XIX. YÜZYILDAN XX. YÜZYILIN İKİNCİ ÇEYREĞİNE ANADOLU’DA MEZBAHALAR VE MANDIRALARDA HAYVANSAL GIDANIN HİJYEN SORUNU (original) (raw)

MAKEDONYALILAR HANEDANLIĞI'NIN II. DÖNEMİNDE (1025-1056) BİZANS İMPARATORLUĞU'NDA YAŞANAN GENEL SİYASİ

II.Basileios'un ölümü (1025) ile başlayan Makedonyalılar Hanedanlığı'nın ikinci dönemi, aynı hanedanlığın birinci dönemindeki kadar başarılı olamamıştır. Yaklaşık olarak otuz yıl süren bu dönemde yedi farklı isim devleti yönetme şansı bulmuştur. Uzun soluklu bir yönetimin olmayışı ise istikrar noktasında bir başarısızlığa sebep olmuştur. Ülke içinde ve ülke dışında yaşanan sıkıntılara ekonomide yaşanan olumsuz gelişmeler de eklenince imparatorluk oldukça zor bir dönem yaşamıştır. VIII.Konstantinos'un sorumluluktan uzak yönetim anlayışıyla başlayan bu ikinci dönem III.Romanos'un gerçeklikten uzak politikalar izlediği bir süreçle devam etmiştir. III.Romanos, hazineye büyük yük getiren masraflı işlerle ve askeri alandaki başarısızlıklarla Bizans tarihinde yerini almıştır. IV.Mihail döneminde imparatorun ağabeyi İoannes başta mali konular olmak üzere neredeyse tüm yönetimi eline almıştır. Bu dönemde bazı başarılar elde edilse bile uygulanan ağır vergi politikaları ve İoannes'in devlet hazinesini ailesinin hizmetine sunması, aslında devletin aile menfaatlerinin gerisinde kaldığı bir anlayışın yansımasıdır. Yine bu dönemde yaşanan askeri başarısızlıkların sebeplerinden biri; askeri alanda başarısız kimselerin ordu yönetimine getirilmesidir. V.Mihail'in kısa süren yönetimi, İmparatoriçeler Theodora ve Zoe'nin idarecilikten anlamamaları ve masraflı siyasetleri, IX.Konstantin'in ülke sorunlarından çok dünyevi zevklerle ilgilenmesi Makedonyalılar Hanedanlığı'nın II.döneminin ne kadar başarısızca yönetildiğinin göstergelerindendir.

HİTİT DÖNEMİ ANADOLU’SUNDA MEYVE AĞAÇLARI

ANASAY , 2019

İnsanlık tarihindeki önemli aşamalar arasında yer alan yerleşik hayata geçişin doğal bir sonucu olarak insanoğlu tarımsal üretime başlamıştır. Tarım üretimi doğada yabani şekilde yetişen bitki ve ağaçların kontrol altına alınması ile olmuştur. Bu devrimin sonucunda binlerce yıl avcı ve toplayıcı olarak yaşayan insan toprağa yerleşerek tarım ürünleri üretmeye başlamıştır. Üretim faaliyetleri ile insanoğlu birinci dereceden ihtiyacı olan beslenme sorununa çözüm bulmuştur. Avcı ve toplayıcı dönemden itibaren yaşadıkları coğrafyanın bitki örtüsü ile içi içe olan insanoğlu, bu işbirliğini yerleşik yaşama geçtikten sonrada sürdürmüştür. Avcı-toplayıcı dönemde doğanın kendilerine sundukları bitkiler ile beslenen insanlar yerleşik hayata geçince doğanın sunduğu bu bitkileri ekip-dikmek suretiyle kendi kontrollerine almışlardır. İnsanoğlunun besin tüketimi içerisinde önemli bir yere sahip olan meyve/meyve ağaçları Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde doğal, iklimsel ve topografik şartların uygunluğundan dolayı bolca yetişmektedir. Anadolu’da yaşayan toplumlar için tarihin her döneminde meyve ağaçları önemli bir besin kaynağı olmuştur. Orta Anadolu’da M.Ö. 1650-1250 yılları arasında hüküm süren Hitit Devleti de Anadolu coğrafyasının sunmuş olduğu zengin meyve ağacı çeşitliliğinden yararlanmıştır. Anadolu’nun değişik bölgelerinde kurulan Hitit yerleşimlerinden ele geçirilen çivi yazılı tabletlerde meyve/meyve ağaçları hakkında çeşitli bilgiler yer almaktadır. Bu makalede Hitit Dönemi Anadolu’sunda yetişen/yetiştirilen bazı meyve/meyve ağaçlarının tüketim ve kullanım hakkında bilgiler yer alacaktır.

ANADOLU’DA YAYLACILIK KÜLTÜRÜ

10. Uluslararası Türk Dünyası Sosyal Bilimler Kongresi, 2012

Yaylacılık faaliyetlerinin Türk tarihinde ve yerleşme kültüründe özel bir yeri vardır. Bu faaliyeti özel kılan durum ise; Türklerin tarih boyunca kırsal yaşam birlikleri içerisinde yayla yerleşmelerine hep yer vermiş bir millet olmalarıdır. Türklerle yaylalar arasındaki bu birliktelik bir taraftan tarihi yaşam biçimi ve ekonomik nedenlerden, diğer taraftan ise coğrafi çevre şartlarından kaynaklanmıştır. Gerçekten de hem Asya hem de Anadolu'nun değişik yörelerindeki yüksek dağlık alanlar, yaylacılığı Türkler için bir tercihten öte, bir zorunluluk haline getirmiştir. Söz konusu bu beraberlik, bütün alışkanlıklarından, üretim biçimlerine kadar pek çok maddi kültür öğesine yansımış ve böylece Türklere özgü bir yayla kültürü ortaya çıkmıştır. Öyle ki yayla yaşamı, sadece ekonomik amaçlı bir faaliyet değil, aynı zamanda da Türk insanı için vazgeçilmez bir gelenek, bir tutku ve kendine özgü bir töre ve alışkanlıktır. Bu şekliyle Anadolu insanını yüzyıllardan beri sürdürdüğü bu faaliyetten ayrı düşünmek mümkün değildir. Başka bir ifadeyle yaylacılık, Türk insanının bir gereksinimi, bir özlemidir.

MAKEDONYALILAR HANEDANLIĞI'NIN II. DÖNEMİNDE (1025- 1056) BİZANS İMPARATORLUĞU'NDA YAŞANAN GENEL SİYASİ VE EKONOMİK GELİŞMELER

II.Basileios'un ölümü (1025) ile başlayan Makedonyalılar Hanedanlığı'nın ikinci dönemi, aynı hanedanlığın birinci dönemindeki kadar başarılı olamamıştır. Yaklaşık olarak otuz yıl süren bu dönemde yedi farklı isim devleti yönetme şansı bulmuştur. Uzun soluklu bir yönetimin olmayışı ise istikrar noktasında bir başarısızlığa sebep olmuştur. Ülke içinde ve ülke dışında yaşanan sıkıntılara ekonomide yaşanan olumsuz gelişmeler de eklenince imparatorluk oldukça zor bir dönem yaşamıştır. VIII.Konstantinos'un sorumluluktan uzak yönetim anlayışıyla başlayan bu ikinci dönem III.Romanos'un gerçeklikten uzak politikalar izlediği bir süreçle devam etmiştir. III.Romanos, hazineye büyük yük getiren masraflı işlerle ve askeri alandaki başarısızlıklarla Bizans tarihinde yerini almıştır. IV.Mihail döneminde imparatorun ağabeyi İoannes başta mali konular olmak üzere neredeyse tüm yönetimi eline almıştır. Bu dönemde bazı başarılar elde edilse bile uygulanan ağır vergi politikaları ve İoannes'in devlet hazinesini ailesinin hizmetine sunması, aslında devletin aile menfaatlerinin gerisinde kaldığı bir anlayışın yansımasıdır. Yine bu dönemde yaşanan askeri başarısızlıkların sebeplerinden biri; askeri alanda başarısız kimselerin ordu yönetimine getirilmesidir. V.Mihail'in kısa süren yönetimi, İmparatoriçeler Theodora ve Zoe'nin idarecilikten anlamamaları ve masraflı siyasetleri, IX.Konstantin'in ülke sorunlarından çok dünyevi zevklerle ilgilenmesi Makedonyalılar Hanedanlığı'nın II.döneminin ne kadar başarısızca yönetildiğinin göstergelerindendir.

YAPI BAKIMINDAN ANADOLU AĞIZLARINDA BİTKİ VE HAYVAN İSİMLERİ

VIII. ULUSLARARASI TÜRK DİLİ KURULTAYI, 2017

Bitki ve hayvan isimleri, geçmişten günümüze şahıs adlarında, takma isimlerde, halk hekimliğinde, yargı ve düşünce kalıplarında, gelenek görenek ile ilgili ifadelerde, inançlarda vb. alanlarda kullanılagelmiştir. Bu durum dilde de bir zenginlik alanı oluşturmuş, "bu yolla dile yeni kavramlar, kelimeler girmiştir. Varlıkların adlandırışında nükteli incelikleri, yerine göre benzetme ve aktarmalara dayanan canlı ve şiirsel bir dil kullanan" (Aksan, 2006:168) Türkler dile mizah anlayışlarını da katarak Türk diline birçok bitki ve hayvan isimleri kazandırmıştır. Bugün Anadolu ağızları bitki ve hayvan isimleri sayısı bakımından yazı diline oranla daha geniş bir söz varlığına sahiptir. Bu kavram zenginliğinin oluşmasında doğayla iç içe yaşama, tarım ve hayvancılıkla uğraşma sonucunda çok çeşitli somut kavramların belirmesi (Aksan, 1986:26-27) ile bunları soyut, somut ya da benzetme gibi yollarla ifade etme isteği ile Anadolu ağızlarının bütün anlatım ve türetme yollarından yararlanılmaya çalışılmıştır.

XIX. YÜZYIL ANADOLU'SUNDA TARIMSAL ÜRÜN ÇEŞİTLİLİĞİ

Doğu Coğrafya Dergisi

sahaya ait çalışmanın incelenmesiyle XIX. yüzyılda Anadolu'da ziraatı yapılan tarım ürünlerinin içerisinde hububat, meyve ve sebze üretiminin önemli bir yeri olduğu anlaşılmıştır. Hububat üretiminde buğday ve arpa başı çekerken meyve üretiminde üzüm ve dut, sebze de ise soğan öne çıkmaktadır. Bu dönemde darı, fındık, erik, zeytin, susam, burçak, vişne, badem, börülce, kestane, ceviz, elma gibi ürünlerin de ziraatı yapıldığı görülmektedir. Genel olarak bakıldığında Anadolu'da ağırlıklı olarak hububat tarımı yapıldığı, bunun yanı sıra meyve ve sebze üretiminin ise kıyı bölgelere doğru çeşitlendiği tespit edilmiştir. Ayrıca XIX. yüzyıl Anadolu'sunun farklı bölgelerinde afyon, tütün, kök boya, pamuk gibi endüstri ürünlerinin de yetiştirildiği sonucuna ulaşılmıştır.

XIX. YÜZYILDA ALAÜDDEVLE VE ŞAHRUH BEY VAKIFLARI'NIN İKTİSADİ DURUMU (BOZOK/YOZGAT VAKIFLARI

15. yüzyılın sonlarında Dulkadiroğulları idari sınırlarında yer alan Bozok/Yozgat ve çevresinde inşa edilen vakıflar arasında, Dulkadirli beylerinden Alaüddevle ve Şahruh Beylerin kurdukları vakıflar önemli bir yer tutmaktadır. Amaç ve kapsamları bakımından Anadolu'daki vakıflarla benzer olan bu vakıflar Yozgat'ın sosyal, kültürel, iktisâdii ve idari yapısına birçok katkıda bulunmuşlardır. Yapılan bu incelemede, Alaüddevle ve Şahruh Bey Vakıflarının XIX. yüzyıldaki iktisâdii yapısı, Osmanlı Arşivi belgeleri ışığında ele alınmıştır. Bu suretle incelenen dönemde mezkûr vakıfların gelir-gider durumu, gelir-gider kalemleri, vakfın mütevelli-leri ve yıllara göre vakfın iktisâdii yapısında meydana gelen değişiklikler tespit edilmeye çalışılmıştır. Abstract The Financial Situation of Alaüdevle and Şahruh Governer's Foundations in the XIX. Century (Bozok/Yozgat Foundations) By the end of XV. century, the foundations built by Alaüdevle and Şahruh Governers are very important among the foundations built around Bozok/Yozgat. With regard to aimand content, these foundations which are similiar to the foundations of Anatolia contribute to social, culturel, financial and administrative structure of Yozgat. İn thisinvestigation, the financial structure of Alauddevle and Şahruh Governers foun-dations' in the XIX. Century were handled in the light of Ottoman archeves' documents. İn this period, the situation of a forementioned foundations' income and expense, the head of the financial department's income and expense, the trustees of foundations and changes occured in the structure of foundations were tried to make firm.