Mitolojiden Arkeolojiye Troia Düş mü Gerçek mi (original) (raw)
Related papers
Giriş: Troia ve yakın çevresi "arkeolojik" anlamda 1800"lü yılların ortasından itibaren araştırılmaktadır. Özellikle Schliemann"ın 1871"den sonra başlattığı büyük çaplı Troia kazılarına paralel olarak yakın çevrede "Troia Kültürünün Kökeni" amaçlı araştırmalar da yapılmıştır. Schliemann"ın Troia dışındaki çalışmalarının temel amacı, Hisarlık dışında, bölgede benzeri büyüklükte bir başka yerleşimin olup olmadığının saptanmasıdır. Ancak Troia öncesi kültürlerin araştırılmasına yönelik ilk kazı çalışması, Hisarlık Tepe (Troia)"de olduğu gibi, Frank Calvert"e aittir. Calvert 1856 ve 1863 yıllarında ailenin çiftlik arazisi içinde yer alan Hanaytepe"de (Thmyra Farm) kazılar yapmış ve buradaki prehistorik tabakaların varlığını saptamıştır. Calvert lokalizasyon amaçlı kazılarını 1863 ve 1865 yıllarındaki küçük çaplı Hisarlık Tepe (Troia)"de devam ettirmiştir. Calvert"in ilk gözlemleri yaşadığı döneme göre oldukça ileridir. Troas"daki prehistorik araştırmalarda 1870 yılından itibaren Schliemann"ın çalışmaları ön plana çıkar. Schliemann, Hisarlık Tepe" nin Troia olduğunu ispatlamak için bir yandan höyüğü büyük bir hırsla yıkarak yarmakta, öte yandan da bu buluntu yeriyle karşılaştırılabilecek başka bir buluntu yerinin olup olmadığını anlamak için bütün Troas"ı dolaşmaktadır. Bu kapsamda Schliemann pek çok buluntu yeri ve tümülüs kazısı gerçekleştirmiştir. Schliemann"ın kazdığı Troia I ve öncesi döneme ait buluntu yerleri arasında Hanaytepe, Beşik Sivri-Tepe ve Karaağaçtepe bulunmaktadır. Schliemann buralardan çıkan buluntuları Troia"nın en erken tabakalarıyla aynı döneme yerleştirmiştir. Schliemann sonrasında bölgede yapılan ilk prehistorik kazı, bu bölgeyi işgal eden Fransız ordusundaki görevli Robert Demangel tarafından 1921-23 yılları arasında gerçekleştirilmiştir.
Mitolojiden Hasanoğlu'na Gök Arketipi-Milli Folklor
Milli Folklor, 2021
ÖZ İnsanlığın ilk inanç kodları mitolojik çağlardan itibaren başlamıştır. Tabiatta meydana gelen olaylar mitolojik çağ insanının bilincinde bunların gizli bir güç tarafından hayata geçirildiği inancına zemin hazırlamış onlarda çeşitli inançların tezahür etmesine sebep olmuştur. Bununla birlikte bu inançların temelinde o güce duyulan korkunun oluşturduğu saygı da kalplerde kendine yer edinmiştir. Hemen her halk kendine ait bir inanç sistemi ve Tanrı anlayışı yaratmıştır. Bu anlayış Türklerde semavi kökenli olsa da bazı bilim insanlarının iddia ettikleri gibi politeizm karakterli gelişmemiş dünyanın birçok halklarında ise çoktanrıcılık şeklinde kendini göstermiştir. Türk milletinin inanç sisteminin derinlikleri ve mitolojik anlayışıyla ilgili izler en güzel biçimde Orhon Anıtları, Dede Korkut Destanları gibi tarihî ve edebî belgelerde yansımasını bulmuştur. Mitin dünyayı anlama sistemi, mitolojinin de bununla ilgili bir bilim dalı olduğu bilinmektedir. Bu niteliğinden dolayı mitoloji insanın ruh dünyasını sembollerle ifade eden bir aynaya benzetilmiştir. Türk mitolojisinin asıl ilham kaynağı Tanrı ve onu betimleyen ögelerin başında gelen gökyüzüdür. Türk kozmolojisinde gök çok önemli bir yer tutmuş ve bu konuda şimdiye kadar Türkiye ve Türkiye dışında kapsamlı araştırmalar yapılmıştır. Türklerin gökle ilgili anlayışı mitolojik çağlardan itibaren dilinde ve edebiyatında kendine has yer edinmiştir. XIII. yüzyılda yaşayan ve ilk defa Fuad Köprülü tarafından "Azerbaycan Şairi" olarak sunulan Horasan'ın İsferayin/Esferayin-bölgede yaşayan Türkler buraya İsferayin, Farslar ise Esferayin demektedir-bölgesinde dünyaya gelen İzzeddin Hasanoğlu'nun şimdiye kadar yalnızca üç Türkçe, iki tane de Farsça şiiri bilinmekteydi. Bu şiirlerinden bir tanesi Kıpçak şairi Seyfi Sarayî tarafından Fars şairi Sadî'nin "Gülistan" adlı eserini tercüme ettiğinde eserin arkasına ilave ettiği "Âpardı könlümü bir ḫoş ġemer üz, cânfezâ dilber" mısrasıyla başlayan gazeli, biri "Mecmûatü'n-Nezâir ve Câmiu'n-Nezâir"'de yayımlanan "Aceb bilsem beni şéyda ġılan kim" mısrası ile başlayan, diğeri de Barbara Flemming tarafından Mısır'daki bir mecmuada bulunarak yayımlanan "Necǝsǝñ gǝl éy yüzi ağum bǝnüm" mısrasıyla başlayan gazelidir. Ancak yıllar önce Finlandiya'da Hasanoğlu'nun "Kitâb-ı Sîretü'n-Nebî" adlı 366 varak hacmindeki el yazma mesnevisi bulunarak Türkiye'ye getirilmiştir. Eserle ilgili olarak 2009 yılında üç makale yazılmış ve bunlar Azerbaycan'da yayımlanmıştır. Eserin kopyası üzerinde çalışılarak yayına hazır duruma getirilmiştir. Eserde mitolojik çağlardaki Türk düşüncesini yansıtan gökle ilgili ifadeler tespit edilmiş, bunların birçoğunun bugün Azerbaycan Türkçesinde yaşadığı belirlenmiştir. XIII. yüzyıl Azerbaycan Türkçesi ile yazılan eser Hz. Muhammed'in hayatı ve mücadelesiyle birlikte Hz. Ali cenklerini konu alan bir mesnevidir, takriben 500 yıl sonra İstanbul'da istinsah edilmiştir. "Kitâb-ı Sîretü'n-Nebî" adlı bu mesnevinin yayımlanmasının ve eserde yer tutan bu tür ifadelerin edebiyata ve Türkçeye büyük kazanımlar sağlayacağı söylenebilir. Bu makale çerçevesinde, eski Türk inanışında göğe olan mitolojik yaklaşımın tarih boyunca devam ettiği ve bunun mesnevide de kendine has yer tuttuğu vurgulanmaya çalışılmıştır. Ayrıca bazı halkların gökle ilgili mitolojik inancıyla birlikte Türklerin gökle alakalı mitolojik anlayışı bu makalenin elverdiği ölçüde karşılaştırılmış, Anadolu, Azerbaycan ve diğer bazı Türk halklarıyla birlikte "Kitâb-ı Sîretü'n-Nebî"de yansımasını bulan gökle ilgili ifadeler ve anlayışlar dikkate sunulmuştur. Anahtar Kelimeler Hasanoğlu, mit, deyimler, gök, Tanrı.
Mitolojiden Gerçeğe Paradigma Kayması
Yeşil ve Siyaset, 2012
Ekoloji hareketi, temelde endüstriyel kapitalizme karşı bir dizi bakış açısıyla beslenmektedir. İlkçağ filozoflarından itibaren merakları cezbeden insan doğa ilişkisinin
Türk Söylence Mitoloji Sözlüğü
Türk Söylence Mitoloji Sözlüğü
Kızıl renkli giysileri olan, kızıl gözlü bir adamdır. ALAHÇIN: Yaşam Tanrıçası. Doğaya can verir. Yeşillik alanlarda rüzgar olup gezer. Bataklık bölgelerde dolaşır. ALANKOVA: Moğolların Soy Annesi. Gece çadırının penceresinden içeriye parlak bir ay girmiş gebe bırakmıştır. ALASIĞIN: Kutsal Geyik. Bazı Türk, Moğol ve Macar boyları, soylarının bu kutlu varlıktan türediğine inanırlar. ALAŞA: Kazakların Soy Atası. Alaş boyunun kurucusu ve Kazakların atasıdır. O yüzden savalarda Alaş! diye bağırılırdı. ALAZ: Ocak Tanrısı. Ülker burcunun altı yıldızı göğün altı deliğidir ve oradan sıcak hava üfler. Böylece yaz gelir. ALAZLAMA: Ateş Tedavisi. Hastalıkları ateşle tedavi etme. Kırmızı bir bez parçası yakılıp hastanın etrafında dolaştırılır. ALBAN: İntihar Ruhu. İntihar edenlerin ruhlarıdır. İnsanları intihar etmeye zorlarlar. ALBASMA: Ruh Çarpması. Albıs'ın (Alkarısı'nın) neden olduğu ruh hastalığına yakalanmak. Boğucu sıkıntı. ALBASTI: Ruh Çarpması. Albıs'ın (Alkarısı'nın) neden olduğu ruh hastalığı. Hasta tedavi için "Al Ocağı"na götürülür. ALBIS: Cadı. Albastı'ya neden olan kızıl renkli varlık. Çirkin, gözleri kanlı, uzun tırnaklı, çok kuvvetlidir. ALCI: Şeytan Kovucu. Albıs'ı kovma yeteneği olan, Albastıyı tedavi edebilen kişi. Al Ocağının piridir. ALDAÇI: Ölüm Tanrısı. İnsanların canlarını alır. Uzun kara giysileri ve kara bir atı vardır. Görünümü korku vericidir.
Arkeolojik Tabakalanma İlkeleri ve Troia Kazısı
Archaeological Principles of Stratification and Excavation of Troy Frank Calvert discovered by the ancient city of Troy in 1865, is one of the finest examples of level. Excavations began in 1871 have been still in progress. The story begins with H. Schliemann, after that W. Dörpfeld, W. Blegen,M. Osman Korfmann were excavate and it has been excavated by E. Pernicka at present. Mound the first time, like a pie slice. And one of the biggest problem that Homer's Troy is Troy II or Troy VI. W. Dörpfeld want to find answers to that problem in Hisarlık and he had been working at 1893. The results was obtained: one of is that Troy VI is a fortress settlement period and the second one is Troy VI is a Homer's Troy Troy even more over the years studied. And I hope Troy that the real Troy.