Nuri Bilge Ceylan Sinemasında Kasaba Kültürünün Tasviri: Bir Zamanlar Anadolu'da ve Kasaba Örneği (original) (raw)

Somut Olmayan Kültürel Miras Kapsamında Türk Destanlarında Kurt Ata Kültünün Anadolu'ya Yansıması: Safranbolu Örneği

Bugün çok geniş bir coğrafyaya yayılmış olan Türkler, gelenek göreneklerini, kültürlerini ve inançlarını bu yeni coğrafyalara götürmüş, çok küçük değişikliklerle eski inançlarını muhafaza etmeyi başarmışlardır. Her milletin kendine ait kültür kodları vardır. Bu kodlar, ait oldukları milletle diğer milletler arasında farklılıkları ortaya koyar. Türkleri diğer milletlerden ayıran kültür kodlarının başında atalar kültü ve buna bağlı olarak kurt (bozkurt) kültü gelir. Atalar kültü ve kurt (bozkurt) kültü Türk inanç sisteminde çok önemli bir yere sahiptir. Bazen atalar kültüyle kurt (bozkurt) kültü karışmış ve aynı kökte birleşmiştir. İslamiyet'ten önceki Oğuz Kağan, Türeyiş, Ergenekon, Bozkurt gibi Türk destanlarında kahramanından sonra en önemli motif "bozkurt"tur. Atalar kültüyle aynı kökten gelen kurt kültü günümüz Anadolu coğrafyasında canlı bir şekilde yaşamaktadır. Bu çalışmada kökeni MÖ önceki asırlara dayanan kurt ve atalar kültü ile Safranbolu'da bulunan Kurt Dede Türbesi çevresinde oluşan kurt ve atalar kültü incelenecektir.

Sinemada Taşra-Kent Diotomisi: Nuri Bilge Ceylan'ın Uzak Filmi Örneği

1. Uluslararası Film Araştırmaları Sempozyumu, 2022

Türkiye’de toplum yapısı uzun yıllar şehirleşme deneyimine bağlı olarak bir değişim süreci yaşamıştır. Bu durum modernleşme sürecindeki Türkiye’nin taşra ve kent yapısındaki demografik değişimleriyle sınırlı kalmamıştır. Ha- liyle taşra-kent arasında uzun süren çatışmaları, arada kalmışlıkları da beraberinde getirmiştir. Şehirlerde iç göç ile meydana gelen gettolaşma, yeni bir kültür anlayışını da ortaya çıkarmıştır. Şehirleşmeyle birlikte yaşanan değişim ve dönüşüm sinema sektöründe ele alınan öneli bir konu olmuştur. Bu çalışma taşra-kent yaşam pratiklerini Nuri Bilge Ceylan’ın Uzak filmi üzerinden ele almaktadır. Film, taşralı Yusuf ile şehirli Mahmut arasındaki gerilimli hattı işlemektedir. Bu çalışmanın amacı, taşra-kent dolanımında farklılaşan sınıfsal ve kültürel yaşam pratiklerini Uzak filmi üzerinden sosyolojik bir okumasını yapmaktır. Film üzerinden sosyolojik analize tabi tutulan taşralılık ve şe- hir kültürü Şerif Mardin’in merkez-çevre kavramından hareketle irdelenmektedir. Çalışma boyunca taşralılık ve şehirleşme pratikleri analizinde Anthony Giddens, Richard Sennett ve Şerif Mardin gibi düşünürlerden yararlanıl- maktadır. Bu çalışmada taşra-kent dikotomileri üzerinden işlenen gerilimin sadece sınıfsal bir farklılığa değil aynı zamanda kentte yozlaşan yaşam pratiklerinin taşralılık olgusuna oldukça yabancılaştığı sonucuna varılmaktadır.

Ünü Sınırları Aşan "Kasabalı" Bir Tarihçi Salih Özbaran Beral Alacı

Manisa’nın Turgutlu ilçesi sadece tarihsel geçmişi ile değil, yetiştirdiği şahsiyetlerle de önemli araştırma konuları arasında yer almaktadır. Turgutlu’da doğan, ilk eğitimini burada tamamlayan ve yıllar sonra da Turgutlu’ya dair yaptığı çalışmalarla doğduğu topraklara karşı vefa örneği gösteren isimlerden bir tanesi Prof. Dr. Salih Özbaran’dır. Salih Özbaran, 1940 yılında Turgutlu’da doğmuştur; ilk ve orta öğretimini Turgutlu’da ve Manisa’da tamamladıktan sonra 1963 yılında İstanbul Üniversitesi, Tarih bölümünden mezun olmuştur. 1964 yılında Londra Üniversitesi’nde tarih doktora çalışmalarına başlayan Salih Özbaran, 1969 yılında doktorayı tamamlayarak Türkiye’ye dönmüştür. İstanbul Üniversitesi’nde, İzmir’de Ege ve Dokuz Eylül Üniversiteleri’nde görev yapmıştır. Meslek hayatı boyunca yurt içinde ve yurt dışında pek çok bilimsel faaliyette bulunmuştur. 1998 yılında sağlık sorunları nedeniyle emekliye ayrılan Özbaran, Yükseköğretim Kurulu ve Dışişleri Bakanlığı’nın önerisi ve Cambridge Üniversitesi’nin onayıyla, Cambridge Üniversitesi’nde, 1999-2000 yıllarında “Mustafa Kemal Atatürk Ziyaretçi Profesörü” olarak dersler ve konferanslar vermiş, seminerlere katılmıştır. Salih Özbaran, Osmanlı tarihine dair çalışmalarının yanı sıra, Turgutlu, tarihçilik ve tarih tasarımı ile ilgili pek çok ilmi esere imza atmıştır. İlmi çalışmalarının yanı sıra doğduğu topraklar olan Turgutlu ile ilgili pek çok faaliyette bulunmuştur. Salih Özbaran hem bilim adamlığı ile hem de hemşerililiği ile Turgutlu’nun yetiştirdiği en önemli şahsiyetler arasındaki yerini almıştır.

1998-2021 Arasında Nantes Üç Kıta Film Festivali’nde Kasaba Nasıl Bir Pedagoji Aracına Dönüştürüldü? [How Was the Small Town Turned into a Pedagogical Tool at the Nantes Three Continents Film Festival between 1998 and 2021?]

SCREEN FEST: 2th Film Festival Symposium, september 15-16, 2022, Adana-TURKEY, 2022

SCREEN FEST: 2th Film Festival Symposium, september 15-16, 2022, Adana-TURKEY http://www.screenfest.org/wp-content/uploads/2020/10/symposium\_book\_2.pdf "1998-2021 Arasında Nantes Üç Kıta Film Festivali’nde Kasaba Nasıl Bir Pedagoji Aracına Dönüştürüldü?" Özet: 1979’dan beri sanatsal sınırlarını coğrafi düzlemde Asya, Afrika ve Güney Amerika kıtalarındaki ulusal sinemalar ile daraltan Nantes Üç Kıta Film Festivali, sinemasal münhasırlığı ile uzmanlığını bilinçli bir tercihle sinema sanayinin hegemonik güçleri olan Batı Avrupa ile Kuzey Amerika sinematografileri dışında konumlandırır. Farklı seçkiler hem kurmaca hem belgesel filmleri hem de auteur yaratıcılığını öne çıkaran kişisel filmlerle, popüler tür sinemasının örneklerini, büyük yıldızların unutulmaz filmlerini seyircilere programlar. Kırk yıllık festivalin gayesi hem yetenek avcılığı yapmak hem de üç kıtanın kavşağındaki büyük yaratıcı yönetmenleri keşfetmektir. İlk olarak resmî seçkide yarışan Kasaba, festivalin XX. yılında umut veren film ödülünü kazanır. 1998’de saf sanatsal değer biçilen Kasaba, şenliğin XXV. senesinde yani 2003’te bir kez daha programlanır. 25 Yıllık Büyük Anlar ve Keşifler isimli retrospektifte festivalin çeyrek asırlık tarihine izini bırakmış yirmi iki sanat filmi arasına girerek ebedîleşir. Bu bildirinin amacı Nantes’ta 2010’dan beri genç sinema seyircilerine yönelik düzenlenen tematik seçkilerin on ikincisi olan 2021 tarihli Yeryüzünde Bir Yer isimli özel programda yer bulan Kasaba’nın öğrencilere hangi pedagojik ve analitik araçlarla sunulduğunu incelemektir. Öncelikle nadir inci değeri gören Kasaba hangi içerik, tematik, estetik ve stilistik özellikleriyle genç izleyiciler için bir pedagoji aracına ve film analizi nesnesine dönüştürülmüştür? Film, liseli sinemaseverlere nasıl öğretilmektedir? Metinde bu sorulara cevaplar verilecektir. Kasaba için özel olarak hazırlanan yazılı ve ikonografik belgeler (tanıtıcı pedagojik fiş, film analizi modeli içeren pedagojik kitapçık ile öğrenci için seyir defteri) çalışmanın dayandığı birincil kaynaklardır. Filmin analizi için önerilen pedagojik araçların çözümlenmesinde kullanılacak yaklaşım, Fransa’da sinemanın okulda sanat olarak öğretilmesi konusunda uzmanlaşan Barbara Laborde’un kapsamlı eleştirel yöntemi olacaktır. Anahtar kelimeler: Nantes Üç Kıta Film Festivali, Nuri Bilge Ceylan, Kasaba (1997), pedagojik araç olarak sinema, Yeryüzünde Bir Yer Seçkisi. "How Was the Small Town Turned into a Pedagogical Tool at the Nantes Three Continents Film Festival between 1998 and 2021?" Abstract: Since 1979, the Nantes Three Continents Film Festival has narrowed its artistic boundaries geographically with national cinemas in Asia, Africa and South America. This festival consciously positions its cinematic exclusivity and expertise outside the hegemonic powers of the film industry like Western European and North American cinemas. Different selections present for the audience fictional and documentary films, personal films of auteur cinema, great examples of popular genres and unforgettable films of big stars. The goal of this forty-year-old film festival is to both scout for talent and discover great creative directors at the crossroads of three continents. The Small Town, which first competed in the official selection, won the promising film award in the twentieth year of the festival. Valued purely aesthetically in 1998, The Small Town was programmed once again at the Nantes Film Festival in 2003. This movie becomes eternal by being among the twenty-two art films that have left their mark on the festival’s quarter-century history in the retrospective selection named 25 Years of Great Moments and Discoveries. The purpose of this paper is to examine which pedagogical and analytical tools The Small Town (in 2021, this film was included in the special program titled A Place on Earth, the twelfth of the thematic sections organized for young moviegoers in Nantes since 2010) is presented to students? With what thematic, aesthetic and stylistic features, The Small Town, which is valued as a rare pearl firstly, has been transformed into a pedagogical tool and an object of film analysis for young audiences? How is this film taught to high school moviegoers? These questions will be answered in the text. Written and iconographic documents specially prepared for The Small Town (pedagogical slip, pedagogical booklet containing the film analysis model and logbook for the student) are the primary sources on which the study is based. The approach to be used in the analysis of the pedagogical tools proposed for the analysis of the film will be the detailed critical method of Barbara Laborde. Keywords: Nantes Three Continents Film festival, Nuri Bilge Ceylan, The Small Town (1997), Cinema as pedagogical tool, The programme A Place on Earth. http://www.screenfest.org/ http://www.screenfest.org/wp-content/uploads/2020/10/film-festivalleri-sempozyum\_brosur\_adana\_2022\_tr.pdf http://www.screenfest.org/wp-content/uploads/2020/10/film-festivals-syposium\_brosur\_adana\_2022\_eng.pdf

Bir Zamanlar Anadolu’da Filmini Belirsizlik Duygusu Üzerinden Okumak

Bireyin düşünme ve karar verme yetisi üzerinde doğrudan etkisi bulunan belirsizlik, edebiyatta ve diğer plastik sanatlarda olduğu gibi sinemada da pek çok kez temel bir motif olarak işlenmiş ve filmlerde kendisine yer bulmuştur. Bu doğrultuda çalışma içerisinde belirsizliğin konu edildiği kimi filmlere değinilerek bu eserlerin belirsizlik üzerinden işleyen anlatı yapılarından bahsedilmiştir. Ardından da çalışmanın odağını oluşturan Nuri Bilge Ceylan'ın yönetmenliğini üstlendiği 2011 yapımı Bir Zamanlar Anadolu'da filmi belirsizlik duygusunun yer edişi üzerinden ele alınmıştır. Bunun için öncelikle belirsizliğin doğası serimlenmeye çalışılarak insanın belirsizlikle kurduğu ilişkiden söz edilmiştir. Daha sonra belirsizliği anlam kurucu bir öğe olarak ele alan Bir Zamanlar Anadolu'da filminin üzerinde durulmuştur. Çalışmada Nuri Bilge Ceylan'ın filmini oluştururken belirsizliği hangi anlarda anlatıya dâhil ettiği ve filmin anlam dünyasını kurgularken bu duyguya ne şekilde yer verdiği irdelenmektedir. Yönetmenin, filmin öyküsünü şekillendirirken yalnızca içerik olarak değil aynı zamanda biçim olarak da yer verdiği belirsizlik, film süresince birtakım görsel anlatı unsurlarıyla da desteklenmektedir. Bir grup erkeğin Anadolu bozkırında gece boyu süren ceset arayışında ortaya çıkan belirsizlik duygusu, cesedin bulunmasıyla devam eden süreçte de varlığını hissettirmektedir. Film, bu duygudan hareket ederek bürokrasi, erkeklik, iktidar, hiyerarşi ve aidiyet gibi kavramların tartışılmasına da imkân sunmaktadır. Çalışmanın hazırlanmasında betimsel analiz metoduna başvurulmuştur.

Sinemasal Hodolojik Mekanlar - Bir Zamanlar Anadolu'da Filminin Hodolojik Mekan Bağlamında Çözümlenmesi

Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Yeni Düşünceler Hakemli E-Dergisi, 2018

The aim of this study is to discuss the hodological space –a special form of experienced space–, based on the comparison of experienced space and the physical/mathematical space, in the context of cinema art. In this study, following the arguments about basic premises and the theoretical approaches on space and cinematic hodological space, Nuri Bilge Ceylan's film, Once Upon a Time in Anatolia (2011) is analyzed formally and contextually. The main findings and the conclusions of the cinematic hodological space –that experienced by Doctor Cemal's (Muammer Uzuner)– analysis would be summarized as: (1) the route of Doctor Cemal and the others during the search, constitutes the hodological space; (2) in the film, the patriarchal hierarchic social relations come together with space, to draw Doctor Cemal's cognitive map. Various power relations that related to space become visible through the path; (3) the cinematic hodological geography of the film conflicts with the administrative map of Anatolia, so that is referring to experienced space concept once more. *** Bu çalışmanın amacı, deneyimlenmiş mekân ve fizikî/matematiksel mekân karşılaştırmasından hareket ederek –deneyimlenmiş mekânın özel bir biçimi olan– hodolojik mekânı sinema sanatı bağlamında tartışmaktır. Çalışmada, mekâna ve sinemasal hodolojik mekâna dair temel önerme ve kuramsal yaklaşımların tartışılmasının ardından Nuri Bilge Ceylan'ın Bir Zamanlar Anadolu'da (2011) adlı filmi biçimsel ve bağlamsal çözümleme yöntemleriyle incelenmiştir. Filmde, Doktor Cemal'in (Muammer Uzuner) deneyimlediği sinemasal hodolojik mekânın çözümlenmesiyle şu temel bulgu ve sonuçlara ulaşılmıştır: (1) Filmde gerçekleşen arama etkinliği boyunca, Doktor Cemal ve diğerlerinin izlediği yol hodolojik mekânı meydana getirir; (2) Filmde ataerkil hiyerarşik ilişkiler mekânla bir araya gelerek Doktor Cemal'in bilişsel haritasını oluşturur. Mekânla ilintili çeşitli iktidar ilişkileri, mekân sayesinde görünür hale gelmektedir; (3) Filmin sinemasal hodolojik coğrafyası Anadolu'nun yerleşim yerlerini gösteren idari haritayla çelişmektedir ki bu durum bir kez daha deneyimlenmiş mekân kavramsallaştırmasına atıfta bulunur.

BALKAN KULTURUNUN KIRSAL MIMARIYE YANSIMASI-CEYHAN MUSTAFABEYLİ KÖYÜ ÖRNEĞİ

2021

Kırsal yerleşimler, toplumun sosyokültürel yapısı ve doğayla bütünleşerek şekillenen yerlerdir. Yöre sakinlerinin geleneksel olarak devam ettirdiği yaşam şekli, geçim kaynakları, iklimsel faktörler, topografya ve yakın çevrede bulunan malzeme vb. etkenler yerleşimdeki yöresel olan yapıların biçimlenmesini sağlar. Bu çalışma geleneksel olarak nesiller boyu süregelmiş olan kültürün mekâna nasıl yansıtıldığını kırsal mimari miras üzerinden araştırmayı hedeflemektedir. Çalışmada ayrıca iç ve dış mekân organizasyonu, mekân adlandırmaları, kullanım amaçları, zaman içinde yapılan müdahaleler ve nüfusun azalması ya da farklılaşmasına paralel olarak gerçekleşen dönüşümler tartışılmıştır. Adana ilinin Ceyhan ilçesinde bulunan Mustafabeyli köyü, Balkan kültürünün yaşatılması ve bu kültüre ait özgün örnekleri barındırması nedenleriyle çalışma alanı olarak seçilmiştir. Çalışma kapsamında Mustafabeyli köyünün tarihsel oluşum ve gelişimi incelenerek yerleşim yeri değerlendirilmiş, yerleşimdeki 15 adet geleneksel konutun fotoğrafları çekilip rölöveleri alınarak yapıların mevcut durumu belgelenmiştir. Kültürel etkilerin köydeki parsel organizasyonuna, iç ve dış mekânlara nasıl yansıtıldığı yapılan yüz yüze görüşmelerle elde edilen bilgiler doğrultusunda araştırılmıştır. Yapılan çalışma sonucunda, yerleşimdeki yapıların çoğunlukla tek katlı ve dış sofalı plan şemalarında inşa edildiği görülmüştür. Yerleşimde yığma kargir yapım sistemi ile inşa edilen, su basman koduna kadar taş olan evlerde kerpicin yoğunluklu yapı malzemesi olarak kullanıldığı ve kırsal mimarinin niteliksiz müdahalelerle tehdit altında olduğu tespit edilmiştir. Kültürün kırsal mimariye mekânsal organizasyonda olmasa da iç ve dış mekânlardaki detay çözümlerinde yansıdığı, geleneksel yaşamın halen sürdürüldüğü ve bu özgün niteliklerin korunması gerektiği anlaşılmıştır.

Günümüz Türkiye Sinemasında Taşra Temsilleri ve Mikro-İktidar İlişkileri Bağlamında Birey-Toplum Analizi: Nuri Bilge Ceylan Filmleri

Marmara Üniversitesi, 2019

Bu çalışma, Tanzimat Dönemi’nden günümüze edebiyat ve sinema alanlarında temsil edilen taşra anlatıları çerçevesinde, Nuri Bilge Ceylan filmlerinde temsil edilen taşra anlayışı ile taşra yaşamında kurulan mikro-iktidar ilişkilerini analiz etmeyi hedeflemektedir. Çalışma, taşra yaşamına dair iktidar ilişkilerini edebiyat ve sinema üzerinden ele almasıyla, Türkiye siyasetinin merkez-çevre ikiliklerini bütünlüklü bir sosyolojik bakışla çözümleme gayreti taşımaktadır. Çalışmada bu amaçla bir sosyal bilim metodolojisi olarak söylem analizi kullanılırken, teorik olarak Michel Foucault, Hannah Arendt ve Pierre Bourdieu’nün mikro-iktidar teorilerinden yaralanılmıştır. Çalışmada analiz edilen romanlar siyasal ve sosyal bir dönemselleştirmeyle ele alınmıştır. Çalışmanın ilgili bölümünde analiz edilen romanlar incelendiğinde, edebiyat alanında temsil edilen taşra yaşamının inşasında, her bir dönemin sosyal koşullarının romancılar tarafından takip edildiği sonucuna ulaşılmıştır. Sinemada taşra anlatılarının kurulmasında ise, özellikle 2000’li yıllarla birlikte taşranın farklı kavramsallaştırmalarının gün yüzüne çıktığı görülmüştür. Buna göre, ilk olarak birçok yönetmenin taşrayı özlenilen, samimi ve mutlu ilişkileriyle devinen mekan olması özelliğiyle birlikte, nostaljik imgelerle kurduğu görülmüştür. Ancak aralarında Nuri Bilge Ceylan’ın da yer aldığı bazı yönetmenlerin, taşraya “taşra sıkıntısı” bağlamında yaklaşırken, taşranın yarattığı bireysel ve toplumsal açmazlara odaklandıkları sonucuna varılmıştır. Çalışmanın Nuri Bilge Ceylan filmleriyle ilgili ana bulgusuysa, Ceylan’ın ilk olarak taşrayı kavramsallaştırırken, onu nostaljik ögelerle öne çıkarmayarak dönemdaşı olan yönetmenlerden ayrılmasıdır. İkinci olarak Ceylan taşraya bakarken, taşranın yoksunluğunu ve boğucu atmosferini resmetse de ona toplumsal gerçekçi bir bakış açısıyla yaklaşmaz. Buna rağmen, Ceylan’ın incelenen her bir filminde, bireyler arası mikro-iktidar ilişkilerini ustalıkla temsil ettiği sonucuna ulaşılmıştır. This study aimes to analyze of provincial approaches and micro-power relations represented in the movies of Nuri Bilge Ceylan within the frame of provincial/countryside (taşra) representations in the field of literature and cinema from Tanzimat Era to present. Regarding studying on power relations through literature and cinema, this study has a purpose of an integrated sociological analysis about center-periphery dichotomies of Turkish politics. While it is used discourse analysis as a social science methodology, it is made use of micro-power theories of Michel Foucault, Hannah Arendt, and Pierre Bourdieu. Novels analyzed in this study are discussed with a periodization. When the novels analyzed in the relevant chapter of the study are examined, it is concluded that the social and political condition of each period of Turkish social life were followed by the novelists in the construction of the provincial life represented in the field of literature. In the construction of provincial narratives in the cinema, different conceptualizations of the provinces have been revealed in the 2000s especially. First of all, it was evaluated that most directors constructed the taşra with the nostalgic image with the feature of being a space that is known with sincere and happy relations. However, it was concluded that some of the directors, including Nuri Bilge Ceylan, has been a focus on individual and social desperation created by taşra while they were looking for taşra in the context of “provincial boredom/gloom (taşra sıkıntısı)”. The main finding of this study related to Nuri Bilge Ceylan movies is that Ceylan who did not conceptualize the taşra as nostalgic value becomes different of director of his period firstly. Secondly, While Ceylan who was presenting taşra life with its deprivation and the boring atmosphere, he does not analyze it as a social realistic. Notwithstanding, it is concluded that in each of the movies of Ceylan examined in this study, the micro-power relations of inter-individual are masterfully represented.