Mehmet Fuad Köprülü'nün Düşüncesinde Yeni ile Eski: Gelenek (original) (raw)

Türkiyat Mecmuasına Göre Mehmet Fuat Köprülü'nün Tarih Anlayışı

ESOGÜ TARİH DERGİSİ, Cilt: 6, Say: 2, 2023

Türkiyat Enstitüsünün 1924'te Atatürk'ün talimatı ile kurulmasının ardından enstitünün yayın organı olan Türkiyat Mecmuası 1925 tarihinde neşredilmeye başlamıştır. Modern tarihçiliğimizin kurucu isimlerinden ve aynı zamanda derginin müdürü olan Mehmet Fuat Köprülü'nün tarih anlayışını ön plana çıkaran bu çalışma; Köprülü'nün dergide yayımlanan makaleleri ışığında meydana getirilmiştir. Makalenin tarih aralığını oluşturan ve Türkiyat Mecmuasının ilk üç cildinin neşredildiği 1925-1935 yılları arasındaki dönemde Türk kimliğini inşa etmeyi amaçlayan toplumsal değişimle ilgili devrimler yoğun olarak yaşanmıştır. Bu dönemde ayrıca I. Türk Tarih Kongresi toplanarak resmî tarih tezi oluşturulmuş, tarih bilimi resmî ideolojinin parçası haline gelmiştir. Bu çalışmanın amacı, Türkiyat Mecmuasındaki makalelerine dayanarak Köprülü'nün bilimsel tarih metodolojisi ışığında, Anadolu Türklüğünün kökenlerini Osmanlı ve Selçukludan geriye doğru bir bütün halinde Orta Asya 'ya kadar takip eden Muhafazakâr Tarih anlayışını ortaya koymaktır.

Niccolo Machiavelli’ye Bir Bakış: Yeni ile Eski Arasında Bir Köprü

USBİK, 2018

Alan yazında “Machiavelli modern siyaset anlayışının kurucusu sayılabilir mi?” sorusuna ilişkin birçok çalışma vardır. Bu çalışmada da bu soru dert edinilerek Machiavelli’nin kavramları ele alışı incelenmektedir. Çalışma Machiavelli’nin kavramları ele alışındaki özgünlük üzerine yoğunlaşmış olup; onun insan doğasına, devlete, fortuna-virtue ilişkisine, dine ve orduya yaklaşımını anlamaya yöneliktir. Machiavelli’nin görüşlerinin bilimsel bir nitelik taşıyıp taşımadığı ile ilgili araştırmacıların büyük bir çoğunluğu, alan yazınının iki uç kısmında kümelenmektedirler. Bir gruba göre Machiavelli’nin çalışmalarında tarihi ele alış tarzı ve onu deneyselleştirmesi sebebiyle bilimsel nitelik öne çıkmakta ve bu durum Machiavelli’nin kendisinden sonra gelecek olan siyaset düşünürlerine bıraktığı bilimsel bir miras olarak değerlendirilmektedir. Diğer gruba göre ise Machiavelli’nin eserleri bilimsellikten uzaktır. Bunun en temel sebebi ise eserlerinin pratik tavsiye düzeyinde kalmış olması ile genellenebilir ve insani değerler bakımından kabul edilebilir bir siyaset kuramı oluşturamamasıdır Açıkçası bu kümeleniş; bir fil, bir grup gözleri bağlı insan ve insanların fili dokundukları yerine göre tanımlama öyküsüne benzemektedir. Çalışmanın temel amacı, Machiavelli’nin özellikle Il Principe (Hükümdar) eserindeki tespitlerine ve çıkarımlarına eğilerek koşul-davranış arasındaki ilişkiyi incelemektir. Bunu yaparken unutulmaması gereken nokta, Machiavelli’nin orta çağın karanlığı ile rönesansın aydınlığı arasında bir köprü görevi görmüş olmasıdır. Nitekim Machiavelli, ne ortaçağ kilisesinin kabullerini kendine temel almış ne de rönesans etik değerlerini sorgusuzca benimsemiştir. Şüphesiz rönesans döneminin insana ve akla biçtiği yüksek değer, Machiavelli’ye yardımcı olmuştur. Ancak Machiavelli, kendisini etik değer bağımsız bir şekilde olguları incelemeye adamıştır. Bu hususta özellikle Hükümdar eserinde tarihe ve onun yaşamış/halen yaşamakta olan aktörlerine mercek tutmuştur. Machiavelli tarafından sistemli bir şekilde işlenen siyasetçilerin görece ahlaksız tutumlarının sorumlusu haksız bir şekilde Machiavelli olarak gösterilmektedir. Oysaki Hükümdar eserinde üzerinde durulan konular ve örnekleri gerçekten de yaşanmış, tecrübe edilmiş ve sonuçları görece herkesi etkilemiştir. Bunun yanında Machiavelli’yi mekân ve zaman bağımsız düşünmek, onun eserlerinin arkasındaki sebepleri yok saymak olacaktır. Nitekim İtalyan birliğini kurma arzusu, Machiavelli’nin kavramları ele alış tarzını da şekillendirmiştir. Anahtar Kelimeler: Niccolo Machiavelli, Il Principe, Modern Siyaset

Tarih-i Osmani Encümeni ve Mehmet Fuat Köprülü

2013

Tarih-i Osmani Encumeni (The Ottoman Historical Counsel), of which foundation was realized under the pioneering of the Sultan Mehmet Resat, an addict of history, in order to produce a perfect Ottoman history, represents a significant stage in Turkey in terms of modern historiography. the counsel, of which president was Abdurrahman Şeref Efendi, the latest official chronicler, became initiator of a new understanding of history through the journal Tarih-i Osmani Encumeni (The Ottoman Historical Counsel). However, the Project of “Perfect Ottoman History” to be done by the Counsel faced fierce criticisms after the publication of the first volume. The study, a sample of the heraldic historical approach, was criticized by the intellectuals defending approaches based on the nation. Thus, the project ended in publishing only one volume, after the reviews of authors like Yusuf Akcura, Fuat Koprulu and Ali Emiri. This essay contains an evaluation of critiques of Fuat Koprulu towards the new O...

Eski-yeni meselesi ve Ahmet Hamdi Tanpınar'a göre yeni/yenilik

Bizim Külliye Dergisi, 2019

Tel. 0 (424) 233 55 13 -233 15 00 (114) Belgegeçer (faks) : 0 (424) 237 49 65 Baskı TDV Yayın Matbaacılık ve Tic. İşletmesi Tel. 0312 354 91 31 Yenimahalle / ANKARA Abone Şartları (Yıllık): Yurt İçi: 40 TL Yurt Dışı: 40 Avro Yıllık Kurum Abone: 120 TL Gönderilen yazılar basılsın basılmasın iade edilmez. Yayın Kurulu dergiye girecek yazılarda gerekli gördüğü değişiklikleri yapar. Yayımlanan yazıların fikrî sorumluluğu yazarlarına aittir. Bizim Külliye adı anılmaksızın alıntı yapılamaz.

Fuad Köprülü ve Tekke Edebiyatı

1997

FUAD KÖPRÜLÜ ve TEKKE EDEBİY A Tl Azmi BİLGİN* "Lisanını, edebiyatını, tarih ve coğrafyasını-şüphesiz tafsilatıyla değil fakat umumi hatlarıylabilmeyen bir adam pek mükemmel bir mühendis veya tacir olabilir; lakin hiç bir zaman kendi milliyetini müdrik, harsını muhafazaya azimkar, hulasa kendi milletine müfid bir fert olamaz."diyen Fuad Köprülü, edebiyat, tarih, ve kültür alanlarında olduğu gibi, tasavvufun Türkler arasında yayılmasından sonra teşekkül eden tekke edebiyatının Türk edebiyatı içerisindeki yerine ve önemine dikkat çekerek, bu alanda da çok önemli araştırmalarda bulunmuştur. Bu alanda yazdığı Türk Edebiyatında ilk Mutasavvıflar adlı ölmez eserini yayım ladığı yıllarda yerli ve yabancı araştırmacılar tarafından hayret ve hayranlıkla karşılanmıştır.

Şiirde "Eski" ve "Yeni" Meselesi

Ilmi Arastırmalar Dil Edebiyat Tarih Incelemeleri, 1995

Edebiyatta "yeni"nin ne olduğu meselesi, her şeye rağmen cazip bir muamma olarak ortada duruyor. Büyük sıfatına layık sanatçıların dahi onun ne olduğunu ifade etrhekten, tam karşılığını bulmaktan aciz kaldıkları ve şahslliğe rneyı !ettikleri görülmektedir. Bununla yakınanlamlı sayılabilecek diğer kavramlarda da durum pek farklı değildir. Ancak, mevcutlar içinde, değer yükü fazla olanlardan söz etmek her: zaman mümkündür. "Çağdaş" kavramı sıkça kullanılan kavrarnları dan biridir. Biz bunu, "yeni"nin bir nevi dublörü gibi görüyoruz. "Modern" kavramı da bir çeŞit mask sayılabilir. Ama "çağdaş" kavramı, yaşadığımız zaman birimi ve şartlar ile bağlantısını daha yakından hissettiren bir kavram gibi görünmektedir. Bu durumda, "klasik" denen şeyin öte yakasındaki şey anlamı da belli belirsiz işin içme karışmaktadır. 1 Yeni'yi re yeni şiiri çok iyi bilmeyen bir kimsenin, eski'yi ve eskinin bugüne hitap eden, yani eskimeyen ve değişmeyen yanını bilmesi mümkün değildir. Adamo'nun yerden göğe kadar hakkı var: Yeni şiiri bilmeyen klasik şiiri bilemez. Eski derken b~ınun sadece klasik şiir kavramını içine almadığını, fakat daha geniş ' Dr, M S U Fen-Edebıyal Fakultesı, Tıirk Dıli ve Edebıyatı Bölumu

Mustafa Kutlu'da Gelenek ve Yenilik

2012

Mustafa Kutlu, hikâyecilik anlayışını 19. yüzyıl öncesi hikâye anlatma geleneği üzerine kurar; onun kültürel kaynaklarından ve aktarma biçiminden yararlanır. Kutlu’yu Türk Edebiyatında özgün bir yere koyan özelliği, onun gelenek karşısında aldığı yeniden yorumlayıcı tavrıdır. Kendine has mazmunlar dünyası yaratması, meddah tipi anlatıcıyı gerçeklik algısını sorgulamak üzere kullanması ve Kur’an-ı Kerim’den kıssalara, Dede Korkut’a, Leyla ve Mecnun’a göndermeler yaparak kendi toplumunun yaşadığı sosyal ve kültürel değişmelerin yıkıcı etkileri üzerine söylemini oturtması Mustafa Kutlu’nun sanatını ayrıcalıklı kılar. Tasavvufla biçimlenmiş bir 19. yüzyıl öncesi Doğu hikâye anlayışı ile hikâyelerinin altyapılarını Kur’an-ı Kerim’den kıssalar başta olmak üzere Doğu hikâyeciliğinin kültürel temellerine inerek kurgular. Hikâyelerin üstyapısında ise içinde yaşadığı toplumun sosyal ve kültürel değişimlerinin neden olduğu yozlaşma, kent gerçekliği, modernleşme, göç gibi güncel ve köklü sorunları vardır. Bu çalışmada, seçilen üç temsilî hikâye –Bu Böyledir, Arkakapak Yazıları, Mavi Kuş – üzerinde Mustafa Kutlu’nun 19. yüzyıl öncesi hikâye geleneğinden nasıl yararlandığı ve bu geleneği nasıl dönüştürdüğü sergilenmiş ve Kutlu’nun sanatı; yeni mazmunlar dünyası yaratması, toplumun yaşadığı sosyal ve kültürel değişimin sancılarını birer konu olarak ele alması ve meddah tipi anlatıcıyı kullanma biçimi açısından incelenmiştir.