The Angle Degrees of the Grooves on the Lateral Sides of the Metatarsal Bones 234 for Identifying Them (original) (raw)
Related papers
2019
Bu calismada; tibia mekanik aksi ve uzunlugunun, tibia platosundan alinan olcumlerle bir korelasyon olup olmadiginin belirlenmesi amaclandi. Calisma kapsaminda Inonu Universitesi Tip Fakultesi Anatomi Anabilim Dali kemik laboratuvarlarinda bulunan 38 tibia uzerinde olcumler alinarak kemiklerin morfolojik analizi yapildi. Tibia mekanik aksi (TMA), tibia uzunlugu (TU), tuberculum intercondylare laterale yuksekligi (TICL), tuberculum intercondylare mediale yuksekligi (TICM), tuberculum intercondylare laterale-mediale arasi mesafe (TICL-TICM), tibia platosunun genisligi (TPG), tibia platosunun kalinligi (TPK) olcumleri alindi. TMA ve TU olcumu icin fotograf cekildi ve Digimizer image analysis software programi kullanilarak yapildi. Diger olcumler Astor dijital kumpas ile yapildi. Sadece bir arastirmaci tarafindan tum olcumler 3’er kez zaman araligi birakilarak yapildi ve akabinde bilgisayar ortamina aktarildi. Verilerin normal dagilima uygunlugu Kolmogorov Smirnov testi ile incelendi. K...
SDÜ Sağlık Bilimleri Dergisi, 2017
Objective: Morphometric investigation and clinical evaluation of anatomic structures of vertebras is aimed. Material-Method: This study was carried out in a hundred unknown-gender vertebras at Anatomy Laboratory of Medical Faculty of Izmir Katip Celebi University. Atlas, axis and disintegrated vertebras were excluded from the study. The cervical, thoracic and lumbal morphometric measurements were taken from the anatomic structures of vertebras and statistically evaluated. Results: The mean values of morphometric measurements were determined. It was concluded that there were no difference between right and left sides values of vertebras in the same region (p>0.05). In comparison of the different regions, measurements belong to cervical and thoracic vertebras were significantly different between the left and the right side except for pedicle thickness of vertebral arcus measurements, pedicule length of vertebral arcus measurements, transverse process thickness measurements and the interpedicular distance (p<0.05). Also, the measurements of thoracic and lumbal vertebras were different between the left and the right side except for thickness of lamina arcus vertebrae, length of lamina arcus vertebra, transvers process and distance of between lamina arcus vertebra, width of vertebral notches, the depth of right vertebral notch and the superior and the inferior surface sagittal diameter for vertebral foramen interlaminar distance (p<0.05). The measurements of cervical and lumbal vertebras were different except for left height of transvers process (p<0.05). Conclusions: Stabilization with transpedicular screwing method is widely used by neurosurgeons and orthopedists. Although the vertebras are rarely used for gender identification, they are the most frequently found bones in the crime scene. This increases the importance of these bones for gender identification. In conclusion, we believe our study findings will be beneficial for relevant clinicians.
Despite the availability of large amount of information on human bones; little attention has been given to the environmental conditions of bone weathering and preservation. Secondary hydroxyapatite (carbonated hydroxyapatite for primary bone mineral) as the most well known but intriguing constituent of the bone was determined (SEM) in the pore spaces of a Bitinian (2nd century BC) mans vertebral bone fragment as aggregates together with probable amorphous compounds. Unweathered primary microcrystalline hydroxyapatites of the bone structure were also determined by EM indicating resistance to weathering. Organic bodies such as the True Slime Moulds of the Phylum Myxomycota were observed feeding on hydroxyapatite fragments, and secondary minute hydroxyapatite aggregates forming on unnamed elongated mycelia. All these features add up to manifest the alterations that primarily occur in post mortem soil-less environments of bones more independently and freely than in soil media, without being masked by the numerous processes the latter would shelter. Accession Number: WOS:000306093100012 Document Type: Article Language: English
Location Comparisons of “I” Type Mandibular Fixator Plates
DergiPark (Istanbul University), 2014
Mandibula kırıklarında miniplak kullanımı yaygın görülen müdahale yöntemlerinden biridir. Mandibula kemiği kırıklarında plak-fiksatör uygulaması öncesi tetkiklerde kullanılacak biyomalzemenin taşıyabileceği sınır değerlerinin ortaya konması gerekir. Plak ve fiksatörün, çenenin maksimum kuvvete ulaştığı durumlar dahil her türlü etkiye karşılık verir nitelikte olması istenmektedir. Cerrahi müdahale öncesinde kullanılacak malzeme ve plak geometrisinin belirlenmesi tüm bu etkenler nedeniyle istenilen cerrahi uygulamaya ulaşmak için gereklidir. Bu çalışmada, yaygın olarak kullanılan Titanyum Alaşım ile tasarlanmış ve "I" geometriye sahip plakların tespit konumları kıyaslanmıştır. Her bir model ve modele ait malzeme için ANSYS® sonlu elemanlar yazılımı ile gerilme ve deformasyon kapasiteleri karşılaştırılmıştır. In vitro çalışmaları kadar kullanılabilir değerler elde edilebilen sonlu elemanlar analizi sonuçları I tipi mandibula plakları ve malzemeleri için değerlendirilmiştir. İki farklı tip mandibula kırıklarında kullanılan I tipi plakların hangi şartlar altında tespit tercihinin uygun olduğu ifade edilmiştir.
ÖZET Bütün kemikler, besleyici kan damarlarının girişi için foramen nutricium (FN) olarak bilinen irili ufaklı açıklıklara sahiptirler. Bu açıklıklardan giren besleyici arterler, besleyici kanaldan geçip kemiklerin meduller boşluğuna ulaşıp kemik diafizinin beslenmesini sağlamaktadırlar. Uzun kemiklerdeki FN'ların lokalizasyonlarının bilinmesi, serbest vasküler kemik greftleri ve sirkülasyonun korunmasını gerektiren çeşitli cerrahi girişimler açısından önem arz etmektedir. Bu çalışmada 150 tane üst ekstremite uzun kemiği kullanıldı. Çalışmada çapı 0,5 mm'den daha büyük olan ve major foramen nutricium (MFN) diye isimlendirilen deliklerin; sayısı ve yerleşimi belirlendi, kemiğin proksimal kısmına olan mesafesi (PM) ölçüldü. Kemiklerin boyu (KB) proksimal uçtan distal uca cetvel yardımıyla ölçülüp, ortalamaları alındı. PM'nin KB'na oranına foraminal indeks (Fİ) denir. Tüm kemiklerin Fİ'leri hesaplandı ve ortalamaları alındı. Anahtar kelimeler: Foramen nutricium, for...
Turkiye Klinikleri Journal of Dental Sciences, 2020
ÖZET Amaç: Bu çalışmada farklı iskeletsel sınıflamaya sahip hastaların sagittal split ramus osteotomisi (SSRO) bölgelerindeki morfolojik farklılıklarının konik ışınlı bilgisayarlı tomografi (KIBT) ile değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntemler: Hastalar iskeletsel sınıflamasına göre gruplandırılmıştır. Hastaların KIBT görüntüleri geriye dönük olarak incelenmiştir. Bu çalışmaya sınıf I iskeletsel yapıya sahip (n:12), sınıf II iskeletsel yapıya sahip (n:12) ve sınıf III iskeletsel yapıya sahip (n:12) toplamda 36 hasta dahil edilmiştir. SSRO'nun ramus alt kenarı, vertikal ve horizontal osteotomi alanlarıyla ilişkili toplamda 16 morfolojik parametrenin ölçümleri farklı iskeletsel sınıflar arasında karşılaştırılmıştır. İnferior alveolar sinirle ilişkili morfolojik parametreler birinci ve ikinci büyük azı diş bölgelerinde ölçülerek her iskeletsel sınıflama içerisinde karşılaştırılmıştır. Bulgular: İkinci mandibular büyük azının en distalinden mandibular foramene olan mesafe, sınıf III iskeletsel yapıya sahip hastalarda sınıf I iskeletsel yapıya sahip hastalardan daha uzundur (p<0,001). İkinci büyük azı hizasında mandibular kanalın bukkalindeki kortikal kemik kalınlığı, sınıf II iskeletsel yapıya sahip hastalarda sınıf I iskeletsel yapıya sahip hastalarla karşılaştırıldığında daha incedir (p=0.002). İkinci büyük azı hizasında mandibulanın inferior kortikal kemiği ile mandibular kanal arasındaki süngerimsi kemik miktarı, sınıf III iskeletsel yapıya sahip hastalarda sınıf I iskeletsel yapıya sahip hastalarla karşılaştırıldığında daha kalındır (p=0,010). Sonuç: Çalışmanın yazarları hastalar arası anatomik farklılıklar nedeniyle SSRO öncesinde KIBT alınmasını önermektedir. İntraoperatif komplikasyonların önlenmesi için SSRO sırasında hastaların morfolojik farklılıkları göz önünde bulundurulmalıdır. Anah tar Ke li me ler: Osteotomi; sagittal split ramus; komplikasyon; intraoperatif; morfoloji ABS TRACT Objective: The present study aims to evaluate the morphological differences of mandibles with the different skeletal patterns at sagittal split ramus osteotomy (SSRO) sites using cone-beam computed tomography (CBCT). Material and Methods: Patients were grouped according to their skeletal classification. CBCT images of patients were retrospectively evaluated. The present study involved 36 CBCT images of patients having Class I skeletal pattern (n:12), Class II skeletal pattern (n:12) and Class III skeletal pattern (n:12). 16 different morphological parameters regarding the inferior border, horizontal and vertical osteotomy sites of SSRO were compared between different skeletal patterns. Morphometric parameters regarding the inferior alveolar nerve were measured at both first and second molar regions and they were compared for each skeletal pattern. Results: The distance from the most distal point of the second mandibular molar to the mandibular foramen was significantly longer in Class III patients than Class I patients (p<0.001). The cortical bone thickness in the second mandibular molar area was thinner in Class II patients when compared with Class I patients (p=0.002). The bone marrow between the mandibular canal and inferior cortical bone was thicker in Class III patients than Class I patients (p=0.010). Conclusion: The authors recommend the preoperative CBCT examination before SSRO due to anatomical variations between patients. Morphological differences of mandibles should be considered during the SSRO of the patients to prevent intraoperative complications.
Arthroscopic Approach to the Metacarpal/Metatarsophalangeal Joint in Cattle: A Cadaver Study
Dicle Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dergisi, 2023
Sığırların metakarpo/metatarsofalangeal (MCP/MTP) eklemi, proksimal falanksların proksimal ucu ile üçüncü ve dördüncü metakarpal/metatarsal (MC/MT III ve IV) kemiklerin distal uçlarından oluşur. Dorsal olarak, belirgin bir septum lateral ve medial eklem keselerini ayırır. Bu keseler içindeki eklem kıkırdakları, ekstansör tendonların sinovyal kılıflarının altında yer alır. MCP/MTP ekleminin distal palmar/plantar bölgesindeki lateral ve medial sinovyal kese arasındaki bağlantı vakaların %98.9'unda mevcuttur. Bu nedenle sığırlarda MCP/MTP eklemi tek bölmeli olarak ele alınmalıdır (1-3). Artroskopik cerrahi, eklem bozukluklarının tanı ve tedavisi için minimal invaziv bir teknik olarak tanımlanmaktadır (4-6). İntraartiküler yapıların doğru bir şekilde değerlendiril-mesine olanak sağlayarak, eklem patolojilerinin tanımlanmasına yardımcı olur. Genel olarak eklem bozukluklarının tanısı klinik, radyografik, ultrasonografik inceleme ve ardından sinovyal sıvının makroskopik, sitolojik ve mikrobiyolojik analizi için artrosenteze dayanır (4,5). Septik artritisin erken evrelerinde, radyografide spesifik olmayan eklem çevre dokularında şişkinlik ve eklem aralığında genişleme görülürken, subkondral kemik erimesi, osteomiyelitis ve kemik proliferasyonu gibi bulgular ancak 10-14 gün sonra belirgin hale gelebilir. Ultrasonografi, sinovyal sıvıdaki artış durumunda (artmış hacim ve ekojenite), kıkırdak ve subkondral kemik kontürü ve periartiküler dokuların değerlendirilmesine olanak sağladığı için hastalığın erken tanınmasında avantaj sağlar. Bu nedenle ultrasonografi, artroskopik incelemeden önce
Pressure distribution patterns under the metatarsal heads in healthy individuals
Acta Orthop Traumatol …, 2004
Amaç: Sağlıklı bireylerde ayak tabanında oluşan normal yük dağılım biçimlerinin bilinmesi metatarsaljinin tanı ve tedavisinde yararlı olacaktır. Bu çalışmada sağlıklı kişilerde metatars başlarına düşen yük dağılımı EMED-SF ayak tabanı basınç sistemi kullanılarak araştırıldı. Çalışma planı: Çalışmada, gönüllü ve sağlıklı 106 üniversite öğrencisinde (45 kadın, 61 erkek; ort. yaş 24; dağılım 20-35), EMED-SF sistemi kullanılarak yürüme sırasında ayak tabanı basınçları ölçüldü. Ayak izleri tarsometatarsal eklemin fonksiyonel kolonları ile eşleşecek şekilde, birinci metatars başı, ikinci ve üçüncü metatars başları, dördüncü ve beşinci metatars başları olmak üzere üç bölgeye ayrıldı. Her bir bölgede ölçülen en yüksek ve ortalama basınç değerleri kaydedildi. Sonuçlar: Yük dağılım biçimleri açısından iki cinsiyet arasında ve sağ ve sol ayak tabanları arasında anlamlı fark bulunmadı (p>0.05). Orta kolonda orta duruş fazında kaydedilen ortalama ve en yüksek basınç değerleri, medial ve lateral kolonlarda kaydedilen değerlere göre daha yüksek bulundu (p=0.000). Medial ve lateral kolonda ölçülen basınç değerleri arasında belirgin fark gözlenmedi. Salınım öncesi fazda ise medial kolonda elde edilen basınç değerleri lateral kolon değerlerine göre anlamlı derecede yüksek idi. Kolonlara göre yüklenme ağırlığı açısından ön ayakta dört farklı yüklenme biçimi belirlendi. Tüm katılımcılarda vücut kütle indeksi (VKİ) şişmanlık sınırının altında idi (<30 kg/m 2 ). Salınım öncesi fazda her bir bölgede elde edilen en yüksek basınç değerleri ile VKİ arasında anlamlı bağıntı olmasına karşın (p<0.05), orta duruş fazında ayak tabanı basınçları ile VKİ arasında anlamlı bağıntı yoktu (p>0.05). Çıkarımlar: Bulgularımız, sağlıklı bireylerde yürümenin orta duruş fazında ayak tabanı basıncının çoğunlukla orta kolonda oluştuğunu, ancak belirgin derecede birbirinden farklı dört yük dağılım biçiminin var olduğunu göstermektedir.
[Real angulation degree in fifth metacarpal neck fracture]
Eklem hastalıkları ve cerrahisi = Joint diseases & related surgery, 2011
This study investigated whether the confusion about the acceptable angulation value in fifth metacarpal neck fractures results from the hand radiographs taken at non-standard oblique position. In this experimental study two Kirshner wires representing the intramedullary axis of the two fracture fragments were placed on a platform prearranged with an angle of 50 degrees between them. The radiographs of the wires were taken on the platform (horizontal) at angles of 0, 30, 45 and 60 degrees. The radiographs were taken without changing the cassette location and the position of the radiography device. The known volar angulation (50 degrees) was measured on the radiographs as 50, 36, 30 and 23 degrees, respectively. The main debate about the fifth metacarpal neck fracture is over the acceptable distal fragment volar angulation degree. This degree of angulation is between 30 and 70 degrees in the studies. The presence of such different and inaccurate results in the literature results from ...
The Sagittal Plane Analysis of Spine
During the growth of the spine the physiological and morphological changes of the pelvis alignment continue. In the loss of this adaptation, deformity of the spine in the sagittal plane; to ensure the restoration of the sagittal spinal and spinopelvic balance it is necessary to know these parameters.