KADINLARIN MEDYADA TEMSİLİ: SURİYELİ SIĞINMACILAR ÖRNEĞİ (original) (raw)
Related papers
SOSYAL MEDYADA "SURiYELi YURTTAŞ" TARTIŞMALARI
ÖZET Suriye"de son yıllarda yaşanan iç savaş ve çatışmalı süreç uzun bir süre devam etmiş, bu süre boyunca yaklaşık 12 milyon Suriyeli evini terk etmek zorunda kalmıştır. Bu durumda iİkinci Dünya Savaşı"ndan sonra günümüze kadar en büyük göç olgusuyla karşı karşıya kalınmıştır. Milyonlarca Suriyeli çevre ülkeler, Lübnan, Ürdün, Irak ve Mısır"a ve Avrupa ülkelerine sığınırken, Türkiye"ye sığınmış olan Suriyeli sayısı da yaklaşık 3 milyonu bulmuştur. Geçmişten günümüze sürekli göç alan Türkiye, adeta mülteci ülkesi haline gelmiştir. Bu durumun Türkiye için insani yönü ağır basmakla beraber, bir takım maddi ve manevi zorlukları da olmuş ve olacaktır. Sadece mültecilerin güvenlik, barınma ve iaşelerinin sağlanması değil, aynı zamanda gittikleri ülkeler halkı tarafından kabul görmeleri de oldukça sıkıntılı bir süreçtir. Türkiye"ye şu ana kadar yapılan birçok ilticada, mülteciler, soydaş kabul edildiğinden dolayı nispeten daha rahat kabul görürlerken, yabancı uyruklu mülteciler için durum biraz farklı olmuştur. Yabancı mülteciler özelinde Suriye"den gelenlere, Türkiye kapılarını sonuna kadar açmış, barınma, iaşe ve güvenliklerini önemli ölçüde sağlamaya hatta yurttaşlık hakkı vermeye karar vermişse de, özellikle yurttaşlık konusu kamuoyunun tepkisini çekmiştir. Yeni medya adı da verilen sosyal medyanın, kamuoyunun mizacını göstermesi bakımından önemli bir yeri vardır. Olumlu ya da olumsuz olarak, kamuoyunun harekete geçirilmesi veya aksine engellenmesinin, sosyal medya araçları aracılığıyla yapılabileceği dünyada ve Türkiye"deki bazı olaylarda tecrübe edilmiştir. Karar alma mekanizmalarına etki etmek isteyen bireylerin, mekândan ve gerçek birliktelikten bağımsız olarak oluşturdukları topluluklar, sosyal medya üzerinden yönetime dâhil olmak istemektedirler. Suriyelilere vatandaşlık verilecek olması, toplumda oldukça yankı uyandıran bir konu olmuş, bu konuya farklı zamanlarda farklı tepkiler verilerek yorumlar yapılmıştır. Siyasi, sosyo-kültürel, ekonomik alanda değer taşıyan yurttaşlık konusu ve sosyal medyanın bu tartışmalardaki rolü çalışmamızın konusunu oluşturacaktır.
SURİYELİ KADIN SIĞINMACILARIN TOPLUMSAL KABUL VE UYUM SÜRECİNDE EVLİLİKLERİN ETKİSİ (SİİRT ŞEHRİ)
THE JOURNAL OF WORLD WOMEN STUDIES, 2022
ÖZET Çalışmanın temel amacı Siirt kentine Suriye'den göç eden ve geçici koruma statüsünde olan kadın sığınmacıların kent halkı ile olan entegrasyonları çerçevesinde ne durumda olduklarını incelemek ve bu uyum ve kabul sürecine yerel halk ile kadın sığınmacılar arasında yapılan evliliklerin etkisini değerlendirmektir. Bu kapsamda kente bulunan ve sığınmacılarla ilgili çalışmalar yapan çeşitli STK'lar ve ilgili kurumlar ile görüşülmüş ve gerekli veriler elde edildikten sonra ailelere ulaşılmıştır. Çalışma bir saha çalışması olup ailelerle birebir yarı yapılandırılmış görüşmeler yapılmıştır. Araştırmaya konu olan Siirt, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin Dicle Bölümü'nde yer almaktadır. En genel manasıyla göç, kişilerin, toplumların siyasi, doğal, ekonomik, sosyal, etnik ve dinsel nedenlerle gerçekleştirdikleri zorunlu ya da gönüllü yer değiştirme veya mekânsal hareketlilik süreçleri olarak tanımlanabilir. Göç, tek taraflı bir mekânsal değişim sürecinin ötesinde, ekonomik ve kültürel etkileşim, sosyal statülerdeki değişimler ve sonuçları itibariyle sosyo-mekânsal dokuda çok yönlü yansımaları olan bir olgudur. Kadınların göçe katılması son yıllarda artmıştır. Günümüzde kadın göçü beşeri coğrafyanın bir alt dalı haline gelen feminist coğrafyanın en çok üzerinde durduğu konulardan biridir. Artan gıda sorunu ve sorunlu bölgelerin daha çok kadın ve çocukları olumsuz etkilemesi kadınların daha güvenli yerlere göç etmesine neden olmaktadır. Günümüzde göç ve göçün getirdiği çeşitli sorunlar, özellikle Arap Baharı olarak bilinen toplumsal olayların 2011 yılından bu yana Suriye'de de yayılması sonucunda büyük göç dalgaları yaşanmaya başlamıştır. Bu göçlerden en çok etkilenen ülkelerin başında Türkiye gelmektedir. Türkiye'nin kozmopolit kentlerinden biri olan Siirt, Suriyeli sığınmacıların geldiği kentlerden biridir. Kentin çok dilli bir kültürel yapıya sahip olması ve özellikle Arapçanın konuşuluyor olması sığınmacıların kenti tercih etmesinde önemlidir.
GÖÇ VE TOPLUMSAL CİNSİYET: MERSİN İLİNDEKİ SURİYELİ KADIN SIĞINMACILAR ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA
MIGRATION AND GENDER: A STUDY ON THE SYRIAN REFUGEE WOMEN IN MERSİN , 2020
Migration is an issue worth examining due to its increasing economic, social, cultural and political effects in all spheres of live as well as in international relations. This study examines the experiences of Syrian refugee women - who started to live in Turkey’s Mersin province due to the forced migration resulting from the 2011 Syrian civil war – through the prism of gender relations. In the study, interviews are conducted with Syrian refugee women in Mersin in order to uncover their experiences of forced migration as “women”. Based on these experiences, the study aims to explore the economic, social, cultural and political effects of gender roles imposed on women and men in both home and host countries. The study has revealed that as a result of the forced migration that occurred from Syria to Turkey, gender relations and roles adopted in the home country have been transformed. In other words, gender roles imposed and accepted in Syria have been reconstructed and renegotiated in host society, i.e. Turkey, revealing that migration shapes and affects existing gender relations and roles.
SEKÜLERLEŞEREK ÖZNELEŞEN BAŞÖRTÜLÜ KADINLAR: YALNIZ YÜRÜMEYECEKSİN PLATFORMU ÖRNEĞİ
2019
Whether the women, who see veiling as an element of repression while using it or used it at some point of their life, subjectify or not at internet platform called "yalnizyurumeyeceksin.com" constitues the problem of this study. Foucault points out in his book "Subject and Power", the struggle of the individual against the subjugation of subjectivity in the contemporary world is the starting point of the research as a theoretical framework. Fifty two letters that sent to the platform comprises data of the study. Method of the study is content analysis. The study is limited to letters sent to the platform in 2018 . In the study, it is determined that women are subjectified in the platform called yalnizyurumiyeceksin.com and the dimensions of subjectification are presented in seven categories. These dimensions are: a) Criticism of Social Repression: I wore it willingly why can't I take it of when I want it b) Subjectification as a Response to Being an Object of Political Power: I am not the veiled sister c) Emphasis on Financial Freedom: If I was not a working woman they would go down on me like an iron fist d) Rejecting to identify with veil: You don't need to have an identity you don't belong e) Feminist View: Rejecting veiling as a cultural symbol imposed by men f)An Objection to the Body Ignored: I miss feeling myself and flipping my hair in the wind g)
KADIN CİNAYETLERİNİN ALTERNATİF MEDYADAKİ ALGISI
2020
Kadın Cinayetleri özellikle günümüzde alternatif medyada kendisine önemli bir yer edinmiş toplumsal bir problem niteliğindedir ve tüm haber mecralarında yer almaktadır. Sosyal medyada kendine farkındalık oluşturacak aynı zamanda yayılımını sağlayacak bir nitelik kazanmıştır. Ulaştığı kitle, kitlenin ürettiği içerikler, kitleye yönelik kampanyalar göz önünde bulundurulduğunda dijital medyanın günümüzde ne kadar etkili bi r mecra olduğunu gözlemlenmektedir. Bu bağlamda çalışma dijital medyanın ülkemizde kadın cinayetleri sorununun kamuoyuna taşınmasında etkinliğini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu çerçevede dijital mecranın hem etkileneni hem de etkileyeni konumundaki kullanıcılarına yine dijital ortam üzerinden yapılan anket sorularının analizi yöntemi tercih edilmiştir. Anket yolu ile veriler toplanmış ve analiz edilmiştir. Bu araştırmada aktif sosyal medya kullanıcılarının kadın cinayetleri özelinde alternatif medyadaki tutumları, toplumsal figürlerin yaptıkları paylaşımların etkisi, geleneksel medya ile kıyaslandığında alternatif medyanın konu özelinde nerede durduğu ve kadın cinayetlerine yönelik yaptırımları bu kitlenin ne kadar caydırıcı bulduğu üzerine sorular yöneltilmiş ve veriler işlenerek çıkarımlar elde edilmeye çalışılmıştır.