Arap Dilinde Eşdizim (original) (raw)

Arap Gramerinde Hâl

ATLAS INTERNATIONAL REFERRED JOURNAL ON SOCIAL SCIENCES, 2018

ÖZET Bu çalışmada Arap gramerinin önemli unsurlarından biri olan hâl konusunun üzerinde durulmuştur. Çalışmada hâlin sözlük ve ıstılah anlamı verilmiş ve dilcilerin hâl için sundukları tanımın kritiği yapılmıştır. Bununla birlikte hâl ögesi anlam ve şekil açısından farklı kategorilerde değerlendirilmiş ve buna göre hâlin kısımları ortaya koyulmuştur. Bu bakımdan hâl ile zu'l-hâl arasındaki anlamsal bağ göz önünde bulundurularak hâl mübeyyine ve müekkide şeklinde iki kategoride ele alınmıştır. Şekil açısından ise hâl, müştak, camid, masdar, müfred, cümle ve şibh-i cümle şeklinde bir taksime tabi tutulmuştur. Buna ilaveten cümle şeklinde gelen hâldaki rabıt incelenmiştir. Ayrıca belirlilik ve belirsizlik açısından ele alınan hâl ögesinin zu'l-hâli de bu açıdan değerlendirilmiş ve hâlin zu'l-hâl ile uyumu, zu'l-hâl ve amiline takdim edilmesi, hâl ve amilinin hazfe uğraması ve hâl ile zu'l-hâldeki taaddüt konusu ele alınmıştır. ABSTRACT This work focuses on one of the important elements of Arabic grammar. In the study, the meaning of the dictionary and the term were given, and the criterion of the definition of what the linguistis were saying for the situation was made. However, the state was evaluated in different categories in terms of meaning and form, and according to this, the parts of the state were revealed. In this regard, considering the semantic connection between the state and the real owner, it is discussed in two categories as explanatory and reinforcer. In terms of figure, the state (hâl) is divided into fragments which are derived, frozen, infinitive, singular, sentence and semi-sentence. In addition, the connexion in the state of a sentence has been examined. In addition, the possessor of the factual element which is considered in terms of certainty and uncertainty has been evaluated from this point of view. and the harmony with the state owner, the introduction to the state ownerand factor, the deletion of the state and the factor, and the issue of number in the factor.

Arap Dilinin Günümüz Meseleleri

Şarkiyat, 2023

ÖNSÖZ Arapça, geçmişten günümüze en çok ilgi gören dillerden biri olmuştur. Bunun, birbiriyle ilişkili birçok nedeni vardır. Öncelikle son ilahî din olarak gelen İslâm’ın ilk muhataplarının Araplar olması, kutsal metnin ve dev bir kültür hazinesinin bu dille yazılmış olması, diğer bütün din müntesiplerinin dikkatlerini üzerine çekmiştir. Arapça, nüfusu üç yüz milyonu bulan ve 22 devletten oluşan Arap halkının ana dili olmasının yanı sıra bugün dünya nüfusunun yaklaşık altıda birinin dînî olan İslâm’ın, başta Kur’an olmak üzere sayısı yüzbinleri bulan İslamî kanyakların yazıldığı dildir. temel kaynaklarının dilidir. Teknoloji ve iletişim araçları vasıtasıyla bir köy kadar küçülmüş olan dünyada dil, bireyler ve toplumlar arasındaki iletişimi sağlayan en önemli unsur olma özelliğini korumaya devam etmektedir. Birleşmiş Milletler Örgütünün 1947 yılında Arapçayı altı resmî dil arasına alması uluslararası arenada Arap dilinin yeni bir hüviyet ve daha büyük bir ilgi kazanmasını sağlamıştır. Bütün bunlar ve daha birçok neden Arapçanın, temsil ettiği kültürün atmosferi içerisinde ciddi süreçler yaşamasına etki etmiştir. “Arap Dilinin Günümüz Meseleleri”ni ela alan bu araştırma Arapça ile ilgili bazı temel meseleleri irdelemeyi hedeflemektedir. Bu çalışmada Arapçanın bütün meselelerini ele aldığımızı iddia etmiyoruz. Ayrıca bu çalışma, bu sahada bir ilk de değildir. Bundan sonra da bu tür çalışmalar hep olacaktır. Çünkü dil canlı bir olgudur ve canlılığını yitirmediği sürece olaylara sahne olmaya devam edecektir. Bu durum dil hakkında yapılan çalışmaların bir son noktası olmadığını göstermektedir. Kitapta ele alınan meselelerin bir kısmı Türkiye’de spesifik çalışmalara konu olmuştur. Ancak Arap âleminde yüzlercesi ile karşılaşılabilecek böyle bir çalışmayı yapmamızın nedeni, Türkiye’de Arapçayla ilgilenenlerin bu dilin günümüz meselelerini bir arada görmelerini sağlamaktır.

Arap Dilinde Ezdad (Zıt Anlamlılar) Konusu

International Journal of Science Culture and Sport, 2015

Özet Diğer dillerde olduğu Arapçada da dilciler arasında tartışmalara sebep olan birçok konu vardır. Arap dilinde dilcilerin arasında sürekli tartışma konusu olan konulardan biri de Ezdad konusudur. Ezdad birbirinin zıddı olan iki kelime için aynı lafız kullanılmasıdır. Ezdad yani zıt anlamlılık bütün dillerde mevcuttur ancak Arapçada bu konu diğer dillere göre farklılık göstermektedir. Ezdad konusu Kur'an çalışmalarında, fıkıh çalışmalarında ve ibadet ile ilgili çalışmalarda ele alınmıştır. Bunun yanı sıra tefsir alanı da ezdad konusunda faydalanmıştır. Ezdadın önemi Kur'an-ı Kerim lafızlarında uygulanmasında gizlidir. Dilciler ezdad konusunda ikileme düşmüşlerdir. Bazı dilciler ezdadı Arap dilinin güzelliği olarak düşünürken bir kısmı da ezdadın Arapçayı fasih dilden uzaklaştırdığını ve anlam da kapalılık meydana getirdiğini düşünmektedirler. Bu çalışmanın girişinde Ezdad kavramından ve Arap dilindeki öneminden bahsedilecektir. Daha sonra ezdadın dildeki tanımı yapılacak ve eski tanımı ile modern tanımı arasındaki farklardan bahsedilecektir. Bundan sonra ezdad kavramı ile ilgili olarak ezdadın varlığını kabul eden ve reddeden dilcilerin görüşleri ele alınacaktır. Daha sonra bir kelimenin ezdad olması için gerekli olan şartlardan bahsedilecektir. Daha sonra ezdadın ortaya çıkış sebepleri ele alınacaktır. Çalışmanın sonunda ise ezdad konusuna ilişkin görüşler sunulacaktır.

Klasik Arap Şiirinde Mersiye

Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2020

While elegy, one of the oldest themes of Arabic poetry was a part of classical ode in the early periods, it has become an independent genre and divided into sections within itself in the historical process. Elegies, consisting of sections of crying, praise and patience, can be regarded as conditional poems because they are mastered against death or loss. The role of mourning customs and women of Jahiliyya in shaping the elegies, which have many examples in Arabic literature, is so important. Mersiye poems, which gained a religious identity in the Sadru'l-Islam period, have also gained diversity in terms of subject since this period. It can be said that the elegies, which were shaped by the influence of politics during the Umayyad period, have completed their formation during the Abbasid period. The elegies, which had a narrow frame in terms of subject in the early periods, expanded this frame in the historical process and even made animals and inanimate beings subject to them. In this article, the formation, development and change of mersiye poetry in the last period are discussed.

Arap gramerinde gayr-i munsarif

2013

Arap Gramerinde Gayr-i Munsarif: Gayr-i munsarif, sarftan men edilmiş isim için kullanılan bir kavramdır. Sarftan kasıt ise tenvîndir. Araplar, isimlik hususunda kökleşmiş ve kuvvet kazanmış kelimeler için hafiflik alameti olarak tenvîn kullanırlar. Bu açıdan, isimlikten uzaklaşarak fiillere benzeyen kelimeler, ağır kabul edilir ve tenvînden men edilir. Fiil, isimden türediği için onun fer’i sayılır. Gayr-i munsarif isimler de diğer bazı isimlerin fer’i olması açısından fiile benzerler ve bu sebeple sarftan men edilirler. Gayr-i munsarif isimler, fiile benzemesine sebep olan iki illetle veya iki illet kuvvetindeki bir illetle tenvînden men edilirler. Anahtar Kelimeler: Sarf, tenvîn, munsarif, gayr-i munsarif, sarftan men, fer’, illet, fiile benzeme. ABSTRACT Gayr-i Munsarif in Arabic Grammar Gayr-i munsarif is a concept used for noun which was prohibited from sarf. What wemeanby sarf is tanvin. Arab suse tanvin as a sign of light ness for words being rooted and for cefull for tag (n...

Arap Edebiyatında Eşkiya Şairler

Eşkıya şairlerin Arap yarımadasında hayatın çok çetin şartlarda geçtiği dağlarda ve geniş çöllerde yer tutmuş hırsız grupları olduğu bilinmektedir. Bunlar kabileleri tarafından ya köle çocukları oldukları için ya da kabile kurallarına aykırı hareket ettikleri veya kabileyi zora sokacak bir tercihe zorladıkları için kovulmuş kimselerdir. Bunun neticesinde Eşkıya kendi kabile hayatının dışında yaşayan, adalet isteği tükenmiş, aile ve kabile bağlarını koparmış, acımasızlığın kol gezdiği bu beldelerde kendilerine zulmedildiğine inanan, kabilesine ve servet sahiplerine ve dünya malına küsmüş insanlardır. Toplumlara korku ve endişe salarak, çöllerde mekân tutan bu kimselerin tek silahı güçlü bedenleridir. Bununla birlikte cesaretleri, düşmana amansız saldırıları ve ölüm ve hayatı aynı değerde görmeleri, onları diğerlerinden farklı kılan en temel özelliklerin başında gelmektedir. Aynı zamanda onlar için fakirlere ve yoksullara şefkatle davranmak, baskınlarda elde ettikleri ganimetleri ihtiyaç sahiplerine dağıtmak gibi insani tarafları da unutmamak gerekir. Eşkıyalar saldırıların önemli bir kısmını zenginlere ve cimrilere karşı yapmışlardır. Bu çalışmada Arap edebiyat tarihinde önemi bir yeri olan eşkıya şairler ele alınacaktır. Cahiliye, Sadru'l-İslam, Emevî ve birinci Abbâsî dönemlerinde gördüğümüz eşkıya şairlerin yaşadıkları ekonomik, sosyal ve kültürel çevreleri incelenmiş, bir bakıma bu kişileri eşkıyalığa iten sebepler irdelenmiştir. Konu sonlarında her dönemin en meşhur birkaç şairinin kısa bir biyografisi ile birkaç beyitlik şiiri okuyucunun dikkatine sunulacaktır.

Arap Dilinde Değişim Olgusu

Dilsel değişim, değerlendirme biçimine göre bazen “gelişim” bazen de “yozlaşma” veya “bozulma” şeklinde ifade edilir ve her dil bir şekilde bu değişime maruz kalır. Dilin değişimi, dili konuşan toplumun sosyokültürel, iktisadi, siyasi şartlarına göre güçlü veya zayıf olabilir. Dillerin tarihine bakıldığında yüzyıllar boyunca sabit kalan herhangi bir dil ile karşılaşmak neredeyse söz konusu değildir. Buna mukabil Arapçanın, Kur’ân’ın dili olması ve dolayısıyla din dili olması gibi sebeplerle değişime karşı oldukça güçlü bir biçimde korunmuş olduğunu görüyoruz. Bununla birlikte Arapçanın herhangi bir değişime maruz kalmadığını söylemek de mümkün gözükmemektedir. İlk dönemlerden itibaren ortaya konan kuralcı dilbilgisi, mevcut dilsel formu korumayı başarmış olmasına karşın; Arapçayı konuşanların bu kurallara uymayan konuşma biçimleri üretmelerini engelleyememiştir. Bu çalışmamızda dilsel değişimin Arapçadaki kökenlerine, boyutuna ve günümüzdeki yansımalarına temas etmeye çalışacak; statik bir Arapçanın avantajları ve dezavantajları hakkında bazı değerlendirmeler yapacağız. Yine fasih Arapça ve lehçeler arasındaki geçişkenlik bağlamında dilin esnekliğinden ve genel olarak da dinamiklerinden söz edeceğiz. Son olarak kısaca dilsel değişimin Arapçayı dışardan öğrenmeye ve öğrendiği dili kullanmaya çalışanlara pratik etkilerinden bahsedeceğiz.

Li̇ngui̇sti̇k Işiğinda Arap Di̇li̇ni̇n Özelli̇kleri̇

2018

Câhiliye devrinde mevcut olan ve İslam'ın ilk yıllarında da varlığını sürdüren Arap dilindeki lehçe çokluğundan kaynaklanan dilsel karmaşıklık, dilbilimciler arasında kabul edilen bir gerçek ise de delillerin azlığı sebebiyle bu karmaşıklığın boyutu konusunda tek ve üzerinde uzlaşılmış bir görüş yoktur. Her halükârda, çöl şartlarında müstakil kabilelerce sürdürülen yaşam, bizi İslam'dan önce Arap dilinin tamamen homojen bir yapıya sahip olmadığını düşünmeye zorlar. Ancak yaşam şartlarının düzelmesiyle beraber, Câhiliye döneminde dinî, siyasî ve ticarî bir merkez konumuna gelen Mekke'de, birçok kabilenin karışıp kaynaşması neticesinde ortak bir dilin oluştuğu düşünülebilir. Bu ortak dil, Kur'ân'la birlikte kemale ermiştir. Milâdî VII. ve VIII. yüzyıllarda gerçekleşen fetihlerle birlikte Arap dili, Arap yarımadasının dışına taşmış ve fethedilen yeni yerlerde genelde azınlık olarak yaşayan Araplar, dillerini diğer dillerin tesirinden korumakta zorlanmışlardır. O zamandan beri büyümeye başlayan edebî dil ile halk dili arasındaki uçurum, Abbâsî döneminde ve sonrasında, merkezî otoritenin zayıflaması ve yönetimin yabancıların eline geçmesiyle daha da belirgin hale gelmiştir. Arap ülkelerindeki kolonyalizm zamanında da (XIX. yy. ve sonrası) Arap dili, Fransızca ve İngilizce'den çokça etkilenmiştir. Bugün birbirinden oldukça farklı olan edebî dil ile halk dilinin Arap ülkelerindeki paralel kullanımı, sosyolinguistikte "diglossia" terimiyle karşılanmaktadır.

Arap Dili Gramerinde Şibh-i Cümle Ve Taalluk

Bilimname, 2019

Arap dilinde cümleyi oluşturan ve müsned-müsnedun ileyh diye adlandırılan iki ana unsur vardır. Cümle içerisinde asıl olan bu iki unsur, fiil cümlesinde fiil ve fâil, isim cümlesinde ise mübtedâ ve haber olarak bulunur. Bazen de cümle içerisinde bu ikisi dışında kalan, çoğu zaman ana düşünceyi ve cümlenin ifade ettiği temel manayı sunma hususunda kendilerinden müstağni olunabilen, ancak söylenmek istenen manayı tamamlama, manası kapalı olan cümleye açıklık getirme, genel manayı tahsis etme gibi amaçlarla kullanılan ve nahiv ilminde fazla ‫)اﻟﻔﻀﻠﺔ(‬ diye isimlendirilen mef'ûl, hâl, temyiz vb. yan ögeler bulunur. Bu öğelerden biri de şibh-i cümle diye adlandırılan zarf ve câr-mecrûrdur. Bunlar fiilin meydana geldiği zaman, mekân, şekil, durum vb. yönlerle cümlede eksik kalan manaları ortaya çıkarıp kastedilen mananın eksiksiz bir şekilde ifade edilebilmesi hususunda son derece önemli bir rol oynarlar. Bu vazifeyi yerine getirirken de cümle içerisinde zikri geçen ya da karîneler yoluyla anlaşılan fiiller ile çok sıkı bir irtibat (taalluk) içerisinde bulunurlar. Bu sebeple mananın sağlıklı bir şekilde anlaşılabilmesi, bu irtibatın doğru bir şekilde tespit edilmesine bağlıdır. Bu makalede şibh-i cümle konusu zarf, câr-mecrûr ve taalluk alt başlıklarıyla ele alınmaktadır. Istılahların kelime tahlillerinin yapılması, konuyla ilgili bazı meselelerin ele alınması ve konu etrafında dilcilere ait bazı farklı bakış açılarının irdelenmesi suretiyle Arap gramerinde son derece önemli bir yeri olan bu konunun kavranmasına yönelik katkıda bulunulması amaçlanmaktadır.

Arap Dili Terminolojisinde ‘İvaḍ

Mukaddime, 2019

Arap dili kaynaklarında ivaz kavramı, çoğu zaman terim anlamı dikkate alınmadan sadece sözlük anlamında kullanılmıştır. İvaz başlığını açan bazı eserler ise ya sadece sarf ya da sadece nahiv yönüyle ele almışlardır. Buna binaen kavram karmaşası olmadan ivaz konusunun işlenmesi önem arz etmektedir. Çalışmamızda îcâz ve tahfifin bir parçası olan ivaz hususu ele alınmıştır. İvaz kavramının kökeni, sözlük ve terim anlamları verildikten sonra ivaz hususunun amacı ve önemi belirtilmiştir. Daha sonra ivazın türleri ve Arap gramerinde kullanıldığı yerler ele ortaya konmuştur. Kur’ân, veciz olma özelliğinden dolayı ivaza dair çokça örnek içermektedir. Bu vesileyle çalışmamızda verilen örnekler daha çok Kur’ân ayetlerinden seçilmiştir.