TÜRKİYE’DE KENTSEL DÖNÜŞÜM UYGULAMALARININ DÖNGÜSEL EKONOMİK YAKLAŞIM ÇERÇEVESİNDE DEĞERLENDİRİLMESİ: ANTALYA ÖRNEĞİ (original) (raw)

TÜRKİYE’DE Kİ KENTSEL DÖNÜŞÜM UYGULAMALARININ KENTSEL DİRENÇLİLİĞE ETKİSİ: ANTALYA KEPEZ ÖRNEĞİ

idRc, 2021

Günümüzde içinde yaşadığımız kentler demografik, ekonomik ve fiziksel olarak hızla büyümektedir. Bununla birlikte diğer taraftan büyüyen kentlerde tehlikeler ve riskler de her geçen gün artmaktadır. Bugün insanların büyük bir bölümünün içinde yaşadığı kentlerde, insanların karşı karşıya olduğu risklerin başında sel, deprem ve yangın gibi afetler gelmektedir. Bu afetler içerisindeki ön plana çıkan depremler, yapı stokunun dayanıksız ve nüfusun yoğun olduğu kentsel yerleşimleri ciddi bir şekilde tehdit etmektedir. Bu tehdit karşısında kentleri afetlere özellikle depremlere karşı hazırlamak için ulusal ve uluslararası camiada politika ve stratejiler oluşturulmaya başlanmış ve bu kapsamda dirençlilik, dirençli kent, kentsel dirençlilik kavramları gündeme gelmiştir. Dünya’nın birçok bölgesi gibi Türkiye’de deprem kuşağı içerisinde yer almaktadır. Türkiye’de deprem konusu özellikle 1999’da yaşanan Marmara Depremi ardından yoğun bir şekilde gündeme gelmiş ve kentte yaşayan insanların can ve mal güvenliğini ciddi şekilde tehdit eden bir sorun olarak algılanmıştır. Bundan dolayı deprem konusu son dönemde hükümetin politik gündeminde sıklıkla yer almış ve çeşitli çözüm arayışlarına konu olmuştur. Bu kapsamda deprem riskini asgari düzeye indirmek için geliştirilen çözüm yollarından birisi ‘kentsel dönüşüm’ olmuştur. 2012 yılında çıkarılan ve halk arasında ‘kentsel dönüşüm kanunu’ olarak bilinen 6306 Sayılı ‘Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’; hükümetin özellikle deprem riskinin azaltılması ve dirençli kentler oluşturulması için önemli bir yasal düzenleme olarak hayata geçmiştir. Gerçekleştirilen bu yasal düzenleme ile 20 yıl içerisinde ortalama konut stoku 19 milyon olan Türkiye’de, mevcut yapı stokunun üçte birinin yıkılıp yeniden yapılması öngörülmüştür. Gerçekleştirilen/gerçekleşecek bu dönüşüm uygulamaları ile mevcut yapıların fiziksel olarak depreme karşı daha dirençli hale geldiği yapılan teknik testler neticesinde anlaşılmaktadır. Fakat, bununla birlikte kentsel dönüşüm alanlarında kentsel dirençliliği azaltan olumsuzluklarında meydana geldiği görülmektedir. Yapılan bu çalışma, Türkiye’de uygulanan kentsel dönüşüm projelerinin kentsel dirençliliğe olan olumsuz etkilerini tespit etmek ve bu olumsuzlukların giderilmesine yönelik öneriler geliştirmek amacıyla hazırlanmıştır. Bu kapsamda Antalya’nın Kepez ilçesinde gerçekleştirilen kentsel dönüşüm çalışmaları ele alınarak incelemeler gerçekleştirilmiştir. Çalışmada nicel araştırma tekniği kullanılarak öncelikle Kepez’de gerçekleştirilen kentsel dönüşüm uygulamalarının sayısı, kentsel dönüşüm kapsamında yıkılan/yıkılacak binaların ortalama yapı alanı ve yükseklik değerleri tespit edilmiş, ardından ilçede kentsel dönüşüm kapsamında yapılan yeni binaların yapı alanı ve yükseklik değerleri araştırılmıştır. Böylece yapılan araştırma ile kentsel dönüşüm sonucunda yapıların eski ve yeni durumları karşılaştırılarak; bölgedeki fiziksel, çevresel, demografik, ekonomik ve sosyal değişimlerin kentsel dirençliliğe etkisi incelenmiştir.

TÜRKİYE’DE KENTSEL ALANLARDA DÖNGÜSEL EKONOMİ UYGULAMALARI ÜZERİNE BİR YAZIN İNCELEMESİ

Akademia Doğa ve İnsan Bilimleri Dergisi, 2020

İkinci Dünya Savaşı sonrası bilim ve teknoloji alanında yaşanan gelişmelere paralel olarak gelişmiş ülkeler birbirleriyle rekabet edebilmek için, gelişmekte olan ülkelerse gelişmiş ülkeleri yakalayabilmek için sınırsız bir büyüme gayreti içerisinde olmuşlardır. Ancak 1970’li yıllara gelindiğinde bu iyimser gelişim senaryolarının sürdürülebilir olmadığının farkına varılmıştır. Büyüme çabalarının önündeki en büyük engel, ‘Al-üret-at’ şeklinde işleyen doğrusal ekonomik modelin sınır tanımayan doğal kaynak kullanımı ve bunun ortaya çıkardığı çevresel ve ekolojik problemler olmuştur. Kaynakları sınırsız gören doğrusal ekonomik modelin eleştirilmesi döngüsel ekonomik modelin kurgulanmasına neden olmuştur. Bu çalışma, döngüsel ekonomi kavramını kent bağlamında ele almayı amaçlamıştır. Çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden doküman incelemesi tekniği ile Türkiye’de hazırlanmış lisansüstü tezleri irdelemiştir. YÖK tez merkezinde yer alan döngüsel ekonomi ve döngüsel ekonomi ile bağlantılı olan yeşil ekonomi, mavi ekonomi ve kızıl ekonomi kelimeleri ile hazırlanmış lisansüstü tezler üzerine bir analiz gerçekleştirilmiştir. Elde edilen tarama sonuçlarının ne kadarının kentle bağlantılı olduğu araştırılmıştır.

EKOLOJİK ÇİFTLİKLERİN EKOTURİZM GİRİŞİMCİLİĞİ KAPSAMINDA DEĞERLENDİRİLMESİ: ANTALYA İLİ ALAN ARAŞTIRMASI

Öz Girişimcilik günümüzde ülkelerin kalkınması ve refah seviyesinin artması için önemli bir faaliyet olarak görülmektedir. Turizm sektörü de hızla gelişen girişimcilik alanlarının başında gelmektedir. Turizin çeşitlendirilmesi kapsamında gastronomi turizmi, ekolojik turizm (ekoturizm), inanç turizmi ve macera turizmi gibi yeni turizm türleri bakir kalmış alanlar olarak ilgi çekmektedir. Bu çalışmada, ekoturizmin yeni bir girişimcilik alanına fırsat tanıması ve farklı bir girişimcilik tipi olması nedeniyle farklı özellikleri olduğu düşünülmekte ve ekolojik çiftlik sahibi ekoturizm girişimcilerinin göstermiş oldukları girişimcilik algılarını ve özelliklerini belirlemek amaçlanmaktadır. Bu bağlamda, söz konusu çalışmada, Buğday ve Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği " nin Ta-Tu-Ta Projesi kapsamında Antalya ilinde hem tarım, hem de turizm faaliyeti gerçekleştiren 5 ekolojik çiftlik girişimcisi belirlenmiştir. Bu girişimcilerin, girişimcilik algılarını derinlemesine incelemek için yüzyüze görüşme metonu uygulanan nitel araştırma yönteminin kullanılması uygun görülmüştür. Araştırma sonucunda ekoturizm girişimcilerinin aile ve çevrede girişimcilik önyargıları, teşvik ve devlet desteğinin olmayışı, ekoturizm girişimcilerinin örgütlenememeleri, sermaye eksikliği, ekonomik getiri (kazanç), resmi (bürokratik) işlemlerin çokluğu, sektörel bilgi yetersizliği, sertifikasyon eksikliği ve ekoturizm standartları bulunmaması konularında sorunlar yaşadıkları görülmüş ve bu sorunlara yönelik öneriler sunulmuştur. Abstract Today, entrepreneurship is seen as an important activity for the development of countries and the increasing of the level of prosperity. The tourism sector is also in the first place among the fastest growing areas of entrepreneurship New tourism types such as gastronomy tourism, ecological tourism (ecotourism), faith tourism and adventure tourism are attracting attention as untouched areas within the scope of tourism diversification. In this study, it is thought that ecotourism has different characteristics due to the opportunity to find a new entrepreneurship and a different type of entrepreneurship, and it is aimed to determine the entrepreneurship perceptions and characteristics of ecotourism entrepreneurs. In this context, in this study, five ecological farm entrepreneurs who carried out both agriculture and tourism activities in the province of Antalya within the Ta-Tu-Ta Project of the Association for the Support of Wheat and Ecological Life were identified. The use of the qualitative research method, in which face-to-face interviewing was applied, was deemed suitable for in-depth analysis of entrepreneurial perceptions of these entrepreneurs As a result of the research, it has been seen that the ecotourism entrepreneurs have problems in the family and environment, lack of entrepreneurship prejudices, incentive and state support, the lack of organization of ecotourism entrepreneurs, lack of capital, economic return (gain), large number of official (bureaucratic) transactions, lack of sectoral information, lack of certification and ecotourism standards and suggestions for these problems are presented..

KENTSEL DÖNÜŞÜM UYGULAMALARINDA SOYLULAŞTIRMA: TARLABAŞI ÖRNEĞİ

kentsel dönüşüm uygulamalarında soylulaştırma, tarlabaşı örneği, 2017

Bir insanın doğduğu andan itibaren sahip olduğu temel haklardan bir tanesi de barınma hakkıdır. Bu açıdan bakıldığında bir yere konumlanmak ve bir mekana sahip olmak –ya da bir mekanda konaklama hakkına sahip olmak- beraberinde sosyolojik, psikolojik ve politik birçok olguyu içinde barındırmaktadır. Kent insanın içinde yaşadığı, toplumsal ilişkiler kurduğu ve ürettiği, kendini yeniden var ettiği bir "yaşam alanı" olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu tez çalışması; insanın ve toplumun kent ile kurduğu ilişkiyi ele alarak, soylulaştırmayı tartışmak, toplumsal mekan alanı olarak kenti irdelemek ve en sonunda elde edilen bilgileri Tarlabaşı örneği üzerinden okumak amaçlarını içermektedir.

ORGANİK TARIM TABANLI EKO-TURİZM UYGULAMALARININ DEĞERLENDİRİLMESİ: ÇANDIR KÖYÜ ÖRNEĞİ

Abstract Çevre sorunlarının sürekli artması ve tehdit edici boyutlara gelmesi, ekolojik sistem dengelerini korumaya yönelik sürdürülebilir bakış açıları geliştirilmesine yol açmıştır. Çandır'da uygulanan organik tarım projesinin eko-turizm ile desteklenmesi planlanmıştır. Çandır, eko-turizm arzının temel parçalarını oluşturan zengin doğal yapısı, tarihi ve kültürel kaynakları nedeniyle örnek çalışma alanı olarak seçilmiştir. Halk Çandır'ın zengin bir turizm potansiyeline sahip olduğunu fakat bu potansiyeli yeterince kullanamadığını …

TÜRKİYE’DE KENTSEL DÖNÜŞÜM POLİTİKALARININ DEĞERLENDİRİLMESİ: SAMSUN ÖRNEĞİ

Ġnsanların farklı ihtiyaçlarını karĢılamak amacıyla yoğun Ģekilde bir arada bulunduğu "kent" kavramı, baĢ döndürücü bir hızla büyürken pek çok sorunu da beraberinde getirmiĢtir. Kent denildiği zaman akla gelen çevre, ĢehirleĢme yapısı, mimari ve artan nüfus yoğunluğu yaĢam kalitemizin belirlenmesinde önemli rol oynayan faktörlerdendir. Ülke geneline yayılan ve uygulaması hala devam eden kentsel dönüĢüm projeleri, kentte sağlıklı yaĢamın sürdürülebilirliğinin önüne geçmiĢtir. Toplu konut uygulamaları ve yaĢanan sel felaketleri ile sık sık gündem oluĢturan Samsun, yapılan çalıĢmalarının verimliliğinin sorgulanması açısından iyi bir örnek teĢkil etmektedir. Türkiye nüfusu sıralamasında 16.sırada olan, ticaret ve sanayi faaliyetlerinin yoğunlaĢtığı, Karadeniz Bölgesi"nin en büyük metropol kenti olma özelliğine sahip Samsun"da sosyal, siyasal ve ekonomik açıdan çoklu bir değerlendirme yapılmasını gerektiren toplu konut uygulamaları, iklim Ģartlarına direnemeyiĢi ile gündeme gelmiĢtir. Bölgede öncü olma özelliğine sahip Samsun gibi bir kent, yaĢamsal alanların niteliğinin sorgulanması ihtiyacını gözler önüne sermiĢtir. Kentin durumu, doğa koĢulları, alınan ve verilen göçler, yıllık yağıĢ miktarı gibi unsurlar derinlemesine analiz ihtiyacının gerekliliğini göstermiĢtir. TOKĠ" nin geçirdiği dönüĢüm süreci, 81 il ve 617.735 konut içerisinde Samsun"daki konutların da durumu sorgulanmaya çalıĢılmıĢtır. Kentsel dönüĢüm sürecinde yasal zeminde geçirdiği değiĢikliklerle göze çarpan Belediye Kanunu, BüyükĢehir Belediyesi Kanunu ve 5366 sayılı kanunun yapılan binalara yansıması da ele alınan bir baĢka husustur.

EKOLOJİK MALİYET VE GERİ DÖNÜŞÜM EKSENİNDEN KENTSEL DÖNÜŞÜM PRATİĞİ: ISPARTA ÖRNEĞİ

ULUSLARARASI YEŞİL BAŞKENTLER KONGRESİ, 2018

After 1999, the new legislative regulations aiming to support implementation of urban transformation have accelerated the spatial reproduction processes primarily in metropolitan cities and residential areas. This process has caused the "reproduction" of a series new construction processes such as demolition and reproduction of urban poor area or old part of settlement, parcel-based reproduction / reconstruction of the housing area, renewal of the housing design, increase of the number of floors as well as renewal of the neighborhood or gentirification. These forms of rapid constructions have come to the fore, especially in areas where existing constructions and high density housing are available. Ecologically a number of negative effects brought together with these forms of production. This reproduction process by demolishing building involves three stages: pre-demolition, demolition and post-demolition. The main purpose of this study is to examine these stages of urban transformation practices from an ecological point of view. In addition to ecological inputs, recycling processes and ecological problems created by this process are evaluated within the scope of this study. The main aim of the study is to present a framework on what can and can be done ecologically by examining the environmental impact and ecological dimension of the legal regulations and urban transformation practice. In this context, the study includes the following evaluations and reviews: • Environmental and ecological aspects of legal regulations (urban transformation and local administration laws) in Turkey. where regulatory elements for urban transformation in Turkey. assessing what ecological and environmental sanctions are. • The study involves examining the ecological effects of the wastes generated during the urban transformation process and how these wastes are evaluated during the recycling process. • The study includes the analysis of the urban transformation applications carried out in the city center of Isparta, with legal, ecological and economic dimensions. • The study involves analyzing the actors' awareness of the environmental and ecological dimension of the urban transformation process. Information and data on the above reviews and evaluations are based on literature review, land use analyzes, in-depth interviews, and institutional findings. Key Words: Environment, ecology, Isparta, recycling, reuse, urban transformation

KENTSEL RANT BASKISIYLA ŞEKİLLENEN ANTALYA İÇİN EKOLOJİK PLANLAMA

Bu bildiride, Antalya’nın son 25-30 yıldır hızlanan kentsel gelişiminde özellikle korunması gerekli doğal ve tarihsel/kültürel değerler üzerindeki baskılar irdelenecek, kentsel gelişmelerin ekonomik değer olarak rantı oluşturması ile ekolojik değerlerin ikincil plana itildiği vurgulanacaktır. Bunun sonucunda Antalya’nın doğal, tarihsel/kültürel çevresinde oluşan tahribat özetlenerek kentsel rantı ön plana çıkaran planlama ve uygulamaların, korunması gerekli ekolojik değerleri nasıl tahrip ettiği sunulmaya çalışılacaktır. Kent planlamasında kısa vadeli karları önde tutan bir kentsel politikanın nasıl başarısızlığa mahkûm olacağını, pek çok değerin bir daha geri dönmemek üzere yok edilmiş olduğunu ve bu sürecin hala sürmekte olduğu örnekleri ile verilecektir. Anılan tahribata örnek olarak; 1. Falez kıyı bandı planlama ve uygulamaları, 2. Kırcami kesimi planlama ve uygulamaları, 3. Konyaaltı ve Boğaçayı kesimindeki planlama ve uygulamaları ele alınacaktır.