DİJİTAL SANAT (original) (raw)
Related papers
DİJİTAL SANATIN TARİHİ VE GÜNCEL SANAT ESERLERİNE YAKINDAN BAKIŞ
Dijital sanatın kökeni 1960'lara kadar dayanmaktadır. Geleneksel ve plastik sanatın niteliklerini barındırmadığından ötürü, ilk çıkış yıllarında Outsider Art (Aykırı Sanat) olarak adlandırılmaktadır. Teknolojinin olanaklarının gelişmesi ile, bu sanat tarzı teknik ve mekân bakımından kendine has yöntemler yaratmış ve 1980'lerde ivme kazanmıştır. 1990'ların ortalarına doğru Www'in (Word Wild Web) ortaya çıkmasıyla birlikte evrensel boyutta adını duyurmuştur. Bu makalede Dijital Sanat'ta güncel sanat eserlerini içeren müzeler Mocda,
NÖRO-SANAT'A DOĞRU; DİJİTAL SANAT
2018
Sanat, tarihin her anında döneminin sosyo-ekonomik, politik, bilimsel bunlara bağlı olarak sınıfsal değişimlerden etkilenmiştir. Dünyanın yaşadığı değişim ve dönüşümler tarihimizin her anında sanatta bir yansıma ve yönelim yaratmıştır. Sanatçı da kimi zaman bu dönüşümün bir parçası kimi zamanda öncüsü olarak tarihte yerini almıştır. İlk mağara çizimlerinden, dönemin avcı toplayıcı üretimine, pagan anlayışından mağara duvarlarındaki çizimlere, aydınlanma döneminden sovyet devrimine kısacası tarihin her anında toplumsal dönüşümlerin kültürel etkileri sanatçının üretiminde kendine yer bulmuştur. 21. Yy'da da kapitalizmin geldiği aşamanın sonuçlarından olan dijitalleşmeninde sanata etkisi bu süreçte kendini fazlasıyla göstermeye başlamıştır. Bu dijital devrim sanatta birtakım konuları tartışmaya açmıştır. Sanat eseri ve mekan ilişkisi, sanatçının üretim sürecinde özgünlüğü, sanat eserininin üretimindeki kollektif çalışma biçiminin artışı, üretilen eserlerin ortaya konuş biçimlerinin çeşitlenmesi gibi konuları gündeme getirmiştir. "Günümüzde iletişim teknolojilerindeki hızlı ilerlemeler yeni medya, internet, sosyal medya, sosyal ağlar, sanal dünya gibi pek çok yeni kavramın medya literatürüne girmesine yol açmıştır. Bu yeni oluşumlar sosyolojik, kültürel ve ekonomik alanda da değişim ve dönüşümleri beraberinde getirmiştir" (Başlar). Burada iletişim teknolojileri ile birlikte değişen ekonomik alanlar ve bununla ilintili olan sanatsal üretimler ele alınacaktır. 1980 sonrası kapitalist üretim ve dağıtım mekanizmasının geldiği nokta ilerleyen teknoloji ile birlikte ulus ötesi bir özellik kazanmış bunun yanında sermaye birikimini arttırmaya yarayacak yeni araçlar ortaya çıkarmıştır. Kapital ürettiği malın piyasada tüketici tarafından hızlı bir biçimde fark edilebilmesi ve talep görmesi için 2000' li yıllardan sonra gelişen sosyal medya mecralarında ürün ile ilgili reklam sayfalarından başlayarak çeşitli etkinlik ya da yarışmalarla tüketicileri web sitesine çekmeye yarayan uygulamalara kadar birçok yeni yöntemi denemeye başlamıştır. Örneğin; Bankacılık işlemlerinin gittikçe artan bir şekilde internet bankacılığı üzerinden yükselmeye başlaması ve kredi kartının yaygın kullanımı, elektronik aletlerden tutunda giyim, yiyecek içeceğe kadar alışveriş sitelerinin artan kullanım oranı, çevrimiçi yapılan iş görüşmeleri, alınan toplantılar, homeofis çalışanların sayısındaki artışlar, interaktif eğitim kursları gibi birçok alanın gittikçe sanal bir dünya içerisinde konumlanmaya başlandığı bir mevcut durum söz konusudur. Bu sosyal ağların dünyanın birçok noktasına ulaşabilme gücü ekonomide yeni alanların ve pazarlama, satış, yönetim, çalışma biçimleri gibi yeni uygulamaların ortaya çıkıp yaygınlaşmasına zemin hazırlamıştır. Web sitelerine ziyaretçi sayısının artmasının sanal dünyada daha fazla ya da daha az "gelir elde etme" kısmına denk geldiği bir alandır bu. Bu sayede kâr marjı daha yüksek ve sermaye birikiminin daha hızlı aktığı bir sanal evrenden bahsettiğimiz kapitalizmin dijitalleştiği bir güncel durum ile karşı karşıyayız. Dijitalleşmenin altyapısını hızlandırıp yaygın hale getiren noktalardan en önemlileri ise internet sunucuları, web altyapısı, donanım, yazılım, e-ticaret, içerik sağlayıcılar, verilerin depolama alanlarının sanal alan kayması (cloud gibi) dinamik bir biçimde ilerleyen çalışma alanlarıdır. Kapitalizmin en küçük tüketim ürünlerinden kültürel ürünlere kadar her alandaki bu gittikçe artan hegemonyası bizi yeni medyadaki kültürel ürünlerin dijitalleşme sürecine girdiği ve kültür üzerindeki aynı zamanda sanat eserleri üzerindeki algı ve anlayışın değişime uğradığını anlatır. Öyle ki artık bu hızla değişen koşullarda dijital sanat kavramından bahsedilir olmuş ve bunun üzerine yeni kavramsal çalışmalar yapılmaya başlanmıştır. Teorik alandaki çalışmalara ek olarak pratik alanda sanatçılar güncel gelişmeleri ve ileri teknolojik biçimleri kullanarak yeni 1 Nöro-sanat: beynin zihinsel, bilişsel, duygusal, sinirsel akışına etki edebilecek güçte, bilinçaltı ile etkileşimli, zaman-mekan-gerçeklik algısını sarsabilecek nitelikte sanat eserlerinin üretilmesi sonucu oluşan alandır.
Bugün teknolojik anlamda yaşanan gelişmeler, içinde yaşadığımız dönemi dijital çağ olarak adlandırmamızı sağlamaktadır. Çünkü dijitalleşme yaşamımızı her yönüyle kuşatmaktadır. İnsanlar da bu dijital dönüşüme adapte olmaya çalışmaktadır. Dijitalleşen dünyanın sağladığı olanaklardan yararlanma, yaşanan hızlı gelişmelere ve değişimlere ayak uydurma gereksinimi dijital kültürü var etmektedir. Günümüz dünyasında insanlar iş yaşamlarında, eğitimlerinde veya günlük yaşamalarında çevrimiçi teknolojileri sıklıkla kullanmaktadır. Dijital kültürün bir parçası olabilmek için kapsamlı zihniyet dönüşümüne ihtiyaç duyulmaktadır. Bireylerin dijitalleşen dünya kültürünün bir parçası olması tercihleri dışında gerçekleşmektedir. Günümüzde dijital teknolojiler aracılığıyla sunulan çözümler kısa sürede yüksek performans elde edilmesine olanak sağlamaktadır. Bunun yanı sıra dijital teknolojilerin verileri yorumlamayı ve saklamayı kolaylaştıran ara yüzleri de bulunmaktadır. Web 3.0 ile başlayan dijitalleşme, web 4.0 ile ivme kazanmıştır. Bu kapsamda nesnelerin interneti, siber fiziksel sitemler, karmaşık ve akıllı sistemler, büyük veri ve bilgi alışverişi, robotlar, 3D yazıcılar gibi pek çok farklı dijital gelişme ve araçla karşılaşmaktadır. Bu araç ve sistemlerin gün geçtikçe sayısının ve özelliklerinin arttığını düşünürsek dijital dönüşümün kaçınılmaz olduğunu söyleyebiliriz. Bu dönüşüm beraberinde kendine ait kültürü de getirmektedir. Dijital yaşam internet aracılığıyla sunduğu yeni medya ortamında yazı, ses, görüntü veya hareketli görüntü aracılığıyla farklı medya biçimlerini kodlayarak sayısal bir iletişim ağı oluşturmaktadır. Bu iletişim ağı ulusal
Ekev Akademi Dergisi, 2019
Yirmi birinci yüzyılda dünya kapitalizminin gözdesi ve kapitalist sistemin ayrılmaz bir parçası olarak Sanayi toplumlarının enformasyon toplumuna evrilmesi ile Dördüncü endüstriyel devrim Elektronikler çağı, Sibernetik çağ, Silikon çağı, Yapay zekâ, İleri teknoloji kültürleri formüllerini üretirken gelişmesine dair rekabet ortamında, Pragmatist bir yaklaşımla Yeni medya sanatını farklı bir boyuta taşımıştır. Geleneksel sanat formlarının sınırları aşılarak bilişim teknolojilerinin sunduğu imkânlarla çoğaltma, arşivleme gibi analitik düşünce ve mühendislik alt yapısı ile etkileşimli sanal ortamlar ve yapay zekânın gelişim süreçleri gibi çalışmaların tümü dijital sanatında kaynağı haline gelmiştir. Dijital sanat Fiziksel olmayan nesnelerin üretilmesiyle gerçekleşir dijital sanatın sanat eseri içinde bütünleşmesinde kolaj tekniğinin yapısı gereği sanatsal uygulamalardaki kurgusal çeşitliliğe hızlı ve yaratıcı çözümler getirmiştir. Dijital sanatta kolaj tekniği, sunduğu fotoğrafları hikâyeleştirerek izleyicinin hayal gücünü de zorlamaktadır. Bu makalede dijital sanat nedir? Analizi yapılarak kolaj tekniğinin dijital sanata katkıları nelerdir? Ve dijital sanatçılar geleceğin çağdaş sanatçıları mıdır? Sorularının cevabı ilişkilendirilerek bir inceleme yapılacaktır.
"ASİMETRİK İKTİDAR" BİÇİMİ OLARAK DİL VE SANAT
Uluslararası Dil, Sanat ve İktidar Sempozyumu, 11-12 Mayıs , 2017
Bu çalışmada dil ve sanatın yarattığı-asimetrik iktidar olgusu ele alınmakta ve bunun kavramsal temelleri tartışılmaktadır. Bu da rıza‖ doktrini bağlamında hegemonik ilişkilerin düzenleyici rolünü sorgulamayı gerektirmektedir. Bir anlamda katılımcı bireylerin ortaklık ilişkilerinin analizi ve sivil toplumun, siyasal toplum karşısındaki-rıza‖ aşamasına ulaşabilen katılımcı tutumu ele alınmaktadır. Aslında rıza (consensus) kavramı, son dönemlerde çok fazla kullanılan bir kavram olmakla birlikte, içeriği tam olarak doldurulamamıştır. En azından bir rıza durumunun oluşması için, taraflar arası ilişkinin yoğunluğu belirsiz kalmıştır. Taraflar arası eşit yoğunluklu ilişkiden söz etmek her zaman mümkün olamadığı için, içinde örtük halde zoru barındıran bir rıza durumu meşruiyet kazanabilmektedir. Rızanın meşruiyet kazandığı sivil ve siyasi ilişkiler düzeyinde, kimi zaman dil ve sanat, rızanın oluşmasında rol oynayabilmektedir. Bu oluşumdan hareketle, yeni bir hegemonya inşasında veya hegemonik ilişkilerin sürdürülmesinde dil ve sanatın da, kurucu veya düzenleyici olduğu anlaşılmaktadır.
DİSİPLİN TEMELLİ SANAT EĞİTİMİ VE GÖRSEL KÜLTÜR KURAMI
DİSİPLİN TEMELLİ SANAT EĞİTİMİ VE GÖRSEL KÜLTÜR KURAMI, 2017
Turkish version of an article previously published in English. Turkish version is reproduced for educational purposes to reach audience in Turkey. Daha önce İngilizce olarak yayınlanmış bir makalenin eğitim amaçlı Türkçe'ye çevrilmiş versiyonudur.
HİPERMODERN AGORALARDA YENİ KATILIMCI KÜLTÜRLER VE DEĞİŞEN AKTİVİZM TİPOLOJİLERİ: DİJİTAL YERLİLER, DİJİTAL GÖÇMENLER, DİJİTAL MELEZLER VE DİJİTAL BİLGELER, 2022
Bu kitap ve kitabın özgün özellikleri tamamen Nüve Kültür Merkezi'ne aittir. Hiçbir şekilde taklit edilemez. Yayınevinin izni olmadan kısmen ya da tamamen kopyalanamaz, çoğaltılamaz. Nüve Kültür Merkezi hukukî sorumluluk ve takibat hakkını saklı tutar.
Sanat, en basit ifadeyle ortaya koyma, yaratma demektir. Duygu, düşünce ve güzelliğin anlatımında kullanılan yöntemlerin tamamı " sanat " olarak ifade edilir. Bu ifade edişte estetik bir boyutun ve " erek " in öne çıkması sanatı ayırt eden en önemli özelliktir. İnsan bu yaratım sürecinde herhangi bir canlıdan farklı olarak " hayal gücü " nü devreye sokar. Sanat, bir toplumsal varoluş şekli olarak kabul edilebilir. Bu varoluşu belirleyen başat öğe insanın sınıfsal konumu ve düşünüş şeklidir. Sanat, özü gereği muhaliftir. Gerçek bir sanatçı, işte tam da bu yüzden iktidarın emrinde ve ekseninde olamaz. Sınıflı toplumlarda, çok katmanlı sanatsal yaklaşımlarla karşı karşıya geliyoruz. Genel olarak nitelikli sanat ürünlerinin ve sanatçıların " muhalif " olduğunu söylemek pek de gerçek dışı olmaz. Ama yine de egemen sınıf, üretim araçlarını ellerinde bulundurduğu gibi sanatsal yaratımı da belirler. Burada tam bir hâkimiyetten söz edilemez kuşkusuz; ancak baskın olan sanat anlayışı yine burjuva sanat anlayışıdır. Bu sanat anlayışının karşısına ezilenlerin, işçi ve emekçilerin sanatının çıkabilmesi, sınıf mücadelesinin gelişim düzeyine bağlıdır. Bir Muhafazakârlaşma Hikâyesi 2002 seçimlerinden tarihi bir zaferle çıkan AKP geniş bir liberal kesimi de arkasına alarak ve özellikle toplumsal beklentileri iyi analiz edip ve yeni beklentiler yaratarak, 2007'de yeniden iktidara gelmeyi başardı. Toplumsal yaşamın neredeyse bütün alanlarına müdahale etmeyi kendine görev edinmiş bu siyasi parti, Cumhuriyet'in kuruluşundan bu yana, onunla bütünleşmiş ekonomik, sosyal, siyasi ve askeri öğeleri alaşağı ederek kendi iktidarını daha da güçlendirdi. İşin ironik yanı ise bütün bunları yaparken bir mağdur edasıyla davranmasıydı. Son genel seçimlerden sonra artık kalfalık döneminin bitip ustalık döneminin başladığını müjdeliyordu Başbakan! Her konuda bir projeleri, neredeye ülkedeki her şeyi yeniden dizayn etmeye dönük de yaklaşımları vardı! Ne de olsa toplumun yarısı onlara koşulsuz biat ediyordu! Toplumun diğer yarısı umurlarında değildi, onlar kahir çoğunluk ve hatta devlet erkinin biricik bekçileriydi ya, her şeyi yapabilirlerdi. Toplum tamamını muhafazakârlaştırmayı amaçlayan iktidar, toplumun her alanı üzerinde koşulsuz bir hegemonya kurmak istiyor. Eğitim alanında yaptıkları önemli yapısal değişimlerde bu amacı açıkça ifade etmişlerdi: " Dindar gençlik " yetiştirmek! Kısacası " kayıp " olarak gördükleri şimdiki kuşaklardan pek de medet ummuyor, en önemli yatırımlarını geleceğe, gençliğe yapıyorlardı. " Muhafazakâr Sanat " a Doğru Muhafazakârlık, siyasal ve toplumsal düzeni olduğu gibi sürdürme anlayışı anlamına geliyor. Toplumsal düzenin, düşüncelerin, ilişkilerin, kurumların, alışkanlıkların ve kültürün değişmeden korunması kuşkusuz, emekçilerin değil muktedir olanların yararınadır. Onların da " muhafazakârlık " diye şarkılar tutturmaları, mevcut soygun, talan ve rüşvet düzenlerini sürdürme