Arap Dili Terminolojisinde ‘İvaḍ (original) (raw)

Arap Literatüründe “Luğaz “ Kültürü

Arap dili bünyesinde bulundurduğu cevher sayesinde kendisini her geçen gün yenilemektedir. Bunlardan birisi de hiç şüphesiz ki "Luğaz" kültürüdür. Bu çalışmada "Luğaz" kültürü derinlemesine incelenmiştir. İki ana bölümden oluşan bu çalışmanın birinci kısım, tanım, türev ve kökeni hakkında bilgilendirmelerden oluşmaktadır. İkinci kısımda "Luğaz" ilminin kısımları ile bu kısımlara ait birtakım klasik ve modern kaynakların tanıtımı yapılmış olup, bahsi geçen konularla ilgili yüzeysel örnekler verilmiştir.

Arap Dilinde Eşdizim

Yüksek Lisans Tezi, 2014

Dilbilim dilin bilimsel boyutta incelenmesini konu edinen bilim dalıdır. Sözcükbilim, sözlükbilim, sentaks, semantik gibi alt dalları ile dili her yönüyle inceleyen dilbilimde eşdizim bu alt dalların hepsinde yeri olan lugavi öge olma özelliğine sahiptir. Dilbilimin yakın tarihte ortaya çıkması nedeniyle teşekkül sürecini tamamlayamamış olması eşdizimi de etkilemiştir. Dolayısıyla eşdizim, tanımından çeşitlerine kadar muhtelif görüşlerin yer aldığı bir konu olma özelliğini korumaktadır Eşdizim dilbilimin bütün dallarıyla kuşattığı bilimsel bir konudur. Bu nedenle sözlük çalışmalarından söz varlığı çeşidi olmasına kadar dilbilimin dallarıyla bağlantılıdır. Özellikle anlambilimde çok önemli bir yere sahip olan eşdizim, unsurları arasındaki anlamsal irtibatın keyfiyeti araştırıldığında olağanüstü verilerin elde edilmesini sağlar. Eşdizim genel dilbilimde yerini bulurken özelde Arap dili içerisinde klasik kaynaklardan Arap dilinin en temel kaynağı olan Kuran’da önemini muhafaza etmektedir. Bu çalışma eşdizimin her yönüyle incelenip özellikle dilbilimsel olguların tartışılmasına konu olmasını incelemektedir. Ayrıca bu tartışmalara çözüm önerileri getirmeye yönelik bilimsel bir çalışmadır.

Modern Arap Şiirinde Sembolik Bir Figür Olarak İsâ Mesîh

FSM İlmî Araştırmalar İnsan ve Toplum Bilimleri Dergisi, 2020

One of the important movements in literature is symbolism. As a literary movement, it is defined as an allusive expression of the mind and spirit of the poet within the framework of a number of symbols. This movement, which we find many examples in the classical Arabic literature, has reappeared as a result of the introduction of Arabs to the European literature. The reflection of symbolism, which first appeared in the European literature with Charles Baudelarie, reached its peak with the Tammuzi movement in the Arab literature. The idea of reaching the depth of meaning arising both from the tense political environment in the Arab society and the phenomenon of allusiveness in poetry has led many poets to participate in this literary movement. The most important element of symbolism is the figure. Undoubtedy, one of the symbolic figures of the modern period in this context is Jesus Christ. The symbol of Christ has been constantly mentioned by Jebra Ibrahim Jebra and Jibran Khalil Jibran in prose, and by the pioneers of the modern poetry such as Badr Shakir al-Sayyab, Khalil Hawi, Mahmoud Darvish, Izz ad-Din al-Musanara, Amal Dunqul and Abdul Wahhab al-Bayati in poetry. Both Muslim and Christian poets have tried to explain the meaning they want to express with some symbols such as mercy, hope, resistance, leader, affliction, identification and expatriate within the framework of Christ.

The theory of al-'iwad in Qadi 'Abd al-Jabbar - KÂDÎ ABDÜLCEBBÂR'DA İVAZ TEORİSİ

Tez Türü ve Tarihi : Yüksek Lisans -Aralık 2017 Anahtar Kelimeler : Muʻtezile, Kâdî Abdülcebbâr, kötülük, elem, bedel, ivaz. ÖZET İvaz, Muʻtezile'nin ilâhî adalet düşüncesinin zorunlu bir sonucudur. Zira çektirdiği acılara karşılık ivaz vermemesi ve yarattıkları arasında adaleti sağlamaması, âdil ve hakîm tanrı tasavvuruyla uyuşmamaktadır. Muʻtezile'nin en velûd ve önemli isimlerinden Kâdî Abdülcebbâr özelinde yaptığımız bu çalışma ivazın anlamı, teorik temelleri, ivazı gerektiren sebepler ve ivazın ne şekilde gerçekleşeceğine dair bilgi sunmayı amaçlamaktadır. Araştırmamıza konu edindiğimiz Kâdî Abdülcebbâr da mezhebinin genel kanaatini paylaşarak, ivaz vermenin ve intisâfın (yarattıkları arasında adaleti sağlamanın) Allah Teâlâ'ya vâcip olduğunu dile getirmiştir. O, elemler ve lutuf konusuyla bütüncül bir şekilde ele aldığı ivazı, detaylı olarak açıklamıştır. Hangi fiillerin ivazı gerektirdiği ve kimlerin ivaza muhatap olduğu, ivazın nerede ve ne şekilde verileceği gibi birçok meseleyi izah etmeye çalışmıştır. Onun ivaz-ikâb ilişkisi hakkındaki görüşleri ise ilâhî adaletin kuşatıcılığını göstermesi bakımından önemlidir. Öte yandan bu konudaki görüşlerinin kötülük problemine bir çözüm olarak görülmesi ve bu amaçla değerlendirilmesi elzemdir. ABSTRACT Al-ʿiwaḍ, is an indispensable outcome of Muʻtazila's doctrine of divine justice. This is a result of incongruity of having two controversial ideas for God which are an imagination of judge and fair God and God who does not compensate for infliction of pain and secure the justice between the creations. This study which we evaluated in reference to Qadi 'Abd al-Jabbar aims to expressin formation about the meaning, the theoretical foundations, the reasons and the provision of the compensation. Qadi 'Abd al-Jabbar who was mentioned in our research claimed that God is obligated to the compensation and the justice by sharing the general opinion of the sect. He comprehensively explained the compensation also by considering with the topics, pains and grace. He tried to indicate the several facts about this subject; for instance, what actions are required the compensation and who is responsible for it; where and how will it be imposed. His views on the relation of compensation and perdition are important to show the inclusivity of divine justice. Besides, the views on this issue need to be seen as a solution to the problem of evil and consider evaluating for this purpose. iii ÖNSÖZ Yaşanılan elem ve ıstırapları anlamlandırmak, insanlığın tarih boyunca uğraşı olmuştur. Büyük Mu'tezilî âlim Kâdî Abdülcebbâr da bu meseleyi ilâhî adaletle bağlantılı olarak ele almıştır. Neticede elem ve ıstıraplara karşılık ivaz vermesinin ve yarattıkları arasında adaleti sağlamasının, Allah Teâlâ'ya vâcip olduğu sonucuna ulaşmıştır. İvaz teorisini önemli kılan hususlardan biri, bu teorinin kötülük probleminin çözümüne katkı sağlamasıdır. Zira Kâdî Abdülcebbâr, kötülük problemini büyük oranda çözüme kavuşturduğunu düşündüğümüz teodisesini hikmet, lutuf ve ivaz kavramları üzerine inşâ etmiştir. Üstelik onun bu konudaki fikirleri günümüz insanın cevap aradığı birtakım sorulara da cevap mahiyetindedir. Bu teori, Kâdî Abdülcebbâr'ın nazarî fikirlerinin amelî bir uygulaması konumunda olması hasebiyle de büyük bir öneme sahiptir. Zira bir düşünce sisteminin varlığından bahsedebilmek için, onun kendi kavramlarını oluşturması ve bunları iç tutarlılığı sağlayarak kullanması beklenir. Kâdî

Türk İslam Edebiyatı’nda Manzûm Tecvîdler

Tecvîd; ‫د"‬ ‫و‬ ‫"ج‬ kökünden tef'îl babında mastar olup "bir işi çok iyi ve güzel yapmak, bir şeyi süslemek (İbn-i Manzûr, t.y., s. 731), bir sözü iyi söylemek, bir şeyi düzgün hale getirmek" (Şabân Abdulâtî vd., 1425(Şabân Abdulâtî vd., /2004) gibi anlamlara gelmektedir. Terim olarak ise tecvîd hakkında -aynı manalara gelebilecek-pek çok tarifin yapıldığını görmekteyiz (Karaçam, 1991, s. 167-169). Kur'ân-ı Kerîm'i güzel, hatasız ve hakkıyla okumaya yardımcı olan tecvîd ilmini uzmanlar genel anlamda; ‫اعطاء‬ ‫احلروف‬ ‫حقها‬ ‫و‬ ‫مستحقها‬ ‫من‬ ‫كل‬ ‫صفاة‬ (sıfatları açısından her harfin hakkını ve layık olduğu özelliğini vermektir) (İbn-i Cezerî, t.y., vr. 2b; Zekeriyya el-Ensârî, t.y., s. 15-16) şeklinde tarif etmektedir. Mar'âşî (2001, s. 109), tecvîdi; "harflerin mahreç ve sıfatlarını konu eden ilim" şeklinde tarif etmekte ve eserinde başka tariflere de yer vermektedir. Kırâat uzmanları ise tecvîd için "Kur'ân'ın (okumanın) süsü" (İbn-i Cezerî, t.y. vr. 2b-3a) Öz: Genelde İslam Edebiyatı özelde ise Türk İslam Edebiyatı sahasında, şairliğin verdiği kabiliyet ya da okumaezberleme kolaylığı gibi çeşitli nedenlerden dolayı dinî konuların manzûm anlatımı; bir gelenek haline geldiği gibi bu konuların öğretilmesinde önemli bir rol de oynamıştır. Nitekim fetvâ, ferâiz, akâid, ilm-i hâl gibi dinî konular manzûm olarak telif edilmiş ve bu konuların ezberlenmesi ya da uygulanmasında bir kolaylık sağlanmıştır. Bu bağlamda manzûm tarzda kaleme alınan bir diğer tür de manzûm tecvîdlerdir. Kur'ân-ı Kerîm'in güzel ve usulüne uygun bir şekilde okunmasını sağlayan bu ilim, Kur'ân merkezli yaşayan bir toplumda daima gündemde olmuş ve toplum Kur'ân'ı tecvîdle okumaya az ya da çok gayret göstermiştir. Bu ilimde uzmanlaşmış (hâfız-şeyhülkurrâ gibi) kişiler mensur eserler telif ettikleri gibi, aralarında şairlik vasfı olanlar tecvîd konularını nazma aktarmıştır. Özellikle Arapça manzûm tecvîd ve kırâat eserleri hakkında çalışmalar yapılmış olmasına rağmen, araştırmalar sonucu Türkçe eserler hakkında gözle görülür bir çalışma yapılmamıştır. Bundan dolayı çalışmanın amacı; Türk Edebiyatındaki manzûm tecvîd türü ile ilgili bir literatür oluşturmak, manzûm Türkçe tecvîd eserlerini-yazarlarını tanıtmak, tecvîd ilmi ve konularının manzûm olarak nasıl işlendiğini (dil-üslup-şekil-muhteva vb.) genel çerçevede tahlil etmek, din, eğitim, kültür ve edebiyat dünyamızda bu geleneğin izlerini sürmektir.

Arap Gramerinde Münâdânın İ‘râbına Etki Eden Nahiv İlletleri / Nahiv Illas Affectıng The Irab al-Munada In The Arabic Grammar

2021

Since the beginning of systematic studies on the Arabic language, the subject of nahiv illas has gained an important place in nahiv books, and it has been used effectively, especially on issues where different opinions arise. In the following periods, independent works of nahiv illas were written and in these works, both theoretical and practical aspects of nahiv illas were discussed. Recently, academic studies in the form of theses and articles on this subject have been carried out in our country. However, these studies are generally limited to the theoretical dimension of the nahiv illas. In this study, the practical dimension of the nahiv illas is tried to be determined, and the nahiv illas that are effective on the irab al-munada are tried to be determined. As it is known, the scholars of Basra school nahiv say that munada is mansub and murep in terms of i‘râb. However, it is seen that some of the words of munada carry the sign of raf. In Nahiv works, it is stated that such expressions are mebni as a sign of raf, and this situation is explained by various illas. In this study, it was concluded that some nahiv illas were effective in the irab al-munada. The fact that the munada is generally mansub and some parts of the discussion are mebnî, while other parts remain as mureb, are explained on the basis of nahiv illas.

Arap Şiirinde Modernizm Ve İstiare

eskieserler.com

Bu makalede, Arap Edebiyatındaki edebi sanatlar içerisinde önemli bir yeri bulunan istiarenin ortaya çıkışı ve bu sanatın, yirminci yüzyılda Arap dünyasında tanınan üç şairin şiirlerindeki yansımalarının modernizm kavramıyla ilişkileri ele alınmıştır.

Araştırma Makalesi / Arap Dilinde İtiraz Cümlesinin Kelamda Bulunabileceği Yerler

Atebe Dergisi, 2022

Kur’ân’daki belâgat yönleri sınırsızdır. Bununla birlikte âlimler tarafından bunların ortaya çıkarılması istenmiştir. Bu yönlerden biri de belâgatte itnâbın bir çeşidi olan i‘tirâz cümlesidir. İ‘tirâzın Türkçedeki karşılığı ara cümledir. Fakat bunun iki dildeki kullanılma amaçları farklıdır. Bu çalışma, Arap dilinde i‘tirâz cümlesinin kelamda bulunabileceği yerleri konu edinmektedir. Bu yüzden ara cümle yerine itirâz kavramının kullanılması tercih edilmiştir. Bu bağlamda öncelikle i‘tirâz kavramının sözlük, terim anlamı anlatılmış ve bu tanımın değerlendirilmesi yapılmıştır. Daha sonra klasik nahiv kitaplarından i‘tirâz cümlesinin kelamda bulunabileceği yerler tesbit edilmiş, daha çok nahiv açısından hangi ögeler arasında olduğu değerlendirilmeye çalışılmış, şiir ve ayet bağlamında i‘tirâzın yansıması ele alınmaya gayret edilmiştir. Ayrıca gerek ayetlerin açıklanmasında gerek i‘tirâz olmasının tesbitinde meşhur tefsir kitaplarından da istifade edilmiş, tefsirlerde ayetteki cümlenin i‘tirâz olarak kabul edildiği, eğer i‘tirâz kabul edilmiyorsa neden edilmediği ifade edilmiştir. Şiirlerin anlamı ve ayetlerin meâlinde olabildiğinde itirâz cümlesinin yansıtılmasına özen gösterilmiştir. Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için cümlelerdeki ögelerin i‘râb açısından ne olduğu da gerektiğinde belirtilmiştir. Çalışmada amaç, Arap dilinde i‘tirâz cümlesinin kelâmda bulunabileceği yerleri tespit etmek, hangi yerlerin az, hangilerinin de çok olduğunu, ayrıca belâgat olarak da hangi amaçlar için getirildiğini ortaya koymak ve bu cümlelerin kelamda kullanılmasının genel bir amacını ortaya koymaktır. Aynı şekilde ayetlerde bu cümlelerin var olmasının manaya nasıl bir fayda sağladığını göstermektir. Nahivde i‘tirâzın gerçekleşmesi için iki öge arasında bulunması gerekir. Belâgatte iki kelam arasında olması yeterli görülmektedir. Bu çalışma daha çok nahiv ile ilgili olan iki öge arasındaki i‘tirâzı kapsamaktadır. Bununla birlikte iki öge arasında kabul edebileceğimiz mana olarak birbirine bağlı iki kelam arasındaki i‘tirâzlara da değinilmiştir. Her çalışmanın kendisine ait bir öneminin olduğu muhakkaktır. Bu çalışma da yirmi kadar tefsirin incelenip Arap dilindeki i‘tirâz cümlelerini ortaya çıkarmayı amaçlaması açısından öneme sahiptir. Zira çalışma sonunda ayetlerdeki i‘tirâz cümleleri hakkında bilgi sahibi olunacağı gibi tefsirler ışığında bu cümleler hakkında bir öngörüye de sahip olunacaktır. Ayrıca i‘tirâz cümleleri âlimler tarafından bazen birinci ögenin devamı gibi kabul edilmekte, dolayısıyla i‘tirâz cümlesi kabul edilmemektedir. Bu da anlama büyük bir etki yapmaktadır. Zira i‘tirâz olduğunda birinci cümle ile i‘râb yönünden bağlantısı olmayacakken; birinci cümlenin ögesi kabul edildiğinde i‘râb olarak ona bağlı olduğu gibi anlam olarak da onun devamı olmakta ve i‘tirâz olma özelliğini kaybetmektedir. Dolayısıyla bazı ayetlerin anlamının değişmesini bu yönden ele alması açısından araştırmanın konusu ayrıca bir öneme sahiptir.