İnsan Kalıntılarının DNA Araştırmalarında Etik Kurallar: Küresel Olarak Uygulanabilir Beş Temel Esas (The Ethics of DNA research on human remains: five globally applicable guidelines). (original) (raw)
Related papers
Turkiye Klinikleri J Med Ethics Law Hist-Special Topics, 2018
ÖZET İnsan üzerindeki kasıtlı tıbbî deneylerin ahlakına ilişkin tartışmalar, Yunan'dan Roma kökenlerine, 18. yüzyılda çiçek hastalığına karşı yapılan tartışmalara, 19. yüzyıldan sonra bildirilen katılımcısı insan olan deneyler ve 20. yüzyılın önemli gelişmelerine kadar birçok tartışmaya kadar uzanmaktadır. İnsanları ilgilendiren araştırmaların etiği ile ilgili pek çok vaka incelemesi bu uzun geçmişe dayanır. İnsan deneyleri tarihinde en karanlık ve en parlak dönemleri içeren bu süreçler, araştırma etiği ve düzenlemesinin değerlendirilmesi için olumlu ve olumsuz standartlar olmaya devam etmektedir. İnsanlar üzerinde yapılan araştırmalar tarihinde etiğe ilişkin olarak yaşananlar, araştırmalara uygulanan etiğin işlemleri ve doğası hakkında fikir yürütmek amacıyla vaka olarak, anlamaya yardımcı araçlar olarak hizmet ederler. Bunları vaka örnekleri gibi kullanarak, bireysel olarak ya da çalışma grupları içinde insanların deneylerde kullanımlarını savunan ya da buna izin veren (bilerek veya bilmeyerek) etik ilkeleri tanımlayabiliriz. Bunu, aşağıdakiler arasındaki karşılıklı etkileşimleri kullanarak yapabiliriz: (1) deneylerin türleri, (2) bu deneyler için gerekçeler ve nedenler, (3) bu gerekçe ve nedenlerin arkasındaki etik varsayımlar. Anah tar Ke li me ler: Biyoetik; biyomedikal araştırma; etik, araştırma; insan deneyi; tıp tarihi; helsinki bildirisi ABSTRACT Discussions over the morality of deliberate medical experiments on human beings extend from Greek and Roman antiquity,to debates over smallpox innoculations in the 18th century, to numerous controversies over reported abuses of human subjects after 19th century, to a host of 20th century developments. Many case studies of the ethics of research involving human subjects could be drawn from this long history. Comprising the darkest and brighteset periods in the history of human experimentation, these process continue to serve as positive and negative standards for evaluating research ethics and regulation. Concerning ethics, episodes in the history of research with human subjects serve as cases, as heuristic devices, for thinking about the natüre and function of ethics as applied to research. By using them as case examples, readers individually and in study groups can identify ethical principles that will more likely protect or permit abuses of human subject. This can be done by reflecting on the interplay between (1) types of experiments, (2) the reasons or rationales for these experiments, and (3) the ethical assumptions underlying these reasons and rationales. Keywords: Bioethics; biomedical research; biomedical research; human experimentation; history of medicine; helsinki declaration
This paper has two principal aims. First of all it deals with the introductory concepts of ethics fi eld of study such as morality, duty, ethics and bioethics together with the distinctive characteristics of each terms. While trying to give the methodological vision of the evolution from morality to bioethics in historical and societal perspective, it clarifies the main principles of bioethics by giving special emphasis to universal and global points of view. Secondly it means to define and explain the interactive relationship between ethics and law basing on the features peculiar to these disciplines that aff ect each other reciprocally. It explains the main approaches in exemplification of fateful cases in near history of ethics and health law debates. It ends with predictions of the interaction between bioethics and law to reshape and transform to the benefi t of each other giving birth to health law.
İnsan üzerindeki deneyler ve ilgili etik–yasal metinler
Anadolu Kliniği Tıp Bilimleri Dergisi, 2016
-----ÖZET: İnsanlar üzerinde gerek geçmişte Nazi Almanyası'nda yapılan deneyler, gerekse sonraki yıllarda gerçekleştirilen Tuskegee sifilis ve Guatemala CYBH araştırmaları ve de günümüzde de sürmekte olan klinik farmasötik deneyler sonucunda, insan deneklerin uğrayabileceği zararlar ve sömürü uzun zamandır ciddi bir sorun olarak tartışılagelmiştir. Özellikle Nazi bilim adamlarınca insanlar üzerinde yapılan deneylere dair Nürnberg'de gerçekleştirilen yargılamalar sırasında bu çalışmaları düzenleyici, uluslararası geçerlilikte bir kod olmadığı fark edilmiş ve bu eksikliği gidermek için Nürnberg Kodu oluşturularak ülkelerce kabul edilmiştir. Günümüzde in vivo farmasötik deneyler, in vitro prosedürler, kök hücre çalışmaları vb. ile, insanlar ve de insan doku ve hücreleri üzerinde tarihte daha önce hiç olmadığı kadar çeşitli ve karmaşık bilimsel araştırmalar gerçekleştirilmektedir. İnsan üzerindeki deneyler konusunda temel gerilim, bu deneyler sonucunda insan deneklerin uğrayabileceği zararlar ile bilim ve tüm insanlık için sağlanabilecek yararlar arasındadır. Bu yararlardan vazgeçmeden, ama söz konusu deneklere de zarar vermeden ilerleyebilmek için, birtakım bilimsel ve ahlaki kod ve kurallar geliştirilmiş, bunlar etik bildirgelerde ve hukuki mevzuatta ilan edilmiştir. Söz konusu deney ve araştırmalarda gerçekleşen değişikliklere paralel olarak, bu metinler de yeni gereksinimlere göre tadil edilmekte ya da bunlara yenileri eklenmektedir. Örneğin Helsinki Bildirgesi bugüne dek yedi kez revize edilmiştir. Sistematik bir derleme olan bu makale, insan denekli araştırmalarla ilgili ulusal ve uluslararası geçerlilikteki bu etikolegal metinleri bir yerde toplayan bir kaynak olmak amacındadır. -----ABSTRACT: Due to the human experimentation conducted in the Nazi Germany in the past, the subsequent Tuskegee syphilis and Guatemala STD studies, and the ongoing clinical pharmaceutical trials, potential harms to and exploitation of human subjects have long been discussed as a serious problem. Especially during the trials held in Nuremberg regarding the human experimentation that had been conducted by Nazi scientists the important lack of an internationally binding regulatory code was recognized, and the Nuremberg Code was created and adopted by countries to fill this gap. Given the ongoing in vivo pharmaceutical trials, in vitro procedures, stem cell research, etc., more various and complicated scientific research than ever before is conducted today on humans and human cells and tissues. The main tension in the field of human experimentation is between potential harms to the human subjects and potential benefits for science and humanity. A variety of scientific and ethical codes and rules have been developed and declared both in ethical declarations and in legal regulations in order to proceed to achieve these benefits without harming the subjects. In parallel with changes in these trials and research, these texts have also been either modified or supplemented by new texts. The Helsinki Declaration , for instance, has been revised for seven times up to the present. This systematic review aims to provide a source that gathers these nationally and internationally binding ethicolegal texts concerning human experimentation.
Antropoloji, insanı geçmişi ve şimdiki haliyle araştırır ve inceler. Antropologlar, bizi primat takımı içerisindeki diğer türlerden ayıran biyolojik ve fiziksel özellikleri inceleyerek insan evrimine ışık tutmaya çalışırlar. Sosyal ve Kültürel Antropoloji, Fizik veya Biyolojik Antropoloji, Paleoantropoloji ve Linguistik Antropoloji, antropolojinin alt dallarıdır. Fizik antropolojinin özel bir alt dalı olan Adli Antropoloji, kriminal vakalarda hayatını kaybetmiş kişilerin iskeletlerinden yaş, cinsiyet, boy, medikal geçmiş, ölüm şekli tayini ve kimliklendirilmesi amacıyla fizik antropolojinin teknik ve metotlarını kullanır. Bu makale, adli antropolojinin genel ilkelerinden, bilim olarak kullanım alanı ve gerekliliğinden, ve adli bilimlere sağladığı katkılardan bahsetmektedir. Anthropology is the study of humans, concerning its past and present. Anthropologists study human evolution in order to understand the biological and physical features that seperate us from the other species in primates group. The study of anthropology as science includes subfields such as, Social and Cultural Anthropology, Physical or Biological Anthropology, Paleoanthropology and Linguistic Anthropology. As a special sub-field of physical anthropology, forensic anthropology applies the techniques and methods of pysical anthropology to the human skeletons in order to determine the age, sex, stature, medical history and cause of death of deceased persons in criminal events. This paper mentiones the general principles of forensic anthropolgy, the necessity as science and its contributions to the forensic sciences.
Türkiye'de İnsan Embriyosu Üzerinde Araştırma Yapmanın Hukuki Sorunları
Embriyolar, 'hastalıkların tanı ve tedavisi' gerekçe gösterilerek dün-yanın çeşitli yerlerinde genetik çalışmalarda, kök hücre araştırmaların-da, ilaçların ya da çeşitli yöntemlerin geliştirilmesinde herhangi bir de-ney gereci gibi kullanılabiliyor. Bu durum, embriyonun niteliği gere-ği herhangi bir araştırma nesnesinden farklı olması nedeniyle yoğun tartışmalara yol açmaktadır. Böyle bir tartışma, üzerinde araştırma ya-pılan embriyonun hukuki bir korumayı hak edip etmediği, varsa hak-larının neler olduğu, korunacaksa bunun nasıl gerçekleştirileceği gibi konuları içermektedir. Buna ek olarak, araştırmaya konu olan embri-yonun hakları ile bilim insanlarının, üniversitelerin, araştırma merkez-lerinin, hastaların ve hasta yakınlarının hakları ve çıkarları çatışabildi-ği için görüş ayrılıkları derinleşmektedir. Bu yazı, Türkiye'de embriyo üzerinde araştırma yapılması soru-nunu, embriyo bakımından, embriyonun hakları üzerinde yoğunlaşa-rak tartışmayı amaçlamaktadır. Makalenin öncülü (premise, tartışma-ya girmeksizin doğru olarak kabul ettiği önermesi) şudur: embriyo in-sanlık ailesinin bir üyesidir ve insan hakları bağlamında bir hak özne-sidir (bu konuyu tartışan bir araştırma için bkz. Çoban, 2007a). Yazıda, tüpteki embriyolar üzerinde araştırma yapılmasına ve araştırma ama-cıyla embriyo ve klon-embriyo yaratılmasına izin verilip verilmediği, araştırma özgürlüğünün bu türden araştırmaları kuşatıp kuşatmadığı, embriyolar üzerinde deney yapmanın yasal koşullarının neler olduğu, çatışan hak ve çıkarlar durumunda embriyonun kolayca feda edilip edilemeyeceği gibi soruların yanıtları araştırılacaktır.
Ethical Rules in Clinical and Scientific Researches
2011
Ozet Klinik ve bilimsel calismalardan elde edilen sonuclarin topluma duyurulmasi onemli bir husustur. Bilim hayatinin ortaya cikarttigi urunlerin hatali ve yaniltici olmasi tum toplumu etkileyebilir. Bu durumdan kacinmak icin, bilimsel calismalar etik ilkeler tarafindan duzenlenmektedir. Bu derlemede; bilimsel calismalar ve bunlarin saglik alanindaki izdusumleri olan klinik arastirmalar ve bu arastirmalarda uyulmasi gereken etik kavramlar ve kurallar hakkinda bilgi verilecek, etik ihlalleri karsisinda ne gibi yaptirimlar ve cezalar uygulandigi tartisilacaktir. Bilim hayatinda karsimiza cikan etik disi davranislarla mucadele etmenin yolu; iyi bir egitim surecinden gecmektir. Bilimde arastirma egitimine ve ogretime onem vermek gerekir. Bu amacla bilimsel arastirma danisma merkezleri kurulmali; maddi olanaklarin iyilestirilmesi saglanmalidir. Anahtar Kelimeler: Bilimsel calismalar, etik kurallar, etik yaptirimlar Abstract Releasing the outcomes of scientific and clinical studies to the...
Yüksek Lisans Tezi, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi, 2013
ETİK SORUNLAR AHMET KARAKAYA 110401007 TEZ DANIŞMANI Prof. Dr. RECEP ŞENTÜRK İSTANBUL 2013 i BEYAN Bu tezin yazılmasında bilimsel ahlak kurallarına uyulduğunu, başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel normlara uygun olarak atıfta bulunulduğunu, kullanılan verilerde herhangi bir tahrifat yapılmadığını, tezin herhangi bir kısmının bu üniversite veya başka bir üniversitedeki başka bir tez çalışması olarak sunulmadığını beyan ederim. Ahmet KARAKAYA ii ÖZET İnsan embriyonik kök hücreleri uygun şartlarda insan vücudunu oluşturan tüm somatik hücre çeşitlerine dönüşebilme kapasitesine sahiptir. Yapılan bilimsel araştırmalar bu hücrelerin klinikte tedavisi mümkün olmayan birçok hastalığın tedavisinde kullanılabileceği ihtimalini taşımaktadır. Ancak insan embriyosu kullanılarak elde edilen kök hücre çalışmaları büyük tedavi umutlarının yanı sıra bir takım hukuki ve ahlaki sorunları da beraberinde getirmiştir. Bu çalışmada, insan embriyosu kullanılarak elde edilen kök hücre araştırmalarına dair etik tartışmalar incelenmiştir. Bu amaçla öncelikle konunun hukuki boyutu araştırılmış ve konu Türk hukuk mevzuatı çerçevesinde hayatın başlangıcı ve tüp bebek ünitelerinde oluşturulan fazlalık embriyolar üzerinden incelenmiş ve embriyonun hukuken belirsiz bir alana terk edildiği ve bütünlüklü bir yasal bir düzenlemeye ihtiyaç duyulduğu görülmüştür. Çalışmanın devamında ise semavi dinlerin; embriyonun bilimsel çalışmalarda kullanılması, insanlığın başlangıcı ve anne rahmindeki embriyonun ve tüp bebek ünitelerindeki fazlalık embriyoların ahlaki konumuyla ilgili yaklaşımları karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Böylece hem dinlerin kendi içlerindeki farklı görüşlerin hem de İslamiyet'in diğer semavi dinlerle olan benzer ve farklı yaklaşımlarının ortaya konulması sağlanmıştır. Son olarak ülkemizin önemli fıkıh alimleriyle yapılan görüşmeler sonucunda, ulemanın konuya dair görüşleri değerlendirilmiş ve ulema arasındaki pozisyonların dünya literatüründeki pozisyonlar açısından tasnifi yapılmıştır. Anahtar Kelimeler: Embriyonik kök hücre, sağlık hukuku, embriyonun ahlaki konumu, semavi dinler, İslam, ulema iii ABSTRACT Under the proper conditions embryonic stem cells have the capacity of differentiating into all somatic cell types of human body. Scientific researches on human embryonic stem cells are holding the promises of new medical treatment for a range of currently incurable diseases which can not be treated by conventional techniques. On the other hand along with its great prospects for medical treatments, stem cell research using human embryos raises some legal and moral issues. In this thesis ethical debates regarding human embryonic stem cells are discussed. For this purpose first the legal aspect of the issue is researched in the framework of Turkish legal system through the beginning of life and excess embryos which are created in invitro fertilization (IVF) units. As a result it is clearly understood that human embryos are left in a zone of indeterminacy and the analysis in the thesis suggests a coherent reagularity in health legislation.