MALAKANLAR ÖRNEKLEMİNDE SÜRGÜN VE GÖÇ OLGULARININ KAYIT ALTINA ALINMASINA DAİR BİR DEĞERLENDİRME • A STUDY ON REGISTRATION OF EXILE AND MIGRATION CASES IN THE SAMPLE OF MOLOKANS (original) (raw)
Related papers
Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi , 2014
Ottoman Empire had been exposed to movements of migration in various times since its foundation. So many migrations to Ottoman country occurred from areas lost in battles fought since 17 th and 18 th centuries, and from lands drifted away from the government with Nationalist movements. Migration mobility continued increasing in number, and Balkan Wars, especially, constituted the breaking point of this process. Ottoman Empire, who lost its former power and whose economy was badly affected because of the long lasting wars, had to take care of the proper settlement and feeding affairs on the one hand, and had to handle with the problems about the properties that the immigrants left in the places they were forced to migrate, on the other. It is remarkable that no regulation was made related to the properties left by Muslims, while there were some legal studies for protecting and managing Armenians' properties. Even today, while Armenians' demands are increasing, it is seen that Muslims' properties left behind are not taken into consideration. Thus, these people's appeals for the return of the properties and relevant governments' practices confirm this thought.
17. YÜZYILDA İLTİZAM SİSTEMİNDE PEŞİN MUKATAA SATIŞLARINDAN, MALİKÂNE UYGULAMASINA (1656-1658)
mimoza.marmara.edu.tr
FROM MUKATAA SALES TO MALIKANE SYSTEM UNDER THE ILTIZAM SYSTEM IN 17TH CENTURY (1656-1658) It can be observed that there was a direct relationship between the financement of the war expenditures and financial applications in 17th century. Several financial applications supporting each other by developing the well-known iltizam system as well as traditional instruments were utilized in order to determine the financial potential which the state owned. While these applications support each other, Ottoman State met the financial needs through the internal debts and managed wealths turn into capital in the financial markets, they maintained new balances to prevent possible financial dire straits. In this paper, working of mukataas which were the subject of iltizam system through a livrer payment forward and malikane methods is studied. Keywords: İltizam (Tax Farming), Malikane (Life-Time Tax Farming), Payment Forward, Ottoman Public Finance, Wars, Wealth, Capital.
UYGUR SİVİL BELGELERİNİN MOĞOL TARİHİ ARAŞTIRMALARINDAKİ ÖNEMİ
Türkbilig
Öz: 8-14. Yüzyıllar arasında yazıldıkları bilinen Uygur Sivil belgeleri, her ne kadar üzerlerinde net tarihler belirtilmese de Büyük Moğol İmparatorluğunun ilk yılları ile Yüan Hanedanı ve Çağatay Hanlığı ile doğrudan bağlantılı olduklarını gösteren ifadeler barındırırlar. Ne var ki bu belgeler ile ilgili yapılan çalışmaların Uygurların sosyo-ekonomik ve kültürel yapıları üzerine odaklanmaları nedeniyle çevresel unsurlar göz ardı edilmiştir. Biliyoruz ki, bu belgeler çevresel unsurlar arasında kalamayacak kadar siyasi tarihin merkezinde olan Moğolların Doğu Türkistan hâkimiyetine dair önemli bilgiler içermektedirler. Bölgenin ekonomik faaliyetleri, insanların birbirleri ile ve devletle olan resmi ilişkileri, idari yapının işleyiş tarzı ve toplumsal tansiyona dair çok sayıda bilgi sunan Uygur sivil belgelerinin bu yönü ile incelenmesi, kaynak yetersizliği olan Moğolların Türkistan hakimiyeti ile ilgili yapılacak yeni çalışmalara katkı sağlayacağına inanıyoruz. Anahtar Kelimeler: Uygur sivil belgeleri, Moğollar, Doğu Türkistan, vergi. The Importance of Uighur Civil Documents in Mongol History Researches Abstract: The Uighur civil documents, known to have been written between 8-14. centuries, contain statements showing that they were directly related to the first years of the Great Empire of the Mongols and the Yüan Dynasty and the Chagatai Khanate, although no clear dates were indicated on them. However, environmental factors have been neglected because the studies on these documents focus on the socioeconomic and cultural structures of the Uighurs. We know that these documents contain important information about the East Turkestan domination of the Mongols, which are at the center of political history that cannot be included among the environmental factors. We believe that the Uighur civil documents, which provide a lot of information about the economic activities of the region, the official relations of people with each other and the state, the way the administrative structure works and the social tension, will contribute to the new studies on the Turkistan domination of the Mongols who lack resources.
Öz Bu çalımada Mardin ilinin verdii göçün akım yönü ve illerdeki Mardin kökenlilerde illerin payındaki deiim ele alınmıtır. Sosyo-ekonomik göstergeler nedeniyle Mardin ili sürekli olarak aldıından daha fazla göç veren bir il durumundadır. Güvenlik nedeniyle 1990’lı yıllarda göçlerde bir artı görülmektedir. Göçün miktarı gibi, akım yönünde de bu dönemden itibaren önemli deimeler olmutur. Örnein 1975-1980 döneminde ilden verilen göçte illerin payında sıralama zmir (%15.1), stanbul (%13.2), Diyarbakır (%12.8), Adana (%9.6), Siirt (%7.9), Hatay (% 4.5), çel (%4.4) eklinde iken, 2009-2010 döneminde ise sıralama deimi ve stanbul (%26.6), Adana (%10.4), zmir (%9.0), Diyarbakır (%5.9), Mersin (%5.0), Ankara (%4.4), anlıurfa (%3.3) ve Batman (%3.3) eklinde olmutur. Buna göre Mardin ilinden verilen ilk göç dalgalarını alan zmir, Manisa ve Hatay gibi iller günümüzde önemini kaybetmi, bunların yerine stanbul, Adana, Mersin ve Gaziantep gibi iller ön plana çıkmıtır. Anahtar Kelimeler: Mardin, Göç, Göç Akım Yönü. Abstract In this paper, it is aimed to investigate the changes in the direction of migration from Mardin province and Mardin origin population residing in provinces. First, Mardin province continuously has given migration more from take because of demographic and economic indicators. For security reasons, in 1990’s, it has been seen an increase in migration. Besides the amount of migration, the direction of migration has changed also. For example, in period of 1975-1980, while the ranking of the provinces in migration from Mardin was zmir (15.1%), stanbul (13.2%), Diyarbakır (12.8%), Adana (9.8%), Siirt (7.9%), Hatay (4.5%) and çel (4.4%), the ranking has changed as stanbul (26.6%), Adana (10.4%), zmir (9.0%), Diyarbakır (5.9%), Mersin (5.0%), Ankara (4.4%), anlıurfa (3.3%) and Batman (3.3%) in period of 2009-2010. According to this result, zmir, Manisa and Hatay getting the first waves of immigration from Mardin province have lost importance today and stanbul, Adana, Mersin and Gaziantep have become important instead of them. Keywords: Mardin, Migration, Direction of Migration.
TÜRK EDEBİYATINDA KARGA VE GAKGUKLARIN MACERALARI
ULUSLARARASI MELİKE GÜNYÜZ SEMPOZYUMU, 2022
Karga, kara rengi, leş yiyiciliği, tarlalara verdikleri zarar, çirkin sesi gibi özellikleriyle Türk ve dünya edebiyatında genellikle olumsuz çağrışımların sembolü olarak kullanılmış ancak buna rağmen kendine geniş bir yer bulmuştur. Bu rağbette kargaların dünyanın hemen her yerinde yaşayabilmeleri, her iklim ve şarta uyum sağlamaları, belki de insanlarla iç içe ve onlara yakın olmalarının da rolü olabilir. Ancak sosyal yönleri oldukça gelişmiş olan bu familya, şehirlerde, sokaklarda, caddelerde insanların hep yakınında olmalarına rağmen bir türlü onlara kendilerini sevdirmeye muvaffak olamamışlardır. Bu bakış açısı edebiyata da yansımış Türk atasözü ve deyimlerinde de karga, bir benzetme unsuru olarak hep kötü çağrışımların sembolü olmuştur. Örneğin “Besle kargayı oysun gözünü”, bu atasözü arasında yediden yetmişe herkesin aklına gelen ilk sözlerden biridir. Türk halk şiiri ve Divan şiirinde de büyük bir rağbet gören kargalar, masallarda da çok geniş yer bulur. Günümüzde ise Melike Günyüz’ün masal kahramanları arasında kargaların da olduğunu görüyoruz. Bizim de bu bildiride amacımız Günyüz’ün masallarında kargalara göz atmak ve genel hatlarıyla bir farkındalık yaratmaktır.
İTİL BOYLARINDA REKABET: BULGARLAR VE MOĞOLLAR (RIVALRY IN THE VOLGA REGION: BULGARS AND MONGOLS)
İdil-Ural Araştırmaları Dergisi, 2024
Cengiz Han’ın temellerini atmış olduğu Moğol İmparatorluğu şüphesiz kendi döneminin en güçlü siyasî organizasyonlarından birisi idi. Han, yalnızca dağınık Moğol boylarını bir araya getirmekle kalmayarak ardıllarına büyük bir miras bıraktı: ‘cihan hâkimiyeti’ düşüncesi. Bu düşünce doğrultusunda ilk adımları, Cengiz henüz hayattayken atmayı başardı. Harezm bölgesinin Moğol idaresine girmesinin ardından batıdaki topraklar Moğol seferleri için yeni bir güzergâh olarak açıldı. Bunun yanında hanın en büyük oğlu Cuci’ye emanet ettiği Kıpçak bozkırı Moğollar için önemli bir harekât alanına dönüştü. 1223 yılında Kalka’da birleşik Kıpçak-Rus ordusunu mağlup eden Moğollar için, yaşam şartları açısından da kendilerine yabancı olmayan Karadeniz’in kuzey bozkır kuşağına kavuşuldu. Cengiz’in ardından hanlık makamını elde eden Ögedey, babasının vasiyetine sadık kalarak Moğolların bölgedeki gayeleri için çalıştı. Cuci Ulusunun şöhretli şehzadesi Batu da ondan geri durmadı. Böylece Moğollar kısa denilebilecek bir zaman zarfında, Ögedey saltanatının bitişine kadar, Macar Ovasına kadar ulaştılar. Bu fetih hareketlerinin ilk aşamalarını teşkil eden İtil boylarının zaptı kısmen sancılı oldu. Doğu Avrupa’da Moğollar; Kıpçak, Bulgar, Rus, Alan ve yerli bazı topluluklarla bir dizi savaş yaşadı. Ancak söz konusu mücadelelerde Moğol ordularını en çok yıpratan Bulgarlar oldu. Bulgarlar, yalnızca Doğu Avrupa’daki Moğol egemenliğini geciktirmekle kalmayarak, Moğollarla yaşadıkları sürecin sonunda bölge kaderine yön verecek bazı tarihî gelişmelerde de rol aldılar. Buna rağmen “Moğol işgal çağı” gibi bir adlandırma ile özellikle Rus ve Avrupa merkezli tarih yazıcılığında işlenen konuda uzun bir süre bazı meseleler hızlı geçildi, Bulgarlar gibi ayrıntılar kısmen karanlık kaldı. Ancak son yıllarda bu hususta ciddi bir aşamanın kat edildiğine şahit oluyoruz. Gerek Bulgarlar gerekse Moğollar özelinde kaleme alınan çalışmalarda “Bulgar-Moğol ilişkilerine” ayrılan bölümlerde ciddi bir artış söz konusudur. Bununla birlikte doğrudan bu tema çerçevesinde hazırlanan makale, bildiri ve kitap bölümü gibi akademik üretimler de çoğalmaktadır. Araştırmadaki gayemiz belli bir ivme kazanan Bulgar-Moğol münasebetleri hususunda dönem kaynaklarındaki verileri kullanarak bazı ayrıntılara dikkat çekmektedir. 1223-1236 yılları arasıyla sınırlanan çalışmamızda doğu ve batı kaynaklarında yer alan bilgiler mukayese edilerek, bazı sınır çarpışmaları, daha büyük boyutlu savaşlar, ordular, komutanlar ve kentler gibi ayrıntılar üzerinde durulmuştur.