önemi üzerinde durulmuştur. Sonra bu modeli işletmeye yönelik Eminevim şirketinin uyguladığı modeller incelenmiştir. Çalışmada tarım yatırımlarının ekonomiye faydaları ve kullanım alanları üzerinde daha sonra da elbirliği sistemi ile tarım yatırım modelinin işleyişi üzerinde durulmuştur. Çalışmanın sonuç bölümünde ise önerilerde bulunulmuştur. Sistemin işleyişini ön plana alan bu bildirinin reel sektöre ve bilimsel çalışmalara katkı sağlayacağı ve bu konuda yasal düzenlemelere zemin hazırlayacağı düşünülmektedir.
MİMAR SİNAN YAPILARINDA KUBBELİ ÖRTÜ SİSTEMLERİNİN YAPISAL ANALİZİ
Structural Analysis of Domed Roof Systems in Architect Sinan’s Works
" Domes in historical buildings by Architect Sinan were not only used alone as covering spaces but they were also used as a various combinations of semi-domes based on larger main and flanking areas. On the other hand, Sinan, in the early years of his profession, improved a system based on the mixture of perfectly developed main domes, pendentives, arches and semi-domes. The behavior of this monolithic system is quite complex. Therefore, to determine the structural behavior and the load mechanisms of the monolithic systems formed main dome, arches, pendentives and semi-domes is now possible through current numerical methods based on computer-aided analysis. In this study, considering the superstructure of Sinan’s important mosques, Mihrimah Sultan/Edirnekapı, Süleymaniye, Mihrimah Sultan/Üsküdar, Şehzade Mehmed mosques supported by square support system, Karaahmetpaşa, Sokullu Mehmet Paşa/Kadırga mosques supported by hexagonal support system, Sokullu Mehmet Paşa/Azapkapı and Selimiye mosques supported by octagonal support system were statically analyzed under their dead loads by Structural Analysis Programme (SAP2000) based on finite element methods. To avoid the confusion, which may come out in modeling and analyzing domed roof systems, the models of all space coves have been established for the upper levels of arches resting on columns. As a result, the structural behavior of main dome, arches, pendentives and semi-domes was determined and the structural behavior of each system was numerically revealed. Domes rested on hexagonal and octagonal support systems are superior to other systems in terms of displacements and stresses. "
ARAPÇA TERKİP SİSTEMİ VE KARŞITSAL ÇÖZÜMLEMESİ
Arapça öğrenim alanı aşırı doludur, öğrenen ve öğreten hangi set veya kitabı seçeceği hayreti içindedir. Devasa tarihi birikime ek güncel kitapların için-den iyisini seçme telaşı, odaktan saptırıyor. Sapma kaygıya, kaygı da giderek kar-gaşaya boğulan engin bir kaynak dünyasına daldırıyor. Her biri paha biçilemez değerde asırların mirası kitaplardan ihtiyacı damıtmaya ise güç yetmiyor. Aşırı zor göğüslense bile artık öğrenim ve öğretimi basitleştirme zamanıdır. Arapça öğretimi, özü koruyan basitlik ve sadeliğe muhtaçtır. Lazımı kap-sayan, gereksizi olmayan ilk doğal ve sade halinde olmalı. İletişimden soyutla-madan, özü canlı halde sade öğretilmeli. Öğretim şimdiye kadar olmadığı kadar net, hedefe odaklı ve basit yollarla yapılmalı. Odaklanma zorluğu yaşanan günü-müz dünyasında karmaşık kurallar basitleştirilmeli. İlke bir kuram bir kuralı öğ-retme olmalı, bir örnekten sadece bir fayda beklenmelidir. Arapçayı onunla ilgili bilgiler değil, üretken edindirme alıştırmaları öğ-retir. Öğretim ile öğrenimin şevklendirilmesi gereken bir zaman varsa o da bu-gündür. Hem öğreten hem de öğrenen kendini engelleyici baskılardan sıyıracak bir rahatlama ve basit bir memnunluk molasına muhtaçtır. Bu ihtiyaç giderilirse hedefe odaklanılır, dikkat devamlı olur, öğrenen-öğreten kendini iyi hisseder, ba-şarı kahramanı olacağına inanır, şevkle kanatlanır ve hedefe uçar. Yöntem, seni hedefe götüren sihirli bir güçtür, onun mütevazı olduğuna şaşırma, ona güven, onunla özdeşleşirsen başarınla coşar, kısa sürede farkını fark edersin. Kitaba güven; ancak ondan her şeyi bekleme, bilgileri senin harekete ge-çireceğini bilmelisin. Unutma, tükettiğin enerjiyle orantılı verimin katlanır. Basit ve kolay olan değil, kolay olmayan kaliteli öğrenmenin şifrelerini çözer. Gerçek öğrenme; öğrenmeyi çeker, tatminkâr olur ve üstün başarı lezzeti tattırır. Arapça terkip dilidir, terkip kurmayı bilen Arapçayı iyi öğrenir. Dilsel iletişim sadece kelimelerin oluşturduğu terkiplerle yapılır. Dilin iletişimsel gö-revi, öğretimin kelimeleri bütünler terkiplerle yapılmasını gerektirir. Terkiplerin öğretimi, sürdürülebilir ve başarılı iletişim öğretiminin olmazsa olmazıdır. Bu il-keyi benimseyen kitap, Arapça genel terkip sisteminin kısa tanıtımından sonra isim, sıfat, beyan, atıf ve fiil terkiplerini genişçe ele alır. Öğrenimi, edinime dö-nüştürmek için terkip sisteminin benzeşen ve benzeşmeyen yönlerini kısa, öz ve basit karşılaştırmalarla çözümleyerek açıklar. Terkip sistemi edinimi, iletişim becerisinin hareket alanının temelini oluşturur. Arapça terkip sistem bilgisi, beceriye dönüşmeden konuşmak mümkün değildir. Farkında olmadan hep denilen; “anlıyorum fakat konuşamıyorum” sözü, terkip sistemi bilgi eksikliğinin acı bir itirafıdır. İletişimde iletilerin çözümü, ana-dil sistemiyle yapıldığı için kolaydır. Ancak gönderilen iletilerin, hedef dilin ter-kip sistemiyle dizildiği için meleke düzeyinde gelişmesi gerekir. İletişim, dil varlığını üretimsel terkiplere dönüştürebilme becerisidir. Terkip sisteminin edinimi, iç içe giren ve karmaşık anlam ögelerinin en basit dü-zeye indirgenip hissedilerek öğrenimini sağlar. İletişimde en yoğun ihtiyaç; isim-lerin nesnelerle aidiyet ilişkisini kurma ve bütün-parça bağlantılı terkipleri bilin-çaltına yerleşme işlemidir. Bu ise yoğun kullanılan isim-nesne arası aitlik bağ-lantı terkiplerini kurma zihin gücünü, duyularla hissedilir hale getirir ve dili ile-tişimsel kullanma becerisini geliştirir. Arapça ile Türkçe terkip sisteminin karşıtsal çözümlemesi öğrenim ve öğretimi kolaylaştıran veya zorlaştıran nedenlerin bilinmesini sağlar. Çeliştiği için edinim zorluğuna sebep olan terkip sistemi veya benzeştiğinden kolay öğ-renmeyi sağlayan sisteminin bilinmesi hem engelleri kolay aşmayı hem de kolay-laştırıcı unsurları verim arttırıcı şekle getirmeyi sağlar. Terkiplerin zihninde olu-şan anadil ile hedef dil arasındaki bağdaşımı keşfeden terkip bilgileriyle iletişim-sel alan kolayca aktif hale getirilebilir. Türkçe işleyen anadil sisteminin öğrenilen Arapça sistemiyle eşleşimi edinimin kolay, hızlı ve başarılı olmasını sağlar. Bu da Arapça bilgilerin öğren-cinin öğretim geçmişine uygun olarak; zıtlık, aynılık veya benzerlik gibi çelişen-uyuşan ilkelere uygun, gerekirse karşılaştırmalı gerekirse de karşıtsal ortak uyum sistemi esas alınarak sunumunu gerektirir. Başarılı öğrenme; öğretimde iki dil sistemi arasında bilgi geçiş yollarının mümkün olanın çok daha ötesinde açıla-rak dilsel ögelerin zıtlık, aynılık ve benzerlik prensiplerine uygun yapılmasıyla mümkündür. Bununla hem öğrenen hem de öğretenin fark etmediği edi-nim engelleri, bilinçaltı sistem çatışması ve duygusal filtre etkisi azalır, engelsiz edinimle yüksek başarı sağlanır. Arapça-Türkçe isim tamlaması, ortak tabanlı bir kurulum benzerliği ye-rine daha çok kullanım benzerliği gösterir. Arapçada isim tamlaması daha çok asıl cümleye ek, ayrıntı bilgi ekleme, cümlenin bir bölümüne açıklık kazandırma veya bir ismin türünü belirtme, anlamını sınırlama, konumunu belirleme gibi gö-revler yüklenir. İki isim arasındaki bağlantı koparsa oluşan ortak anlam kaybolur. İki ismin kazandığı ortak anlam terkiple sağlanır ve tamamlayan bağlantılarla bü-tünlük oluşur. “Sistematik Uygulamalı–Alıştırmalı Arapça Terkip Sistemi ve Karşıtsal Çözümlemesi” dilin yapı taşları olan kelimelerle terkip sistemi işleyişini hissedi-lir, belki dokunsal nitelikte edinim hedefinde gerçekleştirir. Sistemi duyularla kavratarak öğreneni bilgi karmaşası içinde boğulmaktan kurtarır. Öğrenilen her bilgiyi dil sistemi içinde kendi yerine yerleştirir, rastgele bilgi yığmaktan sakın-dırır. Ne öğrenilir, niçin öğrenilir, nerede ve nasıl kullanılır bilinciyle öğrenmeyi edinime dönüştürür. Bu naçiz çabanın Arapça öğrenen ve öğreten tüm gönül erlerini hedefe ulaştırmasını Mevlâ’dan yürekten niyaz eder, üzerimde tüm hakkı olanlara özel-likle de inceleme lütfunda bulunan; Em. Kd. Öğ. Alb. Nevzat Salih GÜVEN, Yrd. Doç. Dr. Ahmed AZZAVİ, Prof. Dr. Mehmet YAVUZ ve Prof. Dr. Ahmet Suphi FURAT’a en içten teşekkür ederim. Prof. Dr. Candemir DOĞAN
KOMÜNLERİN (BELEDYELERİN) ORTAYA ÇIKISI VE İŞLEVLERİ
ÖZET Ortaçağ'da ticaret ve toplumsal gelişmeyle birlikte komünler tarih sahnesine çıkmışlardır. Komün, doğal bir birlik olmakla beraber, temelde gelenekleri sürdürmek, güvenliği sağlamak ve barışı yerleştirmek amacıyla karşılıklı yardımlaşmanın sağlandığı bir kurumdur. Bu dönemde komünler, yasama, yargı ve yürütme erkine sahip olmuşlardır. Komünlerin zayıfladığı veya güçsüzleşmeye başladığı dönemde merkezi yönetimin gelişmeye başladığı dönem olmuştur. Komünler, on üçüncü yüzyılın ortalarından başlayarak da kentsel gelişmenin durması sonucunda zayıflamış ve parçalanma sürecine girmişlerdir. Yerel yönetimin sosyolojik biçimi komün, siyasal biçimi belediye veya örgütlenmiş topluluk komün ve bunun yönetimi belediye olarak ele alındığında komünler her zaman varlığını sürdürebilmiştir. Bu çalışmada, komünlerin ortaya çıkışı, işlevleri, zayıflaması, merkezi yönetimle olan ilişkisi, Devletle bütünleşmesi ve yirminci yüzyıldaki görevleri ele alınmıştır. ABSTRACT Communes appeared in the middle-age with trade and social development. Alongside being a natural unity, the commune is a institution that provides mutual assistance for the purpose of maintaining traditions, providing security and locating peace. The communes had legislation, executive and judicial power in this age. The time when the communes weakened and lost power was the period in which central administration developed. As from the middle of thirteen century, the communes weakened and entered in the process of disintegration as a result of ceasing the urban development. Local government's sociological form is commune, its political form is municipality or organized community commune and when it is thought that the governance of this is the municipality , the communes can always obtain. This study deals with the appearance of communes, their functions, weakening, their relations between central administration, integration with the government and their duty in twentieth century.
STRÜKTÜR- MALZEME- BİÇİM BİRLİĞİ ÜZERİNE GELİŞEN MİMARİ TASARIM
Günümüz mimari tasarımların da strüktür-malzeme-biçim ilişkisi artık 20. yy başlarında modern mimarlık hareketinin tanımladığı düşünsel yapıdan başka bir boyut almıştır. Plan, strüktür, cephe tasarımı hiyerarşik düzeni içinde gelişen mimari tasarım parça-bütün ilişkisi içinde oluşan mimari bir tutumdur. Bu çerçevede malzeme daha çok tekil bir eleman olarak düşünülmüş, tasarımın ana unsurundan çok giydirilen bir kılıf, örtü elemanı gibi ele alınmıştır. Oysaki günümüz Çağdaş Dünya Mimarlığı'nda böyle bir hiyerarşik planlama olmadan hepsinin bir eleman gibi çalıştığı tasarımlar gündemdedir. Örneğin, Toyo Ito Mimarlığı'nda yüzeyin kendisi malzeme, cephe ve aynı zamanda strüktürüdür. Böyle bir çözümleme iç-dış mekân ayrımından çok, her şeyin bir bütünü oluşturduğu, yani parçalardan değil bütünden oluşmuş, parçalanamayan bir planlamaya gidilmesi öngörülmektedir. Bütüncül çözümlemelerde, sistemin kendisi malzemenin tamda kendisidir. Bu anlamda Türkiye'de de bu planlama anlayışını sürdürebilecek malzeme ve strüktür deneyleri üzerine yoğunlaşılması gerekmektedir. Ayrıca böyle bir planlamanın başlaması için malzeme üreticileri ile mimarlık şirketleri arasındaki iletişimin de geliştirilmesi gerekmektedir. Malzemenin tekil bir eleman olarak düşünülmesi, tasarımın ana unsurundan çok giydirilen bir kılıf, bir örtü elemanı gibi düşünülmesi onun önemini aslında göz ardı etmemize sebebiyet vermektedir. Sonuç olarak, bütün bu kavramsal çerçevede dünyada ele alınan strüktür-malzeme-biçim ilişkisi üzerine Toyo Ito Mimarlığı'ndan örnekler verilerek Türkiye'de de bu sistemin nasıl ele alınabileceği üzerine bir ön çalışma yapılması hedeflenilmektedir.
OSMANLI TOPRAK REJİMİ VE TIMAR SİSTEMİ
Osmanlı Devleti, tarih sahnesinde varlığını altıyüz yılı aşkın süre boyunca sürdürmüştür. Bu sürede kendi içerisinde oluşturduğu siyasi, iktisadi ve sosyal kurumlarıyla, dinleri, dilleri ve farklı tarihi mirasları ile insanların üç kıtada barış içerisinde yaşamasını sağlamıştır. Osmanlı Devleti'nin kutsal bir amacı da vardı. Bu da 'İslam'ı yeryüzüne hakim kılmaktır. Osmanlı'nın adeta bütün yapısı bu amaç etrafında gelişmiştir. Osmanlı Devlet Sistemi'nde merkeziyetçilik anlayışı vardır. Osmanlı Devleti üzerinde yoğun çalışmalarıyla tanıdığımız Ömer Lütfi Barkan'ın deyimi ile imparatorluk bir 'Padişah Çiftliği' gibiydi. Köyler, ortakçılık ve yarıcılık ile en iyi arpayı pirinci saraya temin etmekle görevliydi. Ordu için gerekli olan malzemelerin temini, top dökme, su yolu, kale inşaatı gibi bazı görevleri olan bölgeler zamanı geldiği takdirde görevlerini yerine getirmek ile sorumluydular. Osmanlı sistemi bu şekilde ilerlemekteydi. Devletin yönetimi, halkın ekonomik, sosyal, hukuki durumu o ülkede uygulanan toprak sistemi ile yakından ilgilidir. . Osmanlı Toprak Rejimi Osmanlı da toprak sistemi kaynağını İslam hukukundan almıştır. Ayrıca Selçuklular, Beylikler ve Bizans toprak sistemleri de Osmanlı toprak sistemini az ya da çok etkilemişti. Osmanlı Devleti'nde ülkenin her yerinde geçerli ve aynı olan bir sistem uygulanmamıştır. Bölgelere göre farklılık göstermektedir. Üç ayrı kıtaya, geniş bir alana yayılmış Osmanlı Devleti için zaten bu hiç kolay değildir. Toprak sistemi düzenlenirken halkın daha mutlu olması ve devletin yararına olması da göz önüne alınmıştır. 1 Toprak Sistemi dönemin getirdiği koşullara göre şekillenmişti. Osmanlı Devleti ele geçirdiği coğrafyalarda çok farklı uygulamalar gerçekleştirmiştir. Dolayısıyla öncelik olarak İslam Fıkhında toprak ile ilgili hükümlerini, Emevi ve Abbasi yönetimlerinde ne şekilde uygulandığı bilinmelidir. İlk İslam fetihlerinde elde edilen topraklar askerlerin mülkü olarak kabul edilmiştir. Bir yandan ise bu durum askerleri askerlikten uzaklaştırmıştır. Bundan dolayı Hz. Ömer döneminde fethedilen araziler eski sahiplerine bırakılmıştır. Oradan alınan vergiler hazineye aktarılmıştır. Askerlerin maaşları ise bu hazineden verilmiştir. İslam da ilk ikta sistemi 1
TEKNİK VE TASARIMSAL BİR MEKÂN OLARAK SİBER COĞRAFYA
TEKNİK VE TASARIMSAL BİR MEKÂN OLARAK SİBER COĞRAFYA, 2018
Siber kavramı; bilgisayar, bilgi teknolojileri ve sanal gerçeklik üzerinden bilginin üretilmesi, yaygınlaştırılması ve kitleler arasında ürettiği çok boyutlu bir etkileşimi ifade eder. Farklı amaç ve hedeflere yönelik algıların oluşturulmasına alan açan ve sayısız yansımaları içerimleyen bu temel bileşenler aynı zaman siber coğrafya kavramının temel yapı taşlarını da tanımlamaktadır. Hedeflenen çeşitli amaçlara hizmet eden bu ilişkisel üçlü bileşen özellikle bilgiye ilişkin “gözetleme, taşıyıcılık, üretim ve yaptırım” eksenli bir bağıntı üzerinden derinlik bulmaktadır. Yerel bilgilerin internet aracılığıyla küresel piyasaya ulaştırılması dijital bir yapıyı, bu yapının yazılı ve görsel boyutu ise siber mekân pratiğini oluşturmaktadır. Bu bağlamda coğrafi konum teknolojilerinin alana ilişkin verilerin ve mahremiyetin çeşitli perspektifler ekseninde kullanılmasıyla ilgili olarak birey, toplum ve ülkelerin/ siyasal sistemlerin faaliyetlerini, beklentilerini ve küresel eksenli yansımalarını içeren bilgi eksenli bir yapı, siber mekân pratikleriyle küresel ölçekli bir tanınırlığa ulaş(tırıl)maktadır. Siber mekân pratikleri genel itibariyle dikotomik bir üretim üzerinden boylanmaktadır. Dolayısıyla siber mekâna ilişkin bilgi aktarımı hem olumlu veya hem de olumsuz pratiklerin tanımlandığı bireysel, toplumsal ya da kurumsal ölçekli sistemler üzerinde etkili yansımalar yaratabilmektedir. Başta koruma ve güvenlik uygulamaları olmak üzere, uluslararası ilişkiler, jeopolitik müdahaleler, eğitim, sağlık, ulaşım vb. alanlarda bilginin elde edilmesi, kullanılması ve yeniden yapılandırılması süreçlerini içeren formların çeşitli olumsuzluklara karşı korunmasını ya da tam tersine olumsuz pratiklerin boylandığı bir mecra da olabilmektedir siber mekân. Özellikle toplumsal hizmet uygulamalarına yönelik siber müdahaleler günümüz koşullarında önemli teknik bilgi ve mahremiyetin afişe edilmesi ya da politik mücadele alanları bağlamında birer piar çalışmasına (PR) dönüştürülmesi gibi pek çok uygulamalar ciddi sonuçları da beraberinde getirmektedir. Bu tür dikotomik üretimlere rağmen, küreselleşmeyi doğuran temel aygıtlardan biri hatta en önemli aracın internet aracılığıyla üretilen siber mekânların ürettiği yakınlaşmalar olduğu da bilinen bir gerçektir. Dolayısıyla bilgi akışının ya da paylaşımının aynı anda dünyanın dört bir yanına yayılabilmesi, ulaşılabilir olması, depolanması ve çeşitli amaçlar için kullanılması, siber mekânın bilgi kaynakları ve coğrafya disipliniyle bağıntısını da önemli ölçüde değerli kılmaktadır. Yeryüzünün/coğrafi arzın dört bir tarafını birbirine bağlayan fiber ağların çeşitli mantıksal tasarım ve kodlamalar üzerinden üretilen teknik aygıtların bir üretimi olarak ortaya çıkan bir tanımlama olarak siber mekân aynı zamanda coğrafi düşüncenin sibernetik anlam ve boyutunu oluşturmaktadır. Bilgi kaynaklarının derinleştirilmesi, çeşitli modelleme ve görselleştirmelerle gündelik pratiklerin geliştirilmesi, bilginin hem bireysel hem de sosyal, kurumsal ve dolayısıyla siyasal eksenli planlamaların uygulanmasına göre yeniden dizayn edilmesi, siber coğrafyanın ilgi alanına derinlik kazandırmaktadır. Bu çalışmada da amaç, siber mekân kavramını ve coğrafya disiplinindeki etkileşimlerini analiz ederek, siber coğrafya kavramını ve bağıntısal formlarını çeşitli örneklerle açıklamaktır.
EBU TEMMAM ŞİİRLERİNDE BİR TÜRK KOMUTAN AFŞİN.pdf
In this study, Afshin, the great Turk commander of Abbasids and his successes over the rebels, especially Babak al-Hurrami, his beliefs and his death in the prison due to the jealousy of some statesmen are examined from Arab poet Abu Tammam’s point of view.
Timar'ın Menşei ve Tımar Sistemi
berat dal, 2023
Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan itibaren devletin büyümesinde ve gelişmesinde etkili olan timar sistemi devletin sosyoekonomik düzeni ile ilgili çok önemli bir yere sahiptir. Osmanlı Devlet teşkilatı Türk/İslam geleneğinden gelen Selçuklu ve Memlük gibi devletlerden gelen bir geleneğin üzerinde şekillenmiştir. Ama zaman ilerledikçe devlet anlayışına yeni bir bakış açısı getirmişlerdir. Timar sistemi de bu devlet anlayışının getirdiği yeniliklerden birisidir. Osmanlı timarın da Selçuklu iktasından ve Bizans proniasından izler taşıdığı bilinmektedir. Osmanlı timarı, Selçuklu iktasının güncellenerek dönemin şartlarına uygun hale getirilip uygulanmasıdır. Osmanlı Devleti’nin genlerinde de bu vardır. Eğer Osmanlı Devleti bir imparatorluk halini almış ve bir dönem dünya gücü haline gelmişse uygulamış olduğu bu politikanın etkisi yadsınamaz bir gerçektir. Osmanlılar bu politikayı uygulamamış olsaydı bugün diğer Türk Devletleri’nden bir farkları olmamış olurdu. Aslında biz bu makalemizde timar sistemi üzerinden bu düşüncenin üzerinde durduk. Timarın nasıl bölgesel olarak uygulandığı ve sadece ekonomi değil toplumsal, kültürel, idari ve askeri anlamlarında bir saç ayağı şeklindeki gibi birçok alana tesir ettiğini bu makalemizde kaleme aldık. Osmanlı Devleti her bölgeye göre timar uygulamıştır. Böylelikle timarın birçok çeşidi meydana gelmiştir. Bu da Osmanlı Devleti’nin bölgesel yönetim anlayışının var olduğunu bize göstermektedir. Timarla ilgili bilgiler ve çeşitli değerlendirmeler aşağıda ayrıntılı bir şekilde bulunmaktadır.
EES PROGRAMI KULLANILARAK BİR TRİJENERASYON SİSTEMİNİN TERMODİNAMİK ANALİZİ
In our country, such as the developing world's energy needs, is increasing every day. Industrial sectors is ranked first in electricity consumption. In many countries, energy policies, investors are electricity generation reconsidering again to encourage. In this regard, you want to make your own electricity production an attractive economic environment for industrial development and energy saving; combined heat -power -cooling system so with trigeneration system is possible. Efficiency cogeneration and trigeneration changing some parameters are analyzed. The obtained results are given in graphs.
ÖZET: 21/6/2001 tarihli ve 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu’nun tanımladığı anlamda yabancılık unsuru taşımayan ve tahkim yeri olarak Türkiye belirlenen uyuşmazlıklar bakımından HMK’daki tahkime ilişkin hükümler uygulanacaktır. İç tahkim’de Kompetenz-Kompetenz prensibi bakımından HMKm.422’deki hükümler önem arzetmektedir. Ayrıca Kompetenz-Kompetenz prensibinin mukayeseli hukuktaki örneklerinin irdelenmesi ulusal hukuk düzenlemelerine katkı sağlayacaktır. Anahtar Kelimeler: Kompetenz-Kompetenz Prensibi, HMK m.422, İç Tahkim, Hakem Mahkemesinin Yetkisi. ABSTRACT: Provisions relating to arbitration in the Civil Procedure Law shall apply in respect of the disputes set forth by Turkey as an arbitration place and not having foreign elements in the meaning defined by the International Arbitration Law No.4686. The provisions in art.422 of the Civil Procedure Law are important in terms of the “Kompetenz-Kompetenz” principle in Turkish arbitration. In addition, the examination of comparative examples of the “Kompetenz-Kompetenz” principle will contribute to national arrangements. Keywords: Kompetenz-Kompetenz Principle, HMK art.422, Internal Arbitration, Jurisdiction of the Judge's Court.
SÜREÇ İÇESİNDE TRİBÜN KAVRAMI VE BİÇİMLENİŞİ
Özet Geçmişten günümüze kadar yaygın kullanımı ile tribün sözcüğü TDK'da (2017) "spor salonu, stadyum, hipodrom vb. yarışma ve gösteri yapılan yerlerde seyircilerin oturduğu koltuklu veya basamaklı bölüm, sekilik" olarak tanımlanmaktadır. Ancak değişen ihtiyaçlar ve teknoloji doğrultusunda tribün kavramı da değişmiş ve çok çeşitli boyutlar almıştır. Oturma amaçlı yapılan bu donatı artık seyir anlamıyla birlikte yeni yaşama kültürüne kendini adapte etmiştir. Bir diğer değişle farklı mekanlarda farklı biçimlenmeler ile mekana hizmet eder hale gelmiştir. Özellikle son yıllarda ofislerde, kütüphanelerde, okullarda, müzelerde ve daha birçok farklı mekanlarda seyir kullanımıyla birlikte özelikle oturma eylemine yönelik biçimlenmeler ile görülmektedir. Erken dönemlerde oldukça basit ve kalıcı olmayan malzemelerle inşa edilen ilkel tribünler, daha sonraları yeterli paranın temin edilebildiği zengin kentlerde maliyeti oldukça yüksek ve yüzyıllar boyu ayakta kalabilecek kesme taşlardan inşa edilmiştir (Uzunaslan, 2010). Tribün kavramının başlangıç noktası, antik tiyatrolardan binlerce yıl öncesine, insanların ayin niteliği taşıyan av törenlerine kadar dayanmaktadır. İlk kullanımlarını antik tiyatrolarda gördüğümüz tribünler, yamaçlara yaslandırılarak inşa edilmekte olup alanı çevrelemesi ile yapıya şeklini vermiştir (Türedi, 1998). Daha sonraları ise tiyatro binaları dışında alt noktasından yukarıya doğru sıralanmış kademelerden oluşan stadyum yapılarında da tribün kavramının önemini görmekteyiz (Saltuk, 1995). Bu yapıların hepsinde temel amaç seyir üzerine kuruludur. Özetle süreçteki kullanımlarına bakıldığında tribün, yapıların genel kurgusuna yön veren bir donatı olarak tarihin en eski zamanlarından günümüze kadar gelmiş olsa da özellikle son yıllarda kullanım amacına yeni öncelikler eklenerek zengin bir çeşitliliğe sahip olmuştur. Artık sadece bir sahneyi ya da bir alanı seyir etme nedeniyle değil, farklı eylemlere yönelik olarak da karşımıza çıkmaktadır. Bugün tribün; hem mekanının kendisini tanımlayabilmekteyken aynı zamanda mekanın içindeki bir öğeyi de oluşturabilmektedir. Hem boyutsal hem de işlevsel açıdan değişen tribün biçimlenişi, araştırma konusunun amacını oluşturmaktadır. Bu bağlamda çalışmada, mekansal boyuttaki biçimleniş, mekanın kullanım amacını tanımlamakta olup, tribün kurgusunun kendisini oluşturmaktadır. İşlevsel açıdan ise kullanımı mekan öğesi ise donatı kavramı ile ifade edilmiş ve bir alanı seyir etmekten çok bekleme, oturma vb. amaçlarda sabit yada hareketli donatı olarak iki farklı kullanım şekli ile ele alınmıştır (Şekil 1). Yapılan irdelemede, ortaya çıkan tüm biçimlenişlerin iç ve dış mekan kullanımlarına göre şekillendiği görülmüş, bu nedenle her biri bu kapsamda ele alınmıştır. Şekil 1. Tribün Kullanım Şeması 525